Tırnak içine
aldığımız yazının başlığındaki soruyu; BAHÇELİ'nin, AKP
iktidarına yaptığı, başkanlık sistemi önerinizi Meclise
getirin çağrısı üzerine yeniden alevlenen başkanlık sistemine
karşı olanlara yönelik olarak, bu ülkenin Adalet Bakanı olan zat
soruyor.
En başta
anayasa olmak üzere, Türkiye Cumhuriyetinin yürürlükte olan
yasalarına ilk başta uymak ve saygı göstermek zorunda olan,
anayasa ve yasaların eksiksiz uygulanması, anayasa ve
yasalarımızın namusunun korunması kendisine emanet edilmiş
bulunan, ülkede adaleti tesis etmekle görevli bulunan Adalet
Bakanı; boşuna dövünmeyin, ülkede zaten başkanlık sistemi
fiilen uygulanmakta, bunu yasallaştırsak ne olur, yasallaştırmasak
ne olur, anlamına gelen bu talihsiz sözüyle,Tayyip beyin ve AKP
iktidarının;Türk Ceza Kanununa göre, cezası ağırlaştırılmış
müebbet hapis olan Anayasayı ihlal suçunu işlediklerinin açık
bir kabulüdür.
Bugün ülkemiz
büyük bir hukuk çıkmazı içinde, büyük bir hukuki çelişki
yaşamaktadır. 15.Temmuz hain darbe girişimi bahanesiyle ve
darbecilerle mücadele ediliyor gerekçesiyle, tek suçları; sadece,
çocuklarını yasal olarak kurulan ve çalışma izinleri iptal
edilmeyen cemaat yanlısı okullarda okuttukları, yine devlet
tarafından çalışma, mevduat toplama ve kredi açma izinleri
verilen Bank Asya isimli cemaat yanlısı bir bankada hesap
açtırdıkları,bu banka ile çalıştıkları iddiasıyla gözaltına
alınarak, darbeci FETÖ örgütüne üye olmak suçlamasıyla
tutuklanarak zindana atılan mütedeyyin insanlara karşılık,
anayasayı ihlal ederek fiilen başkanlık sistemini uygulamaya
koyduklarını Adalet Bakanının ağzından ikrar eden bir siyasal
iktidarın yöneticileri hakkında, hiçbir hukuki işlemin
yapılamaması,çok hazindir.
Yaklaşık bir
aydan bu yana hiç yazı yazmıyor ve sosyal paylaşım sitelerinde
birşey paylaşmıyoruz.Bu durum, duyarlı bazı okur ve
dostlarımızın dikkatlerini çekmiş, mesaj ve telefonla bizi
aradılar ve sağlığımızdan endişe ettiklerini beyanla, bu
sessizliğimizin bir sağlık sorununa ilişkin olup olmadığını
sordular, beni düşündükleri için kendilerine buradan teşekkür
ediyoruz.
Allaha şükür
hiçbir sağlık sorunumuz yok, işlerimiz biraz yoğun, en önemlisi
de, hukukun işlemediği, anayasanın ihlal edildiği, ülkenin;
anayasaya aykırı olarak çıkarılan olağanüstühal kanun
hükmünde kararnameleriyle idare edilerek, yüce meclisin devre dışı
bırakıldığı, Anayasa Mahkemesinin; içeriğine bakmadan, sadece
ismine bakarak, CHP'nin; Anayasaya aykırı olan OHAL KHK lerinin
iptali için açtığı davaları, eski içtihat ve uygulamalarına
aykırı olarak, yetkili olmadığı gerekçesiyle geri çevirdiği,
yargının; tamamen yürütmenin emrine girdiği, eskiden kısmen
bağımlı olan yargının dahi, bugün özlendiği ve aranır hale
geldiği, yeni atanan hakim ve savcıların kur'a törenlerinin
sarayda yapılarak, kendilerine talimatlar verildiği, bu duruma
yargıçların da alkışlarla karşılık verdikleri, suçluların;
suçlu olup olmadıklarına, eldeki kanıtlara göre değil,
şahısların gücüne göre belirlendiği ve takibata uğradığı,
Yenikapı ruhu safsatası ile en başta ana muhalefet partisi CHP
olmak üzere, tüm muhalefet partilerinin ve muhalif kişilerin,Tayyip
Bey'in ve onun mutlak kontrolü altındaki AKP iktidarının yasa ve
anayasa dışı tüm icraatlarına mutlak itaat ve biat etmelerinin
istendiği, kendi iktidarlarının korunması için, demokrasi nöbeti
adı altında, abartarak halkımızı aylarca, bedava araçlarla
meydanlarda toplayan, bağırıp çağırmalarına gösteri
yapmalarına göz yuman ve teşvik eden siyasal iktidarın, işine
gelmeyen demokratik ve barışcıl diğer toplantı ve gösterilere,
polis cop'ları ve göz yaşartıcı gaz bombalarıyla engel olduğu
ve anti demokratik gerçek yüzünü gösterdiği, halkın üzerine
ölü toprağının serildiği,halkın bu hukuksuzlukları kader
olarak benimseyerek sessiz kaldığı, barışçıl ve demokratik bir
mücadeleyi göze alamadığı, bizim; hukukun üstünlüğünü,
demokrasiyi ve özgürlükleri savunan yazılarımızın hiçbir
kıymeti harbiyesinin kalmadığı ülkemizin bugünkü ortamında,
yazmak içimizden gelmiyor artık, geçimini kaleminden sağlamayan
amatör bir yazar olarak, yazmak da, beste yapan müzisyen misali
duygu ve hissetme işi, ülkenin yukarıda özetlemeye çalıştığımız
kötü durumu, duygularınızı, hislerinizi yok etmişse, eliniz
kaleme varmıyor, yazmak içinizden gelmiyor.
Bir hukukçu
olarak başımıza gelen ve duygularımızı yok eden son olaylardan
bir örnek vermem gerekirse; müdafiiliğini yaptığımız mağdur
bir vatandaşımızın, babadan kalma, kendi alın teriyle devam
ettirdiği işinden yasal yollarla kazandığı, vergilerini ödediği
bankadaki paralarına, gayrimenkullerine, araçlarına, sair tüm hak
ve alacaklarına Ceza Muhakemesi Kanununun 128. maddesine aykırı
olarak verilen elkoyma kararı; olağanüstühal gerekçesiyle
kendisine verilmiyor, tamamen hukuksuzluk, bu karar itirazı kabil
bir karar olup, itiraz edilebilmesi için kararın ilgililere tebliğ
edilmesi, kararın hukuki gerekçelerinin, itiraza hakkı olanlar
tarafından öğrenilmesi zorunludur.Karar tebliğ edilecek ki,
kararın gerekçesini öğrenelim ve itiraz dilekçemizde
tatışabilelim.Karar tebliğ edilsin ki, hangi Sulh Ceza Hakimliği,
hangi tarihte ve hangi sayıyla o kararı almış.İtiraz dilekçesini
yazabilmek için bu bilgiler gerekli.İtiraz süresinin başlaması
için de kararın gerekçesiyle tebliğ edilmesi zorunlu. Başka neyi
dile getirelim, ülkenin çivisi çıkmış, sözüm ona devletin
temeli olan adalet, çökmüş, tuz kokmuş, sözün bittiği yere
gelinmiş.
İşte bu
ortamda içimizdeki ses bize sürekli soruyor, Güner YİĞİTBAŞI;
atı alan Üsküdarı çoktan geçmiş,halk çoğunluğu herşeyi
kabullenmiş, yazsan ne olur, yazmasan ne olur, ülkeyi tek başına
sen mi düzelteceksin?
Durum bu sayın
okurlar ve dostlar. Her şeye rağmen, uzun aralıklarla da olsa,
zaman zaman yazmaya gayret edeceğiz. 13/10/2016
Güner
YİĞİTBAŞI
Hukukçu