Yarın,15/Temmuz/2021
15/Temmuz/2016;
hukukun üstünlüğüne dayalı demokratik ve laik hukuk devletini
işbirliği içinde fiilen yok ettikten sonra,aynı menzile
giderlerken giriştikleri iktidar çatışmasının beşinci
yıldönümüdür.
15/Temmuz/2016
klasik bir askeri darbe girişimi değildir.Bu nedenle başarılı
olamamıştır.
15
Temmuz;ülkemizde, anayasal meşru düzene, demokrasiye, fiilen
olduğu gibi hukuken(darbe hukuku tabi) de son vererek, tek adama
(FETÖ) dayalı otoriter, faşist,dini esaslara dayalı bir
diktatörlüğü ilan etmek için,hain FETÖ'nün;iş başındaki AKP
iktidarıyla işbirliği halinde, büyük bölümünü ele
geçirdiği,Türk Silahlı Kuvvetlerini ve silahlarını kullanarak
uygulamaya koyduğu, hain silahlı çapulcu girişimin beşinci
yıldönümüdür.
15/Temmuz,Türk
Milletinin; laik demokrasiye aşık evlatlarının,asla tasvip
etmediği klasik ve geleneksel askeri darbelerden değildir.
15 Temmuza
gelinene kadar gerçekleşen askeri darbelerin tümünün, kendi
içinde bir mantığı,gerekçesi ve kim ne derse desin, sonradan
inkar etseler de,ilk başta azımsanamayacak çoğunlukta bir halk
desteği vardı ve darbeleri gerçekleştirenler, en azından
demokrasiyi koruma ve kollama amacını taşıdıklarını ilan
ederler ve bir süre sonra demokratik seçimlerle normal düzene
geçilirdi.
Bu yönüyle,AKP
iktidarının el vermesiyle gerçekleştirilen 15/Temmuz/2016 askeri
çapulcu girişimi,klasik bir askeri darbe girişimi değil,aynı
menzile birlikte giden iki ortağın iktidar kavgası, birinin
diğerine ihaneti ve bu kavgayı ve ihaneti bastırarak aynı
menzile tek başına ulaşmaya çalışan AKP'nin,aynı menzile tek
başına ulaşmak üzere olduğu bir iktidar zaferidir,ortada bir
demokrasi zaferi asla yoktur.
15.Temmuz
da silahlı kavgayı kazanan, AKP olmuş,bugüne gelindiğinde açıkça
görülmektedir ki;15.Temmuzun ilk başlarda kazananı gibi gözükse
de,bugün gelinen noktada,tek kaybedeni laik ve demokrat Türk halkı
ve laik Türk demokrasisi olmuştur
Gün,hamaset
yaparak,sadece hain FETÖ'yü yerden yere vurup,olmayan demokrasinin
edebiyatını yapma ve gerçeklerin üzerini örtme günü
değil,korkmadan ve çekinmeden,eğri oturup doğru konuşma,objektif
olarak,15 Temmuz darbe girişiminden kurtulan
demokrasimizin;demokrasi adına,demokrasi kullanılarak yok edildiği
içler acısı durumuna bakarak, gerçek bir değerlendirme yapma ve
sözüm ona darbe girişiminden kurtarılan demokrasimizin,darbeyi
başarısız kılmakla ve bugünü demokrasi günü olarak ilan edip
kutlamakla övünen AKP iktidarı tarafından yok edildiği, bugünkü
acıklı halini değerlendirme ve gözler önüne serme günüdür.
Darbe
girişiminde bulunan FETÖ'nün;paralel bir yapı olarak, devleti ele
geçirerek darbe girişiminde bulunabilecek güce erişmesinde;AKP
iktidarının, atama kararnamelerindeki,meclise sunduğu yasa teklif
ve tasarılarındaki imzalarını ve icraatlarını yok
sayarak,sadece FETÖ'yü suçlamak,FETÖ'nün güçlenmesindeki AKP
katkılarını yadsımak ve yok saymak, kendimizi aldatmak ve
demokrasimize yapacağımız en büyük kötülüktür.
15 Temmuz darbe
girişimi önlenmiştir de ne olmuştur?
Ondan sonra
neler yapılmıştır,darbe mağduru iş başındaki siyasal
iktidar,samimi bir şekilde demokrasimize sahip çıkarak,demokrasimizi
ve özgürlükleri daha yukarılara mı taşımıştır?
Yoksa,demokratik
seçimle işbaşına gelen iktidar;bugün,kayıp binlerce silah ve
illegal gizli oluşumlarla, seçimleri kaybetse de,iktidarı
devretmemenin hain planlarını yapmakla mı meşguldür?
Bugün,ülkesini
ve demokrasisini seven gerçek demokratlar;korkmamak ve hamaseti
bırakarak,eğri oturup doğruları konuşmak ve bu soruların gerçek
cevaplarını arayıp bulmak zorundadırlar.
Bu ülke
insanı;15/Temmuzdan sonra Mecliste oluşturulan darbeleri araştırma
komisyonunun hazırladığı raporu dahi henüz görememiş ve sözüm
ona darbe mağduru olan AKP iktidarının Meclis Başkanı, bu raporu
yok etmiştir.
15.Temmuz FETÖ
darbe girişimi önlenmiştir de, sonrasında neler olmuştur?
Bir düşününüz
lütfen.AKP iktidarı,darbe girişiminin önlenmesinden sonra,FETÖ
yerine bizzat kendisi, demokrasiyi yok etmek için öyle kötü
şeyler yaptı ki;bu ülke insanı, FETÖ darbe girişiminden
kurtulduğuna dahi sevinemedi,sevinci kursaklarında kaldı.
Sahi,bir
hatırlayınız,ERDOĞAN'ın FETÖ için söylediklerini.
Ne istediler de
vermedik,ne istedilerse verdik.
Aynı menzile
(hedefe) birlikte gidiyorduk.
Demedi mi?
FETÖ ile aynı
menzile birlikte giderken,iktidar hırsı ve yarışı içinde,
birbirlerini yok etme ve yeme yarışına giren AKP iktidarı,FETÖ
ile aynı hedefe gitmekte ise,bu hedefin ne olduğu çok açıktır.
Darbe
girişiminden sonra, darbeye katılan hainleri soruşturan savcıların
iddianamelerinde ve darbeci FETÖ'cüleri yargılayarak mahkum eden
mahkemelerin gerekçeli kararlarında; FETÖ'nün menzili,hedefi ve
amacı açıkça yer almaktadır,açınız bakınız ve AKP
iktidarının gitmekte olduğu menzili anlayınız.Bu menzilin
demokrasi,laiklik ve özgürlükler olmadığını açıkça
göreceksiniz.
Sayın
ERDOĞAN'ın;15.Temmuzu demokrasi günü ve bayramı olarak
kutladığına ve nutuklar attığına bakmayınız.O;ülkenin darbe
girişiminden, demokrasinin, FETÖ'nün elinden kurtulduğuna
değil,iktidardan düşürülemediğine sevinmekte ve
şükretmektedir.Kendisinin, FETÖ ile aynı menzile gittiğine dair
açık ve samimi itirafları vardır ve FETÖ'nün demokrasiyi
yıkarak faşist bir din devleti kurmayı hedeflediği ve amaçladığı
mahkeme kararlarıyla tescil edilmiştir.
Parantezi
kapayarak devam edelim.
Darbe
girişiminden beş gün sonra,bu darbe girişimi vesile yapılarak,
20.Temmuz günü,darbeden kurtulan ve demokrasiyle yeniden
tanışan,demokrasiye şükretmesi ve iyi ki; demokrasi varmış
demesi gereken AKP iktidarı tarafından ülkemizde olağanüstü hal
ilan edildi ve yıllarca, bu ülke olağanüstü hal altında idare
edildi.
Olağanüstü
hal yönetimi,geçici ve Anayasal demokratik bir yönetim
tarzıdır,koşulları varsa ilan edilebilir,buna bir diyeceğimiz
yoktur.
Ancak,olağanüstü
hal yönetiminin anayasal kuralları vardır.Olağanüstü hal
döneminde acil ve sadece olağanüstü halin ilanını gerekli
kılan konularla sınırlı kanun hükmünde kararnamaler
çıkarılabilecekken,ERDOĞAN başkanlığında çıkarılan
Cumhurbaşkanlığı Olağanüstü hal kararnameleriyle,devletin
yapısı değiştirilmiş,kökleşmiş kurumlar
kapatılmış,demokrasiyi yok etmenin önündeki her engel bir bir
yok edilmiştir.Olağanüstü halin ilanını gerekli kılan konular
dışında, yasa gibi, her alanı düzenleyen kurallar içeren
olağüstü hal kararnamaleri çıkarılarak,meclis devre dışı
bırakılmış ve anayasa açıkça ihlal edilmiş, ülkemiz keyfi ve
anti demokratik bir yönetimin altına sokulmuştur.
Sonrasında
anayasa değiştirilerek, Cumhurbaşkanlığı Hükümet sistemi adı
altında ucube bir rejim tesis edilmiş,partili cumhurbaşkanıyla
bugünkü antidemokratik ve antilaik düzen kurulmuş,yargı
bağımsızlığı ve kuvvetler ayrımı ilkesi
kaldırılmış,yasama,yürütme ve yargı tek elde sarayda
birleşmiş,ülke; saraydan ve tek adam tarafından
kararnamelerle,yargıya ve yasama'ya saraydan verilen
talimatlarla,halka hesap vermeden ve sormadan yönetilmeye
başlanmıştır.
Yargı
bağımsızlığı yok edilmiş,yargı Türk Milleti adına değil,
saray adına yetki kullanmaya başlamıştır.
FETÖ; iktidar
ortağı iken yargı ne ise, bugün de yargı odur.
Kumpas
davalar,haksız tutuklamalar artarak devam etmektedir.Menzil aynı
olunca,demokrasi amaç değil,menzile ve hedefe ulaşmak için
kullanılan bir araç olunca,yargının farklı olmasını beklemek
de abesle iştigaldir.
FETÖ'nün
siyasal iktidar ortağı olduğu dönemde yargılanan aynı
gazeteciler,bugün de, AKP iktidarını eleştirdiler diye,bugünün
bağımlı yargısı tarafından tutuklu olarak yargılnmaktadır.
Gazetecinin
kimliği hiç önemli değildir.Dün FETÖ'nün, bugün ise, ERDOĞAN
yargısının yargıladığı gazetecilerin ortak
yanları;laik,demokrat,özgürlükçü olmaları ve siyasal iktidarı
haklı olarak eleştirmeleri ve ülkelerini seven kişiler
olmalarıdır.
Bu gerçek
dahi, AKP iktidarının;darbeci hain FETÖ ile laik demokrasi ve
özgürlükler karşıtı oldukları ve aynı hedefe birlikte
yürüdükleri gerçeğini, açıkça ortaya koymaktadır.
Hukukun
üstünlüğüne,insan hak ve özgürlüklerine dayalı laik
demokrasinin ortadan kaldırılmış olduğu bugün;bu üzücü
sonucu, ha FETÖ sağlamış,ha AKP iktidarı, bizim için önem arz
etmemektedir.Ne yazık ki;sonuç olarak,laik ve özgürlükçü
demokrasimiz,bağımsız yargı,insan hak ve özgürlükleri yok
edilmiş,meclisimiz dışlanmış,demokrasi sadece sandıktan ibaret,
çırılçıplak bırakılarak içi boşaltılmıştır.
Bu
koşullarda,bu güzel ülkemizde; 15.Temmuzları, demokrasi günü ve
bayramı olarak kutlamaya, en başta AKP iktidarı olmak üzere,
kimsenin yüzü ve hakkı yoktur.
Hep birlikte
demokrasimizin ruhuna bir fatiha okumak, tek yapmamız gereken
gerçekçi bir davranış olacaktır.
Demokrasi;ha
darbeyle ve silah zoruyla yok edilmiş,ha devleti yönetenler
tarafından, devletin ve yasaların gücü ve koruması kullanılarak
içeriden yok edilmiş,biz insanlar için hiç önemli değil,önemli
olan; her koşulda, laik demokrasinin yaşatılması ve
geliştirilmesidir.
Sadece,ERDOĞAN
ve yandaşları için var olan demokrasi ve özgürlükler,böyle
sözde demokrasi olacağına, hiç olmasın. 14/Temmuz/2021
Güner
YİĞİTBAŞI
Hukukçu