27 Eylül 2022 Salı

FAİLE GİTMEK İÇİN CEVABI ARANAN KLASİK SORUDUR; BU EYLEMDEN KİM YARAR SAĞLIYOR?

 


Mersin Polis evine yapılan ve henüz sahiplenilmemiş olmakla birlikte, ilk tespitlere göre bölücü PKK terör örgütü militanlarınca gerçekleştirildiği zannedilen saldırıyı şiddetle kınıyor ve lanetliyoruz,şehit olan polis memurumuza Allahtan rahmet diliyor,ailesinin acısını paylaşıyoruz,Milletimizin ve ailesinin başı sağolsun.


Bu,milletimizi yasa boğan silahlı ve canlı bomba saldırı eylem;üzücü olduğu kadar, zamanlaması itibariyle de çok ürpertici ve korkutucudur.


Benzer filmi millet olarak 7.Haziran.2015 seçimlerinde AKP'nin tek başına iktidar çoğunluğunu kaybetmesinden sonra,seçimlerin yenilendiği 1.Kasım.2015 tarihine kadar geçen beş aylık dönemde iki polis memurumuzun faili meçhul bir şekilde öldürülmeleriyle başlayan yüzlerce kişiyi PKK terörüne kurban verdiğimiz olaylar zinciri içinde görmüş idik.


Şimdi,yine, iş başındaki aynı AKP iktidarının, Haziran 2023 seçimlerini büyük olasılıkla kaybedeceğinin anlaşılmasından sonra,seçimlere sekiz ay kala,Mersinde dün gece uygulamaya konan silahlı ve canlı bombalı saldırı olayı, millet olarak hepimizin geçmişi hatırlamamıza vesile olmuştur.


Seçimi kaybedeceğine kesin gözüyle bakılan AKP iktidarının;seçim kazanmak için sürekli ülkenin beka sorununu gündeme taşıması ve bu ülkenin milyonlarca seçmeni olan ana muhalefet partisi CHP'yi ve yasal bir parti olan milyonlarca seçmene sahip HDP'yi,her vesileyle teröristlikle suçlaması dikkate alındığında,Mersin saldırısının; AKP'nin, CHP ve HDP'yi teröristlikle suçlayarak, ülkenin beka sorununu yeniden ısıtarak seçmene sunacağını ve 1.Kasım.2015 seçimlerinde olduğu gibi,halkı terörle korkutup terbiye etmek suretiyle, kaybetmek üzere olduğu 2023 seçimlerini kendi lehine geri çevirme gayreti içine gireceği konusunda ciddi kuşkular doğurmuştur.


AKP iktidarı;7.Haziran.2015-1.Kasım.2015 seçim sürecinde bu yolu denemiş ve faydasını görerek,7.Haziranda kaybettiğ seçimi, beş ay sonra 1.Kasım.2015 de yeniden kazanmıştır.


Bu itibarla,Mersin saldırısından çıkar sağlayan kim ya da kimlerdir? Sorusunun, kesin olmayan, ancak olası olan cevabı önemlidir.


Burada AKP dahil hiçbir partiyi ve kişiyi açıkça suçlamak istemiyoruz.Ancak,bu konudaki olası kuşkularımızı belirtmek de, düşünce ve düşünceyi açıklama özgürlüğü kapsamında hakkımızdır.


7.Haziran.2015 ila 1.Kasım.2015 döneminde yaşadığımız yüzlerce vatandaşımızın ölümü ile sonuçlanan önlenemeyen ve her terör saldırı eylemden sonra, partimizin oyları terör eylemleri nedeniyle artıyor diyen ve sonrasında AKP tarafından kazanılan seçim sonuçları, bizim,zamanlaması itibariyle,bu eylemden çıkarı olan kişi veya kişilere yönelik olası kuşkularımızı,kuvvetlendirmektedir.


Mersin saldırısından hemen sonra,daha şehidimizin cenazesi toprağa dahi verilmeden,on bir yıl önce cezaevindeki gazetecilerle ilgili olarak hazırlanan bir raporda,saldırıyı gerçekleştiren kişinin de adının yazılı olmasını bahane ederek,saldırganla CHP arasında bağ kurulmaya ve CHP'nin haksız bir şekilde suçlanmaya kalkışılması,bunun yanısıra,yıllarca,PKK terörünü kınamamakla suçladıkları HDP ve Edirne Cezaevinde tutuklu bulunan HDP Eski Eş Genel Başkanı Selahattin DEMİRTAŞIN,Mersin saldırısını amasız ve fakatsız açık ve net bir şekilde kınayarak üzüntülerini bildirmelerine rağmen,bu ülkenin asayiş ve güvenliğinden sorumlu,bölgede tek bir teröristin kalmadığını,hepsini izlediklerini,teröristlerin ayakkabı numaralarını dahi bildiklerini söyleyen İçişleri Bakanının talihsiz bir şekilde,Selahattin DEMİRTAŞIN saldırıyı açıkça kınayan mesajına ramen;DEMİRTAŞ ve HDP'nin, terörü ve saldırıyı açıkça kınamalarından memnun kalamayarak, bu mesaj üzerinden Selahattin DEMİRTAŞA;”Katil DEMİRTAŞ,o kadar iğrenç ve aşağılıksın ki..” diyerek karşı mesajla hakaretler ve suçlamalarda bulunmasından,bu saldırı eyleminden kendileri ve partileri için siyasal yarar umanların, umdukları ve bekledikleri bu yarardan yoksun kaldıklarını anlayarak, teşbihte hata olmaz,elinden oyuncağı alınmış bir çocuğun hırçınlığına benzer bir şekilde hırçınlaşarak kin kustuklarına tanık olmaktayız.


AKP ve yandaşları bilmelidirler ki;bir suyla iki kez duş alınmaz,önceden gördüğümüz film aynı zevki ve sonucu vermez.


Aklınızı başınıza toplayınız ve bizlere, yüzlerce vatandaşımızın ölümlerine neden olan aynı terör filmini yeniden seyrettirmeye sakın kalkışmayınız. 27/09/2022


Güner YİĞİTBAŞI

Hukukçu

24 Eylül 2022 Cumartesi

KIZIM SANA SÖYLÜYORUM GELİNİM SEN ANLA

 


İzmir'in Seferihisar ilçesinde düzenlenen 27.dönem 5.Çalışma ve Değerlendirme Toplantısına katılan CHP Genel Başkanı KILIÇDAROĞLU, parti üyelerine seslenerek; "Şunu artık bilmek zorundayım. Siz gerçekten benimle birlikte misiniz? Bazılarınızın sesi çıkmıyor. Bazılarınızın da isteyerek veya istemeyerek zarar verdiğini görüyorum. Artık beraber karar verelim; bu halk düşmanlarını beraber yenecek miyiz? Benimleyseniz benimle olduğunuzu da artık hissetmek istiyorum. Sırtımı size yaslayacağımı bilmek istiyorum" diye konuşarak;resmen, CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı benim dedi ve zaten malum olan adaylığını alenen ilan etti bize göre.


Evet,en başta CHP'li İstanbul ve Ankara Büyük Şehir Belediye Başanları ve yandaşları olmak üzere,anket sonuçlarına göre isimlerinin Cumhurbaşkanlığı adaylığında öne çıkmasından memnun ve mutluluk duyararak,açıkça biz bu adaylıkta yokuz,belediyemizin başındayız,yıllar sonra kazandığımız belediyelerimizi ve kestiğimiz hortumları,yeniden AKP'ye teslim etmenin vebalini taşımak istemiyoruz,bizim cumhurbaşkanı adayımız, genel Başkanımız KILIÇDAROĞLU'dur diyemedikleri,bu kapıyı aralık tuttukları için,anket yapan şirketler İMAMOĞLU ve YAVAŞ'ı da dikkate almak zorunda kalıyorlar ve anket sonuçlarında bu iki isim de yer aldığı için seçmenin ve partililerin kafaları karışıyordu.


CHP içindeki;kendilerini, sözde katıksız ATATÜRKÇÜ ve ulusalcı gören ve KILIÇDAROĞLU'nu sağa yanaşarak partinin ilkelerine ihanet içinde gören,KILIÇDAROĞLU'nun merkez sağı da kucaklayan ülke gerçeklerine uygun seçim kazanma ve sonuç alma stretejisine anlayış göstermekten aciz, azınlık teşkil eden KILIÇDAROĞLU'na muhalif malum kanat, KILIÇDAROĞLU'nu haklı olarak endişelendiriyor ve üzüyordu.


KILIÇDAROĞLU;dünkü rest mahiyetindeki konuşmayı bu nedenle yapmak zorunda kaldı.


Parti içindeki muhalifler kadar,Millet İttifakı ve altılı masanın bileşeni partiler arasında da, hala KILIÇDAROĞLU'na seçimi kazanacağı konusunda güvenemeyenler vardı.Hem altılı masaya koşarak gelmiş,birçok tolantılarına katılmış, Millet İttifakının ve Altılı Masanın mimarı ve lideri KILIÇDAROĞLU ile el sıkışmış olmalarına rağmen,KILIÇDAROĞLU'nun ortak adaylığı konusunda hala çatlak sesler çıkarıyorlardı.


KILIÇDAOĞLU;dünkü Seferihisar konuşmasında,kızım sana söylüyorum diye CHP'ye hitap ederken,aynı zamanda gelinim sen anla diyerek, Altılı Masanın bileşeni parti liderlerine ve mensuplarına da sesleniyordu aslında.


KILIÇDAROĞLU; bu konuşmasıyla,evet ben demokratlığım,saygım ve kibarlığım nedenleriyle,Altılı Masanın onay vermesi halinde ortak adayım demekle birlikte,artık geri dönüşü olmayan bir yola girdim,CHP benim adaylığımı kabul edecek,CHP olarak adayımızı belirledik,CHP'nin tek adayı benim,bırakın artık partimizin içini karıştırmayı,İMAMOĞLU ve YAVAŞ isimlerini artık telaffuz etmeyin ve bana odaklanın,benim adaylığıma karşı çıkan altılı masa bileşeni parti veya partilerin,altılı masadan ayrılmaya hak ve yetkileri vardır,ancak bunun hem partileri ve hem de ülkenin menfaatlerine vereceği zararlara da katlanmak ve sorumluluğunu da üzerlerine almak zorundadırlar demek istemiştir.


Bize göre de, KILIÇDAROĞLU'nun adaylığına onay vermeyecek olan altılı masanın bileşeni partiler,şimdiden eşyalarını toplamaya başlamalılar ve halkı daha fazla kandırıp mutlandırmadan masadan sessizce ayrılarak,kaderleriyle başbaşa kalmalıdırlar.


Bize göre,ara sıra çıkan çatlak seslere rağmen;Altılı Masada yer alan ve bugünkü varlığını CHP'ye borçlu olan İYİ Parti;lideri AKŞENER'in kadirbilir kişiliği ve ülke severliği ayesinde, KILIÇDAROĞLU'nun Cumhurbaşkanlığı ortak adaylığına tereddütsüz onay verecektir.


Altılı Masanın,Millet İttifakından gelen Demorat Parti ve Saadet Partisi bileşenleri de,bugüne kadar süre gelen tutumlarına bakıldığında; bize göre, KILIÇDAROĞLU'nun otak adaylığına onay vereceklerdir.


AKP'den kopup gelen,esasen önceki Millet İttifakının bileşenleri de olmayan Gelecek ve Deva Partileri'nin ne yapacakları, bize göre şüphelidir ve sonuca da önemli bir katkıları olmayacaktır,masada olmalarıyla olmamamaları, farklı bir sonuç doğurmayacaktır. AKP'nin oylarını, altılı masada olsalar da olmasalar da bir miktar böleceklerdir o kadar.


Bize göre,KILIÇDAROĞLU'nun; dünkü çıkışı ve sonrasında atılan mesajlarla, partisinden tam destek almasından ve CHP'nin tek ve vazgeçilemez Cumhurbaşkanı adayı olduğunun tescil edilmesinden sonra,artık Altılı Masanın bu işi uzatmasının içbir anlamı ve değeri kalmamıştır.


KILIÇDAROĞLU'nun; artık iyice ortaya çıkan ve geri dönülmesi imkansız ortak adaylığı; Altılı Masada,2.Ekim toplantısında derhal oylanmalı ve Altılı Masanın, bundan sonra kaçlı olarak devam edeceği,şimdi olduğu gibi altılı masa olarak mı,yoksa dörtlü veya üçlü masa olarak mı devam edeceği,hiç arzu etmeyiz ama,altılı masanın tamamen dağılıp dağılmayacağı,seçimlere daha zaman varken açıklık kazanmalı ve milletle daha fazla alay edilmemelidir.24/09/2022


Güner YİĞİTBAŞI

Hukukçu


16 Eylül 2022 Cuma

İKTİDARIN GİDER AYAK AÇIKLADIĞI SOSYAL KONUT PROJESİ

 



İktidar,yirmi sene bekledi ve tam seçimlere dokuz ay kala ve sözüm ona dar gelirlilerin konut ihtiyaçlarını karşlamaları için sosyal konut projesini büyük bir müjdeyle açıkladı.


Bu proje,seçimlere dokuz ay kala açıklanan zamanlaması itibariyle, tamamen siyasal rant ve oy devşirme amaçlı,dar gelirlilerin sosyal konuta olan ihtiyaçlarının istismar edilmesidir.


Açıklanan fiyatlarına ve ödeme koşullarına bakıldığında,gerçek anlamdaki dar gelirlilerin, en doğal ve elzem ihtiyaçlarını karşıladıktan sonra ellerinde kalmayan eksi paralarla bu taksitlerin ödenmesi, asla mümkün değildir.


Başvuru sırasında, miktarı ne olursa olsun, bir başvuru ücretinin alınması,sosyal konut ve sosyal devlet anlayışına sığmamaktadır.


Sosyal konut deyince;bu işler için kurulan Toplu Konut İdaresi ve Varlık Fonu tarafından sübvanse edilen,karşılıksız olarak sermaye aktarımı yapılan,bırakınız kar elde etmeyi, gerçek maliyetinin dahi altında satılan ve satış bedelinin geri ödenmesinde çok büyük kolaylıklar sağlanan,ödeme taksitleri sabit tutulan konutlar akla gelmelidir.


İktidarın gider ayak açıkladığı sosyal konut projesinde, bu özellikleri ve kolaylıkları görmüyoruz,belirsizliklerle dolu bir proje.


Bu ülkede insanlarımızın konut ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla kurulan ve hazine arazileri tahsis edilen Toplu Konut İdaresi,bugüne kadar daha çok lüks ve pahalı konular üretmiş ve fahiş fiyatlarla varlıklı kişilere satmış olup,bu durum eleştirilince de,Toplu Konut İdaresinin; Robin Hood misali, zengine yaptığı lüks konut ve işyerlerinden elde ettiği gelirle,dar gelirlilere ucuz konut üreterek maliyetine ve hatta maliyetinin altında satacak ve satıyor savunması yapılmıştır.


Hani nerede? Koskocaman bir yalan.


Bu ülkede Varlık Fonu kuruldu.


Varlık fonunun kuruluşunun gerçek amacı;bizim ülkemizde olduğu gibi,kar getiren devlet iktisadi kurumlarının bu fona dahil edilerek,Sayıştay denetiminden muaf olarak keyfi yönetilmesi ve siyasi amaçla içleri boşaltılarak zarar eder hale getirilmesi değildir.


Varlık Fonunun (Tabi kaldıysa ve varsa) varlıklarından ve Toplu Konut İdaresinin kar amaçlı olarak yaptırıp varlıklılara fahiş fiyatlarla satarak elde ettiği bütçesinden, sosyal konut projesine karşılıksız paralar aktarılarak katkı sunulmalı ve gerçek dar gelirliler objektif olarak saptanarak, bu gerçek dar gelirlililerin,maliyet fiyatlarının dahi altında konut edinmeleri sağlanmalıdır.


Bize göre,sosyal konut ve sosyal devlet anlayışı budur.16/09/2022


Güner YİĞİTBAŞI

Hukukçu

15 Eylül 2022 Perşembe

YAPMAYINIZ SİZİ BATAKLIKTAN KURTARACAK ÇEKİP ALACAK UZATABİLECEĞİNİZ TEMİZ BİR ELİNİZ KALSIN

 


Yapmayınız lütfen.


Sizi,her geçen gün içine iyice gömüldüğünüz bataklıktan kurtaracak,çekip alabilecek temiz bir eliniz kalsın.


Demokrasinin nimetlerinden, özgürlüklerden,halkın verdiği oylardan yararlanarak iktidar oldunuz ve yirmi yıldır,demokrasinin tüm nimetlerinden yararlanarak; bu ülkeyi,demokrasinin tüm kurum ve kurallarını kaldırarak,anayasayı rafa kaldırarak,ülkenin tüm ekonomik kaynaklarını israf ve çarçur ederek,tepe tepe ve keyfinizce, babanızın çiftliği gibi yönettiniz ve hala doymadınız,seçimlerde kaybedeceğinizi ve iktidardan düşeceğinizi anladınız,muhalefetin ve halkımızın sesini,haklımızın haber alma özgürlüğünü tamamen yok etmek için muhalif olarak doğruları söyleyen birkaç kanaldan biri olan Halk Tv.ye,emrinizi uygulayan RTÜK mariferiyle dün de büyük yasaklar ve cezalar getirdiniz.


Siziler; yasaklamalar ve cezalar dışında bir şey bilmez misiniz?


Demokratik ve tarafsız olması gereken Yargı,Merkez Bankası,Türkiye İstatistik Kurumu, RTÜK,Basın ilan gibi kurumları boyunduruğunuz altına alarak,bu kurumları maşa ve sopa olarak kullanıyorsunuz,tek amacınız; eşit koşullarda yapılması gereken,halkın özgürce haber alabildiği,yanlışlarınızı görüp öğrenebildiği demokratik bir seçimi engellemek ve milletin iradesine gölge düşürmektir.


Ancak,ne yapsanız nafile,korkunun ecele faydası yok,sizler inanç sahibi insanlarsınız sözüm ona,insan ömrünün dahi bir sonu olduğunu herkesten iyi biliyorsunuz,madem öyle,iktidarların da bir sonunun olduğunu bilmek ve kaçınılmaz olan bu gerçeği kabul etmek zorundasınız,nedir bu antidemokratik direnişiniz?


Şu anda iktidardasınız,parti genel başkanlığı ile Cumhurbaşkanlığını aynı kişide topladınız,sizlere parti genel başkanı sıfatıyla yaptığınız hukuk dışı icraatlarınız nedeniyle yapılan ağır eleştirileri,cumhurbaşkanı şapkanızı giyerek, cumhurbaşkanna hakaret olarak yorunlayarak,emriniz altındaki,sopa olarak kullandığınız yargı marifetiyle insanlara haksız ve hukuk dışı cezalar verdiriyorsunuz.


Bir tarafta sopa olarak kullandığınız yargı,diğer tarafta yine sopa olarak kullandığınız RTÜK ve Basın İlan Kurumu,öbür tarafta anayasal toplantı ve gösteri yürüyüşü yapma ve protesto haklarını kullanmak üzere silahsız ve barışçıl olarak sokağa çıkarak eylem yapanları, orantısız güç kullanarak engelleyen emniyet güçleriniz ve bu kişileri terörist ve hükümeti devirmeye teşebbüs etmekle suçlayan haksız ve hukuksuz yaftalamalarınız.


RTÜK yasak ve cezaları,


Cumhurbaşkanına hakaret suçu kalkanı ve sopası,


Bağımlı yargı,


Bağımlı Basın İlan Kurumu,


Demokratik protesto haklarını,hükümeti devirmeye teşebbüsle suçlama silahınız.


Ne yaparsanız yapınız.Bu sefer, gerçekten iktidarınızın seçimlerle sonlanacağı nihai viraja girmiş bulunuyorsunuz.


Hiç değilse,sizi iktidar yapan ve yirmi yıl bu ülkeyi yönetmenizi sağlayan demokrasiye ve özgürlüklere, gider ayak biraz saygılı olun,halkımız için değil,sizi iktidara taşıyan demokrasiye ve onun nimetlerine olan minnet borcunuz olarak saygılı olun.


Hiç değilse,tutunacak bir dalınız kalsın elinizde,herşeyi o karanlık bataklığınıza gömmeyin,belki elinizden tutarak sizi bu gömüldüğünüz bataklıktan çekip kurtaracak insanlar hala vardır bu ülkede.Hiç değilse onlara, kurtarın bizi bu bataklıktan diyebileceğiniz ve uzatabileceğiniz, temiz bir eliniz kalsın. 15/09/2022


Güner YİĞİTBAŞI

Hukukçu

9 Eylül 2022 Cuma

ALTILI MASA LİDERLERİNE AÇIK MEKTUP

 



Halkımızı daha fazla oyalamayınız.


Altılı masanın gerçekten devamından yanaysanız,gerçekten samimiyseniz,ortak Cumhurbaşkanı adayınızı,acilen ve derhal toplanarak belirleyiniz ve açıklayınız.


Cumhurbaşkanı ortak adayınız, altılı masadan çıkacak ve altılı masa tarafından belirlenecek bunu açıkladınız.


Cumhur İttifakı ve onların beslemeleri bazı malum iş ve basın çevrelerinde, adaylığı kesin gibi görünen ve onlara korku salan KILIÇDAROĞLU'nun isminin,ortak aday olarak çıkacağı kesin gibi.


Birçok defa yazdık,artık adayınızı açıklayınız dedik,malumu ilan etmekdeki gecikmenin asla yararı yoktur,bilakis zararları olup,KILIÇDAROĞLU aleyhinde yapılan kampanyalar,kurulan kumpaslar da göstermiştir ki; o zararlar ortaya çıkmaya başlamıştır.


ERDOĞAN adayınızı açıklayın diye ısrar etti diye, ona inat açıklamamakta inat etmeyiniz,derhal açıklayınız.


Yok aranızda bu konuda bir anlaşmazlık varsa,bunu da derhal açıklayınız,biz anlaşamıyoruz diyerek derhal masayı deviriniz.


ERDOĞAN;sizin, kendisine inat adayınızı açıklamama konusunda ısrarcı olduğunuzu görünce, ellerini ovuşturmakta ve mutlu olmaktadır.


Zira,ortak adayınızı, daha ismi açıklanmadan seçilemez algısı yaratarak,yıpratmaya başladı bile.


Sizler,ERDOĞAN'ın taktik oyununa geliyorsunuz.


Sizler ortak adayınızı,sanki birtakım açmazları,açıkları varmış gibi,yıpratırlar düşüncesiyle açıklamakta gecikince,bunu fırsat bildiler ve en kuvvetli muhtemel aday KILIÇDAROĞLU kazanamaz kampanyası ve kumpası başlattılar,paralı adamlar,yazarlar tutup kiraladılar,sizleri içerden birbirinize düşürmek için planlar yapıp uygulamaya geçtiler,KILIÇDAROĞLU işin farkına vardı ve karşı hamleye geçti,KILIÇDAROĞLU'nu, yalnız bırakmayınız,bu oyunu bozacak olan tek hamleniz adayın ismini derhal açıklamak olacaktır.


İktidar cephesi; her koldan, KILIÇDAROĞLU'nun adaylığının açıklanmasını engellemek için paralı askerleriyle KILIÇDAROĞLU'nun aleyhine seçilemez algısı yaratmak için kumpaslar kurduğuna ve onun adaylığını daha açıklanmadan engellemeye çalıştıklarına göre,vardır bir bildikleri,KILIÇDAROĞLU aday olursa mutlaka kazanır inancı yerleşmiş onlarda.


Sizler hala uyuyorsunuz ve KILIÇDAROĞLU'nun adaylığını açıklamakta nazlanıyor ve çok geç kalıyorsunuz.


Aslında,adaynınızı derhal açıklarsanız, KILIÇDAROĞLU'nun adaylığına yönelik,kazanamaz algısı yaratma kampanya ve kumpas kozunu, iktidarın elinden çekip alacaksınız.


Adayımız şudur diye hemen açıklarsanız,KILIÇDAROĞLU'na yönelik kumpas ellerinde patlayacak.


İktidar ve yandaşlarının yaptıkları,adayınız seçilemez havasını yayarak,bu konuda bir algı yaratarak,aslında seçileceğinden adları gibi emin oldukları KILIÇDAROĞLU'nun adaylığına engel olmaktır.


Altılı masanın ortak Cumhurbaşkan adayı,oybirliğiyle KILIÇDAROĞLU'dur,diye açıkladığınız an,çanlarına ot tıkanacak, sesleri kesilecek ve çok üzüleceklerdir.


Dikkat ederseniz,KILIÇDAROĞLU seçilemez algısı yaratan kampanyalarında, KILIÇDAROĞLU'nun niçin seçilemeyeceğine ilişkin olarak; hırsızdır,liyakatsizdir, adı yolsuzluklara bulaşmıştır,rüşversiz iş göremez,yalancıdır,kişisel yararına düşkündür gibi, somut ve haklı bir gerekçe beyan edemiyorlar,KILIÇDAROĞLU seçim kazanamaz diyorlar, soyut bir şekilde.


Aslında,biz; KILIÇDAROĞLU aday olursa mutlaka seçilir biliyoruz ama,onun seçilmesini,kişisel yararımız adına istemiyoruz, ondan korkuyoruz demek istiyorlar,ama söyleyemiyorlar.


KILIÇDAROĞLU'nun ismi, aday olarak daha açıklanmadan,seçilemez algısı yaratarak,adaylığına engel olmak istiyorlar.


KILIÇDAROĞLU'na kumpas kuran iktidar ve paralı besleme yandaşlarına sormak lazım,KILIÇDAROĞLU madem seçilemez, sizin için daha iyi olmaz mı?ERDOĞAN seçilir o zaman.İstediğiniz de bu değil mi?


Bizden hatırlatması.


ERDOĞAN'ın oyununa gelmeyiniz lütfen. 09/09/2022


Güner YİĞİTBAŞI

Hukukçu

8 Eylül 2022 Perşembe

SON GÜNLERİN PORTRESİ MERAL AKŞENER

 



Bugün;demokratik, düşünce ve düşünceyi açıklama özgürlüğümüzü kullanarak,muhalefete muhalefet edeceğiz,doğruları yazarak.


BAHÇELİ muhalefeti olmayacak bu.


Artık, olup bitenlere,söyelenenlere,yapılan aymazlıklara,nankörlüklere daha fazla dayanamıyoruz ve bu nedenle,Millet İttifakının ikinci büyük partisi İYİ Parti lideri Meral AKŞENER'e tutacağız aynayı bu yazımızda.


Meral AKŞENER;önce, eski partisi MHP içinde BAHÇELİ'ye bayrak açarak genel başkanlığa soyunda,AKP'nin dümen suyuna giren BAHÇELİ, AKP ve lideri ERDOĞAN'ın yargıya yaptığı baskılardan ve onun yardımlarından yararlanarak,AKŞENER'e karşı koltuğunu korudu.


MHP içinde giriştiği genel başkanlık yarışında uğradığı haksızlıklar sonucu genel başkanlık koltuğuna oturamayan AKŞENER;sonunda, kendisiyle birlkte MHP'den ayrılan ve sonradan katılanlarla birlikte, İYİ Parti'yi kurdu.


İYİ Partiye'de rahat vermedi ERDOĞAN ve BAHÇELİ ikilisi,İYİ Parti'nin seçimlere katılmaması için çok uğraştılar,ancak CHP Genel Başkanı KILIÇDAROĞLU ödünç milletvekili vererek, İYİ Partinin Mecliste grup kurmasını sağlayarak,seçimlere girmesinin önünü açtı ve bugün İYİ Parti bir yerlere gelmişse ve seçim barajını aşacak derecede bir parti tabanına sahip olmuşsa,bunda CHP ve lideri KILIÇDAROĞLU'nun bu demokratik tavrının büyük payı, asla unutulmamalıdır.


Millet İtifakının ve altılı masanın mimarının,muhalefeti derleyip toplayanın, ERDOĞAN Saray yönetimine karşı etkili muhalefet sergileyen siyasetçinin CHP Genel Başkanı KILIÇDAROĞLU olduğunda, çoğunluk hemfikirdir.


DP Genel Merkezi’nde yapılan altılı masa toplantısında,altı lider; seçim senaryoları, cumhurbaşkanı adayı, parlamenter sisteme geçişte atılacak adımlar ve yol haritası için ayrıntılı çalışma yapmış ve toplantıda ilk defa isim zikredilmeden cumhurbaşkanı adayının profili konuşularak,toplantı sonrası yapılan açıklamada,ilk defa net biçimde cumhurbaşkanı adayının taşıması gereken nitelikler sıralanmıştır.



Alınan karara göre,Cumhurbaşkanı adayı;



Uzlaşmacı,



Özgürlükçü,



Demokratik değerleri içselleştirmiş,



Siyasi ahlak ilkelerini benimseyen,



Milletimizin tamamını kucaklayan



Liyakat sahibi… vasıflarının tümünü üzerinde taşıyacaktır.



CHP Genel Başkanı KILIÇDAROĞLU;nezaketen,Cumhurbaşkanı adayını altılı masa belirleyecek diye açıklamalarda bulunuyorsa da,KILIÇDAROĞLU'nun altılı masanın kurucusu ve sergilediği performans ve masada en büyük partinin lideri olarak,ismi açıklanmamış ortak aday olduğu,KILIÇDAROĞLU'nun da bu adaylığı çok istediğini görmemek için,görme ve duyma özürlüsü olmak gerekmektedir.



Tüm bu gerçeklere rağmen,bugünkü ikbalini, bir yerde CHP ve lideri KILIÇDAROĞLU'na borçlu olan İYİ Parti lideri Meral AKŞENER'in ve bazı İyi Parti yöneticilerinin; son günlerde, CHP'ye ve KILIÇDAROĞLU'na yönelik olarak üstü kapalı olarak yaptıkları olumsuz açıklamalara üzülmemek ve endişe duymamak mümkün değildir.



Gürsel TEKİN'in HDP'ye de bakanlıklar verilebilir sözü üzerine İYİ Partililerin ve AKŞENER'in CHP'yi suçlayıcı beyanları ve özellikle de AKŞENER'in; ortak adayın belirlenen kriterlere sahip olmasına, kazanacak bir aday olması şartını da ilave etmesi, büyük bir talihsizlik olup,bizleri düş kırıklığına uğratmış,AKŞENER hakkında kafalarımızda soru işaretleri doğurmuştur.



AKŞENER'e buradan soruyoruz.



Kendisinin de dahil olduğu altılı masa liderleri tarafından,cumhurbaşkanı adayında olmasının gerekliliği belirlenen; Uzlaşmacı,özgürlükçü,milletimizin tamamını kucaklayan,demokratik değerleri içselleştirmiş,siyasi ahlak ilkelerini benimseyen,liyakat sahibi olmak kriterlerini taşıdığında, kimsenin itirazı olmayan KILIÇDAROĞLU'nda, seçim kazanması için eksik olan özellik nedir de,KILIÇDAROĞLU'nun seçim kazanacağından kuşku duyuyorsunuz?



Sayın AKŞENER;acaba,bizim seçmenimiz seçeceği adayda biraz da hırsız olma,yalancı olma,yolsuzluk yapma özelliği arar,KILIÇDAROĞLU hırsızlık,yolsuzluk ve yalancılık yapamaz, bu nedenle seçimi kazanamaz,demek mi istiyor acaba? 08/09/2022



Güner YİĞİTBAŞI

Hukukçu



7 Eylül 2022 Çarşamba

HADİ GÜRSEL TEKİN BİR DENSİZLİK YAPTI DİYELİM SİZİN GÖREVİNİZ YANGINA KÖRÜK TUTMAK MI EY İYİ PARTİLİ YÖNETİCİLER?

 


CHP Milletvekili Gürsel TEKİN; katıldığı bir programda,ittifakın seçimi kazanması halinde, HDP'ye bakanlık verilebilir demiş.

Vay sen misin bunu söyleyen,İYİ PARTİ ileri gelenleri,Bremen mızıkıcaları gibi hep bir ağızdan; vay biz HDP'nin gölgesinin dahi düştüğü yerde bulunamayız,haddini bil CHP diyerek bağırmaya başladılar.

İYİ Partili Yavuzağıralioğlu,kendisinden beklendiği gibi, Tekin'in açıklamalarına tepki gösterip, "'Terör örgütünün gölgesinin bile düştüğü yerde olmayız.' beyanına, asgari ittifak hukukuna ve nezaketine rağmen, kime sordunuz da kime neyi veriyorsunuz?" demiş.

Tekin'e bir tepki de İYİ Parti Grup Başkanvekili Müsavat Dervişoğlu'ndan gelmiş olup, CHP'li vekili 'haddini bil' diyerek hedef alan Dervişoğlu, "İlkelerimizi anlamayanlara karşı ders vermek gerekirse, geri durmayacağımız unutulmamalıdır." ifadelerini kullanmıştır.

En şaşırtan tepkiyi de;Tekin'i işaret ederek, "CHP'nin kilit taşlarından bir tanesi. Böyle bir cümle kurduğuna ve kanaat getirdiğine göre partisinin görüşlerini iletiyor demektir." demek suretiyle,İYİ Parti Genel Başkanı Meral AKŞENER göstermiştir.

Beyanları partiyi bağlayan,parti adına görüş açıklamaya yetkili CHP üst yönetimi;CHP adına, CHP'yi bağlayan hiçbir beyanda bulunmaya ve açıklama yapmaya yetkili olmayan Gürsel TEKİN'e sahip çıkmamışlar ve beyanlarının, kendi kişisel görüşü olduğunu açıklamışlardır.

Buna rağmen,Millet İttifakının en büyük ortağı İYİ Partinin;bugünkü varlığını kendisine borçlu olduğu CHP'ye sahip çıkarak, Millet İttifakında ve altılı masada bir çatlak oluşmaması için gayret gösterecek yerde,Gürsel TEKİN'in; temelde, HDP'nin legal bir parti olduğunu vurgulamak amaçlı, ancak günümüz koşullarında,altılı masa bileşenlerinin hassasiyetini gözetmeden ağzından çıkardığı talihsiz beyanlarını CHP'ye maletmesi, partisinin görüşlerini iletiyor çıkışını yapması,bizim baştan beri bir türlü güvenemediğimiz İYİ Parti'nin, kendisine asla güvenilemeyecek,birlikte yola çıkılamayacak nankör bir yönetim altında bulunduğunu kamuoyuna göstermiştir.

İYİ Parti üst yöneticilerinin CHP li bir vekil olmaktan öteye,beyanlarıyla CHP'yi bağlayan bir görev ve sıfatı bulunmayan Gürsel TEKİN'in,temelde haklı ama günümüz koşullarında gereksiz olan beyanlarını ciddiye alarak,yangına körükle gitmeleri,CHP'yi hedef almaları,Millet İttifakı ve altılı masa,en önemlisi ülkenin demeokratik cephesi adına, büyük bir talihsizlik olmuştur.

Şehir şehir dolaşarak, çarşı esnafının dertlerini dinleme ve grup toplantılarında konuşma dışında, hiçbir ciddi projesini göremediğimiz,bize göre yeterli kadrosu da bulunmayan Meral AKŞENER'in;bu gezileri ve kadın olmasının yarattığı sempati ile İYİ Partiye puan kazandırıyor olması,hiç kimseyi yanıltmasın,insanlar kumar ve içki masalarında gerçek renklerini ve yüzlerini açığa çıkararlar ya,işte en ufak bir krizde İYİ PARTİ, hem de genel başkanlarının ağzından; "CHP'nin kilit taşlarından bir tanesi. Böyle bir cümle kurduğuna ve kanaat getirdiğine göre partisinin görüşlerini iletiyor demektir."demek suretiyle, gerçek yüzünü göstermeye başlamıştır.

Biz AKŞENER'den;Gürsel TEKİN'i kastederek,onu CHP'nin kilit taşı olarak nitelenedirmeden ve beyanlarıyla,partisi CHP'nin görüşlerini iletiyor demek suretiyle ortağı ve velinimeti CHP'yi suçlamadan,CHP Genel Başkanı KILIÇDAROĞLU ile kapalı kapılar ardında başbaşa görüşerek,İYİ Partinin endişe ve hassasiyetlerini iletmesini beklerdik.

Maalesef,AKŞENER bu siyasi nezaketi ve hoşgörüyü gösterememiş ve selden partisine kütük devşirmeyi yeğlemiş,İYİ Partinin ve Millet İttifakının ayağına kurşun sıkmış,güvenilirliğini kaybetmiştir.

Allah; Türk Milletine ve altılı masa içinde, canla başla ve iyi niyetle, ülkesi ve laik demokrasi adına çalışan KILIÇDAROĞLU'na, kolaylıklar ve sabırlar versin.

Biz,altılı masa artık oturup ortak Cumhurbaşkanı adayını açıklamalıdır derken,bu tür riskleri ve çatlakları düşündük.Bize göre, altılı masayı, ortak Cumhurbaşkanı adaylarını bir an önce belirleyerek açıklamak değil,bunda gecikmeleri,densiz açıklamalarıyla,bizzat altılı masanın bileşenleri yıpratacaktır.Cumhurbaşkanı adayının derhal belirlenip açıklanmaması, altılı masanın zaafı ve yumuşak karnıdır.

Böyle giderse,sanırım altılı masa, ortak cumhurbaşkanı adayını belirleyerek açıklama şansını, ilelebet yitirecek ve bu da ülkenin tamamen karanlığa gömülmesi olacaktır. 07/09/2022

Güner YİĞİTBAŞI

Hukukçu





3 Eylül 2022 Cumartesi

SEDAT PEKER'İN İDDİALARINA VE BU İDDİALARI YARGIYA TAŞIYAN MUHALEFETE HEM DE YARGITAY KÜRSÜSÜNDEN AKIL ALMAZ CEVAP VE SUÇLAMA

 

SEDAT PEKER'İN İDDİALARINA VE BU İDDİALARI YARGIYA TAŞIYAN MUHALEFETE HEM DE YARGITAY KÜRSÜSÜNDEN AKIL ALMAZ CEVAP VE SUÇLAMA

2022-2023 Adli yılı Yargıtay'da yapılan bir törenle açıldı.

Çok şükür bu sene tören Saray'da yapılmadı ama,Saray'ın gölgesi yine törenin üzerine çöktü tabi.

AKP iktidara gelene ve Saray rejimi ile demokrasinin,güçler ayrımının ve yargı bağımsızlık ve tarafsızlığının tamamen ortadan kalkmasına,yargının Saray rejiminin sözcüsü ve muhalefeti susturan sopası haline getirilişine kadar,yeri geldiğinde yargıya hesap vermek zorunda kalacak olan yürütmenin başının,her nerede yapılıyor olursa olsun, bir Adli Yıl açılış töreninde konuşması, asla mümkün değildi.

Demokrasinin,güçler ayrılığının ve yargının bağımsızlık ve tarafsızlığının; olmazsa olmaz,zorunlu bir gereğiydi bu uygulama.

Saray rejimin başındaki,tek yetkili ve tek adam, partili ve taraflı Cumhurbaşkanı, maalesef bu törende yine konuştu,her zaman söylediklerini aşağı yukarı tekrarladı.

Yargının üç temel kurucu unsurundan biri olan savunmayı temsil eden Türkiye Barolar Birliği Başkanının konuşmasının dahi sansür edildiği ve ülkeden gizlendiği bu çok önemli ve anlamlı törende,yürütmenin başı konuştu ve tüm yurda naklen verildi.

Bakınız,ne söyledi?

Dedi ki;”Birileri, ülkemizin adalet sistemini nerelerle bağlantılı oldukları az çok tahmin edilen suç çetelerinin kirli oyunlarına kurban etmek için var gücüyle çalışıyor. Karşımıza çıkan kim olursa olsun böyle bir rezilliğe asla izin vermeyeceğiz. Türkiye Cumhuriyeti devletinin, karanlık mihrakların güdümünde istikamet çizilen bir ülke olmadığını herkes görecek, kabul edecek. Bu ülkede herkes mücadelesini hukuk ve en önemlisi ahlak kuralları çerçevesinde verecek.”

Evet, herkesin gözünün içine baka baka bunları söyledi ve taraflı ve bağımlı yüksek yargıçlar tarafından da alkışlandı.

Partili ve tek yetkili taraflı cumhurbaşkanı,hem de Yüksek Yargının Mabedi Yargıtayda; alenen, “Birileri, ülkemizin adalet sistemini, nerelerle bağlantılı oldukları az çok tahmin edilen suç çetelerinin kirli oyunlarına kurban etmek için var gücüyle çalışıyor.”

Yani,demek istiyor ki;siz yargı mercileri,savcılar ve hakimler;sakın ola,suç örgütü lideri Sedat PEKER'in sosyal medyada açıkladığı,iktidarımıza yönelik suçlayıcı iddialarına aldırmayın,bu iddiaları görmezlikten gelin,bu iddialara değer vermeyin,üzerine gitmeyin,görevinizi yapmayın,araştırmayın, soruşturmayın,bu iddialar gerçek dışı ve çetelerin kirli bir oyunudur, gerçek dışı kirli bir oyundan ibaret olan bu iddialara alet olmayın,kendinizi ve mensubu olduğunuz adalet sistemini kurban etmeyin diyerek,savcı ve hakimlerimize açıktan talimat veriyor.

Sedat PEKER ve onun gibi mafya çetelerinin nerelerle bağlantılı oldukları, iddialarının doğru olup olmadığı,tahminle saptanamaz,bu iddialar savcılar tarafından soruşturulmalı ki;bu çetelerin nerelerle bağlantılı oldukları,tahminin ötesinde, netlik ve kesinlik kazanmalıdır.

Nedir bu korkunuz?

Partili Cumhurbaşkanı;savcı ve hakimlere talimat anlamına gelen bu çıkışıyla,ucu kime dokunursa dokunsun,bu suç iddialarının ve iddia sahibi çetelerin kimlerle ve nerelerle bağlantılı olduklarının,tahminden çıkarılarak, kesinlikle saptanmasının,kesinlik kazanmasının üstünü örtmeye çalışmaktadır.

Türk Milletinin şerefli ve ATATÜRK'çü subayları,o kumpas davaları sırasında,çete mensuplarının itirafçı ve gizli tanık sıfatıyla,yargı mercileri tarafından alınan gerçek dışı beyanlarıyla hapse atılırlarken,Yargıtay'da yaptığı konuşmasında;“Birileri, ülkemizin adalet sistemini, nerelerle bağlantılı oldukları az çok tahmin edilen suç çetelerinin kirli oyunlarına kurban etmek için var gücüyle çalışıyor.”diyen zat,o tarihlerde Başbakan olarak,bu çetelerin beyan ve iddialarına inanıyor ve sesini çıkarmıyordu,halinden çok memnun ve mutluydu.

Özgürlükçü,kuvvetler arımına dayalı,yargının bağımsız olduğu ve iktidarın hesap verirliğinin bulunduğu normal demokrasilerde,olması gereken; bu iddiaların önüne set çekmek,üzerini örtmeye çalışmak değil,gerçeklerin gün yüzüne çıkarılması,varsa sorumlularından hesap sorulmasıdır.

Ülkemize tek adam rejiminin getirilmesinin amacına ve gerçek nedenine de ışık tutmaktadır, bu talihsiz konuşma,maalesef.03/09/2022


Güner YİĞİTBAŞI

Hukukçu

1 Eylül 2022 Perşembe

CUMHURİYETİN SAVCILARI

 


Günümüzde,görevlerini layıkıyla yapan Cumhuriyet Savcılarına olan ihtiyaç kamuoyunun dikkatinden kaçmamaktadır.

Bugünlerde, Cumhuriyet Savcılarının kulakları sıkça çınlatılmaktadır.

Bu nedenle,01/05/2020 tarihinde yazmış olduğumuz ve halen güncelliğini koruyan CUMHURİYET SAVCILARI başlıklı makalemizi, aşağıda noktasına virgülüne aynen,siz okurlarımla paylaşıyorum.Güner YİĞİTBAŞI 02/09/2022


CUMHURİYET SAVCILARI

Bu makaleyi,şu anda 25 senelik avukat ve öncesinde de, 25 sene Askeri savcı ve Cumhuriyet Savcısı olarak görev yapmış, 50 yıllık faal ve tatbikatın içinde yoğrulmuş bir hukukçu kimlik ve deneyimimizle yazıyoruz.

Cumhuriyet Savcısı, adı üzerinde, Cumhuriyetimizi, Cumhuriyetimizin Anayasamızdaki ilkelerini benimseyen, savunan ve koruyan savcı demektir.

Peki, Cumhuriyetimizin ilkeleri nelerdir?

Darbe Anayasası diyerek horlanan ve suçlanan, ancak, onu dahi uygulayacak kadar Cumhuriyet ve demokrasiden nasibini almamış olan AKP iktidarı tarafından tam olarak uygulanmayan ve çoğu demokratik maddeleri askıya alınan 1982 Kenan EVREN Anayasasının 2. maddesinde, Türkiye Cumhuriyetinin ilkeleri; insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olarak belirtilmiştir.

Gerçek Cumhuriyet Savcıları; Cumhuriyetimizin, insan haklarına saygı göstermeyi, Atatürk milliyetçiliğine bağlılığı, demokrasinin ilkelerini, laikliği ve hukukun üstünlüğünü benimsemek ve bu ilke ve değerleri ülke genelinde hakim kılmak için uğraş vermek zorundadırlar.

Cumhuriyetin savcısı olduklarını unutarak, kendi ikballeri, koltukları ve gelecekleri için, iş başındaki siyasal iktidar tarafından Anayasaya aykırı olarak yaratılan zor koşullara karşı, meslek onurlarını ve direnme güçlerini kullanmayıp kolay yolu seçerek iktidara teslim olan, hal ve hareketleriyle, verdikleri kararlarıyla, iktidara hizmet eden ve iktidarın savcısı görüntüsünü vererek, Cumhuriyetin ilkelerini savunan savcılar oldukları konusunda halkımızda kuşku uyandıran savcılar; Cumhuriyet Savcısı unvanlarını taşısalar dahi, milletimizin vicdanlarında, gerçek anlamda bir Cumhuriyet Savcısının saygınlığını asla kazanamazlar.

Gerçek Cumhuriyet Savcılarının önemi; Cumhuriyetin ilkelerini amaç olarak benimsemeyen, Cumhuriyetin ilkelerini kendilerine vasıta yaparak, gizli amaçlarını tesis etmek üzere sandıktan çıkmayı başaran, Cumhuriyet ve demokrasi düşmanı kişilerin iktidar olabildikleri zor dönem ve koşullarda ortaya çıkar. Halkımız, bu zor dönem ve koşullarda Cumhuriyet Savcılılarının varlığını fark ederler ve ararlar.

Cumhuriyet Savcıları; sadece ve sadece, işsiz ve güçsüz oldukları için çalmak zorunda bırakılan hırsızların, adam yaralayan, öldüren, gasp yapan ve sair, arkası olmayan gariban adi suçluların peşine takılan,en önemlisi de,siyasi iktidarların, muhalefete sopa olarak kullandıkları savcılar konumunda olmamalıdırlar.

Cumhuriyet Savcıları;yani, Laik ve Demokratik Cumhuriyetin Savcıları, Cumhuriyetin ilkelerinin çiğnendiği dönemlerde, bu ilkeleri çiğneyen siyasal iktidarların ve yandaşlarının karşısında da dik durabilmeli, tüm siyasal baskılara karşı koyup direnerek, saygınlıklarını koruyabilmeli ve maruz kalabilecekleri her türlü olumsuzluklara rağmen, laik ve demokratik cumhuriyetin ilkelerini korumaya yönelik görevlerini, korkusuzca yerine getirebilmelidir.

Diyanet işleri Başkanının,Ramazan Cuma Hutbesinde eşcinsellere ve nikahsız beraberlik yaşayanlara yönelik olarak;onları, bulaşıcı hastalık gibi her kötülüğün sebebi olarak gösteren,insanları onlarla mücadeleye davet eden,onları hedef gösteren beyanları sebebiyle,din ve vicdan özgürlüklerini,özel yaşamı,cinsel tercihleri yok sayan,insanları sözüm ona ahlaklı olmaya zorlayan,değersizleştiren, itibarsızlaştıran,demokratik ve laik cumhuriyet karşıtı dayatma ve zor içeren beyanları üzerine,AKP Genel Başkanının; görev ve yetki hudutlarını aşan Diyanet İşleri Başkanına sahip çıkarak,bu beyanları sebebiyle Diyanet İşleri Başkanı hakkında suç duyurusunda bulunan Ankara Barosunu, Diyanet İşleri Başkanına yapılan bu saldırı, devlete yapılmış saldırıdır diye beyanda bulunması üzerine,Ankara Cumhuriyet Savcılığının;asıl suçluyu bırakarak,aslında laik ve demokratik cumhuriyeti savunan Ankara Barosu hakkında, hem de resen, soruşturma açması, çok düşündürücü ve laik ve demokratik cumhuriyetimiz adına çok üzücü ve korkutucudur.

ATATÜRK; savcılarımızın ünvanlarının başına,”Cumhuriyet” ekleyerek,onları sebepsiz Cumhuriyet Savcıları olarak onurlandırmamıştır.

ATATÜRK'ün;hiçbir kamu görevlisine layık görülmeyen cumhuriyet payesini savcılarımıza vererek onları onurlandırması, savcılarımızın demokratik ve laik cumhuriyeti koruyup kollama konusundaki görev ve sorumluluklarını daha da artırmış ve onalara bu görev ve sorumluluk, yasaların yanında ATATÜRK tarafından adeta vasiyet edilmiştir.

Diyanet İşleri Başkanının;özel yasasında belirtilen görev ve yetki sınırlarını aşarak söylediği,eşcinselleri ve zina yapanları hedef gösteren dayatıcı sözlerine, Ankara Barosunun ve diğer demokratik ve laik çevrelerin gösterdikleri tepkiler;evet,çok doğru, AKP Genel Başkanının söylediği gibi, devlete yapılan bir saldırıdır.

Ancak,Ankara Barosunun saldırısına uğrayan devlet; meşru,laik ve demokratik Türkiye Cumhuriyeti Devleti değildir.

Ankara Barosunun sorumluluğu gereği haklı olarak saldırdığı devlet;Diyanet İşleri Başkanının,meşru demokratik ve Laik Türkiye Cumhuriyeti Devletine yaptığı saldırıyı püskürtmek amacıyla yapılan, defakto oluşturulmaya çalışılan ve adım adım sona yaklaşılan,paralel antilaik şeriat devletine karşı yapılan bir saldırıdır.

Bu nedenle,en başta Cumhuriyet Savcılarımız olmak üzere,ATATÜRK tarafından kurulan,meşru laik ve demokratik cumhuriyetin tüm sevdalılarının, Ankara Barosuna destek vermeleri, ATATÜRK severliğin ve cumhuriyetimizin demokratik ve laik niteliğine sahip çıkmanın zorunlu bir gereğidir.01/05/2020


Güner YİĞİTBAŞI

Hukukçu