31 Mayıs 2023 Çarşamba

SORUN LİDER SORUNU (MU)?

 


Öncelikle, lider ne demektir?


Lider;en basit tanımıyla, yetki sahibi önder,yol gösteren demektir.


Siyasi partilerde de partilerin genel başkanları,o partinin en yetkili önderleri,yani liderleridir.


Bir Siyasi Partinin başarılı olabilmesi ve seçim kazanabilmesi için, kadroları kadar genel başkanlarının da liderlik vasıflarına sahip olması gerekir.


İyi bir lider; en başta ahlaklı,namuslu,dürüst,demokrat,egolarını yenebilmiş,kendi çıkarlarını geri planda tutarak, ülkesinin ve milletinin çıkarlarını önceleyen,bilgili,vizyon sahibi,istişareye önem veren,kuracağı ve çalışacağı kadroları liyakat esasına göre ve tarafsız bir şekilde kurabilen,kararlı,prensip sahibi,planlı,başkalarının haklarına saygılı,alçak gönüllü,muhakeme gücü üstün,anayasa ve yasalara saygılı,proje üretebilen,herkesin kendisine örnek alacağı pozitif vasıflara sahip olmalıdır.


Şimdi,bu lider tanımına ve liderlik vasıflarına bakarak, 14 ve 28 Mayıs seçimlerinin cumhurbaşkanı adaylarına bir bakalım.


İyi bir liderde bulunması gereken vasıfların tamamına yakınını üzerinde taşıyan adayın,açık ara KILIÇDAROĞLU olduğu yadsınamaz.


Peki,seçmen hangi adaya daha fazla oy vererek cumhurbaşkanı seçti?


İşte, işin püf noktası da buradadır.


Uzun lafın kısası,seçmen çoğunluğu iyi lider vasıflarına değil,liderlik vasıflaıından soyutlayarak bir kişiye oy verdi ve seçti.


Demek ki;ülkemizde bir lider sorunu yoktur,kimse gücenmesin ama ülkemizde önemli bir seçmen sorunu vardır.Şimdi,KILIÇDAROĞLU; bu seçim sonuçlarına bakarak,seçilebilmek için, üzerinde taşıdığı üstün vasıflarından fedakarlık mı yapmalı?


Bu ülkede temel sorunun seçmende olduğunun İspatını mı istiyorsunuz?


Bugüne kadar yapılan tüm seçimlerde, ERDOĞAN'ın karşısına, kişi olarak kim çıkarsa çıksın,son seçimde olduğu gibi,muhalefetin alayının desteğini alsa bile ERDOĞAN'ın karşısında oy olarak yetersiz kalıyor ve sürekli, azami yüzde kırk sekiz oy oranında takılıp kalıyor.


Sanırım bu bir tesadüf değil,beğensek de beğenmesek de,ülkemiz genelindeki seçmen çoğunluğunun anlayışı, tarzı ve profili bu demek ki.


Büyük şehirlerde muhalefetin güçlenmesi,yerel seçimlerde şehirler bazında ve mikro düzeyde,yerel yönetimleri muhalefet partilerinin kazanmasını sağlıyorsa da,ülke bazında, topyekün yapılan milletvekili genel ve Cumhurbaşkanı seçimlerinde ülkenin tümüne dağılan oyların totalinde, ERDOĞAN ve iktidar partisi öne geçerek seçimleri kazanmaktadır.


Muhalefetin;yerel seçimleri kazanmasına neden olan, büyük şehirlerdeki oy artışları da,kırsal kesimden gelenlerin,büyük şehirlerde de, büyük seçmen kitlesine sahip olmaları nedeniyle;muhalefetin, büyük şehirlerdeki oy üstünlüğü büyük oranlara ulaşamadığı,farkı açamadıkları için,örneğin;İstanbul, Ankara, İzmir,Mersin, Adana,Antalya gibi, belediye başkanlıklarını kazansalar da, genel ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ülke genelinde muhalefet bir üstünlük sağlayamamaktadır.


Bu nedenle; muhalefetin, büyük şehirlerde nelediye başanlıklarını kazanmaları, kimseyi yanıltmamalıdır.


Bizce,muhalefetin öncelikle yapması gereken şey;oy artışı sağlayarak belediye başkanlıklarını kazandıkları büyük şehirlere daha ağırlık vererek,yerel yönetimlerde gösterecekleri ve halka sunacakları hizmetlerle,bu şehirlerde almış oldukları oy oranlarının yüzdelerini artırmak ve iktidarın aldığı oy yüzdelerini çok gerilere itmek olmalıdır. 01/06/2023


Güner YİĞİTBAŞI

Hukukçu

30 Mayıs 2023 Salı

KILIÇDAROĞLU BAŞARISIZ İSE İMAMOĞLU NASIL BAŞARILI OLUYOR?

 



Spor müsabakalarında olduğu gibi,seçimlerde de başarının tek ölçüsü, alınan sonuçtur.


Başarının ölçüsü olarak kabul edilen seçimin sonucuna baktığımızda; adil ve eşit koşullarda yapılmadığı yalın gerçeğine rağmen,CHP'nin lokomotif olduğu Millet İttifakının ve bileşeni partilerin ve ortak adayları KILIÇDAROĞLU'nun başarılı olamadığını kabul edecek olursak,bu başarısız sonucun vebalini ve sorumluluğunu, tek başına, KILIÇDAROĞLU'na yükleyemeyiz.Bu çok insafsız ve adil olmayan bir suçlama olur ve adına değişim dediğimiz geleceğin planlarını yaparken, bizi yanlış sonuca ulaştırır.


Demem o dur ki;İstanbul Belediye Başkanı İMAMOĞLU,hemen seçimin ertesi günü sahne alarak, değişim demeye başladı ve kendisinin, KILIÇDAROĞLU'nun yerine, CHP Genel Başkanlığına getirilmesi arzusunu ima eden bir konuşma yaptı.


Zamansız ve çok yakışıksız bir değişim talebi.


Adama sorarlar,kardeşim; sen necisin, bu sonuçda senin hiç mi sorumluluğun yok diye?


Adın, günlerce Cumhurbaşkanı adayı olman için kamuoyunda yer aldı,İstanbul Büyük Şehir Belediyesini terk ederek, ağırlıklı olarak Karadenizde geziler ve mitingler yaptın,AKŞENER'in bastırması üzerine, Cumhurbaşkanı yardımcısı adayı yapılarak altılı masaya dahil edildin,seçim propagandalarına ön saflarda fiilen katıldın, mitinglerde konuştun,KILIÇDAROĞLU kadar seçimlere asıldın, çok gayret ettin ve çalıştın,bir Karadenizli,Trabzonlu olarak; senden, Millet İttifakına ve ortak aday KILIÇDAROĞLU'na büyük oranda oy kazandıracağın beklendi,ama sonun da ne oldu?


Trabzon'un altı milletvekilinin dördünü AKP ve sadece birisini CHP kazanabildi,Cumhurbaşkanı oy oranında da; KILIÇDAROĞLU, ERDOĞAN'ın aldığı oyların yarısında kaldı.Karadenizin diğer illerinde de durum farklı olmadı.


Bu nedenle;en başta İMAMOĞLU olmak üzere,KILIÇDAROĞLU'na; doğrudan ya da ima yollu, kazanamadı diye yüklenerek değişim talep edenler,İmamoğlu'nun da başarız olduğunu, samimi olarak kabul ve beyan etmek zorundadırlar.


Evet, İmamoğlu da çok çalıştı ama, oy getiremedi.


Demek ki; sorun,sadece lider sorunu,yani KILIÇDAROĞLU değilmiş.Sorun; zihniyet,kültür ,sosyoloji,eğitim,din ve mezhep,kimlik üzerinden siyaset yapmak,sığınmacılar üzerinden ithal seçmen devşirmek,en başta örtülü ödenek olmak üzere,tüm devlet imkanlarından yararlanarak,seçmenleri midesinden bağlayarak kendi seçmen tabanını yaratmakmış.


Bu nedenle,KILIÇDAROĞLU'nu incitmeden, onun hakkını ve özverili çabalarını teslim ederek,seçimin kaybındaki; geleneksel,sosyolojik,ekonomik, kültürel,din ve mezhepsel,kimliksel asıl nedenleri gözardı etmeden, bir değişim arayışına girmek,ortak aday arayışında yapılan hatayı tekrarlamamak,İMAMOĞLU ismi üzerinde kilitlenmemek zorundayız. 31/05/2023


Güner YİĞİTBAŞI

Hukukçu-Avukat




29 Mayıs 2023 Pazartesi

SAYIN KILIÇDAROĞLU'NA AÇIK MEKTUP

 



Sayın KILIÇDAROĞLU;sizi, tek adama dayalı saray iktidarını seçim yoluyla demokratik bir şekilde sonlandırmak ve ülkemizde yeniden demokratik özgürlükçü parlamenter sistemi tesis etmek amacıyla iyi niyetli olarak giriştiğiniz siyasal mücadelediniz nedeniyle kutluyorum,şahsım ve ve ülkem adına size teşekkürlerimi arz ediyorum.


Gerçekten; Millet İttifakını kurarak,büyük fedakarlıklara katlanarak,ülkenin demokratik muhalefet güçlerini bir çatı altında topladınız,ülkemizde yaşayan tüm muhaliflere umut oldunuz,bizleri umutlandırdınız,muhalefetin birlikteliği, bizleri gerçekten umutlandırdı,hepimiz ülkemize bir değişimin geleceğine ve otokratik saray yönetiminin sonlanacağına samimi olarak inandık.


Ükenin içinde bulunduğu ekonomik buhran,rahmetli DEMİREL'in boş tencereye hiçbir iktidarın dayanamayacağına ilişkin sözü, gerçekten bizleri çok umutlandırdı.Ancak, çok önemli bir konuyu atladık maalesef.ERDOĞAN; ele geçirdiği tüm medyayı,devletin tüm kurumlarını ve örtülüsü,örtüsüzü, tüm hazinesini, istediği gibi siyasi çıkarları için kullanacağını,yalan,iftira ve kurgu videoları devreye sokacağını unutuverdik.ERDOĞAN,bu silahlarını çok iyi kullandı ve eşit olmayan koşullarda yapılan seçimlerin sonucunda, siz dahil hepimizi hüsrana uğrattı.


Sayın KILIÇDAROĞLU;siz gerçekten ürettiğiniz ve vaat ettiğiniz somut projelerinizi çok güzel halkımıza sundunuz,elinizden geleni çok güzel bir şekilde yaptınız,ama seçmenin yüzde elllisinin sosyoekonomik ve kültüerel geleneksel yapısı,din ve mezhep faktörü,dinin politikaya alet edilmesi,iktidarın elindeki devlet imkanlarını kendi lehne çok güzel kullanması gibi faktörler, maalesef sizi başarısız kıldı.


Sayın KLIÇDAROĞLU;politika işte öyle bir şey,futbol gibi;nasıl, takım çok güzel oynadı canla başla mücadele etti ama gol atamayıp yenildi denilemiyorsa,politikada da, çok çalıştık ama seçimi kazanamadık deme lüksümüz olmuyor maalesef,kimse yenilginin haklı nedenlerini görmek istemiyor,sonuç istiyor.


İşte bu nedenledir ki;partinizde değişim sesleri duyulmaya başladı.Lütfen,haklı da olsanız hiçbir mazeret üretmeden bu değişim seslerine kulak veriniz ve partinizin kurultayını toplayarak ve aday da olmayarak, yeni bir yönetimin kurulmasının önünü açarak,Cumhurbaşkanlığı ile taçlandıramadığınız siyasi hayatınızı, bu demokratik tavrınızla taçlandırınız.


Gördüğüm kadarıyla,hemen seçim sonrasında değişim sinyalini veren kişilerden birisi de,benim oğlum dediğiniz İMAMOĞLU olup,adı Cumhurbaşkanlığı adaylığında çok geçen ve AKŞENER'in ısrarıyla ekibinize aldığınız ve Cumhurbaşkanı yardımcısı adayı yaptığınız İMAMOĞLU'na ve onun gayretlerine rağmen;İMAMOĞLU'dahi, çok övündüğü ve umutlu olduğu, en başta memleketi Trabzon olmak üzere, Karadenizden yeterli oyu sağlamayı başaramadı.Demem o ki;başarısızlığın sebebi siz değisiniz Sayın KILIÇDAROĞLU.Şayet siz, seçimin yenileni iseniz,bu yenilgi de bazılarının çok umut bağladıkları İMAMOĞLU ve YAVAŞ'ın da ortaklıkları vardır.


Ben,parti yönetiminde tepeden tırnağa bir değişim yapılsa dahi,sonucun değişmeyeceğine emin olmama rağmen;sizden, istifa ederek patinin önünü açmanızı ve daha fazla haksız bir şekilde suçlanmamanızı ve yıpranmamanızı istirham ediyorum.


Zira,devleti ele geçirmiş,devleti parti devleti haline getirmiş,politik şapkasının yanında kafasına Cumhurbaşkanlığı şapkasını da geçirerek,Cumhurbaşkanına hakaret suçunu kötüye kullanarak muhaliflerinin sesini kesmeyi başaran,özellikle hesap vermediği örtülü ödenek üzerinden politik çıkarları için paralar harcayan ve seçmeni midesinden kendisine bağlayan,hatalı Suriye politikasının ürünü göçmenleri dahi vatandaş ve oy tabanı yapmayı başaran,eğitim yoluyla halkı cahil ve liyakatsiz bırakarak yalanlarına inandırabilen ve onların oylarını devşirebilen,yüzde ellinin takım tutar gibi sorgusuz sualsiz taraftarlık yaptığı ERDOĞAN'ın;tüm muhalefetin alayının kendisine karşı bir araya gelerek sandığa gitmesine rağmen hala seçim kazanması, ülkemizin yadsınamaz bir siyasal ve sosyolojik gerçeğidir.


Önümüzde Mart 2024 de yapılacak olan yerel seçimlerin sorumluluğunu üzerinize almayınız.Korkarım ki;bu koşullarda önümüzdeki yerel seçimlerde,2019 yerel seçimlerinde alınan başarılı sonuçları da göremeyeceğiz.


Bu nedenledir ki;bırakınız, parti kendini yenilesin,yenilenmenin önündeki engel olmayınız,siz de bu şekilde, 2024 yapılacak yerel seçim sonuçlarına göre,başarısızlığın sorumlusunun şahsınızın olmadığına,haksız yere suçlandığınıza tanıklık yapma imkanını sağlayınız.


Sayın KILIÇDAROĞLU;kaybetmiş olsanız da,son seçimlerdeki olağanüstü gayret ve başarılı çalışmalarınızdan dolayı sizi kutluyor ve tekrar teşekkürlerimi sunuyorum.Sağlıkla kalınız. 30/05/2023


Güner YİĞİTBAŞI

Hukukçu



28 Mayıs 2023 Pazar

TEŞEKKÜRLER KILIÇDAROĞLU

 



İkinci tur seçimlerinin kesin olmayan sonuçlarına göre; ERDOĞAN,seçimleri kazandı(mı)?


KILIÇDAROĞLU;seçimleri kaybetti(mi)?


Hayır,seçimlerin vicdanlardaki kazananı ERDOĞAN değildir,vicdanlara göre ERDOĞAN seçimleri kaybetmiştir.


Seçimlerin vicdani kaybedeni, KILIÇDAROĞLU değildir.


KILIÇDAROĞLU elinden gelen tüm performansı kullanmış, gece gündüz çalışmış, çok güzel projeler üreterek somut bir şekilde halkın önüne koymuş olmasına rağmen, seçmen çoğunluğu elinin tersiyle itmiştir.


Devletin tüm imkanlarını ve bazılarının Türkçe dahi bilmediği göçmenlerin desteğini arkasına alan, eşit olmayan koşullarda yapılan bir seçim sonunda ERDOĞAN sayısal olarak üstün gelmiş ise de;bu seçimin gerçek galibi bize göre KILIÇDAROĞLU'dur.


ERDOĞAN; bu seçimin mağlubudur,kendisinin yarattığı enkazı devralmış,belki de ilahi adalet böyle istemiş olup,ERDOĞAN uzun vadede, kendi yarattığı ve devraldığı bu enkazın altında ezilecektir.


Bu seçimi,tüm olumsuz koşullara rağmen tercihini ERDOĞAN'dan yana kullanan seçmen çoğunluğu kaybetmiştir.


Seçimleri;dolaylı olarak ERDOĞAN'ı destekleyen sözde ATATÜRK'çüler kaybetmiştir.


Seçimleri;meclise girseler de,altılı masanın bileşeni beş parti kaybetmiştir.


Seçimleri; özellikle,baştan beri KILIÇDAROĞLU'nu kazanamaz olarak ilan eden ve masayı devirip geri dönmek zorunda kalan AKŞENER kaybetmiştir.


Seçimlerin gerçek galibi,amasız ve fakatsız,hiçbir karşılık beklemeden, oylarını KILIÇDAROĞLU'nun şahsında demokrasinin ve özgürlüklerin lehine kullanan Kürt kökenli yurttaşlarımızdır.


Şimdi,KILIÇDAROĞLU'nun CHP Genel Başkanlığı tartışmaya açılacak ve istifaya davet edilecektir.Seçimin adil ve eşit koşullarda yapılmaması gerçeğine rağmen,seçimler sonuçları itibariyle değerlendirildiğinde,KILIÇDAROĞLU'nun istifasını isteyenler belki haklı kabul edilecekler ama,maalesef CHP'nin başına kim geçerse geçsin,şu 21 yıllık ERDOĞAN iktidarına bakıldığında, iktidarın nimetlerini çok iyi kullanan,eşit ve adil olmayan seçimlere çok önde başlayan ERDOĞAN'ın yenilemeyeceği,seçim kazanmak için her yolu mübah gören ERDOĞAN'ın, bugün olduğu gibi, önümüzdeki seçimlerde de,muhalefetin alayına rağmen, seçim zaferlerine doymayacağını belirtmeden geçemeyeceğiz.


ERDOĞAN'ın seçim başarısının temel nedeni; devleti tüm kurumlarıyla ele geçirmiş ve örtülü ödenek başta olmak üzere devletin tüm imkanlarını kendi seçim başarısı için kullanması,kendisine oy verecek olan seçmen profilini ve kitlesini;ekonomik,sosyolojik ve dinsel olarak kendi elleriyle oluşturmayı başarabilmesidir.


Teşekkürler KILIÇDAROĞLU;sen elinden geleni, ilerlemiş yaşına rağmen yılmadan çalışarak yaptın,siyasi yaşamının sonun da Cumhurbaşkanı seçilmeyi ve siyasi yaşamını taçlandırmayı hak etmiştin ama,maalesef seçmen seni anlayamadıysa, bu asla senin kabahatin değil,seçmenin ayıbıdır.İçin rahat olsun,bundan sonraki yaşamınızda sağlık ve mutluluklar diliyorum.28/05/2023


Güner YİĞİTBAŞI

Hukukçu

25 Mayıs 2023 Perşembe

BU ÜLKEDE AKILLI OLMAK DA SUÇ OLDU


Allahın yarattığı en değerli canlı varlık,insandır.


İnsanın da en değerli donanımı, aklı ve aklını kullanarak yaptığı muhakeme gücüdür.


Sadede gelirsem,HDP yöneticileri ve oy verenleri, akıllı insanlardır,Allahın verdiği aklı kullanarak yaptıkları muhakeme sonucunda doğruyu bulmaktadırlar.


Çoğunluğu Kürt etnik kökeninden gelen HDP'li bu akıllı insanlar da; sizin bizim gibi,bu ülkenin emperyal güçlerden kurtarılmasında ve Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşunda, bu topraklar için kanlarını dökmüşler,canlarını vermişlerdir,bu nedenle bu toprakların eşit yurttaşlarıdır.


Kurtuluşunda ve kuruluşunda kan döktüğü bu güzel ülkenin,güzel bir şekilde yönetilmesini,özgür olmasını,kalkınmasını,yargısının bağımsız olmasını,her insanın karnının doymasını,iş ve güç sahibi olmasını,hukukun üstün olmasını isteme ve bekleme hakkı vardır,Kürt kökenli yurttaşlarımızın da.


Bu nedenle;yasal bir parti olan HDP eşittir PKK,dolayısıyla HDP'ye oy veren ve/veya HDP'nin oylarıyla desteklediği Millet İttifakının bileşenleri partileri ve mensuplarını da PKK'lı olarak suçlamak,yalandır,iftiradır ve alçaklıktır.


Cumhurbaşkanı seçiminde Millet İttifakının ortak adayı KILIÇDAROĞLU'nu destekleyen HDP'yi, bu seçiminden dolayı eleştirmeye kimsenin hakkı yoktur.


Aynı şekilde, organik bir ittifak içine girmediği halde,HDP'nin kendi hür aklı ve iradesiyle,ülke yararını düşünerek Millet İttifakının ortak adayını Cumhurbaşkanlığı seçiminde desteklemesi nedeniyle, Millet İttifakını; HDP üzerinden, PKK yandaşı olarak yaftalamaya da kimsenin hakkı yoktur.


HDP ve seçmenleri Allahın kendilerine verdiği akıllarını kullanarak yaptıkları muhakeme sonucunda,ülkenin yararına bir aday olarak gördükleri için KILIÇDAROĞLU'nu destekleme kararı almışlar ve ilk turda aldıkları bu kararlarında,Zafer Partisine rağmen,ikinci tur için de, ısrarcı olmuşlardır.


HDP'nin almış olduğu “ERDOĞAN asla bizim alternatif tercihimiz olamaz,oylarımız ikinci turda da KILIÇDAROĞLU'nundur” kararı, ülkenin geleceği adına çok doğru,aklıcı,yararlı ve kutlanacak bir karardır.Bu kararı alan HDP yöneticilerini alınlarından öpüyorum.


Hiç kimse şu sözü asla unutmasın;”hasmımın hasmı dostumdur”.


Baki olması tercih edilir ama,bazen dostluklar da baki olmayabiliyor, maalesef.Onun da bir çaresi vardır.Gittiği yere kadar gider,koşullara göre sonrasına bakılır.25/05/2023


Güner YİĞİTBAŞI

Hukukçu




 

23 Mayıs 2023 Salı

İSTİKRAR VE TOPAL ÖRDEK ALDATMACASI

 



Cumhur İttifakı ve ERDOĞAN;2.tur seçimleri için neye güveniyor ve neyi savunuyor?


Diyorlar ki;biz ilk turda Meclis çoğunluğunu kazandık.Şayet, Cumhurbaşkanlığını Millet İttifakının adayı KILIÇDAROĞLU kazanırsa,yönetimde istikrar kalmaz bozulur,Cumhurbaşkanı seçilen KILIÇDAROĞLU meclis çoğunluğuna sahip olmadığı için, eli kolu bağlanır, ülkeyi yönetemez VE yönetim krizi çıkar.


Şu anda parlamenter sistemin yürürlükte olmadığı,Cumhurbaşkanlığı Hükümet sisteminin var olduğu,bu sistemde Cumhurbaşkanının büyük anayasal yetkilerle donatıldığı,yetkileri daralan ve işlevsiz kılınan organın,yürütme değil, yasama organı olduğu,Meclisin bütçe yapma yetkisinin dahi elinden alınarak Cumhurbaşkanına verildiği gerçekleri karşısında,ERDOĞAN'ın bu seçim tezlerinin tamamen gerçek dışı olduğu,maalesef, seçmenimize yasal dayanaklarıyla anlatılıp, seçmenimiz aydınlatılarak ikna edilmemektedir.


Biz,meclis çoğunluğunun Cumhur İttifakınca elde edilmesiyle, istikrarın bozulmayacağı ve Cumhurbaşkanının asla topal ördek olmayacağı,bilakis, anayasanın 116 maddesi uyarınca, dönem sonunu beklemeden seçimleri yenileyerek meclisi fesetme yetkisi olan Cumhurbaşkanının bu yetkisinin,seçimleri göze alamayacak meclis çoğunluğunu,kendisiyle uyumlu çalışmaları,partizanca çalışarak kendisine engel çıkarmamaları için,büyük bir koz olduğunu,Cumhurbaşkanı seçilecek olan KILIÇDAROĞLU'nun; meclisi, kendisiyle ve ülkenin yararıyla uyumlu olarak çalıştırmak için bu yetkisinin caydırıcı gücünü ve anayasanın doğrudan kendisine tanıdığı devasa yetkileri kullanarak, ülkeyi istikrarlı ve meclis çoğunluğuyla uyumlu olarak yöneteceğini, yazdığımız önceki makalelerle izah etmeye çalışmıştık.


Aynı görüşümüzü muhafaza ediyoruz.KILIÇDAROĞLU,anayasanın doğrudan kendidine tanıdığı devasa yetkileri ve 116.maddenin tanıdığı seçimleri yenileme yetkisini uyumlu ve dengeli bir şekilde kullandığında,seçilerek meclise gelen ve yenilenecek olan bir seçimde tekrar meclise dönme garantisi bulunmayan Cumhur İttifakının,yürütmeyi kilitleyerek iş yaptırmayan meclis çoğunluğunu yola getirecek ve meclis çoğunluğunun göreceli üstünlüğünü dengeleyecek ve Cumhurbaşkanı seçilecek olan KILIÇDAROĞLU;asla topal ördek durumuna düşmeyecektir.


Devamlılık ve uyum olarak tanımlayabileceğimiz istikrar meselesine gelince,yönetimde istikrar;yani uyum ve devamlılık niçin ve ne zaman istenir?


Ülkenin; güzel, halk yararına, özgürce ve yargının bağımsız olduğu adaletin tam tecelli ettiği bir şekilde yönetimi halinde,bu yönetimin istikrarını,uyumunu ve devamlılığını sağlamak için,yönetimde istikrar istenir ve talep edilir.Ülkemiz,şu anda ERDOĞAN Saray yönetimi tarafından uçurumun kenarına getirilmiş,özgürlükler ve yargı bağımsızlığı,hak ve adalet kalmamış,hazinesi tamtakır edilmiş, işsizliğin,fakirliğin ve yolsuzluğun diz boyu olduğu çok kötü bir şekilde yönetilmekte olup,ERDOĞAN'ın tekrar Cumhurbaşkanı seçilerek bu kötü yönetimin istikrarını ve devamını, kim ister soruyorum sizlere?


İşte,Meclis çoğunluğunun Cumhur İttifakının eline geçmiş olması nedeniyle; yönetimde,asla istikrarın bozulmayacağı,Cumhurbaşkanının asla topal ördek olmayacağı,seçmene gerekçeleriyle çok iyi anlatılmalı ve seçmen ikna edilmelidir. Cumhur İttifakı ve ERDOĞAN'ın gerçek dışı olan bu seçim stratejisi, elinden alınmalıdır.


Bu gerçeklere rağmen,Millet İttifakını ve KILIÇDAROĞLU'nu izliyorum,bu konuya gerektiği önemin verilmediğini, boş sözlerle vakit geçirdiklerini izleyerek, kahroluyorum.


Bu konuda yazdığım aydınlatıcı makalelerimi, birçok sosyal medya sayfasında ve köşem bulunan internet gazetesinde yayımladım,hatta daha geniş kitlelere ulaşması için, Cumhuriyet Gazetesine de gönderdim.Üzülerek söylemem gerkirse,Cumhuriyet Gazetesi de oralı olmadı.


Tekrarlıyorum,bu konuda seçmeni aydınlatıp ikna edemezseniz,maalesef ikinci turda da hüsrana uğrarsınız.Demedi demeyiniz.23/05/2023


Güner YİĞİTBAŞI

Hukukçu

22 Mayıs 2023 Pazartesi

GÖRMEMİŞİN OĞLU OLMUŞ TUTMUŞ.......

 



Haberlerdeki at pazarlıklarını,gerdan kırıp nazlanmaları,alaycı gülüşleri,ilkelerimiz var gibi ilkesizlikleri izledikçe birden aklıma geliverdi,yazı başlığındaki sonunu biplediğim güzel atasözümüz.


Evet,iknci tur Cumhurbaşkanlığı seçimi kapıya dayanmış ve seçime sayılı günler kalmış olmasına rağmen,Görmemişin Oğlu Olmuş Tutmuş S.....ni koparmış atasözünün en geçerli olduğu günleri yaşıyoruz maalesef.


Ata İttifakının Cumhurbaşkanı adayı Sinan OĞAN birinci turda yüzde beş civarında oy alınca birdenbire ikinci turun kilit ismi oluverdi,seçim sonrasının ilk günlerindee.


Seçim sonrasının ilk günlerinde diyoruz,zira;kendilerine yönelen ilk rağbeti,ikinci tur sürecini iyi değerlendiremediler, maalesef OĞAN ve ÖZDAĞ.


Kendilerine verilen yüzde beşlik oyu,istedikleri şekilde kullanmaya ve yönlendirmeye mutlak haklarının olduğunu,bu oyların tapusuna sahip olduklarını sandılar.


Tam bir görmemişin oğlu olmuş tutmuş s.....ni koparmış sözünü haklı kılan aciz durumlara düştüler.Sanki, Cumhurbaşkanı seçildiler de,kendilerine Cumhurbaşkanı yardımcısı seçip belirleyecekler.


Sinan OĞAN ve Ümit ÖZDAĞ;iktidardaki Cumhur İttifakının bileşeni olmasalar da, Cumhur İttifakının karşısında ve muhalefette yer aldıklarını,seçime muhalif kimlikleriyle girdiklerini ve kendilerine verilen yüzde beş oyun da Cumhur İttifakına karşı ve muhalif oldukları için verildiği gerçeğini düşünecek aklıselimi gösteremediler.


At pazarlığına girdiler,kendi şahsi ikbal ve makamlarını düşündüler,taleplerini ERDOĞAN ile KILIÇDAROĞLU'na karşı açık artırmaya çıkardılar.EDOĞAN'a muhalif oldukları için kendilerine yüzde beş civarında oy veren seçmeni küstürdüler,


Her vesileyle ATATÜRK'çü olduğunu söyleyen Sinan OĞAN;ERDOĞAN'ın Zafer Partisine gelerek kendisini ziyaret etmesini beklemeden,ATATÜRK düşmanı,” keşke Yunan kazansaydı” diyerek ihanet kusan Fesli KADİR'i bile ayağına kadar giderek ziyaret eden,yine ATATÜRK ve Cumhuriyet düşmanı,anayasanın ilk dört maddesine tahmmül edemeyen Hizbullah terör örgütünün uzantısı HÜDA-PAR'ı Cumhur İttifakına alarak meclise taşıyan ERDOĞAN'ın ayağına kadar gitti ve gülücükler saçarak tokalaştı ve at pazarlığı yaptı.

Bay Sinan OĞAN;ayinesi iştir kişinin lafa ebakılmaz,sen asla ve asla ATATÜRKÇÜ ve de miliyetçi o-la-maz-sın.


İnsanların ayağına fırsat bir kez gelir.Kısa vadeli şahsi çıkarını değil,uzun vadeli siyasal çıkar ve geleceğini düşünen, ülkesini seven akıllı bir siyasetçi, bu fırsatı yerinde ve iyi kullanır.Sinan OĞAN,önüne gelen bu fırsatı tepmiş ve siyaseten kaybetmiştir.


Sinan OĞAN'a verilen oylar;KILIÇAROĞLU'na verilmeyen ama,ERDOĞAN' a asla verilmeyecek olan muhalif oylardır.Bu oylar,Sinan OĞAN'ın; görmemişin oğlu olmuş tavrı nedeniyle, çoktan Sinan OĞAN'ın insiyatifinden çıkmış ve KILIÇDAROĞLU'nun hanesine yazılmıştır.


Bir insanın gerçek yüzü kumar ve içki masasında görülür ve anlaşılır ya,işte Sinan OĞAN ve bir nebze de Ümit ÖZDAĞ gerçek yüzlerini,samimiyetsizliklerini,asla ve asla milliyetçi ve ATATÜRK'çü olmadıklarını, şu son bir hafta içinde sergiledikleri kaygan ve güvenilemez tutumları ve kararsızlıklarıyla göstermişlerdir.


Sinan OĞAN;kulis haberlerine göre sanırım,istikrar adına Mecliste çoğunluğunu elde eden Cumhur İttifakına destek verecekmiş.


Sinan OĞAN ve onun gibiler hiç kendilerini ve milleti aldatmasınlar.


Cumhurbaşkanı seçildiği an,meclis çoğunluğunun dizginleri; anayasanın 116. maddesine göre dönem sonunu beklemeden her an tek başına seçimlerin yenilenmesi kararı alarak meclisi feshetme yetkisine sahip olacak olan KILIÇDAROĞLU'nun eline geçecektir.KILIÇDAROĞLU;seçimleri yenileme ve sair çok geniş anayasal yetkileri sayesinde, Cumhur İttifakının meclis çoğunluğunu demokrasi rayına oturtacaktır.Aksi halde,seçimleri yenileme kararı alarak elindeki kartı kullanacaktır.Hiç kimsenin şüphesi olmasın. 22/05/2023


Güner YİĞİTBAŞI

Hukukçu

20 Mayıs 2023 Cumartesi

CUMHURBAŞKANI'NIN MECLİSİ FESETME YETKİSİ 600 MİLLETVEKİLİNDEN DAHA DEĞERLİDİR

 



Evet yanlış okumadınız yazı başlığını.


Anyasanın 116.maddesinde yer alan, Cumhurbaşkanının,dönem sonunu beklemeksizin, meclis seçimlerini yenileme,bunu tersten okursanız meclisi fesetme yetkisi,bırakınız meclis çoğunluğunu,diğer yetkileriyle birlikte düşündüğünde, 600 miletveklinin tümünden de önemlidir.


Hatırlayınız,ERDOĞAN; 116.maddenin tanıdığı yetkiye dayanarak seçimleri yenileme kararı almadı mı?Aldı tabi.


Bugüne kadar meclis çoğunluğu ve Cumhubaşkanlığı AKP'nin elinde olduğu için, 116.maddenin Cumhurbaşkanına tanıdığı bu yetkinin önemi hep gizli kaldı.


ERDOĞAN,Meclisteki çoğunluğuna dayanarak istediği yasayı çıkardığı ve icaatları meclis tarafından engellenmediği için, ERDOĞAN; bu yetkisini,sadece bu seçimler için ve onu da dönem sonunda,seçimlere çok az kala kullandı.


Tersinin olduğunu düşünelim.Meclis çoğunluğu ERDOĞAN'ın lideri olduğu Cumhur İttifakının elinde ama,şayet Cumhurbaşkanlığına Millet İttifakının ortak adayı KILIÇDAROĞLU'nu seçecek olursak,Cumhur İttifakının meclis çoğunlu üzerinde; KILIÇDAROĞLU'nun,Anayasanın 116.maddesinden kaynaklı, seçimleri yenileme,yani meclisi fesetme yetkisi, demoklasin kılıcı gibi asılı duracak.


Cumhur İttifakının Meclis çoğunluğu, anayasa dışı keyfi yollara sapar,KILIÇDAROĞLU'nu çalıştırmamak için,az da olsa, elindeki yasama yetkisini kötüye kullanırsa,bir kez daha seçilme hakkı olan KILIÇDAROĞLU'da, Anayasanın 116.maddesinde sallanan kılıcını çeker ve seçimleri yenileme kararı alır,sonrasını da Cumhur İttifakının Meclis çoğunluğu düşünsün.


Evet.bu gerçekler karşısında, KILIÇDAROĞLU mutlaka Cumhurbaşkanı seçilmeli ve ülke yönetiminde üstünlük elde edilmelidir.


28 Mayısta haydin sandığa,ülkesini seven değerli Türk seçmenleri.20/05/2023


Güner YİĞİTBAŞI

Hukukçu

18 Mayıs 2023 Perşembe

19 MAYIS 1919'UN MANA VE ÖNEMİ

 



Ülkelerin tarihlerinde hiç unutamadıkları,ülkenin kaderini değiştiren,yeni bir çağ açan,o ülke için yeni bir milat olan, çok özel günler vardır.


İşte, 19 Mayıs 1919 tarihi de, mavi gözlü,sarışın o Osmanlı subayının, kuruluşunu kafasında planladığı günümüzün modern ve laik Türkiye Cumhuriyetinin kuruluş temelinin atıldığı ve bu temele ilk harcın konulduğu çok önemli ve özel bir gündür.


Mavi gözlü sarışın o genç Osmanlı subayı, 19 Mayıs 1919 günü Samsuna ayak basmış, üzerindeki Osmanlı kimliğini ve üniformasını çıkararak, düşman işgali altındaki,onurunu,gücünü ve topraklarını kaybetmiş, çökme aşamasına gelmiş Osmanlının enkazından, saltanatın ve hilafetin kaldırılacağı, halkın kendi kendini yöneteceği laik ve demokratik yepyeni bir Türkiye Cumhuriyeti Devletini kurmaya yönelik direniş planını uygulamak üzere düğmeye basmıştır.


19 Mayıs 1919 tarihi itibariyle artık Osmanlı ile arasındaki gemileri yakarak, ayak bastığı Samsundan, Anadolu'nun derinliklerine doğru yeni ve aydınlık bir yelken açan eskinin o Osmanlı subayı Mustafa KEMAL, halkımızı da arkasına alarak, adeta devleşmiş ve ülkemizi işgal eden emperyalist devletlerle giriştiği kurtuluş savaşından muzaffer çıkarak, bugünkü bağımsız,demokratik ve laik Türkiye Cumhuriyeti Devletini kurmuştur.


19 Mayıs 1919 tarihi ile Atatürk'ü Anma Gençlik Ve Spor Bayramı olarak kutlanan her yılın 19 Mayısları; bizim gibi, laik ve domokrat,Türkiye Cumhuriyetinin demokratik ve laik niteliğine aşık evlatları için, bu nedenle çok önemli ve çok özel bir gündür.


19 Mayıs 1919 tarihi ve Atatürk'ü Anma Gençlik Ve Spor Bayramı olarak kutladığımız her yılın 19 Mayısları, demokratik ve laik Türkiye Cumhuriyeti devletini bir türlü kabullenemeyen, içlerine sindiremeyen karşı devrimci ve ümmetçi, antilaik, Osmanlı hayranı ve Osmanlının özlemi içinde yanıp tutuşan Atatürk düşmanı kesimler tarafından, bu nedenle sevilmemekte, onlar için karabasan olmakta, milli bayram olarak coşkuyla kutlanmak istenmemekte, ATATÜRK'ün Samsuna çıktığı 19 Mayıs 1919 ve onun yıldönümü olan her yılın 19 Mayısları, halkımıza unutturulmak istenmektedir.


Ama, ne yaparlarsa yapsınlar, 19 Mayısları ve diğer özel günlerimizi ve milli bayramlarımızı, laik Türkiye Cumhuriyetini kuran, önemli devrimleri gerçekleştiren, saltanatı ve hilafeti kaldıran ATATÜRK'ü, Türk Milletine asla unutturamayacaklar ve Türk Milletinin gönlünde yer eden ATATÜRK sevgisini asla yok edemeyeceklerdir.


Demokratik ve laik Türkiye Cumhuriyeti Devletinin, Cumhuriyetin bu değerlerine aşık tüm evlatlarının, 19 Mayıs Atatürk'ü Anma Gençlik Ve Spor Bayramlarını gönülden kutluyor ve milli bayramlarımızı; bugün tüm elde ettiklerini kendisine borçlu oldukları ATATÜRK'e besledikleri kinlerini kusma ve hayranı oldukları Osmanlı'ya karşı yapıldığına inandıkları kötülüklerin yıl dönümü olarak gören karşı devrimcileri, bu kin ve nefretleriyle baş başa bırakıyoruz.


Tam bağımsız ve ulusal egemenliğe dayanan yeni Türkiye Cumhuriyetinin temellerini oluşturan ilk belge olması nedeniyle, Türkiye Cumhuriyeti açısından önemi büyük olan Amasya Tamimiminde yer alan en önemli kararlardan biri de;”Milletin bağımsızlığını, yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır.”kararıdır. Bunu çok önemsediğimiz ve bugün dahi geçerliliğini koruduğu için,son söz olarak burada yer vermeyi uygun buluyoruz.


ATATÜRK'ün; Amasya tamiminde dile getirdiği gibi,Laik ve demokratik Türkiye Cumhuriyeti Devletini ve bu devletin eşit ve özgür yurttaşları olan Türk Milletini;ülkeyi uçurumun kenarına getiren tek adama dayalı ERDOĞAN saray yönetiminden ve günümüzün postmodern saltanatından,28 Mayıs'da ikinci turu yapılacak olan seçimlerde kullanacakları oylarıyla, yine,duyarlı vatanını ve milletini seven Türk seçmeninin azim ve kararı kurtaracaktır.


Bu vesileyle, en başta Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK olmak üzere, onun,erinden generaline kadar, ülkemizi düşman işgalinden kurtararak, bugünkü modern demokratik ve laik Türkiye Cumhuriyetinin kurulmasında emeği ve kanı bulunan tüm silah arkadaşlarını ve diğer tüm isimsiz kahramanları; saygıyla,rahmetle,minnet ve şükranla anıyorum. 19/Mayıs/2023



Güner YİĞİTBAŞI

Hukukçu



TÜRK HALKINA AÇIK MEKTUP

 



Önümüzde, 28 Mayıs da yapılacak olan,çok önemli ikinci tur Cumhurbaşkanlığı seçimi vardır.


İlk turun kazananı olmadığı gibi,kaybedeni de yoktur.Zira,kazananı olmayan bir seçimin kaybedeninden bahsedilemeyeceği tabiidir.Kaybedilen bir seçim olsaydı, seçimlerin tekrarı da olmazdı.Bu nedenle,14 Mayıs seçimlerinin sonucu, sizi olumsuz etkilememelidir,seçimler sil baştan yapılacaktır.


Seçmen olarak sizlere düşen görev;ülkenin içinde bulunduğu,iş başındaki ERDOĞAN'ın eseri olan ülkenin zor koşullarını; tekrar,tekrar, şahsi ve ülke yararlarını göz önünde bulundurarak, tarafsız ve akılcı bir şekilde düşünmek ve her şartta sandığa gidip oyunuzu kullanarak, vatandaşlık görevinizi yerine getirmektir.


Seçmen olarak lütfen duygularınızı,öfkelerinizi bir kenara bırakınız ve son kez, akılcı düşününüz lütfen.


İlk turda kazanamamakla birlikte en çok oy'u alan ERDOĞAN'ın; ülkeyi, 21 yıldır tek başına ve meclis çoğunluğunu da arkasına alarak yönettiğini ve geldiğimiz aşamada, ülkenin içine düşürüldüğü her alandaki zor koşulların tek sorumlusunun, ERDOĞAN ve onun kötü ve anayasa tanımayan keyfi yönetim anlayışının olduğunu, lütfen teslim ediniz.


21 yıldır ülkeyi kötü yöneten ve sorunlar yumağı içinde bırakan ERDOĞAN'ın bu kötü ve yetersiz yönetiminin ve sonuçlarının;yine ERDOĞAN tarafından telafi edilerek, ülkenin düze çıkarılmasının imkansız olduğu gerçeğini de, lütfen kabul ediniz.


ERDOĞAN'ın daha fazla oy aldığı ilk turdaki seçimin adil ve eşit koşullar içinde yapılmadığını teslim ediniz.Milletvekili adayı olan bakanların dahi istifa etmeden bakanlığın maddi ve manevi tüm gücünü arkalarına alarak ve gerçeklere yalanlar ve iftiralar katarak propaganda yapıldığını,keza Cumhurbaşkanı adayı ERDOĞAN'ın da Cumhurbaşkanı şapkasıyla, devletin tüm olanaklarını pervasızca kullanarak,devletin kasasının musluklarını sonuna kadar açarak,devletin emniyet güçlerini,valilerini, kaymakamlarını ve tüm büroklatlarını seferber ederek,kendisi teröre arka çıktığı,terör örgütleriyle masaya oturarak müzakere ettiği,Hizbullah terör örgütünün legal partisi,anayasanın değiştirilemez ilk dört maddesine açıkça karşı olan Hüda Par ile ittifak kurarak meclise taşıdığı halde,terör örgütlerinin hedefi olmuş kendisine terör örgütlerince kurşun sıklılarak öldürülmek istenmiş KILIÇDAROĞLU'nu, düzmece ve montaj görüntelerle,iftiralarla,terör örgütlerine arka çıkmakla ve onlara destek çıkmakla suçlayarak,medya gücünü de arkasına alarak yaptığı siyasi ve insani etiğe sığmayan propagandaya rağmen,seçilemediğini sakın unutmayınız.


KILIÇDAROĞLU;meydanlarda,seçildiği takdirde vatandaş ve ülke yararına yapacaklarını,projelerini,somut bir şekilde açıkladı,KILIÇDAROĞLU'nun yapmayı vaad ettiği çoğu projenin; KILIÇDAROĞLU'ndan rol çalan ERDOĞAN tarafından kopya edilip, seçim öncesinde yerine getirildiğini de,sakın unutmayınız.


Şu gereçeği de asla unutmayınız.KILIÇDAROĞLU; ana muhalefet partisinin ve tümü muhalefette olan partilerden oluşan Millet İttifakının lideri olup,henüz iktidarda değildir.Elinde, devletin yasal gücü,yetkileri,parası mevcut değildir,devleti idare eden ERDOĞAN'dır.Bu nedenle,vatandaş olarak yapılmasını istediğiniz halde yapılmayan tüm güzel şeyleri yapmayan ve sizleri mutlu edemeyen kişi, KILIÇDAROĞLU değil,iş başındaki ERDOĞANDIR.


Sayın seçmen vatandaşım;Milet İttifakına ve onuna ortak adayı olan KILIÇDAROĞLU'na oy veren HDP'li seçmenler de sizi tedirgin etmemelidir.HDP de,bu ülkenin mecliste temsil edilen yasal bir partisi olup,bu partiye oy ve gönül veren Kürt kökenli vatandaşarımız da,bu ülkenin eşit yurttaşları olup,onlar da Çanakkkale'de,Sakarya'da,İnönü'de,Dumlupınar'da savaşarak bu ülke için kanlarını dökmüşler ve Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşundaki temellere harç koymuşlardır.


Herkes kendisini ATATÜRK'çü ilan ediyor,bu söz de kalmamalı.ATATÜRK ne demiş?”Ne Mutlu Türk'üm diyene” dememiş mi,ırkçı milliyet anlayışını reddederek,Türk Milleti kavramı ve bayrağı altında toplanan, ülkesini seven bu duyguları taşıyan herkesi,etnik kökeni,dini,mezhebi,ana dili ne olursa olsun Türk Milletinin bir ferdi kabul etmemiş midir?


HDP;bir kitle partisi olup,taraftarlarının çoğunluğunu Kürt kökenli vatandaşlarımızın oluşturması nedeniyle,HDP'yi PKK terör örgütüyle özdeş tutmak ve HDP'ye ve Cumhurbaşkanı adayı KILIÇDAROĞLU'na oy veren HDP'li Kürt vatandaşlarımızı PKK'lı olarak yaftalayarak;KILIÇDAROĞLU'nun, PKK'nın desteğini sağlayan bir aday olarak suçlanması, büyük bir haksızlık ve aymazlıktır,bunun da ötessinde, vatan hainliği ve ATATÜRK'ü reddetmek,onun kemiklerini sızlatmaktır.


Kaldı ki;HDP,Millet İttifakının bileşeni,yani bu ittifakın içinde yer alan bir parti değildir.ERDOĞAN'ın; ülkenin ekonomisini bozan,ülkeyi cari açık batağına sokan ve ülkeyi yoksullaştıran,özgürlükleri,yargı bağımsızlığını yok eden,meclisi işlevsiz kılan,siyasal islamcı antidemokratik ve otoriter yönetimine karşı çıktığı için ERDOĞAN'ı desteklemeyen ve bu ülkenin eşit vatandaşları olarak, bu sorunları çözeceğine inandığı için Millet İttifakının adayı KILIÇDAROĞLU'na oy veren HDP seçmenlerinin oylarından hareketle,KILIÇDAROĞLU'nu, PKK terör örgütüyle işbirliği yapmakla suçlamak,çok açık söylüyorum; ülkenin temeline, birliğine ve dirliğine dinamit koymaktır,vatana ihanettir, ülkeye.ülkenin birliğine zarar veren,en büyük ve en tehlikeli terör de,budur.


HDP ile organik bir işbirliği ve müzakereler yapılmadığı,karşılıklıve tarafları bağlayan protokoller imzalanmadığı,seçildiği takdirde HDP'ye devlet yönetiminde Cumhurbaşkanlığı yardımcılığı ve bakanlık gibi bir koltuk vaad edilmediği halde,hür iradeleriyle kendisine oy veren HDP seçmeni dışlamaya,onları ve onların onlarını yok saymaya hakkı ve yetkisi bulunmayan KILIÇDAROĞLU'nun;tüm bu gerçeklere rağmen, hala terör ile işbirliği yapmakla suçlanması ve bu gerçek dışı ve acımasız suçlamayı da, bu ülkenin birliğini temsil etmesi gereken mevcut Cumhurbaşkanı ve Cumhurbaşkanı adayı ERDOĞAN'ın yapmakta olması çok acıdır,ülkemiz için yüzkarasıdır,iftiradır,İslamın en temel kurallarını inkar etmektir.


Sayın seçmen vatandaşım;bakmayınız,15.Temmuz hain darbe girişiminde bulunan FETÖ Terör örgütüyle şimdilerde mücadele ettiğine,iş başındaki ERDOĞAN;bu FETÖ Terör örgütünü devletimizin başına musallat eden,bu örgütü devletin emniyet,adalet ve ordusunun kadrolarına atayan ve bu kadroları işgal ettiren,FETÖ ile aynı menzile koşan kişi de, bizzat ERDOĞAN'ın kendisi olup,bu tarihsel gerçeği de sakın unutmayınız.


Sayın seçmen vatandaşım;ilk turda Türkiye Büyük Millet Meclisinde çoğunluğu ERDOĞAN taraftarlarının kazanmış olması da,asla yönetimde istikrarı bozmayacak, bir yönetim krizi yaratmayacaktır.Zira,değiştirilmesini istediğimiz bu sistemde,parlamenter sistemin aksine,meclis hadım edilmiş,bütçe yapma ve yürütmeyi denetleme yetkileri elinden alınmıştır.Güven oyu,gensoru gibi denetim yolları kapatılmıştır.Seçilmiş cumhurbaşkanı;yürütmeyi,meclisi ve yargıyı emri altına alan devasa ve sınırsız yetkilerle donatılmıştır.Meclis dışından bakanlarını atamakta ve Meclisin güvenoyunu almadan işbaşı yapmakta ve güvensizlik oyuyla iş başından uzaklaştırılamamaktadır.Bakanları atayan da, görevden uzaklaştıran da tek adam Cumhurbaşkanıdır.


Cumhurbaşkanı meclisin değil,Meclis Cumhurbaşkanının güdümündedir.Bu nedenle, Millet İttifakı mecliste çoğunluğu elde edemediği için anayasada değişiklik yaparak bu sistemi değiştiremeyectir ama,ERDOĞAN'ın elinde kötü işleyen bu sistem ile dahi,KILIÇDAROĞLU'nun ehil,liyakatli ve tarafsız ellerinde ülke yararına sonuçlar doğuracaktır.Zararın neresinden dönersen kardır.


Ben çok beğenirim,güzel bir söz vardır.Kötü yasa yoktur,kötü uygulayıcı vardır.En güzel bir yasa dahi, kötü bir uygulayıcının elinde çok kötü sonuçlar doğuracağı gibi,çok kötü bir yasa da iyi bir uygulayıcının elinde çok güzel sonuçlar verebilir.


İşte,oylarınızla KILIÇDAROĞLU'nu Cumhurbaşkanı seçtiğinizde,ERDOĞAN'ın kötü yönetimiyle batırdığı, tek adamın sultasına ve diktasına soktuğu,özgürlükleri yok ettiği, yoksullaştırdığı ve namerde muhtaç bıraktığı ülkemiz;bu sistemle dahi, KILIÇDAROĞLU'nun tarafsız,anayasa ve yasalara saygılı,ülkenin ve insanların yararı için öncelediği iyi yönetimiyle, düze çıkacak,bu sistemin aksayan ve kötü olan tüm sonuçları ortadan kalkacaktır.


Sayın seçmen vatandaş;çok önemli bir seçimin arefesindesin,sakın unutma. Kendini,çocuklarını,torunlarını ve ülkeni düşün, bu senin son şansındır.

Kolay gelsin sayın seçmen yurttaşlarım.18/05/2023


Güner YİĞİTBAŞI

Hukukçu

17 Mayıs 2023 Çarşamba

TÜRKAN SAYLAN'IN ANISINA

 


18.05.2009 tarihinde kaybettiğimiz değerli insan ve doktor Sayın Türkan SAYLAN için, ölümü nedeniyle, 19/05/2009 tarihinde yazdığımız “GÖZÜNÜZ AYDIN” başlıklı makalemizi, Türkan SAYLAN'ın her ölüm yıl dönümlerinde aynen yayınlayarak kendisini anmayı, gelenek haline getirdik ve bu yıl da,14.ölüm yıldönümünde aynı geleneğe uyarak, bu yazımızı siz okurlarla aynen paylaşıyorum.

Değerli bilim insanı Sevgili Türkan SAYLAN'ı sevgi,saygı ve rahmetle anıyor,şükranlarımızı sunuyoruz. 18/05/2023 Güner YİĞİTBAŞI



GÖZÜNÜZ AYDIN

Aydınlanmanın simgesi..

Laik..

Demokrat..

Atatürkçü..

Doktor..

Eğitimci..

Çağdaş ATATÜRK kadını..

Darbe karşıtı..

Gerçek Vatansever..

Sözde değil, eylemleriyle ülkesinin insanlarına hayatının sonuna kadar hizmet eden, insan sevgisiyle dolu..

Ergenekon gazisi..

Hukuk mağduru..

Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Genel Başkanı, saygıdeğer insan Profesör Dr. Türkan SAYLAN' ı, geçtiğimiz gün kaybettik. Onu seven Türk Ulusunun başı sağ olsun.

Türkan SAYLAN' ı potansiyel suçlu kabul ederek, kanıttan suçluya gidecek yerde, belki kanıt elde edebiliriz düşüncesiyle, ağır hasta olmasına rağmen, hukuka aykırı olarak onun evinde arama yaptıranlar..

Laiklik karşıtları..

Demokrasi ve Atatürk düşmanları..

Çağdaş, modern ve Laik Türk Kadınını bir türlü içlerine sindiremeyen, kadını sadece çocuk doğuran ve cinsel arzu ve isteklerinin tatmin aracı olarak gören gericiler..

Türk insanına ve toplumuna, tıp ve eğitim alanında üstün hizmetler sunmaktan başka hiçbir günahı bulunmayan Türkan SAYLAN' ı misyoner ilan edip, onu misyonerlik faaliyetinde bulunmak ile suçlayan sözde Müslümanlar..

Gözünüz aydın...

Ancak, onu kaybettik diye sakın sevinmeye kalkmayın.

SAYLAN' ın, bugün gazetelerde yer alan son sözlerine kulak verin lütfen...

O sözleri, size bir kez daha hatırlatalım.

Sayın Türkan SAYLAN, ölmeden bir gün önce; “Görevlerimi tamamladım, ölüme de hazırım” demiş.

Çok doğru söylemiş, kurucusu olduğu Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneğinin okuttuğu ve her biri yarının Türkan SAYLAN' ı olacak olan yüzlerce ve binlerce genç kızımız, Türkan SAYLAN' dan bayrağı teslim almak ve onun yaratacağı boşluğu doldurmak üzere geliyorlar.

Dün, bir tane Türkan SAYLAN' a sahip olan Türk Ulusu; yarın binlercesine sahip olmak üzere kucağını açmış ve onları bekliyor.

Dün bir SAYLAN ile baş edemeyenler, yarın binlercesi ile nasıl baş edecekler merak ediyoruz doğrusu..

Yaptıklarınla gurur duyuyor ve sana yapılan haksızlıkları kınayarak, yapanlar adına senden özür diliyoruz.

Manevi varlığının önünde saygıyla eğiliyoruz. Rahat uyu Sayın SAYLAN. 19.05.2009



Güner YİĞİTBAŞI

Hukukçu









16 Mayıs 2023 Salı

(Bu makalemizi;sonuna kadar mutlaka okuyunuz ve paylaşınız) TOPAL ÖRDEK İSTİKRAR BOZULMASIN SÜRSÜN KUYRUKLU YALANI

 


Haberlerden izledik,yine oy hırsızlığı yapılmış.Hırsız, her zaman ve her yerde hırsızdır.
Bu hırsızlığın gerekçesini sunuyoruz.Diyarbakırın bir ilçesinde;MHP'ye, asla ve asla verilmesi mümkün olmayacak sayıda devasa bir oy çıkmış,HDP ise sıfır çekmiş.Evet bu sonuç YSK kayıtlarına böyle geçmiş.
Şimdi herşey netleşiyor.YSK kayıtlarına göre; bir ara, KILIÇDAROĞLU, ERDOĞAN'a büyük fark bindirmiş olmasına rağmen,kısa bir süre sonra, tamamem tersi açıklama yapılarak,ERDOĞAN aynı oranda öne geçti.
Yine oylarımız ve emeklerimiz çalındı maalesef.
Aslında ikinci tur yerine,tüm ülkede birinci tur seçimlerin yenilenmesi şarttır.
Neyse, bu yazımızın asıl konusu,ERDOĞAN ve Cumhur İttifakının; ikinci tur seçimlerde strateji olarak uygulayacağı,biz meclis çoğunluğunu aldık,ülkenin istikrarlı bir şekilde idaresi,istikrarın sürdürülmesi için, ikinci turda Cumhurbaşkanı olarak ERDOĞAN'a oy atınız propagandası,külliyen yalandır.
Bu sav ve strateji;seçmenin oyunu etkilemeye yönelik bir algı operasyonu ve kuyruklu bir yalandır.
Şu anda yürürlükte olan ve ülkemizi mahveden ve adına Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi denilen, yasama,yargı ve ürürtme erklerinin tüm yetkilerinin tek elde ve tek adamda toplandığı,yetkileri kötüye kullanılmaya müsait,kötüye kullanıldığında da özgürlükleri yok eden,meclisi devre dışı bırakan,yargıyı bağımlı kılan,güçler ayrımını yok eden, kolaylıkla bir dikta rejimine yol açma riski taşıyan,meclisin bütçe yapma yetkisini dahi elinden alan,ülkeni yönetimini,kararnamelerle ve tek imzayla Cumhurbaşkanının keyfi sultasına açan,meclisin kabul ettiği ve anayasaya aykırılığı dahi iddia edilemeyecek oan kanun hükmündeki İstanbul Sözleşmesini dahi bir gecede tek imzasıyla cumhurbaşkanının yürürlükten kaldırabildiği, anayasa dışı ve keyfi bir yönetime yol açan bir sistemdir.
Anayasayı yeniden tarayarak belirlediğimiz ve aşağıda bir bir sayacağımız, Cumhurbaşkanına tanınan sınırsız yetkiler dikkate alındığında,meclis çoğunluğunun kaybedilmesinin,hiçbir öneminin olmadığını,cumhurbaşkanlığının kazanılmasının, meclis çoğunluğunu kazanmaktan çok daha önem arz ettiğini,meclis çoğunluğu olmasa da,cumhurbaşkanına tanınan yetkiler objektif ve ülke yararına kullanıldığı takdirde,bugün şikayet ettiğimiz çoğu kanunsuzlukların,özellikle de yargı bağımlılığının ortadan kalkacağını,tüm özgürlüklerin geri geleceğini,yargı bağımsızlığının hak ve adaletin sağlanacağını,hepiniz göreceksiniz.
Bu nedenle,Cumhur İttifakının ve onun adayı ERDOĞAN'ın; bana oy verip cumhurbaşkanı seçmezseniz istikrar bızulur,istikrarın sürmesini istiyorsanız beni seçin sözü,büyük bir yalandır,algı yönetimidir.Bilakis,ERDOĞAN'ın seçilmesi,ülke yararına bir istikrar sağlamayacak,şimdi memnun ve mutlu olmadığımız tüm kanunsuzlukların,yagının bağımlılığının,özgürlüklerin yok edilmesinin,yolsuzlukların sürdürülmesinin, istikrarı olacaktır.
Bu nedenle, bu yazımızı; uzun demeden,tüm okuma özürlü vatandaşlarımız da dahil olmak üzere,herkesin okumasını ve paylaşmasını, bir yurt sever olarak özellikle rica ediyorum
Başlayalım mı? Cumhrbaşkanının,yani ERDOĞAN'ın anayasamıza göre sahip olduğu ve partizanca kötüye kullandığı,ülkeyi her alanda batırdığı ve yaşanmaz kıldığı,felaket sürüklediği,tek başına kullandığı yetkilerini bir bir saymaya.
Cumhurbaşkanının Görev ve yetkileri
ANAYASA MADDE 104
Cumhurbaşkanı, Devlet başkanı sıfatıyla Türkiye Cumhuriyetini ve Türk Milletinin birliğini temsil eder; Anayasanın uygulanmasını, Devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını temin eder. (ERDOĞAN öyle mi yapıyor?Tabii ki;hayır.)
Ülkenin iç ve dış siyaseti hakkında Meclise mesaj verir. (ERDOĞAN öyle mi yapıyor?Tabii ki;hayır.)
Kanunları tekrar görüşülmek üzere Türkiye Büyük Millet Meclisine geri gönderir. (ERDOĞAN geri göndermiyor ,zira Meclis çoğunluğuna talimat vererek istediği kanunu çıkartıyor)
Kanunların, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün tümünün veya belirli hükümlerinin Anayasaya şekil veya esas bakımından aykırı oldukları gerekçesiyle Anayasa Mahkemesinde iptal davası açar.(ERDOĞAN,talimatla Meclisten anayasaya aykırı kanun çıkarttığı için, Anayasa Mahkemesine gitmeye görek görmüyor)
Cumhurbaşkanı yardımcıları ile bakanları atar ve görevlerine son verir.
Üst kademe kamu yöneticilerini atar, görevlerine son verir ve bunların atanmalarına ilişkin usul ve esasları Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenler. (ERDOĞAN bu yetkisini,liyakatsiz ve yandaşlarının lehine kullanıyor ve bu görev ve yetkisini kötüye kullanıyor)
Yabancı devletlere Türkiye Cumhuriyetinin temsilcilerini gönderir, Türkiye Cumhuriyetine gönderilecek yabancı devlet temsilcilerini kabul eder.(ERDOĞAN bu yetkisini de kötüye kullanıyor,hakkında rüşvet iddası bulunan bir eski milletvekilini ve meslekten olmayan liyakatsiz kişileri, büyükelçi olarak atıyor.)
Milletlerarası andlaşmaları onaylar ve yayımlar.(ERDOĞAN,kendisinin kabul ettiği.meclisin kanunla yürürlüğe soktuğu anlaşmaları,örneğin İstanbul Sözleşmesini, bir gece tek imzsıyla anayasaya aykırı olarak yürürlükten kaldırıyor)
Anayasa değişikliklerine ilişkin kanunları gerekli gördüğü takdirde halkoyuna sunar.
Milli güvenlik politikalarını belirler ve gerekli tedbirleri alır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi adına Türk Silahlı Kuvvetlerinin Başkomutanlığını temsil eder.Türk Silahlı Kuvvetlerinin kullanılmasına karar verir.(ERDOĞAN bu yetkisini de,Suriye politikasında kötüy kullanmıştır)
Sürekli hastalık, sakatlık ve kocama sebebiyle kişilerin cezalarını hafifletir veya kaldırır. (ERDOĞAN; bu yetkisini de, amacı dışında ve kötüye kullanmış,ittifak ortağı Hüda Par üyesi eski Hizbullah üye ve yöneticilerini affederek, dışarı çıkarmıştır)
Cumhurbaşkanı, yürütme yetkisine ilişkin konularda Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarabilir. (ERDOĞAN bu yetkisini de kötüye ve amacı dışında kullanmıştır)
Cumhurbaşkanı, ayrıca Anayasada ve kanunlarda verilen seçme ve atama görevleri ile diğer görevleri yerine getirir ve yetkileri kullanır.
ANAYASA MADDE 108 (Devlet Denetleme Kurulu)
İdarenin hukuka uygunluğunun, düzenli ve verimli şekilde yürütülmesinin ve geliştirilmesinin sağlanması amacıyla, Cumhurbaşkanlığına bağlı olarak kurulan Devlet Denetleme Kurulunun başkan ve üyeleri, Cumhurbaşkanınca atanır.
Devlet Denetleme Kurulunun işleyişi, üyelerinin görev süresi ve diğer özlük işleri, Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenlenir.
ANAYASA MADDE 116 (Seçimlerin yenilenmesi)
Cumhurbaşkanının seçimlerin yenilenmesine karar vermesi halinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi genel seçimi ile Cumhurbaşkanlığı seçimi birlikte yapılır.
Cumhurbaşkanının ikinci döneminde Meclis tarafından seçimlerin yenilenmesine karar verilmesi halinde, Cumhurbaşkanı bir defa daha aday olabilir.
ANAYASA MADDE 117 (Başkomutanlık)
Başkomutanlık, Türkiye Büyük Millet Meclisinin manevi varlığından ayrılamaz ve Cumhurbaşkanı tarafından temsil olunur.
Cumhurbaşkanınca atanan Genelkurmay Başkanı; Silahlı Kuvvetlerin komutanı olup, savaşta Başkomutanlık görevlerini Cumhurbaşkanlığı namına yerine getirir.
ANAYASA MADDE 118 (Milli Güvenlik Kurulu)
Millî Güvenlik Kurulu; Cumhurbaşkanının başkanlığında, Cumhurbaşkanı yardımcıları, Adalet, Millî Savunma, İçişleri, Dışişleri Bakanları, Genelkurmay Başkanı, Kara, Deniz ve Hava kuvvetleri komutanlarından kurulur.
ANAYASA MADDE 119 (Olağanüstü hal ilanı)
Cumhurbaşkanı....... hallerinde yurdun tamamında veya bir bölgesinde, süresi altı ayı geçmemek üzere olağanüstü hal ilan edebilir.
Olağanüstü hallerde Cumhurbaşkanı, olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda, 104 üncü maddenin onyedinci fıkrasının ikinci cümlesinde belirtilen sınırlamalara tabi olmaksızın Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarabilir. (ERDOĞAN,bu yetkisini de amacı dışında kötüye kullanmış,15 Temmuz darbe girişimi sonrasında ilan ettiği olağanüstü hal döneminde,olağanüstühalin gerekli kıldığı konular dışında da keyfi Cumhurbaşkanlığı kararnameleri çıkararak,kurumları yeniden keyfine göre yapılandırmıştır,örneğin askeri hastaneleri kapatmaıştır.)
ANAYASA MADDE 130 (Rektör seçim ve atanması)
Kanunun belirlediği usul ve esaslara göre; rektörler Cumhurbaşkanınca, dekanlar ise Yükseköğretim Kurulunca seçilir ve atanır. (ERDOĞAN bu yetkisini de kötüye kullanmış ve liyakat sahibi olmayan yandaşları rektör atamıştır)
ANAYASA MADDE 131 (Yükseköğretim üst kuruluşları)
Yükseköğretim kurumlarının öğretimini planlamak, düzenlemek, yönetmek, denetlemek, yükseköğretim kurumlarındaki eğitim-öğretim ve bilimsel araştırma faaliyetlerini yönlendirmek bu kurumların kanunda belirtilen amaç ve ilkeler doğrultusunda kurulmasını, geliştirilmesini ve üniversitelere tahsis edilen kaynakların etkili bir biçimde kullanılmasını sağlamak ve öğretim elemanlarının yetiştirilmesi için planlama yapmak maksadı ile Yükseköğretim Kurulu kurulur.
Yükseköğretim Kurulu, üniversiteler tarafından seçilen ve sayıları, nitelikleri, seçilme usulleri kanunla belirlenen adaylar arasından rektörlük ve öğretim üyeliğinde başarılı hizmet yapmış profesörlere öncelik vermek sureti ile Cumhurbaşkanınca atanan üyeler ve Cumhurbaşkanınca doğrudan doğruya seçilen üyelerden kurulur. (EDOĞAN,bu yetkisini de kötüye kullanmış,liyakatsiz ve yandaş kişileri kurula seçerek ve atayarak yüksek öğrenime zarar vermiştir)
ANAYASA MADDE 146 (Anayasa Mahkemesi-Kuruluşu)
Anayasa Mahkemesi onbeş üyeden kurulur.
Cumhurbaşkanı; (üç üyeyi )Yargıtay, (iki üyeyi) Danıştay genel kurullarınca kendi başkan ve üyeleri arasından her boş yer için gösterecekleri üçer aday içinden; en az ikisi hukukçu olmak üzere (üç üyeyi )Yükseköğretim Kurulunun kendi üyesi olmayan yükseköğretim kurumlarının hukuk, iktisat ve siyasal bilimler dallarında görev yapan öğretim üyeleri arasından göstereceği üçer aday içinden; (dört üyeyi) üst kademe yöneticileri, serbest avukatlar, birinci sınıf hâkim ve savcılar ile en az beş yıl raportörlük yapmış Anayasa Mahkemesi raportörleri arasından seçer. (ERDOĞAN;bu yetkisini de amacı dışında ve kötüye kullanmış kendi yandaşlarını seçerek Anayasa Mahkemesini kendisine bağımlı kılmıştır.Son örneği de,Yargıtay kontenjanından bir kişiyi,Yargıtayda çalışmadan üye olarak seçmiştir)
Anayasa Mahkemesinin (üç üyesi) de;yirmi bir üyesinden on dört'ünü doğrudan Cumhurbaşkanının seçtiği ve yedi üyesini de üniversitelerarası kurulca seçilenler arasından cumhurbaşkanınca atanan Yüksek Öğretim Kurulu tarafından gösterilen adaylar içinden, cumhurbaşkanı tarafından seçilmektedir.
Anayasa Mahkemesinin on beş üyesinden sadece üç üyesini, Türkiye Büyük Millet Meclisi seçiyor,on iki üyesinin seçimi, cumhurbaşkanının onay ve imzasını taşıyor, ERDOĞAN tarafından kötüye kullanılan bu yetkilerle oluşan bir Anayasa Mahkemesinin tarafsızlığından söz edilebilir mi?
ANAYASA MADDE 154 (Yargıtay)
Yargıtay üyeleri, birinci sınıfa ayrılmış adlî yargı hâkim ve Cumhuriyet savcıları ile bu meslekten sayılanlar arasından Hâkimler ve Savcılar Kurulunca üye tamsayısının salt çoğunluğu ile ve gizli oyla seçilir. (HSK'nın on üç üyesinden altısının seçiminde Cumhurbaşkanı söz sahibidir)
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı ve Cumhuriyet Başsavcıvekili, Yargıtay Genel Kurulunun kendi üyeleri arasından gizli oyla belirleyeceği beşer aday arasından Cumhurbaşkanı tarafından dört yıl için seçilirler.
MADDE 155 (Danıştay)
Danıştay üyelerinin dörtte üçü, birinci sınıf idari yargı hâkim ve savcıları ile bu meslekten sayılanlar arasından Hâkimler ve Savcılar Kurulu; dörtte biri, nitelikleri kanunda belirtilen görevliler arasından Cumhurbaşkanı; tarafından seçilir. (Yani;Danıştay'ın dörtte bir üyesi, doğrudan cumhurbaşkanı tarafından seçiliyor,dörtte üç Danıştay üyesi de,üyelerinin seçiminde cumhurbaşkanının söz sahibi olduğu Hakimler Savcılar Kurulu tarafından seçiliyor.)
ANAYASA MADDE 159 (Hakimler ve Savcılar Kurulu)
Hakimler üzerinde söz hakkı olan Hâkimler ve Savcılar Kurulu, mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı esaslarına göre kurulur ve görev yapar.
Hâkimler ve Savcılar Kurulu onüç üyeden oluşur
Kurulun, üç üyesi birinci sınıf olup, birinci sınıfa ayrılmayı gerektiren nitelikleri yitirmemiş adlî yargı hâkim ve savcıları arasından, bir üyesi birinci sınıf olup, birinci sınıfa ayrılmayı gerektiren nitelikleri yitirmemiş idarî yargı hâkim ve savcıları arasından Cumhurbaşkanınca;
yedi üyesi TBMM seçiliyor.
Adalet bakanı ve bakan yardımcısı da cumhurbaşkanının atadığı tabii üye.
MADDE 161 (Bütçe ve kesinhesap)
Kamu idarelerinin ve kamu iktisadî teşebbüsleri dışındaki kamu tüzel kişilerinin harcamaları yıllık bütçelerle yapılır.
Cumhurbaşkanı bütçe kanun teklifini, malî yılbaşından en az yetmişbeş gün önce, Türkiye Büyük Millet Meclisine sunar. Bütçe teklifi Bütçe Komisyonunda görüşülür. Komisyonun ellibeş gün içinde kabul edeceği metin Genel Kurulda görüşülür ve malî yılbaşına kadar karara bağlanır.
Bütçe kanununun süresinde yürürlüğe konulamaması halinde, geçici bütçe kanunu çıkarılır. Geçici bütçe kanununun da çıkarılamaması durumunda, yeni bütçe kanunu kabul edilinceye kadar bir önceki yılın bütçesi yeniden değerleme oranına göre artırılarak uygulanır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri, Genel Kurulda kamu idare bütçeleri hakkında düşüncelerini her bütçenin görüşülmesi sırasında açıklarlar, gider artırıcı veya gelirleri azaltıcı önerilerde bulunamazlar.(Bu anayasa hükmünden de anlaşılmaktadır ki;Meclise ait olması gerek Bütçe yapma ve çıkarma yetkisi,Cumhurbaşkanı tarafından sahiplenilmiş ve Meclis sadece seyirci kılınmış,meclis sadece genel kurulda düşünce açıklayabilmekte, gider artırıcı veya gelirleri azaltıcı önerilerde bulunamamaktadır,meclis Cumhurbaşkanının hazırladığı bütçeyi uygun bulmaz ve kabul etmezse de,bir önceki yılın bütçesi yeniden değerleme oranına göre,artırılarak uygulanır,yani meclis bütçe yapmakta devre dışıdır.Tüm yetki cumhurbaşkanına aittir)
2547 Sayılı Yüksek Öğretim Kanunu Madde 6
Yükseköğretim Kurulu, tüm yüksek öğretimi düzenleyen ve yükseköğretim kurumlarının faaliyetlerine yön veren, bu kanunla kendisine verilen görev ve yetkiler çerçevesinde özerkliğe ve kamu tüzel kişiliğine sahip, bir kuruluştur.
Yükseköğretim Kurulu;
Cumhurbaşkanı tarafından; rektörlük ve öğretim üyeliğinde başarılı hizmet yapmış profesörlere öncelik vermek suretiyle seçilen yedi, temayüz etmiş üst düzeydeki Devlet görevlileri veya emeklileri arasından seçilen yedi,
Üniversitelerarası Kurulca, Kurul üyesi olmayan profesör öğretim üyelerinden seçilip Cumhurbaşkanı tarafından atanan yedi, olmak üzere toplam yirmibir kişiden oluşur.
Değerli okurlar;anayasaya ve ilgili yasalara göre, yetkilerini bir bir yukarıda açıkladığımız,kötüye kullanlmaya açık ve ERDOĞAN tarafından da açık bir şekilde kötüye kullanılan bu devasa yetkilere sahip Cumhurbaşkanlığı koltuğunun; bugünkü sistemde,yargıya,bürokrasiye,yürütmeye ve hatta büyük oranda meclise hükmeden çok önemli bir koltuk olduğunu,bu nedenle, meclis çoğunluğuna dahi tercih edilmesi,bu yetkiler karşısında, meclis çoğunluğunun dahi bir hükmünün kalmadığını ve mutlaka kazanılmasının gerektiğini,ERDOĞAN'ın yetkilerini kötüye kullandığı bu kötü gidişe son vermek için,Millet İttifakı olarak Cumhurbaşkanlığını kazanarak KILIÇDAROĞLU'nun 13.Cumhurbaşkanı seçilmesinin yaşamsal önemini anlamış olmalısınız.
Tekrar ediyorum.Bu, anayasa hükümlerine dayalı makalemizi, sonuna kadar okuyunuz,yayınız ve oyunuzu,çok iyi düşünerek, bu devasa ve sınır tanımayan denetlenemeyen yetkileri,ülke yararına kullanacağından en küçük bir şüphemizin olmadığı KILIÇDAROĞLU'na veriniz lütfen.16/05/2023
Güner YİĞİTBAŞI
Hukukçu



15 Mayıs 2023 Pazartesi

RAKAMLARIN DİLİ VE ÜLKE GERÇEKLERİ IŞIĞINDA SEÇİMİN YORUMU

 



Bu yazıyı, CHP'li kimliğimizle, ama objektif bir gözle kaleme alıyoruz.


Kimse kimseyi kandırmasın.


Evet,ERDOĞAN koltuğunu koruyamamış ve yüzde elli artı bir rakamına ulaşamamış ve bu nedenle seçimi kazanamamış gözüküyorsa da,ekonomik kriz,deprem,sunulan somut projeler,özgürlükçü parlamenter sisteme dönüş vaadi ve muhalefet cephesinin birlik ve beraberliğinden oluşan tüm avantajlara rağmen, KILIÇDAROĞLU'nun lideri ve ortak adayı olduğu Millet İttifakı ve onun adayı KILIÇDAROĞLU da seçimi kazanamamış ve seçim ikinci tura kalmıştır.


Oy dağılımına bakıldığında; Cumhur İttifakının adayı mevcut Cumhurbaşkanı ERDOĞAN,yüzde 49.30 ; Millet İttifakının adayı KILIÇDAROĞLU ise;yüzde 45.01 oranında oy almıştır.


Bu rakamların diline baktığımızda, ERDOĞAN; KILIÇDAROĞLU'na dört puan fark atarak seçilmeye çok yaklaşmıştır.


ERDOĞAN'ın; birinci turda almış olduğu 49.30 oy oranını, ikinci turda da tutturacağı kesindir.Zira,ERDOĞAN'ın oylarını konsolide etmekte ustalığı ve elindeki devlet imkanlarını kendi yararı için kullanmaktaki pervasızlığı ve ustalığı, inkar edilemez bir gerçektir.


Bize göre,Sinan OĞAN; adaylığı ve almış olduğu yüzde 5.26 oranındaki oyuyla; Millet İttifakı ve onun adayı KILIÇDAROĞLU'nun aleyhine değil,bilakis onun lehine ve kurtarıcı olmuş,aldığı 5.26'lık oy oranıyla, ERDOĞAN'ın çok yaklaştığı yüzde 50 artı bir oranına ulaşmasını engeleyerek KILIÇDAROĞLU'nu ipten almıştır.


Zira;Sinan OĞAN'ın siyasi geçmişi,adaylıktan çekilen İNCE gibi, CHP'ye dayanmamakta ve ideolojisi de sosyal demokrat bir ideoloji değildir.Evet,CHP kökeninden gelen ve CHP'den oy çalacak olan İNCE'nin adaylıktan çekilmesi, bir ölçüde oyların bölünmesini önleyerek KILIÇDAROĞLU'na yararlı olmuşsa da,Sinan OĞAN'ın almış olduğu 5.26 lık oylar içinde; sosyal demokrat ve CHP'den gelen oyların olmaması,olsa da çok az olması,bu oyların daha ziyade, MHP,İyi Parti ve AKP'den memnun olmayan ve kararsız kalan sağ ve milliyetçi diye vasıflandırılan kesime ait oylar olması nedeniyle,Sinan OĞAN'ın adaylığı ve almış olduğu oylar,KILIÇDAROĞLU'na yarar sağlamış,ERDOĞAN'a ise zarar vermiş ve ERDOĞAN'ın çok yaklaştığı birinci turda seçimi kazanmasına engel olmuştur.


Sinan OĞAN şimdi,seçimleri ikinci tura taşımanın sevincini ve mutluluğunu yaşamakta ve seçim kazanmış gibi,ikinci tur için ERDOĞAN ve KILIÇDAROĞLU'nun tekliflerini beklemeye ve pazarlık planları yapmaya başlamış olmalıdır.


Ancak,Sinan OĞAN'a bizim tavsiyemiz şudur.Sakın ola ki;kendisine verilen yüzde 5.26 lık oyu, tapulu malı olarak ve çantada keklik görmesin.Yukarıda belirttiğimiz gibi bu oylar,kendisini sığınacak liman olarak gören MHP,İYİ Parti ve AKP'den kopup gelen ve kararsız milliyetçi oylardır,bu oyları siyasi menfaati için kullanmaya ve istismar eetmeye,bu oylar üzerinden ERDOĞAN ve KILIÇDAROĞLU ile pazarlık yapmaya kalkışırsa;bu oyların, Sinan OĞAN'ın işaret edeceği ERDOĞAN'a veya KILÇDAROĞLU'na yöneleceğinin hiçbir garantisi yoktur.


Bu nedenle bir tavsiye de KILIÇDAROĞLU'na yapmak istiyorum.Sinan OĞAN ile masaya oturarak pazarlık yapar ve Sinan OĞAN'a da orantısız bir taviz vermeye kalkışırsanız, avucunuzu yalarsınız.


Seçimde,koşullara göre, favari gösterilmesine rağmen yeterli oyu alarak ipi göğüsleyemeyen ve hatta oy oranı ERDOĞAN'ın da gerisinde kalan, alabileceği azami oyu alabilmek için elinden gelen gayreti gösteren, somut projelerini bir bir seçmenle paylaşan KILIÇDAROĞLU'nu,seçimi kazanamadığı gerekçesiyle, kimse asla suçlamamalıdır.


Ülkenin bazı gerçekleri,geniş bir seçmen kesiminin;sosyo kültürel yapısı,hala kimlik ve din üzerinden politika yaparak bunun üzerinden oyunun rengini belirleme alışkanlığı,bu konuda iktidar cenahından kaynaklı algı yönetimine maruz kalması,kırılması imkansız bazı önyargıları,ERDOĞAN'ın kimlikler ve dini inançlar üzerinden bölücü ve ayrıştırıcı bir siyaset yapmaktaki israrı ve ustalığı,maalesef KILIÇDAROĞLU'nun kazanmasına doğru giden yollar üzerinde engeller oluşturmaktadır.


Her zaman,”seçim kaybetmenin suçlusu asla seçmen değildir,siz muhalefet olarak aynaya bakınız” derler ya.


Ben bu seçimler için; “seçmen hatalı değildir,muhalefet olarak siz suçu kendinizde arayınız, aynaya bakınız” sözünü, asla kabul etmiyorum.


KILIÇDAROĞLU daha ne yapacak?ülkenin seçmen profiline göre, elinden gelen tavizi vermiş,herkesle helalleşmiş,birleştirici,ayrıştırmayan,herkesi kucaklayan bir sevgi dilini kullanmış,iş başına gelince ülke ve halk yararına yapacaklarını somut projelerle anlatmış,dürüst,namuslu,hırsızlık yapmayan,herkesin inancına saygılı,bir görüntü sergilemiş,tüm bunlara rağmen;açıkça dile getirilmese de,alevi olması ve bugüne kadar ERDOĞAN karşısında seçim kazanamamış olması gibi, bazı seçmen kesiminin bir türlü kıramadığı önyargıları nedeniyle,belki de Millet İttifakı bileşeni partilerin seçmenleri tarafından dahi, kendisi dışlanarak hak ettiği ipi göğüsleyememiş ve seçimi kazanamamıştır.


Bir neden de bize göre,Millet İttifakınn bileşeni İyi Parti ve lideri AKŞENER'in akıl almaz bir şekilde KILIÇDAROĞLU'nun adaylığına karşı çıkışı,KILIÇDAROĞLU'nu seçilemeyecek aday olarak yaftalaması ve masayı devirmesidir.Sonradan iş tatlıya bağlansa da, iş işten geçmiş ve çatlayan vazo su sızdırmaya devam etmiş, Millet İttifakına ve KILIÇDAROĞLU'na olan güveni sarsmış ve AKŞENER'in bu akıl almaz ihaneti,İyi Parti'ye de,ortak aday KILIÇDAROĞLU'na da zarar vermiştir.


Bize göre,ikinci turun favorisi ERDOĞAN'dır.


Zira alınan oy oanlarını gösteren rakamlar ortadadır,bu ilk turda alınan oy oranları, gerçek bir anket olarak karşımızda durmaktadır.Muhalefetin seçmenlerine söyleyecek hiçbir şeyi kalmamıştır,seçilmek için yeterli olan herşeyi ilk turda söylemiş ve buna rağmen,özellikle depremden mağdur olan,iktidarın yardım elini uzatmadığı deprem bölgesindeki seçmenler dahi,kendilerine çektirilen onca acıya ve yokluğa,sıkıntıya rağmen,eski alışkanlıklarından ve inançlarından,ERDOĞAN'ın yaydığı algılardan kaynaklı ön yargılarını kırıp doğruları görememişler,alınları sözde secdeye değenleri, çektikleri açlığa,yokluğa ve acıya karşı tercih etmişlerdir.


Ülkenin kültürü bu,acı gerçekleri bu.Bunları kökten değiştiremediğimiz sürece, layık olduğumuz kişilerce yönetilmeye devam edeceğiz maalesef.


İkinci turda KILIÇDAROĞLU'nun kazanmasını temenni ediyorum,oy'um yine KILIÇDAROĞLU'nadır.Ancak,KILIÇDAROĞLU'nun kazanacağı konusunda, bu sefer iyimser değilim,kazanrsa milli piyangodan çıkmış ikramiye gibi sevinip mutlu olacağım.15/05/2023


Güner YİĞİTBAŞI

Hukukçu