24 Haziran 2023 Cumartesi

MERAL AKŞENER'İN LİDERLİK YETENEĞİ

 


İYİ PARTİ bugün (24/06/2023) seçim sonrası 3.olağan kongresini yapmaya başladı.


Genel Başkan AKŞENER'in;hem parti içine,hem de parti dışına, özellikle de altılı masanın en büyük partisi, lokomotifi CHP'ye yönelik;içerik,üslup,ses tonu ve vücut dili itibariyle zehir zemberek konuşması, güne damgasını vurdu.


Bir benzetme yapmak gerekirse, AKŞENER;14 Mayıs seçimleri öncesinde devirdiği altılı masa benzerini, bugün yaptığı konuşması ile yinelemiş oldu.


Altılı Masa ve Millet İttifakı için, Allah rahmet eylesin, ruhu şad olsun diyebiliriz.


AKŞENER;bunu sürekli yapıyor.İyi bir lider, testiyi kırdırmamalı,liderliğini ve ortaklığını yaptığı oluşumlarda, otoritesini ve iradesini zamanında ortaya koymalı,işi sinirlerinin boşalmasına neden olacak aşamaya getirmemeli ve ipleri koparan sert ve kırıcı konuşma ile noktayı koymamalıdır.


Bu nedenle,AKŞENER'in;yetenek ve sinir sistemi itibariyle,ülkemiz koşullarında bir muhalefet partisine liderlik yapıp yapamayacağı tartışmaya açık hale gelmiş ve İyi Partiden yeni kopmaların önü iyice açılmıştır.


AKŞENER;2018 seçimlerine girebilmek için CHP'den ödünç olarak alıp grup kurduğu 15 milletvekilini, en büyük pişmanlığı olarak ilan etmiş ve CHP'nin yaptığı bu iyiliğinin bedelini ve diyetini hala ödeyemediklerini,daha doğrusu bu bedeli ödemelerine rağmen,her vesileyle, bu iyiliğin fazlasıyla kafalarına kakıldığını dile getirmiş ve CHP'ye; al atını ver tımarını diyerek, Millet İttifakını tarihe gömmüştür.


AKŞENER;14 Mayıs Milletvekili ve Cumhurbaşkanlığı seçiminin kaybedilmesinde,bazı çevrelerin haklı olarak,İYİ Partiyi suçlamalarını hazmedememiş ve bu konudaki kinini adeta kusmuştur.


AKŞENER;İstanbul ve bazı büyük şehir belediye başkanlıklarının kazanılmasında kendilerinin yardımının inkar edildiği,kaybedilen seçimlerin sorumlusu olarak da İyi Partinin gösterildiğini iddia etmiştir.


Evet,İstanbul ve bazı büyük şehir belediyelerinin kazanılmasında, iyi partinin katkısı olmuştur.Ama,bu başarıdaki tek katkı, İyi Partiye ait değildir.


AKŞENER;14 Mayıs seçimlerinde partisinin başarısız kalmasını ve umduğu sayıda milletvekili çıkaramamasının sorumlusu olarak da Millet İttifakının içinde yer almalarına bağlamış ve CHP'ye bundan iyi diyet ve bedel ödenmiş olamaz demek istemiştir.


AKŞENER;büyük bir alınganlık,kin ve nefret içinde yine yanlış teşhislerde bulunmuş,hatayı biraz da kendi liderlik anlayışında arayacak yerde, Millet İttifakını itibarsızlaştırmış ve meydanı Cumhur İttifakına bırakmıştır.


AKŞENER'in bugün yaptığı konuşma ile ikinci kez devirdiği Altılı Masa; artık, İYİ Parti ile asla devam edemez.Muhalefet partileri,özellikle de ana muhalefet partisi CHP;ülkenin mevcut seçmen profil yapısı içinde,çok zor ama,öyle bir değişim yapmalıdır ki;uzun vadede, kendi öz varlığıyla ve tek başına seçim kazanır hale gelmelidir.


Evet çok uzun vadede,en erken 2028 seçimlerinde kendi öz varlığını bulmalıdır.


Demem o ki;CHP ve Millet İttifakı,sadece 14 Mayıs seçimlerini değil,bu moral bozukluğu,hayal kırıklığı ve parti içi çekişmeler, değişim girişimleri ve ağzı sütten yanan HDP'nin;gelecek seçimleride kendi adayını çıkaracak olması gibi nedenlerle, dokuz ay sonra yapılacak olan yerel seçimleri de,İzmir hariç,maalesef şimdiden kaybetmiştir.


Bu nedenle,özellikle CHP de değişim talebiyle meydana çıkanlar,genel başkanlık koltuğuna yapışan KILIÇDAROĞLU,2024 yerel seçimlerinde asla bir başarı beklememeli ve geleceklerini bu başarıya ipotek etmemelidirler,sonra çok pişman olurlar.


CHP'de olup bitenlere,AKŞENER'in bugün yaptığı sert konuşmanın olası sonuçlarına baktığımızda Cumhur İttifakı ve onun lideri ERDOĞAN'ın; 2024 yerel seçimleri öncesinde önünde bulunan tüm engeller kalkmış ve seçim zaferi için tüm kapılar sonuna kadar ERDOĞAN'a açılmıştır. 24/06/2023


Güner YİĞİTBAŞI

Hukukçu



13 Haziran 2023 Salı

KILIÇDAROĞLU'NA YAKIŞACAK OLAN DAVRANIŞ

 



KILIÇDAROĞLU;on seneyi aşkın bir süredir CHP genel başkanı olup,partisinin başında birçok genel ve yerel seçimlere ve halk oylamasına katılmış ve İstanbul ve Ankara başta olmak üzere, birçok büyükşehir belediye başkanlıklarının kazanıldığı,büyük bir başarıya imza atıldığı 2019 yerel seçimleri hariç,hiçbir seçimi kazanamamıştır.


KILIÇDAROĞLU'nun; 2019 yerel seçim zaferinden önce kaybettiği seçimler yüzünden,seçim kazanamayan lider suçlaması üzerine yama olarak yapıştırılmış ve bu nedenle de, 2019 yerel seçim başarısına rağmen,14 Mayıs 2023 Cumhurbaşkanlığı seçiminde Millet İttifakının ortak adayı olarak öne çıktığında, bazı çevrelerce kazanamaz savıyla adaylığına karşı çıkılmış olmasına rağmen,bu satırların yazarı olan ben dahil, büyük bir seçmen kitlesi, bu sava katılmıyarak,KILIÇDAROĞLU'nun 2019 yerel seçim zaferini kazandığı performansına ve son iki yıl içindeki olağanüstü çabasına bakarak, Cumhurbaşkanlığını kazanacağına yürekten inanmış ve yazılarımızla KILIÇDAROĞLU^na yürekten destek vermiştik.


Seçim sonrasında yazdığımız yazılarımızda açıkladığımız nedenlerle,seçimi kaybeden KILIÇDAROĞLU'na karşı,seçim sonrasında değişim iddiasıyla açılan savaşa ve haksız eleştirelere de karşı çıktık.Ancak bu karşı çıkışımız, KILIÇDAROĞLU'nun seçimi kaybettiği gerçeğini ortadan kaldıramayacağı için,KILIÇDAROĞLU'nun ağır ve haksız eleştirilerle kendisinin ve CHP'nin daha fazla yıpranarak zarar görmemesi için,genel başkanlığı bırakarak köşesine çekilmesi gerektiğini savunan yazılar da, kaleme aldık.


KILIÇDAROĞLU'nun; bugün (13/06/2023) meclis grubunda yaptığı konuşmadan, genel başkanlığı bırakmayacağı sonucunu çıkarmış bulunuyor ve kendisini ve partisini yıpratacak olan bu davranışından dolayı,kendisini seven bir seçmeni olarak KILIÇDAROĞLU adına üzülüyoruz.


Artık ok yaydan fırlamış ve henüz içeriği açklanmayan, ne olduğu belirsiz,seçmeni zemzemle yıkanmış masum gösteren, yenilginin tüm günahını KILIÇDAROĞLU'na yükleyen değişim rüzgarı esmeye başlamış olup,KILIÇDAROĞLU'nun bu rüzgara karşı koyması asla mümkün değildir.


Bu nedenle, KILIÇDAROĞLU;2019 yerel seçimlerinin galibiyetini,İstanbul ve Ankara belediyelerinin iktidarın elinden alınmasının başarısını,son Cumhurbaşkanlığı seçiminde yenilmiş olsa da,aldığı yüzde elliye yakın halk oyu ve desteğinin hazzını gölgelemeden,en önemlisi de,2024 yerel seçim mağlubiyetini tatmadan,işi tadında bırakmalı ve köşesine çekilmelidir.


Biz,KILIÇDAROĞLU'nun; 2017 referandumu sonrasında da genel başkanlığı bırakması için 04/05/2017 tarihli yazıyı kaleme almışız. Bugünleri hatırlatan bu yazımızı aşağıda aynen yayınlıyoruz.13/06/2023 Güner YİĞİTBAŞI-Hukukçu


KILIÇDAROĞLU İLKESEL VE ETİK OLARAK KOLTUĞU BIRAKMALIDIR



Politikada sonuç almak önemlidir.Seçimlerde başarı gösterip iktidar olursan, gerçek çapın ve değerin ne olursa olsun başarılısındır.Seçime dayalı demokrasinin bir cilvesidir bu, yapacak başka bir şey yoktur.


Şaibeli, eşit koşullarda ve demokratik bir ortamda yapılmamış olsada, YSK'nın ilan ettiği sonuçlara göre, referandumdan evetçiler galip çokmış ve anayasa halk oyundan geçmiştir.


Çok doğrudur, referandum yerel veya genel bir seçim değildir,hayır oylarının içinde CHP seçmeninin olduğu kadar,belirli oranlarda MHP,SAADET,HDP,AKP ve bağımsızların oyları da vardır.


Referandumda hayır oylarının galip çıkması için sadece CHP çalışmamış, MHP'li muhalifler,SAADET ve HDP de hayır için propaganda çalışmalarına katılmış,bununla da kalmamış, CHP lideri KILIÇDAROĞLU'na CHP'nin ağır topları BAYKAL ve İNCE gibi kişiler de, toplantı ve mitingler düzenleyerek katılmışlar,ayrıca Baro ve Barolar Birliği gibi melsek kuruluşlarının başkanları da hayır için çaba sarfetmişlerdir.


Ama, sonuç olarak hayır oyları az farkla geride kalarak, anayasa halk oylamasından geçmiştir.


Bu nedenle,CHP lideri KILIÇDAROĞLU'nu referandumda başarısız olduğu gerekçesiyle suçlayarak,CHP içinde savaş açma, partiyi karıştırma ve yıpratmaya yönelik çıkışlar,haklı olmadığı gibi, içinde bulunduğumuz bu ağır koşullarda ülkeye ihanettir.


Ülkenin umudu olan ana muhalefet partisi, bu zamansız ve yanlış çıkışlar ve parti içi muhalefet nedeniyle güç kazanmayacak,mevcut gücünden güç de kaybedecektir.


Devleti tüm kadrolarıyla ele geçiren, partili cumhurbaşkanı ve tek adam yoluyla bir parti devleti örgütlenmesi içine giren, yargıyı tamamen sindirerek kendi saflarına katan, laik eğitime son vererek,eğitimi islamlaştıran ve arka bahçesi haline getiren,kindar ve dindar yeni bir nesil yetiştirme idealinde oldukça mesafe kaydeden, devletin tüm imkanlarını,örtülü ve örtüsüz ödeneklerini seçim kazanma adına sonuna kadar kullanmaktan hiç çekinmeyen, ifade ve basın özgürlüğünü sınırlayan, ülkemizdeki yazılı ve görsel medyanın büyük çoğunluğunu yandaş ve tek sesli hale getirerek, propaganda üstünlüğünü eline geçiren,Yüksek Seçim Kurulunu etkisiz kılan AKP iktidarınına karşı bir seçim galibiyetini elde edebilecek yeni bir lider asla düşünemiyoruz.


Bu nedenlerle, KILIÇDAROĞLU'na bayrak açanlara hak vermemekle ve onlara katılmamakla birlikte, ilkesel ve etik olarak, Sayın KILIÇDAROĞLU'nun; 2019 da çok muhtemeldir ki, yeni bir seçim yenilgisi almadan, koltuğu istekli bir partiliye bırakmasında yarar görüyoruz.


Bundan önce de çok yazdık, Sayın KILIÇDAROĞLU da; koltuğa yapışıp kalma konusunda, diğer sağ parti liderlerinden farklı bir tutum sergilememiştir,oysa ki; şahsen biz, KILIÇDAROĞLU'nun seçim başarısızlıkları yaşaması halinde koltuğu kendi isteğiyle bırakacağına çok inanan bir kişiydik, lider olmadan önceki hal ve hareketlerinden,konuşmalarından bizde öyle bir izlenim bırakmıştı, Avrupada olduğu gibi, bizim ülkemizde de seçim başarısızlıkları sonucunda kendi isteğiyle koltuğunu bir başka partiliye bırakma konusundaki demokratik ve etik davranışı Sayın KILIÇDAROĞLU' dan çok beklerdik ve ülkemizde ilk olacak olan bu davranış kendisine çok da yakışırdı ve bugün karşı karşıya kaldığı üzücü parti içi muhalefetin muhatabı da olmazdı.


Dememiz odur ki; Sayın KILIÇDAROĞLU, referandumda başarısız olduğu gerekçesiyle değil ama, eski seçim başarısızlıklarına bakarak, liderliğini daha fazla tartıştırmadan ve partisine zarar vermeden, ilkesel ve etik açısından seçimli olağanüstü kongreye giderek koltuğu bir başka partiliye bırakmalıdr. 04/05/2017



Güner YİĞİTBAŞI

Hukukçu

12 Haziran 2023 Pazartesi

DEĞİŞİM DEMEK KOLAY

 



KILIÇDAROĞLU; babamın oğlu değil,kendisini hiç görmedim ellini sıkıp sohbet etmedim,oy verdiğim CHP'nin genel başkanı olarak gıyaben tanırım kendisini sadece,TV den izlerim.


Bu nedenle,bugüne kadar yazdığım ve şu anda yazmakta olduğum yazılarımda açıkladığım görüşler, elimden geldiğince tarafsız ve özgün görüşlerdir.


KILIÇDAROĞLU;cumhurbaşkanı adayı oldu ve kaybetti.Bunun hiçbir mazereti olamaz.


Ancak bu demek değildir ki;yenilginin nedenlerini objektif olarak irdelemeyeceğiz, KILIÇDAROĞLU'na yönelik haksız ve acımasız eleştiri ve hakaretlere sessiz kalacağız,doğruları açıklamayacağız.


Seçimi kaybedene kadar genel başkanım diyenler,seçim yapılmadan önceki günlerde, KILIÇDAROĞLU'nu, 13.Cumhurbaşkanımız KILIÇDAROĞLU diye takdim edenler,şimdi utanmadan kalkmışlar ve acımazsız bir şekilde yenilginin tek suçlusu olarak KILIÇDAROĞLU'nu göstererek,değişim istiyorlar.


Değişim isteyenlere sormak lazım, değişimden anladığınız nedir,KILIÇDAROĞLU ve etrafındakiler değişsin ama,başka neler değişmeli bir açıklar mısınız?


CHP Tüzüğünü değiştirerek, seçimle gelinecek milletvekilliği ve belediye başkanlığı adaylarının tümünü,partiye seçimlerden en az altı ay önce kaydını yaptırmış ve muntazaman aidatlarını ödemiş parti üyelerinin tümünün katıldığı ön seçimle belirleneceği bir düzeni getirecek misiniz?


Üst üste iki seçim kaybeden genel başkan,il başkanı ve ilçe başkanlarının; tüm yöneticilerler birlikte,otomatikman istifa etmiş sayılacakları ve yeni yöneticilerin seçimleri için gerekli sürecin başlatılacağı kuralını getirecek misiniz?


Bir kişinin en fazla üç dönem milletvekili seçilebileceği kurlaını getirecek misiniz?


Parti genel başkanı adayı olmak için belirli sayıda imza sağlama kuralını tamamen kaldıracak mısınız?


Parti içi demokrasinin önündeki tüm engelleri yıkacak mısınız?


Şimdi sıkı durun,önemli sorularımızdan biri de aşağıda yer almaktadır.


Seçim sonrasında Sözcü TV'ye çıkan ve soruları cevaplandıran KILIÇDAROĞLU'na gazeteci Uğur DÜNDAR tarafından sorulan;”AKP'nin en zayıf döneminde iktidar olamayacaksınız da,ne zaman ve nasıl iktidar olacaksınız”sorusu, KILIÇDAROĞLU'nun yenilgisine sevinen ve bu yenilginin tek sorumlusu olarak KILIÇDAROĞLU'nu suçlayan değişim isteyen kişiler tarafından çok beğenildi ve bu soru ile KILIÇDAROĞLU adeta linç edildi.


Değişim isteyenlere de; biz,Uğur DÜNDAR'ın çok hoşa giden ve aşkışlanan bu sorusunu tersine çevirerek, bir soru soracağız.


Evet,doğrudur,AKP'nin en zayıf döneminde KILIÇDAROĞLU ve partisi CHP, seçimleri kazanamadı ve iktidar olamadı.Peki,AKP'nin en zayıf döneminde CHP ve KILIÇDAROĞLU seçimi kazanamadı ve iktidar olamadı da,kim seçimi kazanarak iktidar oldu,daha güçlü bir başka muhalefet partisi mi seçim kazandı ve iktidar oldu?


Tabii ki;hayır.


Uğur DÜNDAR'ın; en zayıf döneminde olduğunu söylediği AKP;bu zayıf ve yetersiz haline rağmen seçimleri kazanarak, hem mecliste, hem de yönetimde iktidar oldu.


Değişim isteyenlere ve yenilginin tüm suçunu KILIÇDAROĞLU'nun üzerine yıkan insafdan ve Türkiye gerçeklerinden nasibini alamamış olanlara soruyoruz,madem ki; AKP, en zayıf döneminde,buna rağmen seçimi niçin ve nasıl kazanıyor?


Bu sorunun cavabını ver arkadaş,cevap ver bana.


Demek ki;CHP,seçmen çoğunluğuna kendini sevdirmek ve seçim kazanmak için gerçekten değişmeli ve AKP ve ERDOĞAN gibi olmalı,ERDOĞANLAŞMALI,Demokrasinin ve Cumhuriyetin temel değerlerine saygısız olmalı,ATATÜRK düşmanı olmalı,laiklik ilkesini yok etmeli,yargı bağımsızlığını yok etmeli,Merkez Bankasını boşaltmalı,ülkeyi dış borca boğmalı,cari açığı tavan yaptırmalı,halkı yoksul bırakmalı,halkını asgari ücrete mahkum etmeli,enflasyona ezdirmeli,tüm fabrikaları satmalı ve yenilerini de yapmamalı,yandaşlarını zengin etmeli,lüks,israf ve şatafat içinde yaşamalı,tüm özgürlükleri yok etmeli,depremde göçük altında kalacak yurttaşlarına yardım elini uzatmamalı,onları diri diri ölüme mahkum etmeli,siyaseti kışlaya,camilere ve okullara sokmalı,seçim kazanmak için yalan, dolan ve sahte videoları kullanmalı,rakiplerine iftiralar atmalı,yargıyı kendi siyasi çıkarı için silah olarak kullanmalı ve seçimi kazanmalı,öyle mi değişim isteyenler? 12/06/2023


Güner YİĞİTBAŞI

Hukukçu

11 Haziran 2023 Pazar

CHP VE TÜM MUHALEFET OLARAK BU GÜNLERİMİZ EN İYİ GÜNLERİMİZDİR

 



Evet,CHP ve tüm muhalefet olarak, içinde bulunduğumuz günlerimiz,en iyi günlerimizdir.


CHP lideri KILIÇDAROĞLU;tüm hata ve eksiklerine rağmen,kurduğu Millet ve Demokrasi İtifakı lideri olarak elinden geleni yapmış,somut projeler üretmiş ve halka izah etmiş olmasına,iş başındaki Saray Yönetiminden daha kötü bir yönetimin olamayacağı gerçeğine rağmen,ülkemizin seçmen tabanını oluşturan çoğunluğun önyargılarını,alışkanlıklarını,beyninde yer eden yanlış zihniyeti değiştirip kıramamış,devletin tüm yasal yetkilerini ve mali olanaklarını elinde bulunduran ve seçim kazanmak için bu olanakları fütursuzca kullanan,kimlik siyaseti üzerinden acımasız ve haksız,etik dışı tüm propagandaları yapan,en başta TRT olmak üzere,medyanın tamamına yakınını kendisinin reklamı için kullanmayı başaran iş başındaki iktidarın yıkıcı propagandalarına boyun eğerek, seçimi kaybetmiştir.


İktidarıyla,muhalefetiyle tüm politikacılar; her seçimden sonra, umdukları başarıyı elde edemediklerinde,seçmeni kızdırmamak adına,hata bizde, seçmenin hatası,yanlış tercihi yok,seçmenin bize verdiği mesajı aldık,dersimize çalışacağız kabilinden, bize göre;sadece kısmen doğru olan değerlendirmelerle kendilerini oyalamışlar,işin gerçek nedenleri üzerinde durmamışlar,başarısızlığın kendileri dışındaki, ülke koşullarından kaynaklı asıl ve temel nedenlerini, kamuoyu ile paylaşmaktan çekinmişlerdir.


İş başındaki AKP iktidarı tarafından;girdiği her seçimi kazanmak ve kendi kemik seçmen tababını oluşturmak için,karnını doyuramayacak şekilde İşsiz ve güçsüz,parasız ve pulsuz, eğitimsiz bırakılan,dogmatik dini eğitimle beyni yıkanan,dini cemaat ve vakıfların kucağına itilen,doğru düşünme ve muhakeme yapma yeteneğini kaybeden,sosyo ekonomik ve kültürel konumları itibariyle; ekmekle özgürlük arasında bir tercihe zorlanan,siyasal ikitadarın hazineden sunduğu yardımlarla beslenen,ülkeye kabul edilerek kendilerine vatandaşlık hediye edilen ve mali destek sağlanan, bu sayede, siyasal iktidar tarafından seçim öncesinden peşinen oyları çalınan,iktidara biat eden hatırı sayılır bir seçmen kitlesinin yer aldığı ülkemizde, muhalefet daha ne yapsın?


Muhalefet partileri,adı üzerinde muhalefetteler, ülkeyi yöneten konumda değiller,en başta ana muhalefet partisi CHP olmak üzere,tüm muhalefet partilerinin;devleti yöneten konumda olmadıkları için,iktidarın oy deposu ve arka bahçesi olan belirli ve düzenli bir işleri ve gelirleri olmayan,iktidar tarafından bilerek cahil bırakılan veya din eğitimi verilen, seçimlerin sonucuna etkili sayıdaki seçmen çoğunluğunu iş sahibi yapacak,eğitecek,özgürleştirecek devlet yatırımlarını gerçekleştirmeleri,eğitim sistemini dini eğitimden laik eğitime yönlendirmeleri,cahil bırakılan bu kitleyi eğiterek bilinç düzeylerini yükseltmeleri,akılcı düşünmelerini sağlamaları mümkün değildir.Tüm bunların yapılabilmesi için,seçim kazanarak devletin yönetiminin başına geçmek zorunludur.


Bu nedenle,seçmen çoğunluğu,14 Mayıs seçimlerinde emanet de olsa KILIÇDAROĞLU'na ve Millet İttifakına oy vererek onları iktidara taşımalıydı,muhalefete bir şans tanımalıydı.Ama,seçmen bu şansını kullanamadı maalesef.


KILIÇDAROĞLU liderliğindeki muhalefet cephesinin seçimleri kaybetmesi, ülkemize ve demokratik muhalefet cephesine büyük zarar vermiştir.Bu zararın etkilerini önümüzdeki yerel seçimlerde fazlasıyla göreceğiz.


Saray Yönetimi,şimdiden kollarını sıvamış,bizler laik eğitime dönelim İmam Hatip Liselerini azaltalım derken,ERDOĞAN; kendi oy tabanını daha da genişletmek ve güçlendirmek,akılcı düşünemeyen biat eden dindar nesli daha da yaygın hale getirmek için, laik okullarımıza,din adamı atamalarına,bu yolla genç beyinleri din afyonuyla uyuşturma çabaları içine girmiştir.


İşte, Türk seçmen çoğunluğu; bu tehlikeleri görerek iş başındaki iktidarı değiştiremediği için,KILIÇDAROĞLU ile olmadı ama,sorunu lider sorununa indirgeyerek, KILIÇDAROĞLU'nu indirsek dahi,KILIÇDAROĞLU olmadan da, hiç olmayacak ve bu günlerimizi dahi arayacağız.


Değişimi sadece CHP'den beklemek,sorunu sadece lider sorunu olarak görmek, yanlıştır ve büyük haksızlıktır.


Seçmen de,içinde bizzat canlı olarak yaşadığı ve acısını tattığı gerçekleri görerek, lütfedip biraz değişmeli,bazı önyargılarını kırmalı,Allahın kendisine verdiği aklını kullanarak sorgulamalıdır.


Yok bunun başka yolu inanın.


Haddimiz olmayarak son sözümüz ve tavsiyemiz de KILIÇDAROĞLU'na olacak.


Sayın KILIÇDAROĞLU;seçimi maalesef kaybettiniz ama,şu anınız; sizin için, en iyi ve şerefli anınızdır.Sizi seven ve size oy veren bir seçmeniniz olarak,naçizane tavsiyem,derhal CHP genel başkanlığından istifa ederek, en kısa sürede kurultayınızı toplayınız ve köşenize çekiliniz.


Bu koşullarda daha fazla risk alıp adınızı ve şerefinizi ayaklar altına almayınız. İstanbul'u geri almaya kararlı olan ve bunun için her yolu deneyecek olan,tüm devletin gücünü ve imkanlarını,medyayı elinde bulunduran ERDOĞAN karşısında,gelecek günler,2024 yerel seçimleri,ne yaparsanız yapınız,ittifaklar da yapsanız, daha büyük yenilgilere gebedir maalesef.


14 ve 28 Mayıs seçimlerinin şerefli bir mağlubu,İstanbul seçimlerinin galibi, İMAMOĞLU'nun mimarı sıfatınızla yetinerek,köşenize çekiliniz ve zamanın sizi haklı göstereceği anını,uzaktan izleyiniz lütfen. 11/06/2023


Güner YİĞİTBAŞI

Hukukçu


9 Haziran 2023 Cuma

CAN ATALAYIN TAHLİYE EDİLMEMESİ ANAYASAYI İHLALDİR

 



TİP'den Hatay milletvekili seçilen gezi olaylarından tutuklu Can ATALAY'ın, Anayasanın 83. maddesine göre tahliye edilerek mecliste yemin edip milletvekilliği görevine başlatılması, anayasal bir zorunluluktur.


Can ATATLAY; Gezi Olayları diye anılan davanın tutuklu sanığı olup,hakkında verilen karar henüz kesinleşmemiştir,yargılanmasına devam edilmektedir.


Can ATALAY,henüz iddia aşamasında bulunan suçluluğu kesinleşmeyen,işlediği ileri sürülen fiili, milletvekili seçilmeden önce işlemiştir.


Milletvekili dokunulmazlığını düzenleyen Anayasanın 83.madesine göre,seçimden önce veya sonra bir suç işlediği ileri sürülen bir milletvekili,meclisin kararı olmadıkça tutulamaz,sorguya çekilemez, tutuklanamaz ve yargılanamaz.


Bu nedenle,hakkında karar verilmişse de,verilen karar henüz denetim yolları tükenerek kesinleşmemiş,hakkında verilen karar kesin hüküm haline gelmemiş olan Can ATALAY milletvekili seçilmiş olduğundan,anayasanın 83.maddesine göre, milletvekili dokunulmazlığı kazanmış olup,hakkında devam eden yargılamanın durması ve tahliye edilmesi zorunludur.


Bunun tek istisnası olan; ağır cezayı gerektiren bir suçüstü hali, söz konusu değildir.


Keza,seçimden önce soruştırmasına ve kovuşturmasına başlanmış olmakla birlikte,Can ATALAY'a inat edilen fiil; anayasanın 14.maddesinde belirtilen Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmayı ve insan haklarına dayanan demokratik ve lâik Cumhuriyeti ortadan kaldırmayı amaçlayan fiilerden de değilidir.Bu nedenlerle,milletvekili seçilen Can ATALAY'ın anayasanın 83.maddesinden yararlanamayacağı ve tahliye edilmesinin önünde anayasal bir engel olduğunu savunmak, asla mümkün değildir.


Can ATALAY'ın tahliye edilmemesinin önündeki engel ve neden;Adalet Bakanının da ağzındaki baklayı çıkararak iddia ettiği gibi, anayasanın 14.maddesi olamaz.


Bilakis,gezi eylemlerinin temelinde; özgürlüklerin ve yeşilin korunması,devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez büyünlüğü içinde insan haklarına dayanan demokratik ve laik daha özgür bir cumhuriyetin oluşturulması, amaçlanmakta olup,demokratik ve anayasal barışçıl bir protestonun sergilendiği Gezi olaylarında,doğrudan iş başındaki hükümeti devirme ve çalışamaz hale getirmek de amaçlanmamıştır.


Sonuç olarak,Can ATALAY'ın; milletvekili seçilmesine rağmen, koşulları bulunmayan anayasanın 14.maddesi engel gösterilerek,anayasanın 83.maddesine göre tahliye edilmemesi ve milletvekilliğinin önlenmesi, açık bir anayasa ihlalidir.09/06/2023


Güner YİĞİTBAŞI

Hukukçu

5 Haziran 2023 Pazartesi

EKMEK Mİ ÖZGÜRLÜKLER Mİ?

 



Ülkeyi yönetecek olanların (Cumhurbaşkanı ve parlamentonun) seçimlerle belirlendiği demokratik bir ülkeden bahsedebilmek için;seçimlerin, her parti için eşit koşullarda ve özgür bir ortamda yapılması ve seçimlerin sonuçlarını belirleyecek orandaki seçmen çoğunluğunun, ekmekle özgürlükler arasında bir tercihe zorlanmadıkları bir ekonomik ve kültürel gelişmişlik düzeyinin yakalanmış olması zorunludur.


Başta ana muhalefet partisi olmak üzere,tüm muhalefete,seçim kazanmak istiyorsanız değişin,değişim şart diyenlere sormak gerekiyor.


İşsiz ve güçsüz,belirli bir sabit ve garantili geliri olmayan, karnını doyuramayan, eğitimsiz bırakılan,dogmatik dini eğitimle beyni yıkanan,dini cemaat ve vakıfların kucağına itilen,doğru düşünme ve muhakeme yapma yeteneğini kaybeden,sosyo ekonomik ve kültürel konumları itibariyle; ekmekle özgürlük arasında bir tercihe zorlanan,siyasal ikitadar tarafından,devlet olanaklarıyla finanse edilen maddi yardımlarla beslenen,ülkeye kabul edilerek kendilerine vatandaşlık hediye edilen ve mali destek sağlanan, bu sayede, siyasal iktidar tarafından seçim öncesinden peşinen oyları çalınan hatırı sayılır bir seçmen kitlesinin yer aldığı ülkemizde, muhalefet ne yapsın?


Muhalefet partileri,adı üzerinde muhalefetteler, ülkeyi yöneten konumda değiller,en başta ana muhalefet partisi CHP olmak üzere,tüm muhalefet partilerinin;devleti yöneten konumda olmadıkları için,iktidarın oy deposu ve arka bahçesi olan belirli ve düzenli bir işleri ve gelirleri olmayan,iktidar tarafından bilerek cahil bırakılan veya din eğitimi verilen seçimlerin kaderine etkili sayıdaki seçmen çoğunluğunu iş sahibi yapacak,özgürleştirecek, devlet yatırımlarını gerçekleştirmeleri,eğitim sistemini dini eğitimden laik eğitime yönlendirmeleri,cahil bırakılan bu kitleyi eğiterek bilinç düzeylerini yükseltmeleri mümkün değildir.Tüm bunların yapılabilmesi için,seçim kazanarak devletin yönetiminin başına geçmek zorunludur.


Bu nedenledir ki;iş başındaki ERDOĞAN liderliğindeki köprü başını tutan saray yönetimi; koltuğu bırakmamak yönetimdem uzaklaşmamak,ileriye dönük seçimleri de kazanmak için,etik dışı tüm strateji ve taktikleri uygulayarak elinden geleni yapmaktadır.


İstanbul Belediye başkanı İMAMOĞLU,gizliden gizliye KILIÇDAROĞLU'na bayrak açmış ve değişim de değişim,tek değişmeyen şey değişimdir diyor.


Boş laf bunlar.Her seçim sonunda duyuyoruz,bu lafları, seçmenin mesajı alınmıştır değişeceğiz safsatasını.


Bu ülkede bilinçsiz seçmenin hiç mi kabahati yok?Allahınız aşkına.


Güzel bir laf vardır ve çok doğrudur,ölümlü bir olayda,ölenenin hiç mi günahı yok? diye sorulur ve gerçek payı vardır bu soruda.


Şimdi değişim isteyen İMAMOĞLU;dört yılı aşkın bir süredir İstanbulda başarılı hizmetler yapan bir belediye başkanıdır.Son seçimlerde de cumhurbaşkanı yardımcısı adayı olarak propaganda çalışmalarına katılmış,özellikle kendi memleketi Trabzon ve diğer Karadeniz şehirlerinde başarılı mitingler yapmış olmasına rağmen,CHP ve Millet İttifakına sağladığı oylar ortadadır,İstanbul il bazında da AKP'ye büyük farklar atan oy oranına ulaşamıştır.


CHP birçok ilde büyükşehir belediye başkanlıklarını kazanmış ve başarılı hizmetler sunmuştur.Ancak,bu illerimizde dahi,genel seçimlerde iktidarla oy farkını çoğaltamamış, sunduğu iyi hizmetler oya dönüşmemiş ve ülke genelinde iktidarın gerisinde kalarak, seçimleri kaybetmiştir.Bu nedenle,önümüzdeki yerel seçimlerde İstanbul dahil aynı büyük şehirlerin başkanlıklarını kazansanız ne olacak?sadece halka hizmet etmenin hazzını duyacaksınız,karşılığını göremeyecek ve genel seçimlerde yine nal toplayacaksınız.


Ülkemizde; maalesef,büyük şehir belediye başkanlıkları,imar yolsuzluğu ve ihaleler üzerinden partiye ve kendi cebine rant elde etme alışkanlığına sahip,işlerini bilen partilere yarar sağlayan bir düzenek olarak çalışmaktadır.


AKP ve önceki sağ iktidarlar tarafından,bilinçli olarak din ticareti üzerinden yapılan propagandalar,işsiz ve cahil, devletin parasal yardımına muhtaç,ekmekle demokrasi arasında bırakılan ve tercihini ekmekten yana kullanan yoksul ve bilinçsiz seçmen kitlesinin uzun yıllara malolmuş ve kemikleşmiş seçmen davranış alışkanlıklarının; bugünden yarına, kırılması ve değiştirilmesi, muhalefetin boyunu aşmaktadır bize göre.


Bu nedenle, siz değişseniz de,muhalefet partileri olarak, yılların oluşturduğu bu seçmen yapısını ve zihniyetini;iktidar olmadan ve ülkenin koşullarını değiştirip düzeltmeden değiştirmeniz ve seçim kazanmanız, asla mümkün değildir.


Tam bir yumurta tavuktan mı,tavuk yumurtadan mı çıkar fasit dairesi içinde debelenen bir muhalefetle yüz yüzeyiz maalesef.


İMAMOĞLU dahil,kimse boşuna değişim diye sayıklamasın.


Anam anam kadın anam,kadın anam anam anam.


CHP'nin başında,ha KILIÇDAROĞLU kalmış, ha İMAMOĞLU gelmiş, hiç fark etmez.Muhalefetin yetkilerini ve olanaklarını aşan,değiştirilmesi için iktidar olmayı gerektiren bugünkü ülke koşulları ve buna bağlı olarak da seçmen yapısı değişmediği sürece,yıllardır kazanan adam,korkarım kazanmaya devam edecektir.05/06/2023


Güner YİĞİTBAŞI

Hukukçu


2 Haziran 2023 Cuma

ÜLKEMİZDE POLİTİKANIN ACIMASIZLIĞI

 


Oyunu;dürüst, kurallarına göre ve bir hukuk çerçevesinde oynayarak etik ve ilkeli politika yapanlar,maalesef seçim sonuçlarında hayal kırıklığına uğrayabiliyorlar.


Bu nedenle;özellikle ülkemizde, politika yapmak, gerçekten,sürprizlerle dolu ve çok acımasız.


Bunun son örneğine, 14 ve 28 Mayıs seçimleri sonunda, hepimiz tanık olduk.


Bugün,Mecliste yemin töreni vardı.


Törenden görüntüleri, televizyon ekranlarından izlerken, yüreğim sızladı.İyi ki;politika yazıyorum ama, aktif politikacı değilim diye şükrettim.


Millet İttifakının ortak Cumhurbaşkanı adayı KILIÇDAROĞLU;hepimizin malumu etik dışı nedenlerle seçmi kazanamamış ve Cumhurbaşkanı adayı olması nedeniyle de milletvekili olamamıştı.Bu nedenle, Meclis Genel Kurulunda CHP grubunun başında yer alamamıştı,kendisini locada töreni yalnız adam olarak izlerken gördüm.Oturduğu yerde, kendisi dahil dört kişiydiler.Etrafındaki, seçim öncesinin o coşkulu kalabalıkları dağılmıştı,yanında sadece Grup Başkan Vekili Özgür ÖZER ve Genel Sekreter Selin Sayek BÖKE vardı.


Birden gözümün önünde, seçim öncesi peryodik olarak yapılan görkemli altılı masa liderler toplantıları,seçim propagandası sırasında yapılan görkemli ve kalabalık mitingler ve milyonlarca insanın toplandığı,yapılan konuşmaları ilgiyle ve coşkuyla izleyen seçmen kalabalıkları,atılan sloganlar,hak ve adalet çığlıkları,kazanılacağına emin gözüyle bakılan seçimin sonrası hayaller,canlanıverdi.


Ülkemizde yapılan politikanın özeti bu.


Ülkemizde politikanın bir kuralı,etiği yok,her yiğidin bir yoğurt yiyiş tarzı var, seçimi kazanmak için herşey mübah.


Tabiri caizse,ülkemizde iktidarı eline geçirmiş ve devletin imkanlarını tek yanlı olarak sahiplenmiş iktidarlar tarafından, kurallara bağlı düzenli bir politika yapılmıyor,bir benzetme yapmak gerekirse,terörsitlerin yöntem olarak kullandıkları kural tanımayan,düzenli bir orduya karşı yapılan harbe benzemeyen,düzensiz bir orduya karşı yapılan düzensiz bir gerilla harbi gibi,tehlikenin nereden ve nasıl geleceği kestirilemeyen,kural tanımayan, etik dışı bir tür gerilla politikası yapıldığı için,muhalefetin seçim kazanması gerçekten çok zor.


Ülkemizde;bir gece, ertesi gün Cumhurbaşkanı olacağım hayaliyle uykuya yatıyorsun,ertesi gün bir bakıyorsun ki; tüm emeklerin ve hayallerin yok olup gitmiş. 03/06/2023


Güner YİĞİTBAŞI

Hukukçu





1 Haziran 2023 Perşembe

KILIÇDAROĞLU'NA NAÇİZANE TAVSİYEMİZ

 



Baştan önce şu saptamayı yapmalıyım.


KILIÇDAROĞLU; İstanbul adayı olarak kuyudan İMAMOĞLU'nu çıkararak, kendi kaderinin ağlarını örmüş oldu.


Özellikle Kürt yurttaşların oyları ve hakkını yemeyelim, kendi oylarına sahip çıkması sayesinde iki kez İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığına seçilen İMAMOĞLU;iktidarın hışmına uğrayarak mağdur edilmesi, gayretli çalışmaları,biraz fazla da olsa, güzel konuşması,genç ve dinamik yapısı nedeniyle temayüz etmiş ve KILIÇDAROĞLU'nun dahi önüne geçerek,maalesef onu gölgesinde bırakmış, cumhurbaşkanlığı seçimleri gelip çattığında, KILIÇDAROĞLU'nun gizli rakibi olmuş,KILIÇDAROĞLU'nun seçimi kaybetmesi sonunda da, adı CHP Genel Başkanlığı için telaffuz edilmeye başlanmıştır.


Allah, yürü ya kulum demiş ve İMAMOĞLU;Son bir iki seneden bu yana, yazılı ve görsel medyada ismi en çok telaffuz edilen popüler bir kişiliğe bürünmüştür.


O kadar ki;durumu yakından takip etmeyen bir yabancı,Türk medyasını izlese, İMAMOĞLU'nun artık insanları bezdiren adının hergün her saat başı tekrarı nedeniyle,bu adam kimdir diye merak içinde kalacağı bir durumla yüz yüzeyiz.


Bu saptamadan sonra KILIÇDAROĞLU'nu gerçekten seven ve hak etmediği bugünkü durumuna üzülen bir kişi olarak diyorum ki;parti üyeliğin dahil, CHP Genel Başkanlığından ayrıl,arkana bakmadan git ve başını dinle.


Genel seçimlere beş yıl var.KILIÇDAROĞLU'nun, bu beş yıl içinde partideki konumunu sürdürmesi ve seksen yaşına basacağı gelecek 2028 seçimlerinde de başarılı olamayacağı, kesindir.


Dokuz ay sonra yapılacak olan yerel seçimlerde,ERDOĞAN'ın; aynı taktik ve stratejiyi kullanarak,muhalefetin seçim yenilgisi sonunda içine düştüğü bugünkü dağınıklık ve moral bozukluğundan da yararlanarak, İstanbul seçimlerini kazanacağını tahmin etmek zor olmasa gerek.


Bana sorarsanız,2019 yerel seçimlerinde CHP'nin;İstanbul dahil,birçok büyükşehir belediye başkanlıklarını kazanmasının,genel ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, artı hiçbir kazanç sağlamadığını görüyoruz.


CHP,2019 yerel seçimlerinde, İsanbul ve on bir büyük şehirin başkanlığını kazanarak aldı da, ne oldu?


Çok afedersiniz,başkanlığın külfetlerini yüklendi, eşşek gibi,canla başla çalıştı,ERDOĞAN iktidarının dinci dernek ve vakıflara akıttığı para musluk ve hortumlarını keserek, halkın vergilerinden oluşan paralara sahip çıktı ve özellikle pamdemi döneminde ve deprem felaketinde halka hizmet sundu da ne oldu sanki?


14 ve 28 Mayıs 2023 seçimlerinde, fazla milletvekili mi çıkarabildi, KILIÇDAROĞLU'nu, ittifaka rağmen Cumhurbaşkanı mı seçtirebildi?Hayır hiçbirini yapamadı.


Sadece,belediye başkanlıklarının sorumluluğunu ve ağır yükünü taşıdı ve hizmet yükü altına girdi, hiçbir artı karşılık bulamadı.


Bir önceki yazımda da belirttim,belediye başkanlıklarındaki başarılı çalışmalarını halk takdir edip, CHP olarak sana bir üstünlük tanımıyorsa,belediye başkanlığını az farkla kazandığın oy sayısını artırarak, iktidarla arandaki oy farkını çoğaltamıyorsan,örneğin; belediyelerini kazandığın büyük şehirlerin çıkardığı toplam milletvekili sayılarının en az yarısını kazanamıyorsan, genel seçimlerde güçsüz olduğun küçük şehirlerde ve kırsal kesimde AKP'den yediğin oy kayıplarını, totalde kapatarak öne geçmen imkansız oluyor.Bugün olduğu gibi.


Bu nedenle,bilinçsiz seçmen kitlesinin oylarıyla tarihin tekerrür edeceği önümüzde ki 2024 yerel seçimlerini dahi beklemeden, KILIÇDAROĞLUN'un şerefli mağlubiyetle yetinerek, parti genel başkanlığından ayrılmasını, arkasına dahi bakmadan istirahate çekilmesini,onu seven bir seçmeni olarak,çok samimi bir şekilde ve haddim olmadan gönülden diliyor ve tavsiye ediyorum. 02/06/2023


Güner YİĞİTBAŞI

Hukukçu