29 Haziran 2025 Pazar

CHP KONGRESİ HAKKINDA AÇILAN İPTAL DAVASI

 


Anayasamıza ve ilgili yasalarımıza göre; siyasi partilerle ilgili tüm seçim işleri yargı denetiminde yapılır.Buna da seçim yargısı denir.


Seçim yargısının görev ve yetkileri sınırlı olup, seçimlerin yasal usul ve nizamıyla ilgili hukuksuzlukları inceler ve karara bağlar. Bunlar,ilçe,il ve Yüksek Seçim Kurullarıdır.


Seçim yargısı dışında, Siyasi Partiler Yasasının 121 maddesindeki genel atıf nedeniyle,seçim yargısının görev ve yetkileri dışında kalan,hakikate ulaşmak için daha derinlemesine soruşturma ve kovuşturma yapılmasını,tanık,bilirkişi dinleme ve sair yargısal soruşturma ve kovuşturma işlemlerinin yapılmasını zorunlu kılan sahtecilik,yolsuzluk ve rüşvet iddialarının yer aldığı seçim yolsuzluk ve usulsüzlükleri söz konusuysa, Adli Yargının devreye girmesi zorunludur.


Özgür ÖZEL'in genel başkan seçildiği,KILIÇDAROĞLU'nun kaybettiği son kurultayın iptali için açılan davayı irdelediğimizde;bu davanın temel dayanağının,kurultayda oy kullanan,oy ve iradeleriyle seçimin sonucunu belirleyen bazı delegelere madi menfaat sağlandığı, yani,kendilerine rüşvet verildiği ve karşılığında oy desteklerinin sağlandığı iddia edilmektedir.


Ortalık,buna rağmen butlan ve mutlak butlan sözleriyle toz duman olmuştur.Sadece hukukçuların bildikleri bu kavramları, en sade vatandaşlarımız dahi, bu sayede öğrenmişleridir.


Bize göre; konu, butlan veya mutlak butlan değildir.


Kendilerine, oylarını alabilmek için maddi menfaat sağlandığı iddia edilen seçilmiş kurultay delegeleri,Türk Ceza Kanununun 6. maddesinde tanımlanan seçilmiş kamu görevlileridir.Zira,siyasi partiler anayasamıza göre demokrasinin vazgeçilmez unsurları olup,siyasi partilerin en üst karar organı olan büyük kongre delegeleri de bu anlamda,yani Türk Ceza Kanunu anlamında birer kamu görevlisidir.Bu nedenle de büyük kongre üyesi olan delegelere oyları karşılığında bir maddi menfaat sağlanmışsa,ortada Türk Ceza Kanununun 252 maddesinde tanımlanan rüşvet alma ve verme suçu söz konusudur.


Tabi bunun bir iddia halinde kalması, kongrenin iptali için Asliye Hukuk Mahkemesinde dava açılmasına ve bu davanın yürütülmesine gerekçe yapılamaz.


Öncelikle, bu rüşvet iddiasının, yetkili ve görevli Cumhuriyet Savcısı tarafından soruşturularak, gerekli delillere ulaşılabilirse rüşvet alma ve verme suçundan dava açılması ve görevli ve yetkili adliye mahkemesinde rüşvet iddiasının kovuşturulması ve bu iddiaya taraf olan rüşvet verenlerle alan delegelerin hiçbir şüpheye yer vermeyecek kesin ve inandırıcı delillerle mahkum edilmeleri ve bu mahkumiyet kararının da denetim yollarından geçerek kesinlik kazanması zorunludur.


Örneğin,hakkında sadece bir tanık anlatımıyla ceza mahkumiyetine uğrayan bir kişinin,dinlenen tanık ve/veya tanıkların yalancı tanıklık yaptıklarını iddia ederek hakkındaki yargılamanın yenilenmesini talep edemeyeceği,tanıklık eden kişilerin gerçekten yalan tanıklık ettikleri,o kişiler hakkında yalan tanıklıktan dava açılarak suçlarının sabit görülüp yalan tanıklıktan mahkum edilerek bu kararın kesinleşmesinin beklenmesinin zorunlu olduğu gibi,CHP kongresinin iptalinin dava konusu yapılabilmesi için de,kongrede oy kullanan CHP delegelerinden kaçına,kimlere ve kimler tarafından rüşvet verildiğinin somut bir şekilde kesinleşen mahkumiyet kararıyla ortaya konulması,bu konunun ön mesele yapılması hukuken zorunludur.


Böyle bir soruşturma ve kovuşturmanın asılsız çıkması veya bin delegeden bir veya iki kişinin rüşvet aldığının kesin hükümle belirlenmesi halinde, bir iki delegenin rüşvet karşılığı sakatlanan oylarının seçim sonuçlarına etkisinin olmadığı,bu rüşvet eylemiyle seçim sonuçları arasında bir illiyet rabıtasının bulunmadığının anlaşılması halinde, o kongre niçin iptal edilecek miş?Bu saçmalığı hukuken anlamak mümkün değil.İki sakat oy ile verilecek bir mutlak butlan kararının yaratacağı kaosu düşünebiliyor musunuz?


Bana göre CHP'ye yapılmakta olanlar hukuken çok yanlış ve tamamen siyasi ve düzmece bir kumpastır.29/06/2025


Güner YİĞİTBAŞI

Hukukçu



11 Haziran 2025 Çarşamba

BUGÜN İTİBARİYLE ÖZGÜR ÖZEL

 



CHP Genel Başkanı Özgür ÖZEL hakkında, ben dahil, aklı başında çok kişi aleyhe çok şeyler yazdık ve konuştuk.


Millet olarak bu bizim biraz genlerimizde var, çok acele ve ön yargılı davranıyoruz,biraz gelişmeleri bekleme huyumuz yok maalesef.


Özgür ÖZEL'in genel başkan seçildiği kurultayda,çok sayıda delege ile temsil edilen İstanbul örgütünün ve partinin güçlü ismi İMAMOĞLU'nun, blok halinde, Özgür ÖZEL'e destek vermeleri,bu seçimde etkin rol oynamaları,acaba Özgür ÖZEL İMAMOĞLU'nun emanetçisi midir?kuşkularını doğurmuş,keza Özgür ÖZEL'in genel başkan olmasına rağmen,Türk siyasetinde hiç alışık olmadığımız bir şekilde, ileriye dönük olarak hiçbir makamda gözü olmadığını,tek arzusunun ATATÜRK'ün partisi CHP'yi yıllar sonra birinci parti ve iktidar partisi yapmak olduğunu açıklaması,ilk başta pek inandırıcı ve samimi bulunmamış,bunun politikanın doğasına aykırı olduğu düşünülerek, Sayın ÖZEL'e kuşku ile bakılmıştır.


Keza, Özgür ÖZEL'in; iş başına gelir gelmez,ERDOĞAN'ın 22 yıllık uygulamalarını ve siyaset stratejisini hiç bilmiyormuş gibi,kırk yıllık Yani'nin Kani olacağına inanarak ERDOĞAN'a dostluk elini uzatıp yumuşama ve normalleşme sürecini başlatması,Özgür ÖZEL'e yönelik kuşku ve tereddütleri körüklemiştir.


ERDĞAN'ın; siyasetteki uzlaşma tanımayan,gerilim ve kutuplaştırma politikasına geri dönerek,bir türlü içine sindiremediği, hazmedemediği yerel seçim yenilgisinin,özellikle İstanbul belediyesini kaybetmesinin intikamını almak için, en başta İstanbul olmak üzere, CHP belediyelerine yönelik olarak;mali,siyasi ve adli savaş açarak CHP belediyelerini çalışamaz hale getirme ve kumpas davalarla Esenyurt,Beşiktaş,Şişli belediye baaşkanlarından başlayarak, BBBaşkanı İMAMOĞLU'nu da, uyduruk soruşturmalarla Silivri zindanına göndermesi ile ortaya çıkan siyasi kaos ortamında, CHP Genel Başkanı olarak Özgür ÖZEL'in siyaset sahnesine çıkışına ve gerçek performansını ve samimiyetini göstermesine tanık olduk.


Bir genel başkan ve liderin gerçek yüzünü, becerisini,performansını,politik direncini,partisi ve ülkesi yararına alabileceği olumlu kararlarını,samimiyetini, gücünü ve cesaretini gösterebileceği demokrasinin ve hukukun,millet iradesinin ayaklar altına alındığı bu zor dönemde;düzenlediği ve partili partisiz milyonları meydanlarda topladığı ardı arkası kesilmeyen mitinglerle seçmen iradesine sahip çıkan Özgür ÖZEL, başarısını ve samimiyetini tescil ettirmiş ve hakkındaki tüm kuşkuları ve ön yargıları gidermeyi başarmıştır.


Tüm bunlara ilaveten,Manisa BBBaşkanı Ferdi ZEYREK'in elim bir elektrik kazasında ağır yaralanması üzerine; tedavisi ve ölümünden sonraki süreçte,hemşehrisi ve genel başkan olarak aday yapıp bizzat seçtirdiği memleketinin belediye başkanı ve çocukluk arkadaşına yönelik olarak;onun zamansız ve ani kaybından duyduğu derin acıyı,herkezin gözleri önünde akıttığı gözyaşlarıyla ve tüm doğallığıyla hiç çekinmeden gösterebilmesi,insanlarımıza erkekler de ağlarmış dedirtmesi,duygusal ve yürek taşıyan, içinde biraz insan ve dost sevgisi olan insanlığını ortaya koyması, Özgür ÖZEL'in;politikacalarda fazla görmediğimiz, duygusal,fedakar,dost ve insani yönünü de gözler önüne sermiştir.


Özgür ÖZEL; bir liderde bulunması gereken politik ve insani tüm vasıflara sahip olduğunu,sözde değil,özde kanıtlamış,”ayinesi iştir kişinin söze bakılmaz” vecizesini olumlu olarak kanıtlayan bir politikacı olarak Türk siyasetine adını yazdırmayı başarmıştır.


Hukuk,yasa ve anayasa tanımayan, kendi politik yararı için her kanunsuzluğu göze alabilen siyasi rakibi AKP Genel Başkanı ERDOĞAN ile mücadele etmek zorunda olan Özgür ÖZEL'in;yükü çok ağırdır,görevi çok zordur.Ancak, politikacının asıl görevi de, bu zoru başarmaktır.Öyle görünüyor ki;Özgür ÖZEL, tüm ekibiyle bu zoru başaracaktır.12/06/2025


Güner YİĞİTBAŞI

Hukukçu



10 Haziran 2025 Salı

MANİSA BBBAŞKANI FERDİ ZEYREK'İN KAYBININ DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ

 



Güzel Manisa'mızın; genç, çalışkan ve herkesçe sevilen,kibirsiz Büyük Şehir Belediye Başkanı Ferdi ZEYREK'in, hiç beklenmeyen bir anda,zamansız ve çok genç yaşında, daha hizmeterinin çok başlarında,elim bir elektrik kazasında akıma kapılarak ölümü;bir CHP seçmeni ve herşeyden önemlisi de bir insan olarak, beni çok üzdü, aynı üzüntüyü tüm Manisa'lıların ve Türk halkının derinden yaşadığına, bugün yapılan çok kalabalık, gözyaşlarının ve insanların sel olarak aktığı cenaze töreni tanıklık yaptı.


Öncelikle; bugün toprağa vediğimiz değerli başkan Ferdi ZEYREK'e Allahtan rahmetler,ailesine,Manisa'lılara ve tüm halkımıza başsağlığı diliyoruz.Mekanı cennet olsun inşallah.


Manisa'nın, benim yaşamımda önemli ve özel bir yeri ve önemi vardır.


Daha değerli başkanın doğmamış ve hayata gözlerini açmamış olduğu 1971 senesinin Ekim ayında, 22 yaşında Piyade Yedek Subay Asteğmeni olarak ilk kez Manisa'ya gelmiş ve batı kışla olarak anılan 8.Piyade Alayındaki görev yerime katılmıştım. Henüz bekar olduğum ve yer de müsait olduğu için, Manisa Orduevine yerleşmiş ve sabahları batı kışlaya giderek görev başı yapıyor, akşamları da ikamet ettiğimiz Orduevine geliyorduk ben ve diğer asteğmen arkadaşlarımla birlikte.


Manisa Orduevi; betonların hakim olmadığı, yeşillikler arasında güzel bir bahçesi olan,yazlık bahçesinin ortasında bir havuz ve havuzun ortasında da dans pisti bulunan o zamana göre oldukça güzel bir yerdi.Akşam yemeklerimizi, genellikle Orduevinde yerdik, kapalı bir sinema salonu da vardı ve yemeklerden sonra sinemaya giderdik,film başlamadan önce çok güzel müzik sunan bir orkestrası vardı,zira er eğitim tümeni olduğu için her meslekten insanların ve müzisyenlerin asker olarak geldikleri ilk durak olmanın avantajını yaşıyorduk.Manisa'nın sivil halkının da sanırım bazı koşullarla sinemaya gelme hakları vardı, bu da Manisa halkıyla askerlerin kaynaşmasına çok güzel imkan tanıyordu.


Manisa o tarihlerde çok küçük bir ilimizdi,İzmir'e yakın olmanın ve onun gölgesinde kalmanın zorunlu ve zararlı bir sonucuydu bu durum.


Ancak, daha sonraki yıllarda İzmir ilinde görev yaparken ve halen İzmir ilinde yaşarken gördüm ki;Manisa, o 1971 ve 72'lerin Manisa'sı değil,çok büyümüş nüfusu artmış bir sanayi kenti olmuş,bırakınız İzmir'in gölgesinde kalmayı,Manisa'nın gölgesi İzmir'in üzerine düşmüş, İzmir insanının işvereni haline gelmiş.


Bu kısa anımızdan sonra tekrar asıl konumuza dönecek olursak.Hepimizi çok üzen değerli başkan Ferdi ZEYREK'in geçirdiği talihsiz kaza üzerine,kısa süren tedavi sürecinde ve ölümünden sonra cenazesinin kaldırılması için düzenlenen cenaze töreninde, başta Manisa olmak üzere,tüm ülke olarak tek yürek haline geldiğimiz, gözyaşlarının sel olduğu büyük üzüntü,duygusal bütünlük ve beraberlik,Ferdi başkanın kaybından geriye kalan tek tesellimiz oldu.


Tüm Türkiye olarak gördük ki;yüz yüze tanımasak,hiç karşılaşıp tokalaşmamış olsak dahi,bir insanın,diğer insanlar tarafından sevilmesi için,çok değil,parayla pulla alınıp satılmayan,büyük yatırımlar gerektirmeyen,insanlığını kaybetmemiş,bu dünyanın faniliğine inanarak insanca yaşamaya devam etmiş,hangi makama gelirse gelsin kibirlenmemiş,diğer insanlara değer vermiş,onları küçük görmemiş,makamlarını kendi ikballerine alet etmemiş,diğer insanlar için çalışmış,görevini iyi yapmış,diğer insanların mutluluğundan mutlu olmuş olmak, yeterli olmaktadır.


Tüm politikacıların;Ferdi başkanın, milyonlarca insanın tek yürek olarak çarptığı,göz yaşlarının sel olarak aktığı cenaze töreni görüntülerini özel arşivlerine alarak,zaman zaman ve defalarca izlemelerini,insanlıklarını,fani bir dünyada yaşadıklarını hayatın bir pamuk ipliğine bağlı olduğunu asla unutmamalarını, naçizane olarak öneriyoruz. 10/06/2025


Güner YİĞİTBAŞI

Hukukçu