Ülkemizi
yasa boğan ve 31 kişinin ölümü ile sonuçlanan canlı bomba
katliamı üzerine, görsel ve yazılı basında dünden bu yana yer
alan ve en çok söylenen söz, hiç şüphe yok ki; “bu katliamı
yapanları lanetliyoruz” sözüdür.
Hayır,biz;
bu katliamı yapan dinci IŞİD terör örgütünü ve teröristlerini
asla lanetlemiyoruz.
İslam
olup olmadığına bakmaksızın, kendisinden yana ve kendi inanç ve
mezhebinden olmayan, kendisini desteklemeyen her önüne gelen kişi
ya da kişileri, acımasızca katleden, kafa kesen, azgın IŞİD
örgütü ve militanlarının işi bu, adamlar işlerini yapıyorlar,
ülkemize bir demet gül ile gelip, bir ihtiyacınız var mı,size
nasıl yardımcı olabiliriz? Diye soracak değiller herhalde.
Bu
nedenle, Allahsız IŞİD terör örgütünün, kendi uzmanlık alanı
olarak gerçekleştirdiği ve 31 masum vatandaşımızın ölümüne
neden olan bu katliam eyleminden dolayı, IŞİD terör örgütünü
ve militanlarını asla kınamıyor ve lanetlemiyoruz.
Biz;
basında da yer alan, tüm istihbari bilgilere rağmen, adeta
geliyorum diye bağıran ve göz göre göre gelen bu katliamı
önleyemeyen, ağzı ishal olmuş gibi her ortamda ve her vesileyle
sürekli konuşan, ancak hiçbir çözüm üretemeyen, kendi politik
yararını ve çıkarlarını,ülkenin ve ülke vatandaşının
yararının üzerinde gören, yanlış Suriye ve Ortadoğu
politikaları yüzünden, ülkemizi Suriye bataklığına çeken, en
başta IŞİD olmak üzere, acımasız dinci terör örgütlerini
ülkemizin başına bela eden, Suriye sınırımızı yol geçen
hanına ve adeta kevgire çeviren kişileri ve iş başındaki
siyasal iktidarı kınıyor ve lanetliyoruz.
Bugün
sorulması ve cevaplarının bulunması gereken sorular; bu katliamı,
kim ya da kimler, hangi amaçla yapmış olabilirler sorusu
değildir.Bize göre bu soruların cevabı malum olup, bu soruların
cevabının bize bir faydası da yoktur.Zira, kimden gelirse gelsin,
ülkemize yönelik dış kaynaklı terör saldırılarına ve
katliamlarına karşı, hiçbir ayırım yapmadan, her türlü önlemi
almak ve vatandaşlarının can güvenliklerini sağlamak,siyasal
iktidarın asli vazifesidir.
Bu
itibarla, bugün sorulması ve cevabının alınması gereken
sorular; ülkemiz bu duruma kimler tarafından ve hangi yanlış
politikalar yüzünden getirilmiştir soruları olmalıdır.
Hiç
kimse kusura bakmasın ve alınmasın ama, bize göre, bu soruların
cevabı şudur; son Suruç katliamı dahil, ülkemizin bugün içinde
bulunduğu kötü şartların tek müsebbibi, ülkemizi yanlış
Suriye politikası yüzünden Suriye bataklığına çeken, geçmişin
Başbakanı ve bugünün de taraflı ve Başbakan yetkilerini de
kullanmaya devam eden Cumhurbaşkanı Tayyip Bey ve onun vesayeti
altındaki AKP iktidarıdır.
Ülkenin,
7 Haziran seçimlerinde sandıktan çıkamamış, istifa etmiş ve
geçici konumdaki Başbakanı Ahmet Bey, Suruç katliamından sonra,
muhalefet partilerini imdada çağırıyor ve oturalım konuşalım
ve hep birlikte bir deklerasyon yayınlayalım diye çağrı yapıyor.
Günaydın
Ahmet Bey; şimdi cenazeyi kaldırmak için yardım etmelerini ve
ortak tavır almalarını istediğin, birlikte olalım çağrısı
yaptığın muhalefet partilerinin varlığını, şimdi mi
hatırlıyorsun, yanlış Suriye politikalarını oluşturmadan,
islami terör örgütlerine, MİT tırlarıyla silah ve cephane
sevkiyatı yapmadan, örtülü ödeneği sonuna kadar, Suriye
bataklığı için gizlice harcamadan önce, muhalefet partilerine
bilgi verip onların görüşlerini alarak, muhalefetin görüşlerinden
de yararlanma gereğini niçin duymadın? Merak ediyoruz doğrusu. İş
işten geçmiş, olan olmuş, 31 vatandaşımızın cansız bedeni
musalla taşına konduktan sonra, muhalefete çağrı yaparak, gelin
bu cenazeleri hep birlikte kaldıralım, birlik olalım ve ortak bir
deklerasyona imza atalım diyorsunuz.
Yok
öyle yağma, bu nedenle biz; bu terör eylemini asla lanetlemiyoruz,
siyasal iktidarın kol ve kanat gerdiği IŞİD örgütünün,
kendisinden beklenen ve bizim için asla sürpriz olmayan, hunharca
ve acımasızca uyguladığı, akıl ve namus dışı, İslamlıkla
asla bağdaşmayan bir katliam eylemiyle yüz yüzeyiz.
Bu
ülkenin bugün için en büyük sorununun; tarafsızlığını
yitiren,her vesileyle ve her ortamda sürekli olarak doğru yanlış
konuşarak, ülkemizde sürekli gerginlik yaratan, insanları
ayrıştıran ve bölen, kendi siyasal geleceği ve menfaati
için,kendi başlattığı çözüm sürecini dahi inkar eden, kendi
çıkarlarını, ülkenin çıkarlarının üzerinde gören Tayyip
Bey ve onun güdümündeki AKP siyasal iktidarı olduğunu
değerlendiriyoruz.
Bugün,
diğer zamanlardan daha çok milli birlik ve beraberliğe
ihtiyacımızın olduğu inkar edilemez, ancak, bu birlik ve
beraberlik anlayışını ve ortak dik duruşu, muhalefetten
beklemekten ziyade, Tayyip Beyden ve onun güdümündeki AKP siyasal
iktidarından beklemek bizim hakkımızdır.
Milli
birlik ve beraberlik adına, siyasal iktidarın yanlış Suriye ve
Ortadoğu politikalarını eleştirmemek, siyasal iktidarın
yanlışlarına göz yumarak ortak olmak, bu ülkeye yapılacak en
büyük kötülük olacaktır.
Suruç
katliamının sorumluları bellidir ve halkımızdan özür
dileyerek, siyasi gereğini yapmalıdırlar.21/07/2015
Güner
YİĞİTBAŞI
İzmir
Barosu Üyesi Avukat
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder