Yaşamda
herşeyin bir bedeli ve karşılığı olmalıdır.
Bir kişiye
kullanabileceği çok önemli ve hayati yetkiler veriliyorsa, bu
yetkilerin kullanılmasının karşılığında, o yetkiyi kötüye
kullanarak suç işleyen o kişiden, işlerliği olacak bir şekilde,
hesap da sorulabilmelidir.
Bunu niçin
söylüyoruz?
AKP ve MHP'nin;
adına ne derseniz deyiniz, ister başkanlık, ister başkan
statüsünde yetkileri artırılmış ve başbakanlık görev ve
yetkileri de kendisine verilmiş olan cumhurbaşkanlığı
(cumhurbaşbakanlık) deyiniz, anayasada değişiklik yapılması
konusunda ön anlaşmaya varmaları üzerine kamuoyuna sızan
anayasa değişiklik metnine göre,ülkeyi tek başına yönetecek
olan başkanın, kullanacağı onca yetkiye rağmen, üzerine
neredeyse hiçbir sorumluluk almayacağını görüyoruz.
Sızan ve
basında yer alan bilgilere göre,TBMM’de cumhurbaşkanına
soruşturma açılması için 367, Yüce Divan’a sevk için de 413
oy gerekecektir.AKP tarafından hazırlanan tasarı taslağındaki bu
düzenlemeye göre, Cumhurbaşbakan büyük yetkilerle donatılacak
ve neredeyse ülkeyi tek başına yönetecek ama, göreviyle ve
kullandığı yetkilerle ilgili olarak bir suç işlediğinde,
hakkında soruşturma açılması ve soruşturma komisyonu
oluşturulması için 367, oluşturulabilirse, soruşturma
komisyonunun hazırlayacağı raporu üzerinde yapılacak olan
görüşmeler sonunda Cumhurbaşbakanın Yüce Divana sevk kararının
verilebilmesi için de 413 oy gerekecektir. Bu yüksek oy sayıları,
suç işleyecek olan cumhurbaşbakan'dan hesap sorulmasını, fiilen
imkansız kılacaktır.
Bunun anlamı
şudur, Cumhurbaşbakan hiçbir zaman Yüce Divanda hesap vermesin,
ama halkın ensesinde boza pişirsin.
Mademki
parlamenter sisteme son verilerek başbakanlık koltuğu
kaldırılacak ve bu koltuk da tüm yetkileriyle cumhurbaşkanına
verilecek, o halde başbakanın görevinden doğan sorumluluğu da,
cumhurbaşbakana verilmek zorundadır.
Anayasamızın
100. maddesine göre; Başbakan hakkında, TBMM'nin üye tam
sayısının en az onda birinin (55) vereceği önerge ile soruştuma
açılması istenebilir ve soruşturma açılmasına karar verilmesi
halinde, mecliste grubu bulunan partilerin milletvekili sayılarına
göre oluşturulacak olan onbeş kişilik bir komisyon tarafından
yapılan soruşturma sonunda düzenlenecek olan raporun mecliste
görüşülmesini takiben, gerek görülmesi halinde TBMM'nin üye
tam sayısının salt çoğunluğunun (276) gizli oylarıyla,
Başbakan (Bakanlar da aynı şekilde) Yüce Divana sevk edilir.
Anayasamızın
100. maddesine göre; bugünkü parlamenter sistemde, yürütme
görevini ve yetkisini kullanan Başbakan'ın Yüce Divana sevkindeki
makul ve fiilen uygulanabilir olan bu demokratik usulden, niçin
kaçınılmakta ve Cumhurbaşbakan adeta sorumsuz kılınmak
istenmektedir?
Sızan bilgiler
doğru ise; bu, fiili sorumsuzluk (yani sorumlu olmama) hali; çok
düşündürücü olduğu kadar, demokrasimizin geleceği için çok
tehlikelidir.
Demokrasilerde,
denetlenemeyen, kontrol edilemeyen gücün yeri
olmamalıdır.Denetlenemeyen güçten, asla demokrasi çıkmaz.
Anayasa
değişiklik hükümleri arasında, gerçekten böyle bir düzenleme
varsa, anayasa değişiklik metninin diğer hükümlerine bakmaya
gerek yoktur.16/11/2016
Güner
YİĞİTBAŞI
Hukukçu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder