İstanbul demek
Türkiye demektir.
Ülke
ekonomisine sunduğu büyük katkılar ve devlet bütçesinin en
büyük gelir kaynağı olan vergilerin büyük bölümünün
İstanbul'dan sağlanıyor olması,ürettiği büyük rantlar,değerli
arsa ve araziler, bu ilimize yönelik,“İstanbul demek Türkiye
demektir”sözüne haklılık kazandırmaktadır.
Bu gerçeği
bilen AKP Genel Başkanı ERDOĞAN;Belediye Başkanlığı
koltuğunun, kendisini Başbakanlığa ve daha sonra da
Cumhurbaşkanlığına ve tek adamlığa kadar sıçratan İstanbul
ilinin;kendisinin kişisel ve siyasal yaşamına sunduğu, önceden
hayal dahi edemediği mevki ve makamlara gelmesinin önünü açması
ve büyük bir rant merkezi olması nedenleriyle; İstanbul Büyük
Şehir Belediye Başkanlığı koltuğunun, AKP'nin, daha doğrusu
kendisinin elinden kayıp gitmesi ihtimalini, asla kabul edemiyor ve
İstanbul'un kaybı korkusu,adeta rüyalarına giriyor.
Bu nedenle,çok
güvendiği,seçilmesi halinde adeta İstanbul Belediyesini çok
rahat bir şekilde birlikte yönetebileceği Binali
YILDIRIM'ı;Türkiye Büyük Millet Meclis Başkanlığı koltuğunu
bırakarak,İstanbul Belediye Başkanlığı koltuğu adaylığına
razı etmiş bulunuyor.
Binali YILDIRIM
da çok iyi biliyor ki;İstanbul'a belediye başkanı seçilmesi
halinde, İstanbul'u kendisi değil,AKP Genel Başkanı ERDOĞAN
yönetecek,özellikle İstanbul'un rant trafiği bizzat ERDOĞAN
tarafından yönetilecek,İstanbul'un yeşil arazilerine,boş kupon
arsalarına,yeni rezidansların, AVM'lerin dikilmesine,İstanbul'un
mahvedilmesine devam edilecek ve arada bir, bu gidişattan memnun
olmayan duyarlı halkın biriken gazını boşaltmak için, ERDOĞAN
tarafından öz eleştiri yapılacak ve ancak imam yine bildiğini
okumaya,İstanbul'u mahvetmeye devam edecek.
Bütün
sıkıntı, burada yatıyor.
Bu nedenle, AKP
Genel Başkanı ve yakın çevresi; çok hırçın ve ağıza
alınamayacak şekilde kötü sözler sarf
ediyorlar,muhalefeti,adilikle,terör örgütlerine destek vermekle
suçluyorlar ve ülkede bir beka sorunu olduğunu dile getiriyorlar.
Bu nedenledir
ki;AKP Genel Başkanı,alt tarafı yerel yöneticilerin seçileceği
31 Mart seçimlerini,genel seçim havasına sokarak,tüm devlet
imkanlarıyla seçim sahasına inmiş ve meydan meydan dolaşarak
mitingler yapıp nutuk atıyor,çok riskli bir adım atarak,seçimleri
adeta kendisine yönelk bir güven oyu haline getirmiş bulunuyor.
Ancak,korkunun
ecele faydası yok tabi.
Herkes,
seçimlerin sonlanarak, bu gerginliğin sona emesi beklentisi içinde.
Bize göre,
seçimlerin yapılması da,iktidar tarafından ülkede olağan hale
getirilen gerginliği ve bölünmüşlüğü sona erdirmeyecektir.
Hele, İstanbul,
Ankara ve Bursa gibi büyük illerimizin Belediye Başkanlıklarının,
AKP tarafından kaybedilerek,muhalefete geçmesi halinde,genel
seçimlere de mutlaka yansıyacak olan bu demokratik tercihe saygı
gösterilmeyerek sahneye konulması muhtemel olasılıkları düşünmek
dahi istemiyoruz. 27/03/2019
Güner
YİĞİTBAŞI
Hukukçu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder