Kim ne derse desin, kimin
seçileceği belli değil ki, ya ERDOĞAN seçilmez de başkası
seçilirse gibi boş lafları bir kenara bırakalım, inşallah
ERDOĞAN seçilmez ama,16.Nisanda oylanacak olan anayasa değişikliği,
Sayın ERDOĞAN'ın giymesi için hazırlanan, içinde tek adam
barındıracak olan çok dar ve boğucu bir elbisedir.
İçerdiği hükümler,
partili ve taraflı bir Cumhurbaşkanına; yasama,yürütme ve yargı
alanında çok geniş yetkiler tanımakta, kendisine tanınan
yetkilerin genişliği ile ters orantılı olarak,Cumhurbaşkanının
denetimi ve bir hata yaptığında kendisinden hesap sorulabilmesi,
yok denecek kadar sınırlandırılmış ve daraltılmıştır. Yüce
Divana sevki için, Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tam
sayısının dört yüz oyu şart koşulmuştur.
Cumhurbaşkanı; Anayasa
Mahkemesinin üyelerinin neredeyse tamamına yakınını kendisi
seçecek ve çıkaracağı kanun hükmündeki kararnamelerin
anayasaya uygunluğunu, bu Anayasa Mahkemesi denetleyecektir. Aynı
şekilde, bir mucize gerçekleşerek, Cumhurbaşkanının Yüce
Divana sevki sağlanabildiği taktirde;Cumhurbaşkanı,üyelerini
kendisinin seçtiği Anayasa Mahkemesinde yargılanacaktır.
Cumhurbaşkanına tanınan
kararname çıkarma yetkisi, kötüye kullanılması mümkün olan ve
Cumhurbaşkanı tarafından oluşturulan Anayasa Mahkemesinden dönme
şansı bulunmayan çok tehlikeli bir silah olarak Cumhurbaşkanının
eline tutuşturulmaktadır.
Cumhurbaşkanı Sayın
ERDOĞAN'ın, AKP ve yandaşlarının; Cumhurbaşkanına tanınan
kararname çıkarma ve ülkeyi kararnamalerle yönetme yetkisinden
korkulmaması gerektiğine, zira kişi hak ve özgürlükleriyle
ilgili olarak, Cumhurbaşkanına kararname çıkarma yetkisinin
tanınmadığına ilişkin savunmaları da, bize göre geçersiz ve
güvenceden yoksundur.
Zira, 20.Temmuz.2016 da ilan
edilen olağanüstü hal nedeniyle,Cumhurbaşkanının başkanlığı
altında toplanan Bakanlar Kurulu tarafından çıkarılan OHAL
Kanun Hükmünde Kararnamaleri ortadadır, Sayın ERDOĞAN'ın
başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu tarafından bugüne kadar
çıkarılan OHAL KHK'leri göstermiştir ki; kararname çıkarma
yetkisi kötüye kullanılmakta, anayasanın ön gördüğü yetki
sınırın dışına çıkılarak, anayasaya aykırı bir şekilde,
olağanüstü halin ilanını gerekli kılan konular dışında,
olağanüstü halin kalkması halinde dahi geçerliliklerini
koruyacak olan kalıcı ve genel düzenlemeler yapılabilmektedir.
Parlamenter sistemin hala
yürülükte olduğu bugün dahi, olağanüstü halin ilanını
gerekli kılan konular dışında, ancak kanunlarla yapılabilecek
olan ve bugünkü Anayasa Mahkemesi tarafından dahi göz yumulan
kalıcı düzenlemeleri,Bakanlar Kuruluna rağmen, OHAL KHK'leri ile
gözünü kırpmadan yapabilen Sayın ERDOĞAN'ın; referandumdan
geçecek olan yeni anayasa değişikliğinden sonra Cumhurbaşkanı
seçildiğini düşündüğümüzde, bugünkü Bakanlar Kurulu
üyelerinin iştiraki olmaksızın, tek başına kendisine tanınan
kararname çıkarma yetkisini kullanarak, yetkisi olmadığı halde,
kişi hak ve özgürlüklerini sınırlayan kararnamaler
çıkarmayacağını kim garanti edebilir.
Bugün,üyelerinin
seçilmelerinde Cumhurbaşkanı ERDOĞAN'ın imzası bulunmayan
Anayasa Mahkemesinin dahi, OHAL KHK'leri adı altında çıkarılan
ve ancak düzenleme konularına göre, esas itibariyle olağan KHK
niteliğindeki kararnameleri incelemekten çekinmesi ve bu konuda
kendisini yetkisiz sayması olgusu karşısında, üyelerinin büyük
çoğunluğunu Cumhurbaşkanının seçeceği Anayasa
Mahkemesinin;anayasaya aykırı olarak, kişi hak ve özgürlüklerine
ilişen Cumhurbaşkanı kararnameleri karşısında sessiz kalması
halinde,başımıza gelecekleri düşünmek dahi istemiyoruz.
07/03/2017
Güner YİĞİTBAŞI
Hukukçu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder