Türk Ceza Kanunu
cumhurbaşkanına hakereti suç saymıştır.
Doğrudur,Türk Milletinin
birliğini temsil eden en üst makamdaki bir kişinin onur ve
haysiyeti önemlidir,onun onur ve haysiyeti, temsil ettiği Türk
Mileti ile özdeştir. Bu nedenle,Türkiye Cumhuriyetinin
Cumhurbaşkanı'na hakaret suç olmalı ve faili cezalandırılmalıdır.
Ancak;TCK. Nuna,
Cumhurbaşkanına hakareti suç sayan bir hüküm
konulurken,anayasamıza göre,cumhurbaşkanı partisiz ve
tarafsızdı.Seçildiği anda partisiyle ilişkisi otomatikmen
sonlanıyordu,Cumhurbaşkanı Mecliste yaptığı yemininde, tarafsız
olacağına namusu ve vicdanı üzerine yemin ediyordu.Bu yemini
halen anayasamızda aynen yer almaktadır.
Peki,durum şimdi nasıl?
Anayasayı değiştirdiler
ve Cumhurbaşkanı partili ve taraflı olabiliyor,mevcut
Cumhurbaşkanı da partili ve iktidardaki AKP'nin genel başkanı.Bu
da yetmedi,24.Haziran.2018 de yapılacak olan seçimlerde AKP'nin
Cumhurbaşkanı adayı,bu nedenle,AKP Genel Başkanı ve AKP'nin
Cumhurbaşkanı adayı sıfatıyla meydanlarda seçim propaganda
konuşmaları yapıyor ve bu konuşmalarında, muhalefet
partilerine,onların liderlerine ve seçmenlerine fütursuzca
hakaretler yağdırıyor ve bu hakaret içeren konuşmaları, ülkenin
tün televizyon kanallarından anında yayınlanarak milyonlara
ulaşıyor.
Bu nedenle,TCK.nun
Cumhurbaşkanına hakareti suç sayan maddesi,bu koşullarda ya
tamamen kaldırılmalı veya bu madde, partili ve taraflı
Cumhurbaşkanı olgusuna göre yeniden düzenlenmeli ve partili
Cumhurbaşkanının, partisi adına, parti ve her türlü siyasi
platformlarda,seçim propagandalarında,partili bir siyasetçi olarak
yaptığı konuşmaları sebebiyle,partili veya partisiz tüm
insanların,doğacak olan cevap haklarını kullanarak, partili
Cumhurbaşkanının,Türk Milletinin birlik ve
beraberliğiyle,Cumhurbaşkanının görev ve yetkileriyle ilgili
olmayan siyasi nitelikli konuşmalarına cevap niteliğindeki beyan
ve söylemleri, Cumhurbaşkanına hakaret suçu kapsamından
çıkarılmalıdır.
Aslında,ülkemizde
gerçekten tam bağımsız ve tarafsız bir yargı olsa,savcılarımız
ve hakimlerimiz,korkmasalar ve gerçekten Cumhuriyet'in savcıları
olduklarının farkında olabilseler,böyle açık bir düzenlemeye
de gerek yoktur.
Ancak,yargının bağımsız
olmadığı,yargı mensuplarının; güvenceden yoksun oldukları,bir
gecede örgüt üyeliği ile suçlanarak görevlerinden alınıp
hapse atılabildikleri, bu nedenle de bağımsız ve tarafsız
olamadıkları ülkemizde, maalesef savcı ve yargıçlarımız,partili
ve taraflı bir Cumhurbaşkanının,parti lideri ve partinin adayı
olarak yaptığı politik konuşmaları nedeniyle kendisine yönelecek
olan karşı beyanları,bir siyasi parti mensubuna ve liderine
yapılmış beyanlar çerçevesinde değerlendirmekten korkmakta ve
bunları Cumhurbaşkanına yönelik beyanlar kabul
edip,Cumhurbaşkanına hakaret suçundan kamu davaları
açıp,mahkumiyet kararları verebilmektedirler.
Çok yanlış ve vicdanları
sızlatan bu trajikomik yargı uygulamasına, artık açık bir yasa
değişikliği ile son vermenin zamanı gelmiştir.
ERDOĞAN en başta olmak
üzere,Cumhurbaşkanı adaylarının tümü, Cumhurbaşkanına
hakaret suçunu düzenleyen TCK maddesini tamamen yürürlükten
kaldırma veya yeniden düzenleme sözü vermelidirler.
Mevcut Cumhurbaşkanı,
meydanlara çıktı ve AKP'ye oy vermeyecek olan siyasi partileri ve
seçmenlerini münafık çeteleri olmakla suçladı.ERDOĞAN'ın
bölücülük ve hakaret içeren Cumhurbaşkanlığı görevi ve
sıfatıyla uzaktan ve yakından hiçbir ilgisi olmayan bu beyanı,
parti lideri ve adayı sıfatıyla yaptığı politik bir konuşma
olup, Türk Miletinin birliğini temsil eden, Türkiye Cumhuriyetinin
tarafsızlık yemini eden onurlu ve şerefli Cumhurbaşkanının
yapmaması gereken bir konuşmadır.
Bu nedenle, ERDOĞAN'ın
parti lideri ve adayı sıfatıyla yaptığı,Cumhurbaşkanı
sıfatıyla asla bağdaşmayan ve Cumhurbaşkanlığı makamını
bağlamayan bu konuşmasına cevap olarak, AKP'li olmayan bir
vatandaş veya parti lideri veya üyesi, “Ulan sözlerine dikkat
et,bu ülkede bir münafık varsa, o da tam sensin,önce aynaya bak”
derse, Cumhurbaşkanına hakaret suçunu işlemiş mi sayılacaktır?
Elli yıllık hukukçu
olarak bu sorumuzun cevabı, asla olacaktır.
İşte, önümüzdeki
seçimlerin bir önemi de burada yatmaktadır.
Bu sorumuza, asla
diyebilecek olan savcı ve yargıçların yeşereceği ve görev
yapacağı, yargının bağımsız ve tarafsız, savcı ve
hakimlerimizin güvenceli olacakları bir düzenin önündeki tek
engel olan AKP iktidarına son vermenin,24.Haziran.2018 de
parmaklarınızın ucunda olduğunu asla unutmayınız. 07/05/2018
Güner YİĞİTBAŞI
Hukukçu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder