İki gün
sonra, 15.Temmuz.2019 Pazartesi günü, hain FETÖ Örgütü
tarafından; onun Türk Silahlı Kuvvetlerine sızdırdığı
astsubayından generaline kadar FETÖ'cü askerler tarafından
gerçekleştirilen darbe girişiminin üçüncü yılını idrak
edeceğiz.
Bu hain darbe
girişiminde bulunulan 15.Temmuz.2016 günü iş başında bulunan ve
halen de iş başındaki AKP iktidarı;başarısız kalan bu darbe
girişiminin yapıldığı 15.Temmuzu,Şehitler Ve Demokrasi günü
olarak ilan etti ve resmi tatil de olan her 15.Temmuz günü,
Şehitler ve Demokrasi günü olarak kutlanmaktadır.
15.Temmuz hain
darbe girişiminin bastırılması ve başarılı olamaması,
demokrasimiz ve milletimiz adına bir başarı ve mutluluk
kaynağıdır.
Demokrasiden
yana olan,ülkesini ve milletini seven herkes,hiç kuşkusuz, bu
darbe girişiminin başarılı olamamasından dolayı çok mutlu
olmuştur.
Darbe
girişiminin bastırılmasından kaynaklı mutluluğumuz
gereği,15.Temmuz gününün Şehitler Ve Demokrasi günü olarak
ilan edilmesine ve her yıl kutlanmasına,prensip olarak asla karşı
değiliz.
Ancak;bugün
ülkemizin içinde bulunduğu koşullara ve demokrasi karnemize bir
baktığımızda;
Darbe
girişiminde bulunan FETÖ Örgütünün,darbe girişiminde bulunacak
kadar güçlenmesinde,Emniyete,yargıya ve Türk Silahlı
Kuvvetlerine çöreklenmesinde etkin kadroları ele geçirmesinde
ihmali, gafleti ve çok ağır kusuru bulunan,
FETÖ ile aynı
menzile koşan,darbe girişiminin bastırılmasından sonra,bunu
fırsat bilerek darbecilerle mücadele adı altında ilan ettiği
olağanüstü hal yönetimini, anayasanın öngördüğü anayasal
sınırlarını aşarak,olağanüstü halin ilanını gerekli kılan
konular dışında da bir çok Kanun Hükmünde Kararname
çıkararak,anayasal ve yasal kurum ve kuruluşları yok
eden,kararnamalerle devleti yeniden dizayn eden,
Özgürlükleri
sınırlayarak askıya alan,daha sonra da Parlamenter sistemi
kaldırarak,yerine ne olduğu belirsiz, Türk usulü başkanlık
sistemi adı altında, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemini
getiren,
Kuvvetler
ayrılığı ilkesini yerle bir eden,
Hakimiyetin
kayıtsız ve şartsız millete ait olduğunun kanıtı parlamentoyu
etkinsizleştiren,
Yargının
tarafsızlığını ve bağımsızlığını yok eden,
Darbe
girişiminin bastırılması için milletten destek bekleyerek onları
sokağa çağırıp,aylarca sokak nöbetleri tutturmasına
rağmen;demokrasinin gereği,olmazsa olmazı,anayasal hakkını
kullanarak siyasal iktidarı eleştiren milletin barışçıl
protesto haklarını kullanmak üzere sokağa çıkmalarını, şiddet
kullanarak engelleyen,milleti sadece kendinden dolayı ve kendi
yararı için kullanan,
Demokrasiyi
sadece kendisi için var sayan,nalıncı keseri gibi kendisine
yontan,
Sandık ve
seçim yoluyla,milli iradeyle dahi,kaybetmesine rağmen, İstanbul
Büyük Şehir Belediye Başkanlığını,seçimi kazanan muhalefete
bırakmayarak,Yüksek Seçim Kuruluna etki yaparak,hiçbir haklı
hukuki gerekçe olmaksızın İstanbul Büyük Şehir Belediye
Başkanlığı seçimlerini iptal ettirerek yenileten,
Görsel ve
yazılı basınının büyük çoğunluğunu, kendisine yandaş
yapan,basın özgürlüğünü işlevsiz bırakan ve yok
eden,tarafsız ve özgür kalmayı başaran çok az sayıdaki gazete
ve gazeteciyi de, elindeki yargı silahını kullanarak susturmaya
çalışan, birçok gazetecinin cezaevlerini mesken haline
getirmesine doğrudan sebep olan,
12 Eylül
darbecileri tarafından hazırlanan yürürlükteki darbe anayasasını
dahi uygulamayan,
Antidemokratik
%10 seçim barajını muhafaza ederek,milli iradenin tam olarak
meclise yansımasına engel olan,
Ana muhalefet
partisi liderinin dokunulmazlığını kaldırarak,onu hapse
attırmanın yollarını arayan,
Demokrasinin
yeşerip yaşayabilmesi için zorunlu olan, iradesi hür ve özgür
millet kavramını ağızlarına alamayan,biat kültürüne dayalı
ümmet peşinde koşan,Türk Milletini ümmet olarak gören,
İş başındaki
AKP iktidarının ve onun liderinin;15.Temmuz'a dört elle sarılıp
sahip çıkmaya,bu günü demokrasi günü olarak
kutlamaya,haklarının ve yüzlerinin olup olmadığı, mutlaka
tartışılmalı ve siyasal iktidar, bu konuda bir özeleştiri
yapmalıdır. 13/07/2019
Güner
YİĞİTBAŞI
Hukukçu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder