Bülent Arınç;
Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesinden sınıf arkadaşımdır,
mezuniyetten sonra da,fazla olmamakla birlikte, zaman zaman
görüştük,Dünya ve siyasi görüşlerimiz farklı olmasına
rağmen,saygı duyduğum nevi şahsına münhasır bir kişidir,okul
sıralarında başladığı siyasette yükselmiş ve Meclis
Başkanlığı döneminde son kez görüşmüştük,önemli mevkilere
gelmesine rağmen,bana rahatlıkla ismimle hitap
edebilecekken,saygısından ,sürekli “Güner Bey”diye hitap
etmiştir.
Sayın Bülent
ARINÇ; milli görüş geleneğinden gelen mütedeyyin bir kişi
olarak Fetullah GÜLEN'e ve cemaatine sempati duymuştur.
En başta
ERDOĞAN olmak üzere,AKP de siyaset yapıp da GÜLEN'e sempati
duymayan kişi mevcut değildir.
ERDOĞAN;araları
açılana kadar, GÜLEN ve cemaatini kendi elleriyle beslemiş,attığı
imzalarla GÜLEN Cemaatinin mensuplarını devlet kadrolarına
doldurmuş,aynı menzile birlikte ilerlediklerini açıkça beyan
etmiş,Amerikadan yurda dönmesi ve hasrete son vermesi için
kendisine alenen çağrılar yapmştır.
Zamanın Adalet
Bakanı Bekir BOZDAĞ,GÜLEN'i ve cemaatini illegal örgüt olarak
suçlayan CHP'yi Meclis kürsüsünden alenen eleştirerek,GÜLEN'in;
bu ülkenin yetiştirdiği büyük bir din alimi olduğunu avazı
çıkarak haykırmış ve GÜLEN'e sahip çıkmıştır.
17/25 Aralık
yolsuzluk ve rüşvet soruşturmasından sonra, AKP ile GÜLEN'in
ortaklıkları sona ermiş ve 15.Temmuz darbe girişimi ile kanlı
bıçaklı hale gelmişlerdir.
17/25 Aralık
yolsuzluk ve rüşvet soruşturmasına kadar,Gülen Cemaatine mensup
olmak,bu cemaate sempati duymak, AKP iktidarı tarafından bir
ayrıcalık haline getirilmiş,bu cemaate yakınlık devlet katında
önemli mevkilere atanmanın referansı haline gelmiş,Gülen ve
Cemaati adeta göz kamaştıran bir yıldız,bir cazibe merkezi
haline getirilmiştir.
AKP iktidarı
tarafından devlet içinde paralel bir yapı oluşturmasına müsaade
edilen Gülen ve cemaatinin bu cazibesini ve yükselişini gören
mütedeyyin saf insanlarımız,siyasal iktidarın eliyle, Gülen ve
cemaatinin sempatizanı haline getirilmiştir.
15.Temmuz darbe
girişiminde bulunan Gülen ve cemaatinin silahlı terör örgütü
haline gelen silahlı kanadından habersiz olan sempatizan
konumundaki sade mütedeyyin insanlar,15.Temmuz darbe girişiminde
bulunan, gerçek FETÖ Silahlı terör örgütü mensuplarıyla aynı
kefeye konularak, mutfakta soğan doğradığı ve ekmek kestiği
yasal bıçaktan başka eline silah almayan bayanlar dahi, FETÖ
Silahlı terör örgütü mensubu olmakla suçlanarak hapse
atılmıştır.
Çoğunluğu
gerçekten masum olan bu insanlar; devletin izniyle açılan ve
15.Temmuz darbe girişimine kadar devlet tarafından kapatılma
gereği duyulmayan,öğrencilerinin velilerine devletin parasal
yardım yaptığı, burslar verdiği,Türkçe olimpiyatları
düzenlediği Fetö yanlısı okullarda çocuklarını
okuttukları,devletin para toplama yetkisi verdiği,15.Temmuz darbe
girişimine kadar bankacılık ruhsatlarını iptal ederek
kapatmadığı Bank Asya isimli katılım bankasına para
yatırdıkları,bazı ülkelere yurt dışı geziler yaptıkları,Fetö
yanlısı oldukları iddia edilen iş yerlerinde profesyonel olarak
çalışarak geçimlerini sağladıkları gerekçeleriyle suçlanarak
ağır cezalara çarptırılmışlardır.
Bu
itibarla,Sayın ARINÇ son çıkışıyla,aynı zamanda bir hukukçu
olarak doğruları dile getirmiştir, ancak söyledikleri geç
kalınmış doğrulardır.
Bir ülke
düşünün,FETÖ ve Cemaatinin devlet içinde yapılanarak devleti
eline geçirmesinin tek suçlusu olan AKP iktidarının hiçbir
mensubu, Fetö örgütünün mensubu olarak suçlanıp soruşturmaya
uğramıyor,devletin istihbarat örgütü ve emniyeti emrinde olan bu
kuruluşların istihbarat raporları önlerine gelen, en azılı Fetö
mensupları,yaver olarak burnunun dibine kadar yaklaşan bu ülkenin
cumhurbaşkanı,FETÖ'nün gerçek yüzünü,silahlı terör örgütü
konumuna geldiğini, 15.Temmuz darb girişiminden sonra
öğrenerek,aldatıldık diyor ve halkından özür diliyor,buna
rağmen emrinde istihbarat ve emniyet teşkilatı olmayan,istihbarat
raporları önlerine gelmeyen sade mütedeyyin
vatandaşlarımız,15.Temmuz darbe girişiminden önce,Fetö'nün
silahlı terör örgütü haline geldiğini biliyor farz edilerek bu
örgütün üyesi oldukları iddiasıyla suçlanarak zindanlara
atılıyor.
Adalet
Bakanlığında hazırlandığını tahmin ettiğimiz bir
şablon,örgüt üyeliğine esas alınacak şablon kriterler, tüm
mahkemeler dağıtılıyor ve bu şablon kriterler üzerinden,tek tip
duruşma hazırlığı tensipler yapılarak, ülkenin Fetö
davalarına bakan tüm ağır ceza mahkemeleri ortak tensip
kararlarıyla aynı şablon üzerinden yargılama yaparak,şablon
sorulara gelen cevaplara göre,bir şablon üzerinden adalet
dağıtıyorlar.
Sizlere,mahkum
olan bir müvekkilimizin, anayasal hakkı olan seyahat özgürlüğünü
kullanarak bazı ülkelere turistik amaçlı olarak yaptığı
seyahatlerin, bu şablon kriterlere göre suçluluğuna kanıt
yapıldığı mahkeme kararından bir paragrafı,aynen sunmak
istiyoruz.
Okuduğunuza
inanamayacaksınız belki ama,mahkemenin mahkumiyete ilişkin
gerekçeli kararında, müvekkilin suçluluğuna kanıt olarak,
aynen;“Sanığın Bosna Hersek,Makedonya ve Suriye gezilerinin
olduğu,kendi ikrarından ve tüm dosya kapsamından
anlaşılmış,FETÖ/PDY'nin etkin olduğu ve özellikle turistik
yönleri ağır basmayan ülkelere yapılan seyahatlerin örgütsel
amaçlarla yapıldığı kanaati hasıl olmuş ve bu husus suçun
sübutu yönünden başka bir yan delil kabul edilmiştir.”
ibarelerine yer verilmiştir maalesef.
15.Temmuz
darbe girişiminde bulunanlar, en ağır cezalara çarptırılmalıdır.
Ancak,siyasal iktidarın çabalarıyla parlatılan cazibe merkezi
haline getirilen,Fetullah Gülen cemaatine sempati duymaya adeta
teşvik edilen mütedeyyin ve masum insanları savunan ARINÇ'ın
beyanları da, açıklanması gecikmiş olsa da, doğruların
ifadesidir. 03/11/2019
Güner
YİĞİTBAŞI
Hukukçu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder