25 Temmuz 2014 Cuma

BU NE BÜYÜK BİR UTANMAZLIKTIR!





Üzerinde Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı adaylığı sıfatları bulunan bu malum kişinin, hızlı tren açılış merasiminde sergilediği tavırlara ve sarf ettiği sözlere bir bakınız. Peş peşe sıraladığı yalanlarla, ana muhalefet partisi liderine ve kendisinden ömceki dönemlere ağır ve gerçek dışı eleştiriler yapıyor, hakaret ve kin kusuyor, Cumhurbaşkanı adayı Ekmeleddin İHSANOĞLU'na, bir Başbakana ve Cumhurbaşkanı adayına yakışmayacak basitlikte iftiralarda bulunuyor.

Bu ne büyük bir terbiyesizlik ve ne büyük bir utanmazlıktır!

Bu, Ekmeleddin İHSANOĞLU'nun şahsında, ona destek olan Türk Milletine yapılan büyük bir saygısızlık olduğu gibi, haydi kulu bıraktık, Allahtan korkmazlık ve insanlık dışı bir tutumdur.

İktidar ve makam hırsı, 17 Aralık sürecinde ortaya çıkan yolsuzluk ve rüşvet iddiaları ile bu iddialara karine teşkil eden orantısız servetten kaynaklı suçluluk duygusu ve kendisinden hesap sorulma korkusu ve bu korkuyu şimdilik geciktirmenin en güvenli tek yolu olan Cumhurbaşkanlığına seçilme hırsı ve arzusu, bütün benliğini sarmış, doğru, akılcı ve insani düşünme yeteneğini tamamen kaybetmiş ve her vesileyle sağa, sola, önüne çıkan herkese şuursuzca saldıran bir Tayyip ERDOĞAN profili ile karşı karşıyayız.

Tayyip Bey'in babasının parasıyla özel olarak yaptırmış olmadığı, Milletin verdiği vergilerle finanse edilen ve bu millete ait olan hızlı tren'in hizmete sokuluşu münasebetiyle düzenlenen bir törende yapılan konuşma, Başbakan sıfatıyla Devlet ve Hükumet adına yapılan resmi bir konuşma olup, bu konuşmayı, AKP grubunda yapılan siyasi bir konuşma haline getirmek, muhalefet partilerini ve liderlerini yalanlarla ve haksız olarak eleştirmek, Cumhurbaşkanı adaylarını çekiştirip onlar hakkında dedikodu yapmak, bu resmi töreni, Cumhurbaşkanlığı seçiminin propaganda alanı haline getirerek kötüye kullanmak, ne Müslümanlıkla ve ne de insanlıkla bağdaşabilir.

Yüksek Seçim Kurulu ve Anayasa Mahkemesinin, kararlarıyla destek çıkıp onay verdikleri, Cumhurbaşkanlığına aday olan Başbakan'ın, Başbakanlık görevinden istifa etmemesinin sakıncalarını, Tayyip Bey'in, hızlı trenin hizmete sunulması törenini, AKP'nin ve AKP'li Cumhurbaşkanı adayının propaganda toplantısı ve şovu haline getirmesiyle,çok açık ve net bir şekilde görmüş bulunmaktayız.

Tayyip Bey'in bu törende yaptığı konuşmasında yer alan görüşleri, kelimenin tam anlamıyla,bir insanlık ayıbı ve utanmazlıktır.

Bir devlet törenini suiistimal ederek,Cumhurbaşkanlığı seçiminin propaganda alanı haline getirip,seviyesiz, sevgisiz ve saygısız bir şekilde, rakibi Cumhurbaşkanı adayı Ekmeleddin İHSANOĞLU'na yönelik olarak sarf ettiği şu sözlere dikkatinizi çekmek ve bu sözleri sarf eden Tayyip Bey'in, Türk Milletinin birliğini,bütünlüğünü ve dirliğini temsil edecek olan Türkiye Cumhuriyetinin Cumhurbaşkanlığına seçilme yeterliliğine asla sahip bulunmadığını belirtmek istiyoruz.

Tayyip Bey diyor ki; Ben bu kadar kabiliyetli olduğunu sanmıyordum.
Kahire’de doğmuş, 30 yaşında gelmiş hangi toprağın evladı, neyde bahsediyorsunuz siz? Burada doğduk buranın evlatları biziz.Çok daha fazla muhatap olacak değilim.


Şu ramazan günü Allahtan kork be adam.


Babasının yaşamı nedeniyle, elinde olmayarak, iradesi dışında Kahirede doğmak ve özel koşulları gereği, belirli bir yaşa kadar Kahirede ikamet etmek zorunda kalmak ve daha sonra, vatan hasretiyle ana vatanına dönmek, ne zamandan beri bir suç ve eksiklik olmuştur?


Tayyip Bey'e göre, bu vatanın evladı olmak için, Kahirede değil Türkiyede doğmak ve Kasımpaşada yaşamak gerekiyor. Burada doğdum, buranın evladı benim diyor.Bunu derken bile, Türkiye diyemiyor, nerede hangi ülkede doğdun sen? Net ve açık bir şekilde açıkla da,Türk evladı olduğunu bilelim.


Kendisi Rizede doğmuş ve doğduğu yerde kalmayarak Kasımpaşaya gelmiş ve çakma İstanbullu olmuş, onun bu ilkel ve insanlık dışı, ayrıştıcı, bölücü yorum ve değerlendirmesinden hareket edersek, kendisi de, sakın ola ki, ben Rize'liyim demesin ve Rize'ye giderek, Rize'li hemşerilerim diyerek onlardan oy dilenmesin, çünkü, kendisi de Rize de kalıp yaşamamış, İstanbul'a göç ederek Kasımpaşada yaşamış.


Böyle çarpık, akıl ve insanlık dışı ayrıştırıcı bir mantık ve görüş olabilir mi?


Kimin, bu Türk toprağının evladı olduğunu, doğduğu ve yaşadığı yere göre belirlemeye kalkarsak, sonradan göç ederek bu ülkede yaşamlarını sürdüren ve öz be öz Türk olan göçmen vatandaşlarımıza da büyük saygısızlık ve haksızlık yapmış oluruz.


Bize göre, her namaz kılan, her oruç tutan, her cuma, değişik camilerde, göstere göstere cuma namazını eda eden, her hacca giden kişi, gerçek anlamda Müslüman olamadığı gibi, söylemleriyle ve eylemleriyle, bu Türk toprağının ve ülkesinin insanı olmayı hak etmeyen kişiler de, fiziken bu Türk ülkesinde doğup büyüseler de, gerçek anlamda bu ülkenin ve toprağın insanı ve evladı olamazlar.


Bu topraklarda doğdum ve buranın evladı benim” diyerek, Kahirede doğduğu gerekçesiyle rakibi Ekmeleddin İHSANOĞLU'nu horlayan ve dışlayan, bölücülük ve ayrımcılık yapan bir kişiyi Cumhurbaşkanı olarak görmek istemediğimiz gibi, böyle bir kişinin Cumhurbaşkanlığı adayı olmasının dayanılmaz hafifliğini dahi üzerimizde taşımak istemiyoruz.26/07/2014




Güner YİĞİTBAŞI
İzmir Barosu Üyesi Avukat


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder