Üzerinde
Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı adaylığı sıfatları
bulunan bu malum kişinin, hızlı tren açılış merasiminde
sergilediği tavırlara ve sarf ettiği sözlere bir bakınız. Peş
peşe sıraladığı yalanlarla, ana muhalefet partisi liderine ve
kendisinden ömceki dönemlere ağır ve gerçek dışı eleştiriler
yapıyor, hakaret ve kin kusuyor, Cumhurbaşkanı adayı Ekmeleddin
İHSANOĞLU'na, bir Başbakana ve Cumhurbaşkanı adayına
yakışmayacak basitlikte iftiralarda bulunuyor.
Bu ne büyük
bir terbiyesizlik ve ne büyük bir utanmazlıktır!
Bu, Ekmeleddin
İHSANOĞLU'nun şahsında, ona destek olan Türk Milletine yapılan
büyük bir saygısızlık olduğu gibi, haydi kulu bıraktık,
Allahtan korkmazlık ve insanlık dışı bir tutumdur.
İktidar ve
makam hırsı, 17 Aralık sürecinde ortaya çıkan yolsuzluk ve
rüşvet iddiaları ile bu iddialara karine teşkil eden orantısız
servetten kaynaklı suçluluk duygusu ve kendisinden hesap sorulma
korkusu ve bu korkuyu şimdilik geciktirmenin en güvenli tek yolu
olan Cumhurbaşkanlığına seçilme hırsı ve arzusu, bütün
benliğini sarmış, doğru, akılcı ve insani düşünme yeteneğini
tamamen kaybetmiş ve her vesileyle sağa, sola, önüne çıkan
herkese şuursuzca saldıran bir Tayyip ERDOĞAN profili ile karşı
karşıyayız.
Tayyip Bey'in
babasının parasıyla özel olarak yaptırmış olmadığı,
Milletin verdiği vergilerle finanse edilen ve bu millete ait olan
hızlı tren'in hizmete sokuluşu münasebetiyle düzenlenen bir
törende yapılan konuşma, Başbakan sıfatıyla Devlet ve Hükumet
adına yapılan resmi bir konuşma olup, bu konuşmayı, AKP
grubunda yapılan siyasi bir konuşma haline getirmek, muhalefet
partilerini ve liderlerini yalanlarla ve haksız olarak eleştirmek,
Cumhurbaşkanı adaylarını çekiştirip onlar hakkında dedikodu
yapmak, bu resmi töreni, Cumhurbaşkanlığı seçiminin propaganda
alanı haline getirerek kötüye kullanmak, ne Müslümanlıkla ve ne
de insanlıkla bağdaşabilir.
Yüksek Seçim
Kurulu ve Anayasa Mahkemesinin, kararlarıyla destek çıkıp onay
verdikleri, Cumhurbaşkanlığına aday olan Başbakan'ın,
Başbakanlık görevinden istifa etmemesinin sakıncalarını, Tayyip
Bey'in, hızlı trenin hizmete sunulması törenini, AKP'nin ve
AKP'li Cumhurbaşkanı adayının propaganda toplantısı ve şovu
haline getirmesiyle,çok açık ve net bir şekilde görmüş
bulunmaktayız.
Tayyip Bey'in
bu törende yaptığı konuşmasında yer alan görüşleri,
kelimenin tam anlamıyla,bir insanlık ayıbı ve utanmazlıktır.
Bir devlet
törenini suiistimal ederek,Cumhurbaşkanlığı seçiminin
propaganda alanı haline getirip,seviyesiz, sevgisiz ve saygısız
bir şekilde, rakibi Cumhurbaşkanı adayı Ekmeleddin İHSANOĞLU'na
yönelik olarak sarf ettiği şu sözlere dikkatinizi çekmek ve bu
sözleri sarf eden Tayyip Bey'in, Türk Milletinin
birliğini,bütünlüğünü ve dirliğini temsil edecek olan Türkiye
Cumhuriyetinin Cumhurbaşkanlığına seçilme yeterliliğine asla
sahip bulunmadığını belirtmek istiyoruz.
Tayyip Bey
diyor ki; “Ben bu kadar kabiliyetli
olduğunu sanmıyordum.
Kahire’de
doğmuş, 30 yaşında gelmiş hangi toprağın evladı, neyde
bahsediyorsunuz siz? Burada doğduk buranın evlatları biziz.Çok
daha fazla muhatap olacak değilim.”
Şu
ramazan günü Allahtan kork be adam.
Babasının
yaşamı nedeniyle, elinde olmayarak, iradesi dışında Kahirede
doğmak ve özel koşulları gereği, belirli bir yaşa kadar
Kahirede ikamet etmek zorunda kalmak ve daha sonra, vatan hasretiyle
ana vatanına dönmek, ne zamandan beri bir suç ve eksiklik
olmuştur?
Tayyip
Bey'e göre, bu vatanın evladı olmak için, Kahirede değil
Türkiyede doğmak ve Kasımpaşada yaşamak gerekiyor. Burada
doğdum, buranın evladı benim diyor.Bunu derken bile, Türkiye
diyemiyor, nerede hangi ülkede doğdun sen? Net ve açık bir
şekilde açıkla da,Türk evladı olduğunu bilelim.
Kendisi
Rizede doğmuş ve doğduğu yerde kalmayarak Kasımpaşaya gelmiş
ve çakma İstanbullu olmuş, onun bu ilkel ve insanlık dışı,
ayrıştıcı, bölücü yorum ve değerlendirmesinden hareket
edersek, kendisi de, sakın ola ki, ben Rize'liyim demesin ve Rize'ye
giderek, Rize'li hemşerilerim diyerek onlardan oy dilenmesin, çünkü,
kendisi de Rize de kalıp yaşamamış, İstanbul'a göç ederek
Kasımpaşada yaşamış.
Böyle
çarpık, akıl ve insanlık dışı ayrıştırıcı bir mantık ve
görüş olabilir mi?
Kimin,
bu Türk toprağının evladı olduğunu, doğduğu ve yaşadığı
yere göre belirlemeye kalkarsak, sonradan göç ederek bu ülkede
yaşamlarını sürdüren ve öz be öz Türk olan göçmen
vatandaşlarımıza da büyük saygısızlık ve haksızlık yapmış
oluruz.
Bize
göre, her namaz kılan, her oruç tutan, her cuma, değişik
camilerde, göstere göstere cuma namazını eda eden, her hacca
giden kişi, gerçek anlamda Müslüman olamadığı gibi,
söylemleriyle ve eylemleriyle, bu Türk toprağının ve ülkesinin
insanı olmayı hak etmeyen kişiler de, fiziken bu Türk ülkesinde
doğup büyüseler de, gerçek anlamda bu ülkenin ve toprağın
insanı ve evladı olamazlar.
“Bu
topraklarda doğdum ve buranın evladı benim” diyerek, Kahirede
doğduğu gerekçesiyle rakibi Ekmeleddin İHSANOĞLU'nu horlayan ve
dışlayan, bölücülük ve ayrımcılık yapan bir kişiyi
Cumhurbaşkanı olarak görmek istemediğimiz gibi, böyle bir
kişinin Cumhurbaşkanlığı adayı olmasının dayanılmaz
hafifliğini dahi üzerimizde taşımak istemiyoruz.26/07/2014
Güner
YİĞİTBAŞI
İzmir
Barosu Üyesi Avukat
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder