Yolsuzluk ve
rüşvetle suçlanan AKP iktidarının dört eski bakanı hakkında,
Meclis Soruşturma Komisyonu tarafından AKP li dokuz üyenin
oylarıyla alınan yüce divanda yargılanmama kararı sonucunda, bu
döt bakan ve mensubu oldukları AKP için geçerli olan masumlık
karinesi ortadan kalkmıştır.
Masumluk
karinesi nedir? Kısaca hatırlatalım.
Masumluk
karinesi; kendilerine bir suç isnadında bulunulan kişilerin,
haklarında mahkemelerce mahkumiyet kararları verilip bu kararlar
temyiz incelemesinden geçerek kesinleşinceye kadar suçlu
sayılamayacaklarına ilişkin evrensel bir hukuk kuralıdır.
Bu itibarla,
masumluk karinesinden yararlanabilmek için,mahkemelerde yargılanmak
ve hesap vermek gerekir.Mahkemede yargılanıp hesap vereceksin ki,
yargı kararını verip kesinleşinceye kadar geçen sürede, masum
sayılabilesin.
AKP li dört
eski bakan hakkında Mecliste oluşturulan soruşturma komisyonu,
savcı yetkileriyle çalışan bir kurul olsa da, aslında bir yargı
organı olmayıp, yaptığı iş de; bir yargı faaliyeti değil,
yasama organı olan Türkiye Büyük Millet Meclisinin, denetleme
yetkisini kullandığı denetim yollarından birisi olup, teknik
olarak bir yasama faaliyetidir.
Bunu ben
söylemiyorum, Anayasanın 98 ve 100. maddeleri böyle söylüyor.
Bu nedenle, AKP
li dört eski bakan hakkında, Meclis Soruşturma Komisyonu
tarafından yüce divana sevk kararı verilip, bu dört bakan için
yüce divanda yargılanma ve aklanma yolları açılabilseydi, bu
dört bakan, masumluk karinesinden yararlanabileceklerdi.
Yasama organı
olan Türkiye Büyük Millet Meclisinin denetleme yetkisini
kullandığı dentim yollarından birisi olan meclis soruşturmasını
yapan soruşturma komisyonunun dört eski bakan hakkında aldıkları
yasama faaliyeti niteliğindeki yüce divana sevk etmeme kararı ile
bu dört bakanın masumluk karinesinden yararlanma ve yargılanarak
aklanma imkanları ellerinden alınmış ve bu aşamadan sonra, bu
dört eski bakan hakkında, suçluluk şüphesi altında yaşama
dönemi başlamış bulunmaktadır.
Suçlu
oldukları şüphesi altına giren dört eski bakanın, AKP
iktidarının bakanları olmaları ve yüce divana sevk
edilmemelerine ilişkin kararın altında, oy birliği halinde dokuz
AKP milletvekilinin imzalarının bulunması nedeniyle, bu suçluluk
şüphesi, parti olarak AKP'yi de kapsamı altına almış
bulunmaktadır.
AKP, bu karar
öncesinde, dört eski bakanları hakkında, kendi milletvekillerinin
önergeleri ile soruşturma komisyonu oluşturarak, meclis
soruşturması denetim yolunu açmakla; bu dört bakan hakkındaki
yolsuzluk ve rüşvet iddialarının ancak bakanların kendilerini
bağlayacağı, kendi partilerini bağlamayacağı, bu dört eski
bakanın suçları varsa, bunun hesabını yargı organı olan yüce
divan önünde vermelerinin gerektiği arzu ve iradesini ortaya
koymuş ise de;bunun sonunu getirememiş ve soruşturma komisyonunun
AKP li dokuz üyesinin, tüm kamuoyunun tanık olduğu baskılara
boyun eğmesi sonucunda, dört eski bakanın yüce divana sevk
edilerek yargı önünde hesap vermelerinin önündeki yol
kapatıldığı için, bu dört eski bakan hakkındaki suçluluk
şaibe ve şüphesi, AKP'ye de bulaşmıştır.
Bu itibarla, bu
yeni gelişmeden sonra, muhalefet partilerimize çok nemli bir görev
düşmektedir.
O görev de;
AKP ve AKP yandaşları tarafından önümüzdeki seçimlerde
seçmenin oylarını etkilemek için oluşturulmak istenen algı
operasyonunun önüne geçmeleridir.
Zira,
geçtiğimiz günlerde CNN TÜRK Televizyonunda, Şirin PAYZIN
tarafından sunulan aynı konuların grüşüldüğü bir tartışma
pogramında, AKP yanlısı katılımcı İbrahim USLU tarafından AKP
lehine bir algı yaratılmak istenmiştir.
Sunucu
tarafından, İbrahim USLU'ya, bu yolsuzluk ve rüşvet iddialarının
önümüzdeki seçimlerde AKP oylarına menfi bir etkisinin olup
olmayacağı sorulmuş ve İbrahim USLU cevap olarak; bu yolsuzluk ve
rüşvet iddialarının, önümüzdeki seçimlerde AKP'nin oylarını
düşürmeyeceğini, zira 17 ve 25 Aralık yolsuzluk
operasyonlarından sonra, günümüze kadar yeni bir yolsuzluk
iddiasının ortaya çıkmadığını, AKP'nin 17 ve 25 Aralık
yolsuzluk ve rüşvet iddialarına rağmen, bu iddiaların ortaya
çıkmasından sonra girdiği yerel ve cumhurbaşkanlığı
seçimlerini de kazandığını, bu seçimlerde bu iddiaların menfi
etkisini görmediğine göre, önümüzdeki seçimlerde de, 17 ve 25
Aralık yolsuzluk ve rüşvet iddialarından menfi olarak
etkilenmeyeceğini beyan ederek, kasıtlı olarak, seçmenlerin
oylarına etki yapacak şekilde yanıltıcı beyanlarda bulunmuştur.
Maalesef muhalefet partilerinin katılımcıları da, İbrahim
USLU'nun bu kasıtlı değerlendirmesi karşısında susmuşlardır.
İbrahim
USLU'nun bu değerlendirmesi seçmeni yanıltan bir algı
operasyonudur.
Çünkü; evet,
AKP hakkında 17 e 25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonundan
sonra yeni bir yolsuzluk ve rüşvet operasyonu yapılmamıştır, bu
operasyonlara ve iddialara rağmen, AKP, Mart ve Ağustos
seçimlerinden fazla oy kaybetmeyerek galip çıkmıştır ama, o
seçimlerin yapıldığı tarihlerde, Tayyip Bey paralel yapı
nidalarıyla nutuk atarak cemaatin kendilerine darbe yaptıklarını
dile getiriyor olsa da, parti olarak AKP'nin, yolsuzluk ve rüşvet
iddialarıyla suçlanan ve istifa etmek zorunda bırakılan dört
bakanı hakkında ne yapacağı, onların yüce divana sevk
edilmelerine izin mi vereceği, yoksa, ne yapıp yapıp, sudan
bahanelerle ve meclisteki parmak sayılarına dayanarak, bu eski dört
bakanı yüce divanda hesap vermekten kurtaracak mı olduğu henüz
hiç belli değildi.
Oysa ki, henüz
meclis genel kurulundaki oylama yapılmamış ise de, bugün
itibariyle, AKP'nin parti olarak, adları delilli dosyalarla
yolsuzluk ve rüşvet iddialarına karışan ve haklarında kuvvetli
suç şüphesi bulunan dört eski bakanının yüce divanda
yargılanarak hesap vermelerinin önünü tıkadığı, yolsuzluk ve
rüşvet iddialarının, yargı önünde tartışılıp hesap
verilmesinden hiç hoşlanmadığı ve yargıdan kaçtığı, açık
ve net bir şekild ortaya çıkmıştır.
Biz şimdi
soruyoruz, AKP'nin, yerel ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinden
sonra ortaya çıkan, adları yolsuzluk ve rüşvet iddialarına
bulaşan bu dört eski bakanını yüce divana sevk etmeyerek kendi
içinde aklamaya çalışması, önümüzdeki seçimlerde, AKP için,
seçmen nezdinde oy kaybettirecek çok önemli bir faktör değil
midir?
Bu nedenle, en
başta CHP olmak üzere, tüm muhalefet partileri ve seçmenlerimiz,
anketçi İbrahim USLU ve onun gibi AKP yandaşlarının algı
operasyonlarından kendilerini korumalıdırlar. Bu tür algı
operasyonları karşısında daha dikkatli olmalı ve algı
operasyonu yapan kötü niyetli kişilere anında gerekli cevabı
vermelidirler. 09/01/2015
Güner
YİĞİTBAŞI
İzmir
Barosu Üyesi Avukat
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder