Bize
göre, Anayasanın çok açık bir emri olan, eski partisiyle
ilişkisini kesmesi ve tarafsız olması gerekirken, Anayasanın bu
amir hükümlerine aykırı olarak, eski partisi AKP ile olan
ilişkisini filen sürdürerek meydanlara çıkıp AKP lehine
propaganda yapıp, kendisine ve AKP'ye muhalif olan kişi, kuruluş
ve muhalefet partilerini açıkça eleştiren, namusu ve vicdanı
üzerine yaptığı tarafsızlık yeminini ihlal eden, bu nedenlerle
Anayasal Cumhurbaşkanlığı niteliğini kaybetmiş olan Tayyip
Bey'e müdahale etme gereği duymayarak, meydanları sonuna kadar
Tayyip Bey'e açan, bu konuda yapılan tüm şikayetleri, görevine
girmediği gerekçesiyle geri çeviren, aslında, Anayasanın 79.
maddesine göre; seçimlerin genel yönetim ve denetimi, seçimlerin
başlamasından bitimine kadar, seçimin düzen içinde yönetimi ve
dürüstlüğüyle ilgili bütün yolsuzluklar, şikayet ve
itirazların incelenerek karara bağlanmasından, kısacası,
seçimlerin düzen ve dürüstlük içinde yürütülmesinin
yönetiminden ve denetiminden sorumlu ve görevli olan, Anayasanın
79. maddesiyle kendisine verilen bu görevi yapmayarak, seçimlerin
bir düzen ve dürüstlük içinde yapılmasını engelleyen,
Cumhurbaşkanlığı sıfatını ve devletin maddi ve manevi tüm
imkanlarını tek taraflı olarak kullanarak eski partisi AKP lehine
meydanlara çıkarak alenen propagandasını yaparak AKP'ye açıkça
oy isteyen Tayyip Bey'in, seçimlere hile karıştıran, seçimlerin
eşit ve dürüstlüğüne gölge düşüren Anayasa dışı bu
müdahalelerine kayıtsız kalan Yüksek Seçim Kurulu, açıkça
Anayasal bir suç işlemektedir.
Anayasamızın
105. maddesinde yer alan, Cumhurbaşkanının vatana ihanet dışındaki
sorumsuzluk hali, Cumhurbaşkanı sıfatıyla yaptığı Anayasanın
kendisine tanıdığı görev ve yetkileri içine giren işlemlerle
sınırlı olup, tarafsız ve partisiz olması gereken Tayyip Bey'in;
tarafsız ve partisiz bir Cumhurbaşkanının görev ve yetkileri
içine girmeyen ve Cumhurbaşkanı sıfatını ve imkanlarını
kötüye kullanarak, AKP Genel Başkanı gibi meydanlara çıkıp
alenen AKP lehine propaganda konuşmaları yapması, Yüksek Seçim
Kurulunun denetimine ve müdahalesine engel teşkil eden ve Yüksek
Seçim Kurulunu görevsiz kılarak, bu konuda yasaklayıcı bir karar
almasını engelleyen bir davranış tarzı olarak değerlendirilemez.
Yüksek Seçim Kurulu, seçimlerin selamatine, seçimlerin düzen ve
dürüstlük içinde ve adil bir şekilde yapılmasına engel teşkil
eden davranışlar sergileyen Tayyip Bey'e müdahale etmekte, kesin
olarak görevli ve yetkilidir.
Milli
iradenin dürüst, tarafsız ve eşit bir şekilde tecelli etmesinin
önünde engel oluşturan her eylem ve söylem, kimden gelirse
gelsin, bu kişi cumhurbaşkanı dahi olsa, Anayasanın 79.
maddesinde yer alan açık hüküm gereği,Yüksek Seçim Kurulu hem
de resen devreye girerek, seçimlerin düzenini ve dürüstlüğünü
bozan kişilere müdahale edip, bu engele son vermek ve seçimlerin
düzenli ve dürüst bir şekilde yapılmasını sağlamak
zorundadır.
Yüksek
Seçim Kurulunun Başkan ve Üyelerinin;karşı taraftaki şahıs bir
siyasi parti veya siyasi parti mensubu olmayıp, sorumsuz bir
Cumhurbaşkanıdır, bu nedenle ona müdahale etme görev ve yetkim
yoktur diyerek, Anayasanın kendisine verdiği görev ve
sorumluluktan kaçmaları, bize göre Anayasal bir suçtur.
Yüksek
Seçim Kurulunun Başkan ve Üyelerinin her biri, teminat sahibi
yüksek yargıçlar olup, Anayasanın 79. maddesine göre görevlerini
yapmaları halinde, karşılarında korkmalarını gerektirecek
hiçbir kişi veya makam yoktur. Asıl korkmaları ve endişe
duymaları gereken husus;Anayasal görevlerini yapmayarak suç
işliyor ve seçim sonuçlarını AKP lehine gölgeliyor olmalarıdır.
06/05/2015
Güner
YİĞİTBAŞI
İzmir
Bzrosu Üyesi Avukat
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder