Sözcü
Gazetesinin bugünkü ( 02/09/2015 ) başlığı; “SUSMAK VATANA
İHANETTİR” şeklinde çıkmış.Çok doğru ve yerinde bir
tespit.
Ülkemizde
yaşanan hukuksuzluk, Anayasal parlamenter sistemi, ben öyle
istiyorum keyfiliği içinde fiilen ortadan kaldırdığını ve
illegal fiili bir yönetim şekli kurduğunu alenen açıklayan ve bu
Anayasa ihlaline rağmen, kendisini hala bu ülkenin Anayasal yönden
meşru bir Cumhurbaşkanı olduğunu zanneden kişinin, bu akıl
almaz Anayasa dışı tavrı ve yönetimi, ülke ateş çemberi ve
ülkenin bazı bölgeleri PKK işgali altında, hergün birkaç
güvenlik görevlisi şehit edilirken, insanlarımızın can
güvenliklerini sağlamakla görevli güvenlik görevlilerinin dahi
can güvenlikleri yok iken, düşünce ve düşünceyi açıklama,
basın, halkın haber alma ve halka haber verme özgürlüklerinin
bir, bir yok edildiği, muhalif basının susturulmaya çalışıldığı,
muhalif basın organlarına yönelik, uydurma ve yapay suçlamalarla,
operasyonların yapıldığı, muhalif gazetelerin yöneticileri ile
köşe yazarlarının, Cumhurbaşkanına hakaret suçlamalarıyla
mahkeme kapılarında süründürülerek zulmedildikleri milletçe
yaşamakta olduğumuz bu zor koşullarda, seçimlerin yenilenmesi
kararı alınarak ülkenin geçici seçim hükümetine mahkum
edilmesi karşısında susmak, sesini çıkarmamak, Sözcü
Gazetesinin manşetinde açıkladığı gibi, vatana ihanettir.
Ancak, Sözcü
Gazetesinin bu tepiti doğru olmakla birlikte, bu tespit bize göre
eksiktir. Zira, ülkemizin bu olumsuz koşullarına rağmen,
milletimizin hiç haketmediği bu olumsuz koşulları kabul ederek
boyun eğip susması kadar, bu olumsuzluklar karşısında susmayan,
susmayı vatana ihanet sayan azınlıktaki muhalif insanları ve
basını, devlet gücünü kullanarak, baskıyla ve açılan haksız
davalarla susturmaya kalkışmak da, aynı şekilde bu vatana
ihanettir.
Sözcü
Gazetesi, Anayasa dışına çıkan, sivil bir darbeyle Anayasal
parlamenter sistemi ortadan kaldırarak fiili ve illegal bir yönetim
şekli kuran ve bunu açıkça itiraf eden Tayyip Bey'e yönelik
eleştirileri nedeniyle, yazarları aleyhinde, Cumhurbaşkanına
hakaret suçlamasıyla ceza ve tazminat davaları açılmasını
protesto etmek amacıyla, dün (01/09/2015) köşe yazarlarının
köşelerini boş ve beyaz sayfa halinde bırakarak yayınlanmış ve
Sözcü Gazetesinin, İpek Grubuna dahil Medyaya yönelik yapılan
basın özgürlüğüne saldırı niteliğindeki operasyonun
yapıldığı güne denk gelen,bu tesadüf nedeniyle daha bir anlam
kazanan bu protestosu, yurt içinde ve dışında büyük destek
görmüş ve ses getirmiştir.
Bilindiği
gibi, demokrasilerde seçimler, zorunlu ancak yeterli değildir.
Seçimler,
seçilenin meşruiyet kazanması için zorunlu ve ancak asla yeterli
değildir.
Cumhurbaşkanı
olabilmek için de, seçimlere girmek ve seçimleri kazanmak
zorunludur, ancak, seçim kazanmak yeterli değildir.Anayasamıza
göre, Cumhurbaşkanının, tarafsız ve partisiz, partiler üstü
olması, zorunlu bir Anayasal koşuldur.
Yine
Anayasamıza göre, Cumhurbaşkanı seçilen kişinin,
Cumhurbaşkanlığı görevine başlayarak gerçek anlamda
Cumhurbaşkanı sıfatını kazanabilmesi için, metni Anayasada yer
alan, tarafszılık ve Anayasaya bağlılık ve sadakat yeminini
yapması ve namusu ve şerefi üzerine yaptığı bu yeminine sadık
kalması zorunludur.
Tayyip Bey,
meşru bir seçimle Cumhurbaşkanı seçilmiş olmasına rağmen,
tarafsız olamamış ve eski partisi AKP ile bağını kopararak
partisiz ve partiler üstü bir konuma gelememiştir.Anayasanın tüm
hükümleri kendisini de bağlamasına rağmen, Anayasayı ihlal
ederek, Anayasal Parlamenter sistemi ortadan kaldırarak, illegal
fiili bir yönetim şeklini uygulamaya koymuş ve bunu açıkça
itiraf ederek, ülkenin tek hakimi gibi hareket etmeye başlamıştır.
Bu nedenle,
Tayyip Bey, meşru bir şekilde Cumhurbaşkanı seçilmiş ise
de,Anayasanın öngördüğü Anayasal meşruiyete sahip, ceza
kanunlarının koruma şemsiyesi altına giren bir Cumhurbaşkanı
sıfatını kazanamamıştır.
Bu itibarla,
Tayyip Bey, Türk Ceza Kanununun Cumhurbaşkanına hakaret suçunu
yaptırım altına alan 299. maddesinin korumasından
yararlanamaz.Türk Ceza Kanununun 299. maddesi, Anayasal meşruiyetini
muhafaza eden, Anayasanın öngördüğü tüm vasıfları üzerinde
taşıyan, sözde değil özde Cumhurbaşkanlarını koruma altına
alan yasal bir düzenlemedir.Gerçekten, Tayyip Bey'in şahsına
yönelik bir hakaret fiili varsa, sade vatandaş Salim Bey ne kadar
ve Türk Ceza Kanununun hangi maddesi ile korunuyorsa,Tayyip Bey de
ancak o kadar korunmalıdır.
Sözci
Gazetesinin yazarları ile diğer muhalif basının yazarlarının;
Cumhurbaşkanına hakaret ettikleri iddiasıyla haklarında açılan
davalarda, bu şekilde bir savunma yapmaları halinde, gerçek hukuk
nosyonuna sahip, tarafsız ve hukuka saygılı, hukuku
içselleştirebilmiş, yürekli hakimlerimizin bu savunmaya itibar
edeceklerinden en ufak bir şüphemiz bulunmamaktadır.
Unutmayınız;
insanları, baskıyla korkutarak susturmak kadar, haksızlıklar ve
hukuksuzluklar karşısında susmak da, vatana ihanettir.
Korkmayınız, haksızlıklar ve hukuksuzluklar karşısında
susmayınız ve vatanınıza ihanet etmiş duruma
düşmeyiniz.02/09/2015
Güner YİĞİTBAŞI
İzmir Barosu Üyesi Avukat
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder