Ülkemizin en
gerekli olan iç ve dış güvenliğini sağlamak için çok önemli
iki kurumumuz vardır.
Bunlardan ilki,
ülkemizin ve vatanımızın emperyalist düşman devletlerin
saldırılarından ve işgallerinden korunmasını sağlayan Türk
Silahlı Kuvvetleri olup; ikincisi de, ülkemizin iç güvenliğini,
vatandaşın huzurunu, can ve mal güvenliğini, ülkenin genel
olarak asayişini koruyan ve sağlayan jandarma ve polis
teşkilatından oluşan emniyet teşkilatımızdır.
Bu iki
kurumumuzdan asla vazgeçemeyiz, bu nedenle Türk Sialhlı
kuvvetlerimizi ve Türk Emniyet Teşkilatımızı güçlendirmek,
itibarlarını en üst düzeyde tutmak ve yıpratmamak zorundayız.
Aynı şekilde,
görevleri ayrı olan ve birbirini tamamlayan bu iki kurumumuzu karşı
karşıya getirmemeye, bu iki kurum, sanki birbirlerine rakip
kurumlarmış gibi bir algı yaratmamaya, her ikisine de layık
oldukları itibarı ve onuru sağlamaya mecburuz.
Bu nedenle,
Türk Silahlı Kuvvetlerine ve Türk Emniyet Teşkilatına,
kesinlikle siyaseti sokmamak, bu iki önemli ve güzide kurumumuzu
siyasetten uzak tutmak zorundayız.
Bu iki
kurumumuz;hiç hak etmedikleri halde, politikacıların kötü
yönetimleri ve Fetullah GÜLEN Cemaati ve örgütünün
mensuplarının içlerine sızmaları nedeniyle, etkinliklerini ve
tarafsızlıklarını kaybetmiş ve Emniyet Teşkilatımız; Türk
Silahlı Kuvtlerini zayıflatmaya yönelik kumpas davalarının aleti
ve mutfağı haline, Türk Silahlı Kuvvetlerimiz de; kumpas
davalarıyla atılan Atatürkçü subaylarımızın yarattığı
boşluğu doldurarak önemli komuta kademeleine FETÖ Silahlı Terör
Örgütüne mensup subayların atanmalarıyla, adeta bir terör
çetesi haline getirilmeye çalışılmış ve 15.Temmuz darbe
girişimi ile tüm bu gerçekler kesin olarak yüzümüze bir şamar
gibi çarpmıştır.
Hain FETÖ
Silahlı Terör Örgütünün içlerine sızması nedeniyle,
demokrasi tarihimizdeki en kötü günlerini yaşayan Emniyet
Teşkilatımız ile Türk Silahlı Kuvvetlerimize en fazla sahip
çıkma ve onlara güvenme zamanı bugündür.
Kurum olarak bu
iki teşkilatımızın hiçbir suçu yoktur. Milletçe, Emniyet
Teşkilatımıza ve Türk Siahlı Kuvvetlerimize kurum olarak sahip
çıkmak,onlara güvenmek,inanmak ve onurlandırmak
zorundayız.Onları, kurumsal olarak eleştiri anlamına gelebilecek
söz ve davranışlardan sakınmak zorundayız.Eleştirilerimizi,bu
teşkilatların kurumsal yapılarına değil, bu kurumlarımızı
kendi siyasi ve şahsi menfaatleri için bugünkü duruma getirenlere
yönelik olmalıdır.
En başta
siyasal iktidar, bu hassas noktaya özen göstermeli ve özellikle
kurum olarak Türk Silahlı Kuvvetlerimize potansiyel bir darbeci
gözüyle bakan söz ve davranışlardan,yasal düzenlemelerden uzak
durmalıdır.
Savcılığımız
döneminden bir anımızı sizlerle paylaşalım; doksanlı yılların
başlarında, İzmir de bölücü PKK örgütünün il düzeyinde
önemli kişisi olan bir militan,örgütle ters düşmüş ve örgüt
tarafından gözaltına alınmış ve büyük bir ihtimalle infaza
tabi tutulacağı sırada, polisin bir operasyonuyla PKK'nın elinden
canı kurtarılmıştı. Yaşanmış olan bu canlı örnek de
göstermektedir ki; Emniyet ve Polis Teşkilatımız, kurum olarak
iyi yönetildiği taktirde, işte böyle, sade vatandaş, terörist
demeden tüm insanların can ve mal güvenliklerini sağlayan
vazgeçilmez bir kurumumuzdur.
Türk Silahlı
Kuvvetlerimize gelince; bu ülkenin bölünmez bütünlüğü ve
bağımsızlığı söz konusu olduğunda neler yapabileceğini, iki
gün önce canlı olarak tüm dünyaya göstermiş, darbecilerin
15.Temmuz gecesi boğaz köprüsüne çıkararak insanların üzerine
ateş açtırdığı tanklarımız; bu kez,Atatürkçü,ülkesine ve
vatanına, vatanın bölünmez bütünlüğüne bağlı gerçek subay
ve askerlerimizin komutasında, Uluslararası antlaşmaların ve
Birleşmiş Milletler Sözleşmesinin kendisine tanıdığı yetkiye
dayanarak ve meşru müdafaa hakkını kullanarak Suriye topraklarına
girerek, Suriye sınırımızda konuşlanan ve ülkemize zarar veren
IŞİD'i, Cerablus'tan söküp atmış ve IŞİD'in boşalttığı
Cerablus'a yerleşerek Suriye sınırında bir Kürt koridoru
oluşturmayı amaçlayan PYD/YPG militanlarına da hak ettikleri
dersi vererek, kurum olarak gerçek bir Türk Silahlı Kuvvetlerinin
neler yapabileceğini, Türk Silahlı Kuvvetlerinin,Türk Vatanı ve
Milleti için ne kadar önemli bir kurum olduğunu,içeride ve
dışarıda herkese göstermiştir.
Kimse
unutmasın, şurada 30.Ağustos büyük zaferin yıldönümüne dört
gün kaldı, bu zaferi kazanan ve Osmanlının küllerinden bugünkü
modern ve laik Türkiye Cumhuriyeti Devletini kuran; o dönem,
cepheye silah ve mermi taşıyan kadınlarımız dahil, sivil
halkımız ve erinden mareşaline kadar üniformalı, üniformasız
tüm askerlerimizden oluşan şanlı Türk Silahlı Kuvvetlerimiz
değil midir?
Yaşın
30.Ağusts Zafer Bayramı ve bu bayramı bize yaşatanlar,30.Ağustos
Zafer Bayramı Türk Milletine kutlu olsun,selam olsun Şanlı
Ordumuza ve onun fedakar mensuplarına, selam olsun daha bugün
Cizrede şehit olan 11 emniyet mensubumuza ve ondan önce ülkemizin
çeşitli yörelerinde vatan için şehit olan ve yaralanarak gazi
olan Emniyet mensuplarımıza, hepiniz iyi ki varsınız ve var
olmaya da devam ediniz. 26/08/2016
Güner
YİĞİTBAŞI
Hukukçu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder