İki gün önce
yazdığımız “HOP DEDİK!” başlıklı makalemizde,
Cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu
tatafından çıkarılan Olağanüstü Hal Kanun Hükmündeki
Kararnamalerinin( OHAL KHK) bazı hükümlerinin, Anayasanın 121 ve
Olağanüstü Hal Kanununun 4. maddelerine aykırı olduklarını,
OHAL KHK. leriyle;ancak, olağanüstü hal ilanını gerekli kılan
konularla,olağanüstü halin gerekli kıldığı tedbirlerle ve süre
itibariyle de olağanüstü hal dönemiyle sınırlı olarak, geçici
düzenlemelerin yapılabileceğini, Bakanlar Kurulunun ise,Anayasanın
ve ilgili yasanın amacını ve verdiği yetki sınırlarını
aşarak,olağanüstü halin ilanını gerekli kılan konuların
dışında, ordumuzu ve devletimizi yeniden dizayn eden, ancak
Mecliste iktidarıyla muhalefetiyle enine boyuna tartışılarak
çıkarılması gereken kanun konusu olabilecek ve öncelikli de
olmayan kalıcı ve süreki düzenlemeler yaparak, kanun hükmünde
kararname çıkarma yetkisinin sınırlarını aştığını, görev
ve yetkisini kötüye kullandığını, bu nedenle adı OHAL KHK si
de olsa; bu kararnamalerin, olağan bir kanun hükmünde kararname ve
yasa gibi muameleye tabi tutularak,Anayasa Mahkemesinin denetimine
tabi olacağını, Anayasa Mahkemesinin de bu konuda içtihatlarının
bulunduğunu savunmuştuk.
Vay sen misin
bunları yazan ve savunan, içlerinde hukuk diploması sahibi de
olan,ancak beyinlerini birilerine emanet vermiş, bu nedenle
gerçekleri görme ve sorgulama yeteneklerini kaybetmiş, gözleri
de körleşmiş bazı kişler, hemen bize karşı saldırıya
geçtiler.Sen ne biçim hukukçusun, hukukun temel bilgilerinden de
yoksunsun,ülkenin gerçeklerinden habersizsin veya kötü niyetlisin
diyerek onurumuzu kırmaya çalıştılar, ama başarılı
olamadılar, aldılar cevabını oturdular oturdukları yerde.
Aslında bize
saldıran bu kişiler;Fetullah Gülen Cemaatine ne istedilerse
vererek,ülkeyi darbe ortamına getirenlerin, iş başındaki
iktidarın ta kendisi olduğunu görüp sorgulayamayan, aslında
ülkede yaşananlardan kendileri habersiz veya körü körüne
iktidara bağlı,kötü niyetli kişiler oldukları için, bizi
kendileri gibi görüp suçlayarak, aslında kendilerini tarif
etmişlerdir.
İzmir Devlet
Güvenlik Mahkemesinde C.Savcısı iken, daha seksenli yılların
sonunda yaklaşık otuz sene önce yazmış olduğu Kanun Hkmündeki
Kararnamelerle ilgili makaleleri Cumhuriyet Gazetesinde yayınlanmış,
birçok darbe görmş,yaklaşık elli yıllık tecrübeye sahip bir
hukukçu'ya saldıranlardan birisi de, profiline baktık, 2014
yılında Selçuk Hukuk Fakültesini bitirmiş ama, anayasayı ve
yasaları yorumlamaktan habersiz ve meslek büyüğüne ve onun
tecrübelerine saygısız. İnanın, bize yapılan saygısızlığa
değil, bu kafaları görerek, ülkenin aydınlık geleceği adına
gerçekten çok üzüldük.
Ben dahi,bu
yaşıma ve terübeme rağmen, bir meslektaşıma sosyal medyada bir
eleştiri getireceksem, önce onun profiline bakıyorum, o kişi
hakkında bilgi sahibi oluyorum ve ondan sonra gereken cevabı
dikkatli bir şekilde yazıyorum.
Nitekim, CHP
Genel Başkanı KILIÇDAROĞLU' da; bugün (02/08/2016) grupta
yaptığı konuşmasında, bizim HOP DEDİK başlıklı makalemizde
yazarak dile getirdiğimiz tüm hukuki gerçekleri aynen
tekrarlayarak, siyasal iktidarın OHAL KHK çıkarma yetkisininin
anayasal ve yasal sınırlarını aştığını, bu kararnamelerle
ordunun ve devletin yapısının değiştirilemeyeceğini, gerekli
görülen bu tür değişikliklerin Mecliste görüşülüp
tartışılarak çıkarılacak olan yasalarla yapılabileceğini,
siyasal iktidarın meclisi devre dışında bırakma gayreti içinde
olduğunu,çok güzel izah etti.
Ancak,
meydanların baskısından ve darbecilikle suçlanacaklarından
çekinmiş olmalı ki; Sayın KILIÇDAROĞLU, içerdiği hükümler
itibariyle,OHAL KHK olma niteliği bulunmayan bu kararnamalerin
iptali istemiyle Anayasa Mahkemesine başvurma haklarının
bulunduğunu ve bu haklarını kullanacaklarını maalesef
açıklayamadı.
Konuşmanın ve
gerçekleri yazarak dile getirmenin riskli olduğu, yeni bir darbe
girişimi korkusu içinde yaşayarak ülkeyi idare etmeye çalışan,
gerçekleştirilen hain darbe girişiminin,Laik Türkiye
Cumhuriyetine ve Demokrasisine yönelik bir girişimden ziyade,
kendilerine yönelik bir darbe girişimi olarak algılamanın
tedirginliğini üzerlerinden atamayan siyasal iktidarın müsaade
ettiği asgari demokratik ortamdan, en kısa sürede gerçek ve tam
demokratik ortama kavuşmak dileğiyle. 02/08/2016
Güner
YİĞİTBAŞI
Hukukçu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder