Hukukun
üstünlüğüne, insan hak ve özgürlüklerine dayalı,demokratik
hukuk devletlerinde asıl olan yönetim biçimi, insan hak ve
özgürlüklerinin askıya alınmadığı ve sınırlanmadığı,hukukun
tüm kuralları ile işlediği, Anayasanın öngördüğü olağan
yönetim biçimidir.
Anayasanın
izin verdiği olağanüstü yönetim usulleri; anayasanın açıkça
öngördüğü koşulların gerçekleşmesi halinde istisna'en
başvurulabilen,insan hak ve özgürlüklerini kısıtlayarak askıya
alabilen bir yönetim biçimi olmasına rağmen,olağanüstü yönetim
usullerinin dahi asıl ve nihai amacı; Anayasa ile kurulan hür
demokratik düzeni veya temel hak ve özgürlükleri ortadan
kaldırmaya yönelik yaygın şiddet hareketlerini bertaraf
ederek,hür demokratik düzeni,temel hak ve özgürlükleri kalıcı
olarak korumak ve tamamen yok olmasını önlemektir. Anayasanın
120. maddesi de; Anayasa
ile kurulan hür
demokrasi düzenini veya temel hak ve hürriyetleri ortadan
kaldırmaya
yönelik yaygın şiddet hareketlerine ait ciddi belirtilerin ortaya
çıkması veya şiddet olayları sebebiyle kamu düzeninin ciddi
şekilde bozulması hallerini, olağanüstü halin ilan nedeni olarak
göstermiştir.
Bir
benzetme yapmak gerekirse, istisna'en başvurulabilen olağanüstü
hal yönetimi;kaz gelecek yerden tavuğun esirgenmediği, yani,kısa
bir süre özgürlüklerin kısıtlanmasına katlanılmasına
(tavuğun esirgenmemesine) karşılık, nihai ve sürekli amaç
olarak, Anayasa ile kurulan hür demokratik düzeni veya temel hak ve
özgürlükleri ortadan kaldırmaya yönelik yaygın şiddet
hareketlerini yok ederek, Anayasa ile kurulan hür demokratik düzeni,
temel hak ve özgürlükleri tamamen yok olmaktan kurtarmak,yani,
tavuğu vererek, kazı kurtarmaktır.
Ülkemizde,
15.Temmuz.2016 darbe girişimi nedeniyle, anayasanın 120. maddesine
göre ilan edilen olağanüstü halin sonuç amacı da;kaz gelecek
yerden tavuğun esirgenmemesi, yani,Anayasa ile kurulan hür
demokratik düzeni, temel hak ve özgürlükleri ortadan kaldırmaya
yönelik yaygın şiddet hareketlerini yok ederek, Anayasa ile
kurulan hür demokratik düzeni, temel hak ve özgürlükleri korumak
ve kurtarmak ve tavuğu feda ederek kaz'a ulaşmaktır.
Bu
nedenle, anayasanın 121. maddesinin tanıdığı yetki ile sınırlı
olarak, Cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan Bakanlar
Kurulu, sadece olağanüstü halin gerekli kıldığı,anayasa ile
kurulan hür demokratik düzeni, temel hak ve özgürlükleri ortadan
kaldırmaya yönelik yaygın şiddet hareketlerini yok etmeye yönelik
konularla sınırlı olarak, olağanüstü hal süresince geçerli
olacak geçici hükümler içeren kanun hükmünde kararnameler
çıkarabilir.
Ülkemizde
halen uygulanmakta olan ve bir sene gibi çok uzun bir dönemi geride
bırakan ve daha ne kadar sürdürüleceği bilinemeyen olağanüstü
hal uygulamasına baktığımızda; istisna olması gereken
olağanüstü hal yönetim usulünün, anayasal amacını ve yetki
sınırlarını aştığını,olağanüstü hal yönetiminin;istisna
olması gereken tıpkı tutuklamada olduğu gibi, adeta
olağanlaştığını, üzülerek görmekteyiz.
Bugün
ülkemizde, mutfakta soğan doğramak ve ekmek kesmek amacıyla
ellerine aldıkları mutfak bıçağından başka silahla
tanışmamış,hiç silah görmemiş bayanların dahi,Bank Asyada
hesaplarının olması,Cemaat yanlısı oldukları iddia edilen
devletin teşvikleriyle açılan okullarda çocuklarını okuttukları
gerekçesiyle silahlı FETÖ Terör Örgütü üyesi oldukları
gerekçesiyle tutuklanarak hapse atıldıkları, hapishanelerin dolup
taştığı,darbe girişiminden bu yana aradan geçen bir yıl gibi
uzun süreye rağmen, anayasa ile kurulan hür demokratik düzeni,
temel hak ve özgürlükleri ortadan kaldırmaya yönelik yaygın
şiddet hareketlerini önleyemedikleri için olsa gerek, iş
başındaki siyasal iktidar olağanüstü hali yeniden uzatmıştır.
Olağanüstü
hal yönetim biçimi için, çok uzun bir süre olan bir yıl gibi
bir sürenin geçmesine, anayasanın 121. maddesine göre, sadece
olağanüstü halin gerekli kıldığı konularla sınırlı
kararname çıkarmaya yetkili olmalarına rağmen, bu yetkilerini
aşarak ve kötüye kullanarak, anayasayı ihlal ederek, olağan
dönemler için de geçerli konularda dahi, kalıcı ve sürekli
Kanun Hükmünde Kararnameler çıkarmalarına,çoğu hak ve
özgürlükleri askıya almalarına rağmen,iş başındaki siyasal
iktidar, bir yıl içinde, hala,olağanüstü halin ilanına neden
olan, anayasa ile kurulan hür demokratik düzeni, temel hak ve
özgürlükleri ortadan kaldırmaya yönelik yaygın şiddet
hareketlerini kontrol altına alamamışsa ve bu nedenle olağanüstü
hali kaldıramıyorsa, bunun sorumlusu halkımız olamaz,halkımız
uzun süre olağanüstü hal yönetim biçimleriyle yönetilmeye
zorlanamaz,siyasal iktidar, aradan geçen bir yıla rağmen, anayasa
ile kurulan hür demokratik düzeni, temel hak ve özgürlükleri
ortadan kaldırmaya yönelik yaygın şiddet hareketlerini kontrol
altına alamamışsa,kendisinin devlet idaresindeki yeterliliğini
sorgulaması ve olağanüstü hal koşullarının elan devam etmekte
olduğu görüşünde gerçekten samimi ise, başka gizli niyetleri
yoksa,olağanüstü hali uzatma yerine, istifa ederek, ülkenin bir
an önce olağan yönetime kavuşmasının yolunu
açmalıdır.23/07/2017
Güner
YİĞİTBAŞI
Hukukçu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder