CHP Genel
Başkanı KILIÇDAROĞLU;parti lideri olarak, parti içi iktidarının
avantajlarıyla girdiği genel başkanlık yarışını önde
bitirerek,790 oy alıp yeniden CHP Genel Başkanı
seçildi,karşısındaki mıhalif aday İNCE ise;447 oyda kalarak,
kurultay salonuna taşıdığı değişim ve yenilenme coşku ve
özlemini, başka bir bahara, başka bir kurultay mücadelesine
bırakmak zorunda kaldı.
Ancak,biz
umarız ki;Sayın İNCE'nin Kurultay konşmasında haklı olarak dile
getirdiği değişime ve yenilenmeye yönelik eleştiri,öneri ve
dilekleri, koltuğa yeniden seçilen genel başkan KILIÇDAROĞLU
tarafından yerine getiriler de, Sayın İNCE'nin yapmak istedikleri
bir başka bahara ve kurultaylara kalmadan, CHP kendisinden beklenen
başarılara ve mutlu sona 2019 seçimlerinde ulaşmayı başarır.
Bu başarı
için, partiyi ülkemiz ve rejimimiz için çok hayati olan 2019
seçimlerine hazırlayacak ve taşıyacak olan önemli kararların
alınacağı, bugün yapılacak olan seçimlerle belirlenecek olan
Parti Meclisinin kadroları da çok önemlidir.
Kurultay'ın
ilk gününde, 49 mükerrer imza skandalı güne damgasına vurmuş
ve Sayın İNCE'nin adaylığı için gerekli olan imza sayısının
yetersizliği gündeme getirilerek, kurultay'a gölge düşürülmek
istenmiştir.Şimdi seçim sonuçlarına bakıyoruz,toplam
delegelerin yüzde onunun imzasını alamadığı iddia edilen Sayın
İNCE, çok daha fazlasını,toplam 447 delegenin genel başkanlık
onayını alma başarısını göstermiştir.İNCE'nin aldığı bu
sonuç da; aday olabilmek için en az yüzde on delegenin imzasını
alma zorunluluğunu getiren uygulamanın;delegelerde, kurultay
salonunda adaylar tarafından ortaya konulan performansa göre
oluşacak olan, nihai gerçek ve hür iradeyi tam olarak yansıtmaktan
uzak,antidemokratik bir uygulama olduğunu,Sayın İNCE'nin,bu
uygulamanın kaldırılmasına yönelik eleştiri ve önerisinde ne
kadar haklı olduğunu açıkça ortaya koymuştur.
Sayın
KILIÇDAROĞLU; adaylık için kendisne verilen ezici imza
çoğunluğuna ve desteğine,kullandığı parti içi iktidar
olanaklarına rağmen, muhalif aday İNCE'nin,kurultay salonunda
yaptığı etkili konuşması ve ortaya koyduğu vizyon ve
performansının etkisiyle, kendisine imza vererek destek çıkan
ezici delege çoğunluğunun tamamından oy alamamış ve çok fazla
fire vermiş, ancak 790 delegenin oyu ile topal ördek misali genel
başkanlık koltuğuna oturabilmiştir.
Sayın
KILIÇDAROĞLU;ancak 790 oyla kazanabildiği bu seçimi, asla ve
asla, kazanılmış bir zafer olarak kabul etmemelidir.
Bu seçim
sonucu,KILIÇDAROĞLU'ya yapılan; artık ayağını denk al, bu sana
verilen son şanstır şeklinde dile getirilen, kesin ve son uyarı
niteliğinde bir mesajdır.KILIÇDAROĞLU; artık ya kazanacak,ya da
kazanacaktır,ülke için de kendisi için de, bunun başka bir çıkış
yolu yoktur.
Bu
nedenle,KILIÇDAROĞLU; kurultay'ın bu mesajını çok iyi okumalı
ve kendisine tanınan bu son krediyi çok iyi kullanmalıdır.
Bu kurultay
seçim sonucu da göstermiştir ki; ister parti yönetim seçimleri
olsun,isterse ülkenin yönetimine ilişkin yerel ve genel
seçimler,cumhurbaşkanlığı seçimleri olsun,en iyiler her zaman
seçim kazanamamakta olup,seçime iktidarda iken, iktidar
olanaklarıyla girenler,her zaman birkaç adım önde seçime
girmektedirler,bu itibarla KLIÇDAROĞLU da, seçimlerin bu cilvesini
unutmayarak, 2019 yılında yapılacak olan cumhurbaşkanlığı,yerel
ve genel milletvekilleri seçimlerinde partisi CHP'yi başarılı
kılabilmek için,iktidar partisinden üç beş kat fazla
çalışarak,aradaki farkı kapatmak zorundadır.
KILIÇDAROĞLU;Sayın
İNCE'nin kurultayda yaptığı manifesto niteliğindeki konşmasının
ses ve görüntü bantının bir örneğini, çalışma
odasındaki,evindeki bilgisayarlarına ve akıllı telefonlarına
kopyalayarak sabah akşam hiç bıkmadan izlemeli ve İNCE'nin
eleştiri ve önerilerinden yararlanmaya ve bunları hayata geçirmeye
çalışmalıdır.
KILIÇDAROĞLU'yu
seviyoruz,kendisi dürüst,ahlaklı,iyi niyetli,demokrat, çalışkan
olup, özverili bir şekilde çalışıyor, ama seçim kazanamadığına
göre, demek ki bir yerde yöntem ve uygulama hatası yapıyor,bu
hatalarından, bize göre de en önemlisini Sayın İNCE;
KILIÇDAROĞLU'nun Man Adası iddiasınanı ve açıklamasını örnek
göstererek,“KILIÇDAROĞLU ve yönetimi iktidara yönelik bir
eleştiriyi ve yolsuzluk iddiasını kamuoyu ile palaşıyor ama,
onun sonunu getiremiyor,sonucunu alamıyor,bunun için yapılması
gerekenleri sonuna kadar yapmıyor,unutulmaya terk ediyor” diyerek,
çok haklı ve yerinde bir eleştiriyi dile getirdi,buna eskiler
fikri takip derler,İNCE'nin bir örnekle açıkladığı bu tespit
ve eleştirisi, bize göre de mutlak surette dikkate alınması
elzem, çok önemli bir tespit ve eleştiridir.
Gerçekten,KILIÇDAROĞLU;parti
grup toplantısında,önceden yaptığı büyük bir reklam ve
iddialarla Man Adası belgelerini açıkladı,bu açıklamayı
iktidar önemsedi, hop oturup hop kalktı,bu belgelerin sahteliğini
savunarak, iddiayı yalanlamaya kalkıştı,KILIÇDAROĞLU
yönetimi,bu Man Adası belgelerini basına dağıttı ve Ankara
C.Başsavcılığına da bir örneğini sunarak suç duyurusunda
bulundu.
Peki sonra ne
oldu?Unutulmaya bırakıldı,bir daha dillendirilmedi,savcılık
soruşturmasının seyri izlenip sorgulanmadı.Kamuoyu gelişmelerden
bilgilendirilmedi.
KILIÇDAROĞLU;
Man adası iddiasında ve bu belgelerin sahte olmadığında haklı
ve samimi ise; gerçek ve etkili bir muhalefet yapıyorsa, bu
belgelerin gerçek mi,sahte mi olduğunu araştırma ve tespit etme
konusunda tek yetkili ve sorumlu olan savcılığın başlattığı
soruşturmayı sonuna kadar izlemeli,iktidarın; soruşturmanın
savsaklanması için savcılara vermesi muhtemel talimatların önüne
geçmeli,sorşturmanın hızlandırılması ve sonuçlandırılması
için, azami gayreti sarf etmeli ve soruşturmada kaydedilen tüm
gelişmeleri, sık sık kamuoyu ile palaşmalı,konuyu sürekli
gündemde tutmalıdır.
KILIÇDAROĞLU;partinin
en üst ve yetkili organından güven tazeleyerek yeniden genel
başkan seçildiğine,2019 seçimlerine onun başkanlığında
girileceğine, yeni sistem uyarınca başbakanlık da olmayacağına
göre,derhal cumhurbaşkanlığına adaylığını
açıklamalıdır.Aksine bir davranışın hiçbir mantıklı ve
hukuki izahı yoktur.
KILIÇDAROĞLU;
kendisinin Cumhurbaşkanlığı adaylığı için,partinin yetkili
organlarına danışmalıyım demeye de hakkı yoktur.Partinin en
yetkili en üst organı olan kurultayda yeniden genel başkan
seçilmek suretiyle,kurultaydan aynı zamanda Cumhurbaşkanlığına
aday olma hak ve yetkisini de alıp cebine koymuş demektir.
KILIÇDAROĞLU'nun
tüm bu gerçeklere rağmen yan çizerek Cumhurbaşkanlığına
adaylığını açıklamaması halinde,kendisinin karizmasına
güvenmediğini, Cumhurbaşkanlığı seçimini kazanamayacağını,bu
konuda gayret sarf etmenin faydasız olduğunu, seçim başarısını
kendi gayretinden ziyade, kendisinin dışındaki daha popüler ve
karizmatik bir kişi de aradığını,itiraf etmiş olacaktır.
KILIÇDAROĞLU;
kendisine güvenemiyorsa,biz seçmenler kendisine ve temsil ettiği
partisine nasıl güveneceğiz,o zaman niçin CHP Genel Başkanı
seçilmiş ve özgüvenini ve iddiasını ortaya koyan Sayın
İNCE'nin önünü tıkamıştır?Diye kendisini sorgulamak
gerekecektir.
Daha söylenecek
çok söz var ama,yazının uzadığını görerek bu seferlik bu
kadarla yetiniyoruz. Hepinize iyi pazarlar. 04/02/2018
Güner
YİĞİTBAŞI
Hukukçu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder