29/08/2018
tarihinde ROMANTİZM başlığı altında,romantizmin ne olduğunu
anlatan romantik paylaşımlara yer verdiğimiz romantik bir makale
yazıp facebook sayfamızda ve HABER GÜNCEL İnternet Sitesindeki
köşemizde yayınlamıştık.
Bu
yazımız,umduğumuzdan fazla olumlu tepkiler aldı,okuma özürlü
oluşumuz,içinde bulunduğumuz antidemokratik koşulların yarattığı
korku nedeniyle, insanların okumadıkları,okusalar da; paylaşmak
bir yana, okuduklarını belli etmemek için beğeni yapmaktan dahi
çekinmelerine rağmen, bu yazımızı beğenen,paylaşan ve hatta
altına yorum koyan kişilerin var olduğunu,romantizmin sevildiğini
ve tutulduğunu gördük.
Can
dostum,büyüğüm E.Ü.Dişçilik Fakültesinin emekli öğretim
üyesi ve Dekanlarından Prof.Dr.Haluk BAYLAS; ROMANTİZM başlıklı
yazımıza çok güzel bir yorum yapmış ve demiş ki;”Bazı
gerçekci akımların temsilcileri, romantizmi ve romantikleri
küçümserler. Halbuki neler kaçırdıklarını bir bilseler. Yine
de akıl ve duyguları birlikte yaşama sokabilmek en iyisi gibi
geliyor bana. Selamlar “ ne güzel bir yorum değil mi?Romantizmi
ve romantikleri küçümseyeen gerçekçi akımların
temsilcilerinin, neler kaçırdıklarından habersiz olduklarını
çok haklı ve güzel bir şekilde ifade etmiş.
O yazımızda
da açıkladığımız gibi,romantizmde dugular,hisler,coşkular ve
hayaller öne çıkmakta,akıl biraz geri planda kalmaktadır.
Ancak bu demek
değildir ki;romantizmden hoşlanan romantik kişiler, akılsızdır
veya var olan akıllarını,duygu ve hayallerinin yanında hiç
kullanma gereğini duymayacaklar.
Değerli hocam
Haluk BAYLAS'ın da yorumunda çok güzel ifade ettiği gib,akıl ve
duyguları, birlikte yaşama sokabilmek en iyisi tabi.
Akıl,
klasisizmde olduğu gibi,romantizmde de geçerli ve var
olmalıdır.Ancak akıl,her koşulda duyguların ve hayallerin önüne
geçmemeli ve duygulara ve hayallere gem vurmamalıdır.
Bu akımda
yazan çizen duygularını,coşkularını,hislerini ve hayallerini
yazılarına, şiirlerine,resimlerine,müziğe,eylemlerine döken
kişiler,belirli bir oran ve ölçüde akıllarını da
kullanarak,akıllarını da duygu ve hayalleriyle birlikte yaşama
sokarak, o sanat eseri haline getirdikleri duygulara,hislere,
coşkulara ve hayallere, bu sayede ulaşabilecek ve onları sanat
eseri olarak şekillendirebileceklerdir,aklını duygu ve
hayalleriyle birlikte yaşama sokarak kullanamayan bir
kişi,duygu,coşku ve hayal oluşturamadığı gibi,bunları bir
düzen içinde yazıya,şiire,resime ve müziğe de yansıtamaz.
Yine çok
sevdiğim bir dostum ve arkadaşım Cenk KAPLANCAN da bu yazımıza
bir yorum yapmış ve demiş ki; “Bütün devrimlerin temelinde
romantizm yatar. Türk İstiklalinin ve İnkilabının temelinde de
Özgürlük ve hasret yatar. O duygu vatanı sevgili kurtuluşu
kavuşma addeder. “
Değerli
Arkadaşım KAPLANCAN'a katılmamak mümkün değil,evet çok
doğrudur, bütün devrimlerin temelinde romantizm yatar, bu akım
zaten 1789 Fransız Devriminden sonra gelişerek Dünya'ya
yayılmıştır.Atatürk'ün gerçekleştirdiği Türk İstiklalinin
ve İnkılabının temelinde de romantizm,vatan ve millet,özgürlük
ve bağımsızlık aşkı ve sevgisi yatmaktadır.
Temelde akla
dayalı bağımsızlık ve özgürlük mücadelesini,kurtuluş
savaşını başlatarak başarı ile sonuçlandıran,sonrasında akla
ve bilime dayalı en başta laiklik olmak üzere devrimlerini
gerçekleştiren büyük önder ATATÜRK de;bize göre, romantizm'in
en başta gelen öncülerinden ve temsilcilerinden biridir.
ATATÜRK;vatan,millet,insan,bağımsızlık
ve özgürlük sevgisi ve aşkı,duygusal kişiliği,akıl ile
yoğurduğu hayal gücü sayesinde,Sevr ile vatan toprakları
parçalanan ve paylaşılan orduları dağıtılan bir ülkeyi
kurtarmanın ve Türkiye Cumhuriyeti Devletini kurmanın hayallerini
kurmuş,o günün koşullarında imkansız olan bu duygu ve
hayallerini,vatan aşkını gerçekleştirmek için, Samsuna ulaşması
dahi hayal olan çürük Bandırma Vapuruna binerek,bu hayal
yolculuğuna başlamıştır.
ATATÜRK'ün;vatan,bağımsızlık
ve özgürlük sevgisine ve aşkına dayalı,vatanı kurtarmaya
yönelik hayalini,Atatürk'ün kurduğu günümüzün bağımsız
Türkiye Cumhuriyetinin yöneticilerinin,bağımsız bir devlet olan
Suriye'nin içişlerine karışarak,Suriye devletinin topraklarındaki
Emevi Camisinde Cuma namazı kılma hayalleriyle karıştırmayınız
lütfen.
ATATÜRK;
romantik kişiliği,duygusallığı,vatan aşkı,hayal gücü ve
inancı olmasaydı,bunları aklıyla birleştirerek,topu ve
tüfeği,cephanesi,düzenli bir ordusu dahi olmadığı halde, bu zor
işe başlayabilir miydi?Bu sorunun cevabı,tek kelime ile “Hayır”
dır.
ATATÜRK;hayatı
savaş meydanlarında geçmesine, savaştan savaşa koşmasına
rağmen, savaşın, ancak çok zorunlu olması halinde
başvurulabilecek bir çözüm yolu olduğunu belirtmek için,bizi
yönetenlere vasiyet niteliğindeki o meşhur sözünü söylemiş ve
“Yurtta Sulh,Cihanda Sulh” demiştir.Bu dahi Atatürk'ün
romantik kişiliğini, ortaya koymaya yeterlidir.
Romantizm
konulu bir makalemiz, bizi nereden nerelere getirdi,bu makaleyi iyi
ki yazmışız,bu vesileyle, önderimiz
Başkomutanımız,kurtarıcımız,kurucumuz ATATÜRK'ümüzü,
yeniden anma fırsatı bulduk,kendisini her daim minnetle anıyor ve
özlüyoruz.31/08/2018
Güner
YİĞİTBAŞI
Hukukçu