AKP Genek
Başkanı, yakın bir geçmişte;”inşallah medya virüslerini de
yok edeceğiz”dememiş miydi?
Bir
hatırlayınız, demişti.
Demek ki; bir
bildiği ve düşündüğü vardı ve bu sözüyle bunun fişeğini
ateşlemişti.
Medya virüsü
olarak gördüğü,halkın haber alma kanalları,gözü ve kulağı
olan Halk Tv ve Tele 1'e bu bir gözdağı idi.
Ama, halkın
sesi ve haber alma kaynakları,demokrasinin yılmaz savunucuları,
bağımsız ve tarafsız,sadece demokrasi ve özgürlüklerden yana
medya kuruluşları,siyasal iktidarın bitmez tükenmez, her gün
tırmanarak artan hukuksuzluklarını ve yolsuzluklarını haber
yapıp yayınlamaktan bir adım geri atmadılar.
Ana muhalefet
partisinin,iktidarı eleştiren tüm açıklamalarını;halkı
aydınlatmak ve halkın doğruları öğrenmelerini sağlamak
amacıyla, anında ve canlı olarak halka duyurdular,Baroların
Ankara'ya yürüyüşlerini canlı olarak yayınlayarak gerçekleri
halka duyurdular,nerede bir haksızlık ve yolsuzluk,hukuksuzluk
varsa,sadece bu kanallar bunları anında ve korkusuzca halka
duyurdular.
Siyasal iktidar
ve saraydaki tek adam, bu gerçeklerin halk tarafından duyulmasından
ve kendilerine sandıkta tepki koyacak olmalarından rahatsız
oldular,anketlerle de,ilk seçimlerde mutlak gidici olduklarına
inandılar,bu nednle halkın gerçekleri öğrenmesini yasaklamak ve
iktidarlarını bu yolla sürdürmek amacıyla, son çırpınışlarından
birini daha sahneye koyarak, Halk Tv ve Tele 1 kanallarına beş gün
süreyle ve tümüyle ekran karartarak kapatma cezası verdiler.
Verdiler
diyoruz,zira bu ceza kararını usulen ve şeklen RTÜK denen iktidar
organı almış ise de,aslında RTÜK bir piyondur,emir kuludur.Bu
karar Saray tarafından alınmış ve RTÜK tarafından ilan
edilmiştir.
Bu beş günlük
geçici karartma da bir uyarıdır,bu uyarıya da kulak asılmaz ve
halka doğrular anlatılmaya devam edilirse, bu kanallar süresiz ve
tamamen kapatılacaklardır.
Burada,ekranları
karartılarak ceza verilen Halk Tv ve Tele 1 Kanalları değil,
halkımız ve halkımızın doğru haber alma hakkıdır.
Değerli
okurlar, bu karar demokrasi ve basın özgürlüğü adına alınan
yüz karası bir karardır.
Aslında bize
göre,asla sürpriz bir karar değildir.
Bu
karar;siyasal iktidar tarafından tek yanlı olarak kullanılan
demokrasi eliyle,demokrasinin boğazlanarak öldürülmesi filminin,
sadece bir fragmanıdır.
Bu günler,daha
iyi günlerimizdir,seyrettiklerimiz henüz sahnelenmeyen asıl
filmin fragramanıdır.
Asıl filmin
halk galası, ilan ettikleri ve hedefledikleri 2023 de sahneye
konulacak ve sonrasında perde kapatılarak, ülke karanlığa mahkum
edilecektir.
Sizler için,27
Mayıs darbesinin lanetlenerek,Demokrat Parti ikitadarının
aklanması,itibarlarının iade edilmesi,anayasayı ihlal suçunu
işledikleri sabit görülerek idama mahkum edilen D.P. İleri
gelenlerinin itibarlarının iade edilmeye kalkışılması,
zamanlaması itibariyle, bir tesadüf müdür?
Bize göre,
asla tesadüf değildir.
18 yıldır
iktidarda olan AKP'nin aklına, D.P. ktidarının itibarının
iadesi, şimdi giderayak niçin gelmiştir?
Şunun için
gelmiştir.Bazı insanların,AKP iktidarının; basın özgürlüğünü
ve yargı bağımsızlığını yok edişini,muhalefetin sesini
kısmaya çalışmasını,muhalif gazetecileri; silah olarak
kullandığı bağımlı ve yanlı yargıyı kullanarak suçsuz
olduklarını bilerek,salt muhalif oldukları gerekçesiyle hapse
atışını,halkı,meslek odalarını,baro ve avukatları bölerek
ayrıştırma gayretlerini, D.P. in son yıllarına,halkı cepheler
böldüğü Vatan cephesine ve gazetecileri yargıymış gibi hapse
atan Meclis Tahkikat Komisyonlarına benzetmeleri nedeniyle,bize
göre, bir hukukçu olarak,Yassıadada kurulan mahkemenin; tüm
usulsüzlüklerine,tabii hakim ilkesinin çiğnenmiş olmasına,bazı
özel davaların da,ana davanın içine alınarak,devrin zampara ve
şıp sevdi başbakanı Adnan Menderesin,görür görmez aşık
olduğu evli bayanları,eşlerini pezevenk yaparak haremine dahi
ettiği,aslında özel yaşam gibi görülmesine rağmen,özel
yaşamını kamu kudretini ve gücünü kullanarak kamusal yaşamı
halime getirdiği gayrimeşru aşk hayatına ilişkin eylemlerinin
de, anayasayı ihlal suçu kapsamında dosya içine alınarak hüküm
kurulmasına rağmen;Demokrat Partisi iktidarı mensupları;o zamanda
yürürlükte olan Türk Ceza Kanunun 146.maddesine uyan anayasayı
ihlal suçunu işlemiş olup,asla demkokrasi kahraman ve şehitleri
değildirler.
Hümanist bir
bir hukukçu olarak, şimdi yürülükte olmayan idam ceazasına,biz
de karşıyız ve ceza olarak görmüyoruz idamı.Bu ayrı bir
tartışma konusu olup,nitekim idam cezası yanlışından dönülmüş
ve şu anda idam, ceza olmaktan çıkarılmıştır.
Demokrat
Partisi iktidarının başının ve yakın yönetici
çevresinin,sandıkta elde ettikleri demokratik meclis çoğunluğunu
kötüye kullanarak anayasayı ihlal ettiği,kendisini iktidara
getiren demokrasiye ihanet ettiği, inkar edilemez bir
gerçektir.Demokrat Parti iktidarının mensuplarını aklayan bir
milyon yasa çıkarsanız da,D.P.nin anayasayı ihlal
ettiği,Dünya'nın yuvarlak oluşu gerçeği kadar hukuki bir
gerçektir.
Bu
nedenle,yüzlerce siyasi davalarda savcılık ve hakimlik
yapan,uygulamadan gelen ve anayasayı ihlal ve benzeri suçlarda
ihtisas sahibi olan 50 yıllık bir hukukçu olarak diyoruz ki;AKP
iktidarı,altından kayan iktidarını muhafaza için, anayasayı
ihlal eden bir siyasi iktidar olmak istemiyorsa,D.P. İktidarını
aklayan bir yasa çıkarmaktan öte,kendisinin uygulamaya koyduğu
özgürlükleri yok eden,özgür ve muhalif medyayı virüs kabul
ederek yok etmeye çalışan,bugün de iki kanala beş gün kapatma
kararı veren hukuk ve anayasa dışı tüm icraatlarına bir an önce
son vererek, anayasanın ve yasaların meşru sınırlarına
çekilmelidir.
Bu makale;
ülkesini ve insanları seven,siyasal iktidarla asla bir düşmanlığı
olmayan,tecrübeli bir hukukçunun, iyi niyetli ve samimi,bir dost
uyarısıdır.02/07/2020
Güner
YİĞİTBAŞI
Hukukçu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder