CHP Genel
Başkanı Kemal KILIÇDAROĞLU; bizim de televizyonumuzun başında
izlediğimiz, partisinin 35.Olağan Kongresinde geçtiğimiz
cumartesi (16.01.2016) günü yaptığı açılış konuşmasında,
tarafsız davranmayan ve bu nedenle namusu ve şerefi üzerine yapmış
olduğu tarafszılık ve anayasaya bağlılık yeminine aykırı
davranan Cumhurbaşkanı Tayyip Bey için de uzun bir paragraf
açarak, Tayyip Bey'i diktatör bozuntusu olmakla suçlamış ve
yeminine bağlı kalmadığı sürece de, dozunu daha da artırarak,
Tayyip Bey'e yönelik eleştirilerini sürdüreceğini, kamuoyuna
ilan etmiştir.
KILIÇDAROĞLU'nun,
Tayyip Bey'e yönelik eleştirileri ve kendisini diktatör bozuntusu
olarak yaftalaması, en başta Başbakan Ahmet Bey olmak üzere, AKP
çevrelerinden ve AKP yandaşı havuz medyasından büyük tepki ve
eleştiri görmüş ve KILIÇDAROĞLU, Cumhurbaşkanlığı makamına
ve onun şahsında Tayyip Bey'e oy vererek onu Cumhurbaşkanı seçen
millete hakaret etmekle itham edilmiştir.
Öncelikle
açıklığa kavuşturulması gereken husus şudur.
Cumhurbaşkanına
“diktatör” demek, hukuken bir suç mudur, Cumhurbaşkanına
hakaret midir?
Yargı
kararlarına göre, “diktatör” demenin, Cumhurbaşkanına
hakaret suçunu oluşturmadığını görüyoruz.Zira;
Eskişehir
Anadolu Üniversitesi'nde "Diktatörler sokakta devrilirler"
yazılı pankart asan iki öğrenci, "Cumhurbaşkanı'na
hakaret" suçundan yargılandıkları davanın ilk duruşmasında,
savunma alınmasına bile gerek görülmeksizin, beraat ettirilmiş
ve kararda; 'diktatör' kelimesinin, Büyük Türkçe Sözlük'te
"bütün siyasi yetkileri kendinde toplamış kimse" olarak
tanımlandığı belirtilerek, bu anlamda pankart yazısının da
"siyasi eleştiri olmaktan başka bir anlam taşımadığı"
vurgulanmıştır.
Bu yargı
kararından hareketle; Anayasa hükümlerinin, Cumhurbaşkanı dahil,
her Türk Vatandaşını ve her kurumu bağlayacağına, herkesin ve
her kurumun, beğenseler de, beğenmeseler de, yürürlükteki
anayasa hükümlerine uymakla mükellef bulunduklarına, hiç
kimsenin kaynağını anayasadan almayan bir yetkiyi
kullanamayacağına ilişkin anayasa hükmüne rağmen, yasal ve
anayasal bir tabanı olmayan, ben doğrudan milletin oylarıyla
Cumhurbaşkanı seçildim gerekçesiyle, parlamenter sistemi fiilen
ortadan kaldırdığını, fiili başkanlık sistemini tesis
ettiğini, yapılacak yeni anayasa ile kendisinin bu fiili durumuna
anayasal bir kılıf hazırlanmasını açıkça ve alenen dile
getiren, yaptığı tarafsızlık yeminini göreve başladığı
andan itibaren ihlal eden, adeta bir anayasa suçu işlemekte olan, o
kadar ki, en başta ana muhalefet partisi lideri KILIÇDAROĞLU olmak
üzere, muhalefet partilerinin liderlerini doğrudan siyasi muhatap
kabul ederek her fırsatta eleştiren, yargıya talimatlar veren ve
onkları yönlendiren, meclisi istediği gibi kullanabilen,istediği
yasayı çıkarttıran,ülkede bir canlı bomba patlaması ve çatlama
olsa, ülkenin bir Başbakanı, İçişleri bakanı,o ilin Emniyet
Müdürü ve Valisinin bulunmasına ve en son konuşacak kişinin
kendisi olmasına rağmen,durumdan vazife çıkartarak, herkesten
önce televizyonlara çıkarak bu patlamalar konusunda açıklama ve
yorumlar yapan, bu görüntüsü ve icraatlarıyla, anayasaya aykırı
olarak tüm yetkileri uhtesinde toplamış bir Cumhurbaşkanı
profili çizen Tayyip Bey'e diktatör nitelemesinde bulunan
KILIÇDAROĞU'nun bu eylemi; Cumhurbaşkanı Tayyip Bey'in,
anayasadaki niteliklerine ve ona tanınan yetkilere uygun
davranmadığı için, Cumhurbaşkanına hakaret suçunu oluşturamaz,
bu nitelemeyi, anayasal sınırların dışına çıkan Tayyip Bey'e
yönelik, hukuki ve siyasi bir eleştiri olarak değerlendirmek
gerekir.
Tayyip Bey'e
diktatör demek; AKP çevrelerinin iddia ettiği gibi, Tayyip Bey'in
şahsında, cumhurbaşkanlığı makamına ve cumhurbaşkanlığına
seçilmesi için kendisine oy veren %52 oranındaki milletimize de
asla hakaret sayılamaz.
Ancak,
Cumhurbaşkanlığı makamında, anayasa hükümlerine ve yapmış
olduğu tarafsızlık yeminine uygun olarak görev yapan bir
Cumhurbaşkanın varlığına rağmen, hiç gereği yokken ve sırf o
makamı yıpratmak amacıyla, Cumhurbaşkanına “diktatör”
denilmesi halinde, Cumhurbaşkanlığı makamı hakarete uğramış
olabilir ve kendi birliğini temsil eden milletimiz incinir.
Aynı şekilde,
fanatik Tayyip Bey hayranlarını bir kenara koyarsak, Cumhurbaşkanı
seçilsin diye Tayyip Bey'e oy veren milletimizin çoğunluğu da;
kanunu bilmemek mazeret sayılmayacağına göre, cumhurbaşkanı
seçilmesi halinde, anayasayı çiğnemeyeceğini, anayasaya uygun
görev yapacağını, tarafsız bir Cumhurbaşkanı olacağını,
yapmış olduğu yeminine sadık kalacağını düşünerek Tayyip
Bey'e oy verdiklerine göre, tarafsız bir Cumhurbaşkanı olamayan,
anayasayı ihlal eden, Cumhurbaşkanlığı yeminine sadık kalmayan
Tayyip Bey'e, KILIÇDAROĞLU tarafından siyasi bir eleştiri
amacıyla diktatör denilmesi, Tayyip Bey'e oy veren milletimize de
asla hakaret ve saygısızlık olamaz. Bu eleştiri, belki de, Tayyip
Bey'e tarafsız ve anayasaya uygun bir şekilde cumhurbaşkanlığı
yapsın düşüncesiyle oy veren milletimizi memnun dahi eder.
Ancak,
KILIÇDAROĞLU tarafından kurultay konuşmasında Tayyip Bey'e
yönelik olarak sıkca sarf edilen, “diktatör bozuntusu”
sözünün; bir yönetim şekli olan gerçek anlamda bir diktatör
dahi olamadığını ifade etmesi açısından, Tayyip Bey'in sadece
kendi şahsını küçük düşürücü olduğu ve hakaret teşkil
ettiği savunulabilir.
Son söz, bu
makale, mahkeme kürsüsünün; iddia, savunma ve karar makamlarında
görev yapmış ve halen de savunma makamında görev yapmaya devam
eden, yaklaşık elli yıllık bir hukukçunun, somut bir yargı
kararı ve anayasamızın yürürlükteki hükümlerinin ışığında,
tarafsız bir şekilde kaleme alınan hukuki bir değerlendirme
yazısı olup, kimse yanlış bir şekilde, Tayyip Bey'i suçlayan,
KILIÇDAROĞLU'nu aklayan bir yazı olarak değerlendirme yapmaya
kalkışmasın. 18/01/2016
Güner YİĞİTBAŞI
İzmir Barosu Üyesi Avukat
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder