Mevcut
anayasanın; bazı maddelerinin değil de, bütünüyle
değiştirilerek tamamen yeni bir anayasa yapılması, anayasa yapma
ve yasama tekniği açısından, anayasanın değiştirilmesi
faaliyeti olup, anayasanın ne şekilde değiştirileceğinin ve
gerekirse halkoyuna sunulmasının usul ve koşulları, anayasamızızn
175. maddesinde açıkça düzenlenmiştir.
Anayasanın
175. maddesindeki bu açık düzenlemeye rağmen, yapılması
düşünülen yeni anayasada, yönetim sisteminin değişitirilerek,
mevcut olan yürürlükteki parlamenter yönetim sisteminin yerine,
Türk tipi bir başkanlık sisteminin getirilmesi tartışmalarının
ayyuka çıkması üzerine, başkanlık sistemini savunan çevrelerin;
mevcut parlamenter sistemin muhafaza edildiği yeni bir anayasa metni
ile başkanlık sisteminin yer alacağı yeni bir anayasa metninin
hazırlanarak, bu iki ayrı anayasa metninin halk oyuna sunulması ve
halkın kabul edeceği anayasa metninin yasalaştırılmasına
yönelik öneriyi dillendirmeleri, büyük bir cahilliğin dışa
vurumudur.
Günümüzde,
yeryüzündeki herhangibir ülkede ve tabiatıyla bizim ülkemizde,
doğrudan demokrasinin cari olmadığını, yani,anayasa ve
yasaları,milyonlarla ifade edilen tüm halkın bir meydanda
toplanarak doğrudan görüşüp tartışarak, bizzat yapma ve
yürürlüğe sokma imkanının fiilen bulunmaması nedeniyle,
temsili demokrasinin var olduğu, yasaları ve anayasayı, mevcut
anayasada yer alan hükümlere göre, halkın temsilcileri olan
milletvekillerinin yer aldığı Türkiye Büyük Millet Meclisinin
yapıp son şeklini vererek,anayasanın öngördüğü yeterli oy
sayısıyla kabul ettiğini ve gerektiğinde ve koşullarının
bulunması halinde, meclisin kabul ettiği ve yasa haline gelen bu
anayasanın halk oyuna sunulabileceği gerçeğini bilmiyorlar mı bu
cahiller?
Yürürlükteki
1982 tarihli 12 Eylül 1980 darbe anayasası ile ondan önceki 1961
tarihli 27.Mayıs.1960 darbe anayasaları, adı üstünde bir askeri
darbeden sonra, darbeyi yapan askerler tarafından oluşturulan
geçici Kurucu Meclislerin yaptıkları ve son sözü de darbecilerin
söyledikleri güdümlü anayasalar olup,bu anayasa metinleri dahi,
darbe koşullarında oluşturulan geçici kurucu meclislerde
görüşülüp kabul edildikten ve bir anayasa haline getirildikten
sonra halkın oylarına sunulmuşlardır.
Bizim
anayasa cahillerimiz, anayasanın 175. maddesine göre, anayasanın
ne şekilde değiştirilebileceğini bilmiyorlar mı?
Şu
anda ülkemizde, sanki yürürlükteki 1982 anayasasını zorla
ortadan kaldırarak, meşru Türkiye Büyük Millet Meclisini kapatan
bir darbe yönetimi ve darbe yönetiminin oluşturduğu geçici bir
kurucu meclis var da, iki ayrı anayasa metni hazırlansın ve bu iki
ayrı metin halk oyuna sunulsun diyerek, çok komik ve gülünç
fetvalar verilmektedir.
Bugün
için yapılması gereken; iktidarıyla ve muhalefetiyle, mevlisteki
tüm siyasi partilerimizin milletvekillerinden oluşturulacak olan
bir anayasa uzlaşma komisyonuna tüm teklifler getirilmeli ve
karşılıklı olarak müzakere edilmeli, anayasa uzlaşma
komisyonunda bir uzlaşmaya varılabilirse, uzlaşılan ortak anayasa
metni, anayasanın 175. maddesinde belirtilen koşullarda meclise
sunularak tartışılmalı ve anayasanın 175. maddede öngörülen
oy çokluğuyla yasalaştırılmalıdır.Anayasanın 175. maddesinde
öngörülen usul ve şartlarla meclisten geçerek artık yasa haline
gelen bu anayasa, yine 175. maddedeki koşullarla, gerekirse halk
oyundana da sunulmalıdır.
Oluşturulan
Anayasa Uzlaşma Komisyonu, şu veya bu nedenle, bir anayasa metni
üzerinde uzlaşmaya varamazsa, mecliste çoğunluğu elinde
bulunduran iktidar partisi, kendisinin hazırlayacağı ve içinde
çok arzu ettikleri başkanlık sistemini de içeren yazılı anayasa
metnini,meclis üye tam sayısının en az üçte birinin yazılı
teklifiyle meclise sunabilir ve 175. maddede öngörülen koşullarda
yeni bir anayasa yapma şansını deneyebilir.Muhalefet kanadından
yeterli milletvekillerini de kendi saflarına çekerek, doğrudan
veya halk oyuna sunulmak üzere yeni bir anayasa çıkarma konusunda
başarılı olurlar veya olamazlar onu bilemeyiz.
Birilerinin,
desteksiz atarak dedikleri gibi, anayasanın 175. maddesinde
belirtilen koşul ve süreçten geçerek meclis tarafından kabul
edilip yasa haline gelmeyen, teklif halindeki bir anayasa metni,
halk oylamasına sunulamaz.
Aynı
şekilde, yapılması düşünülen yeni anayasamızda, yönetim
sistemi olarak parlamenter sistem mi kalmalı, yoksa başkanlık
sistemine mi geçilmeli sorusuna cevap almak üzere bir halk
oylaması da, asla yapılamaz.
Zira,
diyelim ki; halk oylamasından başkanlık sistemine vize
çıktı.Başkanlık sistemine karşı çıkan partiler ve
milletvekilleri, anayasanın 175. maddesine göre,halk oylamasında
da kabul gören başkanlık sistemini içeren anayasa teklifine,
mecliste evet oyu vermek zorunda değildir. İktidar partisi,
başkanlık sistemine evet diyen halk oyuna rağmen, mecliste 175.
maddenin öngördüğü gerekli oy çoğunluğunu sağlayamadığı
taktirde, içinde başkanlık sistemi de bulunan yeni anayasa, başka
bir bahara kalacaktır.
Bu
itibarla, AKP ve onun fiili Genel Başkanı Tayyip Bey, darbe
anayasasından kurtulmamız ve ülkemizin daha demokrat ve ülke
insanımızın da daha özgür olması konusunda gerçekten samimi
iseler, gizli bir ajandaları da yoksa, başkanlık sistemi
sevdasından vaz geçmeli ve muhalefet partileriyle uzlaşarak, geniş
tabanlı yeni bir anayasa çıkararak, darbe anayasasından
kurtulmamıza öncülük etmelidirler. 9/1/2016
Güner
YİĞİTBAŞI
İzmir
Barosu Üyesi Avukat
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder