Hepiniz
biliyorsunuz, MİT Tırlarıyla ilgili görüntülü haberlerinden
dolayı, gazeteciler Can DÜNDAR ve Erdem GÜL; “bunun hesabını
verecekler” diyen, Tayyip Bey tarafından hedef tahtasına
konulmuşlar,07/Haziran/2015 milletvekili genel seçimlerine çok az
bir zaman kalması nedeniyle, siyasi hesaplarla adı geçen
gazetecilerimizin üzerlerine gidilememiş, 7.Haziran seçimlerinde
AKP tek başına iktidarı kaybettiği için de, kendi derdine düşen
ve seçimleri nasıl yeniletebilirimin ince hesaplarına dalan Tayyip
Bey, Can DÜNDAR ve Erdem GÜL ile başlatacağı hesaplaşmaya,
elinde olmayan nedenlerle ara vermek zorunda kalmış ve seçimlerin
yenilenmesine karar verilmesi üzerine, 1.Kasım.2015 de yapılan
yeni seçimde AKP'nin %52 oy oranıyla güçlenerek yeniden tek
başına iktidar olmasından sonra rahatlayan Tayyip Bey, Can DÜNDAR
ve Erdem GÜL ile aralarında olan ve geçici olarak buzdolabına
koyduğu hesaplaşmayı, buzdolabından çıkararak yeniden sahneye
koymuş olup, aradan altı ayı aşkın uzunca bir zamanın
geçmesinden ve siyasi koşulların Tayyip Bey'in lehine dönmesinden
sonra, İstanbul C. Başsavcılığı Can DÜNDAR ve Erdem GÜL'ü
26/11/2015 tarihinde Çağlayan Adliyesine çağırarak sorgulamış
ve tutuklanmaları istemiyle hakim önüne çıkarılan bu iki
gazetecimiz tutuklanarak cezaevine konulmuşlardır.
Bu gecikmeli,
siyasi rüzgarın AKP ve Tayyip Bey'in lehine esmesinin
beklenmesinden sonra, yaklaşık altı ay gecikme ile gelen bu
tutuklama kararının, hukuki olmayıp siyasi bir karar olduğunu,
26/11/2015 tarihli makalemizde dile getirmiştik. Aynı görüşümüzde
bir değişiklik olmamıştır.
İki ayı aşkın
bir süredir tutuklu bulunan Can DÜNDAR ve Erdem GÜL haklarında
geçtiğimiz günlerde iddianame düzenlenmiş ve
haklarında;"Devletin gizli kalması gereken bilgilerini
siyasal veya askeri casusluk amacıyla temin etme", "Devletin
güvenliğine ilişkin gizli kalması gereken bilgileri casusluk
maksadıyla açıklama", "Cebir ve şiddet kullanarak
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ni ortadan kaldırmaya veya
görevlerini yapmasını kısmen yada tamamen engellemeye teşebbüs
etmek" ve "Silahlı terör örgütüne üye olmaksızın
bilerek isteyerek yardım etme" suçlarından ayrı
ayrı bir kez ağırlaştırılmış müebbet, bir kez müebbet ve 30
yıla kadar hapis cezaları istenmiştir.
Tamamen
gazetecilik görevlerini yerine getiren ve halkımızın bilgi edinme
haklarına katkı sunan ve esasen; aynı bilgi ve görüntülerin
daha önce şu veya bu yolla kamuoyunun bilgisine sunulması
nedeniyle, herhangibir gizliliği kalmamış bulunan ve Suriye
sorununda safını açıkça belli eden AKP iktidarının, Suriye
sorununa ilişkin politikalarında, açıklandığında devletin
güvenliğini tehdit edebilecek hiçbir gizliliğin ve sırrın
kalmamış bulunması, bilakis, MİT Tırları haberlerinin açığa
çıkmasının; ülkemizin ve devletimizin güvenliğini tehdit
altına sokan yanlış Suriye politikasından dönülmesine sunacağı
katkı düşünüldüğünde,devletimizin yararına olduğu
düşünüldüğünde, Can DÜNDAR ve Erdem GÜL'ün suçlandıkları,
"Devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasal
veya askeri casusluk amacıyla temin etme", "Devletin
güvenliğine ilişkin gizli kalması gereken bilgileri casusluk
maksadıyla açıklama" suçlarının
işlenmiş olduğundan bahsedilemeyeceği çok açık ve nettir.
Katalog
suçlardan olması nedeniyle, gerekçe göstermeden şüpheli ve
sanıkların kolaylıkla tutuklanmalarını ve uzun süreli tutuklu
kalmalarını yasal olarak mümkün kıldığı için,AKP iktidarına
muhalif olan herkese kolaylıkla yapıştırılan,"Cebir
ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ni ortadan
kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen yada tamamen
engellemeye teşebbüs etmek" suçlaması
ise tamamen hukuk dışı ve çok komik bir suçlamadır.
Ellerinde,
yazı yazdıkları kalemlerinden başka, Hükümeti ortadan
kaldırmaya elverişli, cebir ve şiddet üreten hiçbir silah ve
aletleri bulunmayan Can DÜNDAR ve Erdem GÜL hakkında bu suçlamanın
yapılabilmesi, inanın,bu suç türleriyle ilgili birçok
soruşturmalar yapan emekli bir savcı ve bir hukukçu olarak, bizi;
ağlatmalı mıdır, güldürmeli midir, olduğumuz yerde
tepindirmeli midir, hukukçuluğu bıraktırmalı mıdır, imdat
hukuk ve adalet nerede, adaleti kurtaracak bir insan oğlu yok mudur
diye avaz avaz bağırtmalı mıdır, yoksa hepsini birden mi
yaptırmalıdır? İnanın, bir karar veremiyoruz.
Gazetecilerin;
haber yapmaktan ibaret eylemleri, nasıl Hükümeti ortadan
kaldırmaya teşebbüs oluyor, anlayamıyoruz.
Ceza
hukukunda muhtelif suç tipleri vardır. En klasik suç tipi ayrımı,
tehlike suçu ve netice suçu ayrımıdır.
Tehlike
suçlarında; suç olan eylem, bir tehlike ve risk doğurduğu için
ceza kanunlarında suç olarak kabul edilir ve faili cezalandırılır.
Örnek verecek olursak, ceza kanunlarında suç olarak kabul edilen
çeşitli amaçlarla suç örgütü kurmak suçu, bir tehlike suçu
olup, suç örgütünü kurmakla bir tehlike yaratıldığı için,
suç örgütünü kurmak, başlıbaşına bir suç olarak kabul
edilir, suçun oluşması ve tamamlanması için, örgütü kuran
kişilerin, örgütün kuruluş amacı olan amaç suçları
işlemeleri gerekmez. Zira, tehlike suçları durağandır, Hükümeti
devirmek, anayasal düzeni ortadan kaldırmak amacıyla silahlı bir
örgüt kurulduğunda, hükümeti devirmeye, anayasal düzeni
değiştirmeye teşebbüs edilmese dahi, örgüt kurmak suçu
oluşmuştur, bir neticeye yönelmek, o neticeye doğru bir teşebbüs
eyleminde bulunmak gerekmez.
Can
DÜNDAR ve Erdem GÜL, hükümeti ortadan kaldırmak amacıyla bir
örgüt kurmuş değillerdir.Bireysel olarak, gazetelerinde
yazdıkları görüntülü MİT Tırları haberi nedeniyle, Hükümeti
ortadan kaldırmaya teşebbüs etmekle suçlanmaktadırlar.
Hükümeti
devirmek, bir netice suçu olup, bu nedenle bu suça teşebbüs
mümkündür.
Ancak,
teşebbüs; adı üzerinde, failin elverişli vasıtalarla icraya
başlayıp, kendi arzusu ve iradesiyle vazgeçerek veya kendi arzusu
ve iradesi dışındaki, karşı koyamadığı başka bir dış etken
ve engelle tamamlanamayan ve neticesi alınamayan, bir eylem türüdür.
Amaçlanan
ve işlenmesine başlanarak teşebbüs edilen bir suçu oluşturan ve
neticelendiren tüm maddi eylem ifa edilerek tamamlanmış,geriye
ifası gereken bir eylem kalmamış ve amaçlanan suç hasıl
olmuşsa, yani netice alınmışsa, teşebbüs aşamasında kalan bir
eylemden ve suçtan bahsedilemez, artık tamamlanmış bir suç var
demektir.
Teşebbüs
olarak değerlendirilen, teşebbüs aşamasında kaldığı iddia
edilen eylem, failin kendiliğinden vazgeçmesi veya failin iradesi
dışındaki, onun karşı koyamadığı bir dış etken olmadığı
halde tamamlanmış o eylemin daha ötesi olmadığı halde, o eylem
ile amaçlanan suç neticesinin elde edilmesi mümkün değilse,
artık ortada tamamlanmış bir suç olmadığı gibi, teşebbüs
aşamasında kalmış bir suçtan da bahsedilemez.
Bu
teorik açıklamalarımızı, Can DÜNDAR ve Erdem GÜL'e atılı
bulunan MİT Tırları haberi eylemine ugularsak; Can DÜNDAR ve
Erdem GÜL, suçlandıkları MİT Tırları haberini ve görüntülerini
gazetelerinde yayınlamakla, eylemlerini tamamlamışlardır, kendi
iradeleriyle eylemlerinden vazgeçmeleri veya kendi iradeleri dışında
karşı koyamadıkları bir dış etkenin mani olması nedeniyle
eylemlerinin tamamlanamaması ve yarıda kalması söz konusu
değildir, artık yarıda kalmış ve tamamlamaları gereken bir
eylem yoktur.Tamamladıkları, cebir ve şiddet içermeyen bu
eylemleri sonucunda, cebir ve şiddet yoluyla Hükümet de ortadan
kalkmamış ve görev yapamaz hale gelmemiştir. Çünkü, bir
gazetecinin kalemiyle yazdığı bir haberden dolayı, bugüne kadar
dünyada hiçbir hükümet, cebir ve şiddet yoluyla devrilmemiştir,
bundan sonra da devrilmesi asla mümkün değildir.Bu türden bir
haber değil, bin haber yayınlasanız da, asla cebir ve şiddet
yoluyla Hükümeti ortadan kaldıramazsınız, bu suçu işlemiş
veya teşebbüs etmiş olamazsınız.Tıpkı toplu iğne ile kuyu
kazılamayacağı gibi.
Ancak,
bizim ülkemizde pek tanık ve alışık olmadığımız ve bundan
sonra da tanık olamayacağımız bir gerçek vardır ki;
gazetecilerin vaturgeyt skandalında olduğu gibi, siyasilerin gizli
kalan bazı skandallarını gazetelerinde haber yaparak kamuoyuna
duyurmaları halinde, devlet ve hükümet başkanları istifa etmek
zorunda kalmışlardır.
Can
DÜNDAR ve Erdem GÜL'ün; gazetelerinde, MİT Tırlarını haber
yapmalarından ibaret eylemleri, Hükümeti cebir ve şiddet yoluyla
zorla ortadan kaldırma sonucunu ve suçunu oluşturacak uygun bir
eylem olmamakla birlikte, Amerika ve batı ülkelerinde, Hükümetin
toptan istifa ederek, kendi istekleriyle görevi bırakmaları
sonucunu doğurabilecek nitelikte bir eylem olarak
değerlendirilebilir.
Son
söz; bu makalemizde, ceza hukuku açısından teşebbüs ve
tamamlanmış suç kavramlarını yeniden hatırlatarak izah etmek
zorunda kaldığımız için, bildiklerini tekrarlamamız nedeniyle
sıkılan ve bize katlanmak zorunda kalan tüm hukukçu
okurlarımızdan özür diliyor, hukukçu olmayan okurlarımızı bir
nebze aydınlatabildiysek, bundan dolayı da mutluluk duyuyoruz.
04/02/2016
Güner
YİĞİTBAŞI
İzmir
Barosu Üyesi Avukat