Sonunda,
ülkemizde hüküm süren tek adam anlayışına dayalı
antidemokratik devlet terörünü, dış ülkelere de ihraç ettik
ya, bravo doğrusu!
Sonunda,
Türkiye'deki ileri demokrasiyi(!) ve bu ileri demokraside uygulanan,
daha doğrusu uygulanamayan, silahsız ve barışçıl düşünceyi
açıklama, gösteri ve protesto özgürlüğünün yerlerde sürünen
halini, demokrasisi ve özgürlükleri bizden çok daha geri olan
Ekvatorda da gösterdik, bu rezaleti gazetelerde okuyunca ve
televizyonlardan izleyince yüzümüz kızardı ve biz, konuk olarak
bulundukları Ekvator da Tayyip Bey'in şımarık korumaları
tarafından sahneye konulan bu terör rezaletini hak etmediğimizi
düşünerek, çok üzüldük.
Bizi idare eden
iktidardaki AKP ileri gelenlerine yönelik olarak, anayasal ve
demokrasinin gereği olan düşünce ve düşünceyi açıklama
özgürlüğünü kullanarak,silahsız ve barışçıl bir şekilde
düşünce açıklamaya kalkışan, protesto gösterisi yapan
kişilerin, korumalar ve polisler tarafından anında üzerlerine
çullanılarak, orantısız bir güç sarf edilerek, ağızlarının
kapatılıp tartaklanarak etkisiz hale getirilmelerine, bizim
ülkemizde alıştık ve bu hukuksuzluğu iyice kanıksadık, aynı
zorbalığın misafir olarak bulunulan yabancı bir ülkede sahneye
konulması, diplomatik bir rezalet olup,bu skandal eylemin, affedilir
ve mazur görülebilir hiçbir yanı bulunmamaktadır.
Şayet, Tayyip
Bey konuşurken gösteri yapmaya kalkışan Ekvator'lulara bir
müdahalede bulunulması gerekiyorsa, bu müdahalenin ev sahibi
ülkenin güvenlik güçleri tarafından yapılmasını beklemek,
diplomatik nezaket kuralı olduğu gibi, o ülkenin hükümranlık
hakkına saygının da bir gereğidir.
Göstericilere
sert bir şekilde müdahale eden Tayyip Bey'in korumalarından
göstericileri kurtarmak isteyen Ekvatorlu bir milletvekilinin de
dövülerek burnunun kırılması,bu ayıbın ve barbarlığın tuzu
ve biberi olmuştur.
Ülkemizden
kilometrelerce uzaklıktaki yabancı bir devlet olan Ekvator da
sahnelenen bu skandal şiddet ve özgürlüklere tahammülsüzlük
eylemi;Tayyip Bey ve yandaşlarının ülkemizde bir anayasa
değişikliği ile yürürlüğe sokmak istedikleri başkanlık
sisteminin gerçekleşmesi halinde, bu sistemin ülkemizde yaratacağı
olumsuz sonuçlarının dış alem yansıyan sadece tipik bir örneği
olup, bu skandal eylem, ülkemizde arzulanan başkanlık sisteminin
ipuçlarını ortaya koymakta ve bu ülkeye başkan olmak isteyen
Tayyip Bey'in bu girişimine, bugünden gerçekleri görerek karşı
çıkan ve engellemek isteyen sağduyulu halkımızın ve muhalefet
partilerimizin, bu karşı çıkışlarında ne kadar haklı
olduklarını açıkça göstermektedir.
Evvelki gün (
05/02/2016) Başbakan DAVUTOĞLU;Mardinde, Güneydoğu başta olmak
üzere, ülkemizde hüküm sürmekte olan bölücü PKK terörü ile
silahlı mücadelenin yanısıra, terörle diğer yollardan da nasıl
mücadele edileceğine ilişkin terörle mücadele eylem planını,
on madde başlığı altında açıklamış bulunmaktadır.
Bu planda,
terminoloji olarak Tayyip Bey'in parmak izlerini görmekteyiz. Planın
ismini biz bir yerden tanıyoruz. Hani, Tayyip Bey'in 2002 de
iddialı bir şekilde ve ezici bir çoğunlukla tek başına iktidara
geldiğinde, ilk etapta yapacağı işleri sıralayarak açıkladığı
bir acil eylem planı vardı ya, işte DAVUTOĞLU'nun Mardin'de
açıkladığı terörle mücadele eylem planı da, ismi itibariyle,
Tayyip Bey'in 2002 de açıkladığı acil eylem planını hatrlatan,
sözüm ona sihirli bir plan.
DAVUTOĞLU'nun
Mardin de açıkladığı terörle mücadele eylem planına
bakıyoruz,bu planın ilk maddesini okuduktan sonra, tüm
ümitlerimiz kırılıyor ve kendi kendimize diyoruz ki; Tayyip Bey,
tarafsız ve partisiz bir cumhurbaşkanı olamadığı, göreve
başlarken namusu ve şerefi üzerine yaptığı demokrasiye ve
anayasaya bağlılık ve tarafsızlık yeminine sadık kalarak,
anayasanın öngördüğü yetki ve görev sınırları içine
çekilmediği, her gün şu veya bu vesileyle ülkede cereyan eden
siyasi ve her türden diğer günlük olaylara yönelik olarak,
taraflı bir şekilde kendi şahsi yorum ve görüşlerini, ağzına
geldiği gibi açıklamaya, toplumu geren ve kimlikler üzerinden
siyaset yapmaya,en başta HDP olmak üzere muhalefet partilerimizi
açıkça ve doğrudan muhatap alarak her fırsatta onları
eleştirmeye ve azarlamaya devam ettiği sürece, DAVUTOĞLU
tarafından en başta ve birinci madde olarak açıklanan; psikolojik
unsuru ve birleştirici ruh'u,nasıl elde edeceğiz ve hakim
kılacağız?
Sayın
DAVUTOĞLU; size çok samimi olarak diyoruz ki; artık kabak tadı
veren ve demokratik bir anayasa yapmanın önündeki tek engel olan
bu başkanlık sistemi tartışmalarına bir son veremezseniz,
başbakanlık yetkilerinizi tek başınıza ve bağımsız olarak
kullanamaz, yetkilerinizi ve iktidarınızı, anayasaya aykırı
olarak, Tayyip Bey ile paylaşmaya, daha da doğrusu tamamen Tayyip
Bey'e devretmeye devam ederseniz, işiniz çok zor dostum.
Zor dostum zor,
zor dostum zor.....07/02/2016
Güner YİĞİTBAŞI
İzmir Barosu Üyesi Avukat
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder