Ne güzel bir
laf değil mi?
Darbelere karşı
olmak.
Darbenin her
türlüsüne karşıyız demek.
Peki,gerçek
anlamda darbelere karşı olmak ne anlama gelmekte,kimler gerçek
anlamda ve samimi olarak darbelere karşı sayılmalıdırlar,hiç
düşündünümüz mü?
Bize göre de
darbeler;demakrasiye,insan hak ve özgürlüklerine,hukukun
üstünlüğüne,yargının bağımsız ve tarafsızlığına
aşık,ülkesini ve vatanını seven hiçbir demokrat kişinin arzu
etmediği ve benimseyemeyeceği bir insanlık suçudur,darbeciler ve
darbe yanlıları,alçak ve vatan hainidirler.
Darbelere karşı
olmak;fiilen gerçekleştirilen veya gerçekleştirmeye teşebbüs
edilen bir darbe girişimi eylemine ortak olmamakla,sözde ona karşı
olduğunu beyan etmekle anlaşılamaz.
Darbe karşıtı
olduklarını beyan ve iddia eden kişi veya kişiler;cebir ve şiddet
kullanarak, bizzat bir darbe eylemiyle iş başına
gelmeyip,demokratik seçimlerle iş başına gelmiş olsalar
dahi,ellerine geçirdikleri devlet yetkilerini,güçlerini ve
otoritelerini kötüye kullanarak sergiledikleri söz,eylem ve
yönetim biçimleriyle,silahlı maddi cebir ve güç kullanarak
darbe yaparak iş başına gelenleri dahi aratacak şekilde, darbeci
olabilirler.
Özellikle
Dünyada ve ülkemizde örneklerini gördüğümüz,elinde tuttuğu
silahlı gücü kötüye kullanarak darbe yapan silahlı
kuvvetlerin;mevcut yasal iktidarı devirerek, seçimsiz olarak
iktidarı devralıp iş başına geçebilmeleri için tek
yol,ellerinde tuttukları silahlı gücü kötüye kullanarak, maddi
bir cebirle,klasik darbe diye nitelendirebileceğimiz, gerçek
anlamda bir darbe yapmalarıdır.
Bu klasik darbe
modelinde,darbeciler kelle koltukta bir eyleme başlarlar ve darbe
eylemini tamamlayarak başarılı olurlarsa kellelerini
kurtarırlar,kendi düzenlerini kurarlar, halk özgürlüklerinden
yoksun kalır,demokrasi rafa kaldırılır.
Klasik,silahlı
güce, maddi cebre ve zora dayalı darbe;yapanlar için
risklidir,darbenin muhatabı olan halk, büyük zarar görür,
özgürlüklerini kaybetmişlerdir,ama bilirler ki;başlarında
darbeci olduklarını inkar etmeyen demokrasi düşmanı olduklarını
gizlemeyen,yönetime silah zoruyla maddi cebirle geldiklerini açıkça
bildikleri faşist bir yönetim vardır.
Özgürlüklerinin
darbeciler tarafından askıya alındığını ve özgür
olamadıklarını açıkça bilen halk,yaşantılarını buna göre
ayarlar ve bu faşist yönetime alışmak zorunda olduklarının
bilinci içinde ,çaresiz bir rahatlık yaşarlar hiç değilse.
Demokrasiye,insan
hak ve özgürlüklerine,hukukun üstünlüğüne,kuvvetler
ayrılığına,yargının bağımsızlığına ve tarafsızlığına
saygılı oldukları için değil de,iktidardan düşürülme
korkusuyla, demokrasi adına değil,sadece kendi siyasal
iktidarlarının devamı için cebir ve şiddete dayalı klasik
darbelere karşı olmak zorunda olan, demokrasiyi,seçimleri, araç
olarak kullanarak iş başına gelen,gerçekte insan hak ve
özgürlüklerine,hukukun üstünlüğüne,demokrasiye,kuvvetler
ayrımına,yargının bağımsızlığına ve tarafsızlığına
saygılı olmayan,anayasa ve yasaları delik deşik eden,, hukuken
var olsa da fiilen rafa kaldırılan anayasa ve yasalara rağmen ve
silahlı maddi bir cebir ve şiddet kullanmasa da, iktidar olmaktan
kaynaklı elindeki işine gelen anayasal,yasal ve devletin parasal
imkanlarını,devlet gücünü ve otoritesini kullanarak, demokrasiyi
kemiren ve yok eden yolsuzlukları,yasakları ve yoksulluğu egemen
kılan,buna karşılık kendilerinden yargı önünde hesap
sorulamayan yönetimlerin ve iktidarların, darbelere gerçekten
karşı olduklarını kim savunabilir?20/08/2019
Güner
YİĞİTBAŞI
Hukukçu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder