Anayasmıza
göre,egemenlik kayıtsız şartsız Milletin olup,Türk Milleti;
egemenliğini,anayasanın koyduğu esalara göre,yetkili organları
eliyle kullanır,egemenliğin kullanılması hiçbir surette bir
kişiye,zümreye ve sınıfa bırakılamaz.
Yargı
yetkisi, Türk Milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılır.
Bugün
yürürlükte olan sisteme göre partili olabilen ve iktidardaki
AKP'nin Genel Başkanı olan Cumhurbaşkanı;anayasaya göre Türk
Milletini temsil etse ve tarafsızlık yemini etmiş olsa da, yürütme
organına dahil olup,Türk Milleti adına sadece yürütme yetkisini
kullanır.Bağımsız ve tarafsız olması gereken yargı organının
yetkilerini kullanma ve yargı organını temsil etme,onu himayesine
emir ve talimatı altına alma işlevi ve misyonu olmadığı gibi,
yargının kendi himayesinde, emir ve talimatı altındaymış gibi
bir görüntü verme hak ve yetkisi de yoktur.
Aynı
şekilde,Türk Milleti adına yargı yetkisini kullanan yargı
organlarının temsilcileri de,bu kişi ülkenin cumhurbaşkanı da
olsa,yürütme organının himayesinde,emir ve komutası altında
olduğu şüphesini dahi doğuracak olan olumsuz davranışlardan
kaçınmak ve uzak durmak zorundadırlar.Aksine bir davranış,zaten
kalmayan yargıya olan güveni tamamen yok edecek olup,bu tür
taraflı ve bağımlı davranış sergileyen, Cumhurbaşkanının ve
sarayın uzantıları gibi hareket eden yargı mensupları,hele bu
yargı mensupları Yargıtay gibi bir yüksek mahkemenin başkanı ve
hakimleri iseler;adlarına yargı yetkisi kullandıkları Türk
Milletine ihanet etmiş,onların emanetlerini kötüye kullanmış
sayılacaklardır.
Sanırım,
yazının bu girişinden sonra,ne demek istediğimizi anlamış
olmalısınız.
Yargıtay
Başkanlığı,2/9/2019 tarihinde Ankarada yeni adli yılın açılışı
nedeniyle düzenlediği töreni, Cumhurbaşkanlığı Sarayının
salonlarında düzenleme kararı almış ve bu törene katılmaları
için, Baro Başkanlıklarına da davetiyeler göndermiş olup;bu
durumu,İzmir Baro Başkanlığının,bu davet için Yargıtay
Başkanlığına gönderdiği, davet edildiği bu törene katılmama
karar ve gerekçelerini içeren, sosyal medyaya da yansıyan
yazılarından anlıyoruz ve İzmirden sonra bazı baroların da
almış oldukları bu katılmama kararlarını, yargı bağımsızlığı
adına yerinde buluyor ve bu barolarımızı yürekten kutluyoruz.
Cumhurbaşkanına
olan yakınlığı çok iyi bilinen,Cumhurbaşkanıyla birlikte çay
toplayan şu anda görevdeki Yargıtay Başkanının;adli yılın
açılışı törenini,Suriyeli bir sığınmacı gibi, Sarayın
Salonlarında kutlama ihtiyacı duymasını, asla
yadırgamıyoruz,kendisinden aksine bir davranış da beklemiyorduk.
Ancak,
Yargıtay Başkanının Cumhurbaşkanına biat anlamına gelen bu
tören yeri seçiminin,bizim için sürpriz olmaması, bizim bu
konudaki ağır eleştiri hakkımızı kullanmamızı asla
engelleyemez.
Türk
Milleti adına yargı yetkisini kullanan yerel mahkemelerin
kararlarını denetleyen bir üst mahkeme konumundaki Yargıtay;
anayasal bir kuruluş olup,bu kuruluşun başkanı ve
hakimleri,mahkemelerin kadıya mülk olmadığının,bu makamların
gelip geçici olduklarının bilincinde olarak,bu kuruluşun
saygınlığına,bağımsız ve tarafsızlığına, anayasal görev
ve yetkilerine uygun davranış sergilemek,yargı bağımsızlığını
ve tarafsızlığını ayaklar altına alan,saraya biat eden bir
görüntü dahi vermemek zorundadırlar.
Yargıtay'ın,
adli yıl açılış törenini yapacağı bir salonu yok mudur?
Cumhurbaşkanlığı
Sarayı yapılmadan önceki taraihlerde de,bir çok açılış
törenleri Yargıtay'ın salonlarında görkemli bir şekilde
yapıldı.Yasama ve yürütme organlarının temsilcileri Yargıtay'a
gelerek bu törenleri onurlandırdılar, başbakanlar,
cumhurbaşkanları, bu törenler için Yargıtay binasına
geldiler,yargıtay başkanları, görev icra ettikleri Yargıtay
binasında, adli yılın açılışı münasebetiyle Yargıtay
Başkanına yakışan, yargı bağımsızlığını ve tarafsızlığını
savunan ve yargının içinde bulunduğu sorunları açıklayan
konuşmaları,kendi evlerinde bulunmanın rahatlığı ve huzuru
içinde,yürütme organından bağımsız,sığınmacı ve biat eden
psikolojisi taşımadan,hür bir şekilde yaptılar.
Şimdi
ne değişti de,Yargıtay olarak,adli yılın açılışı törenini
bir sığınmacı ve biatçı gibi, sarayın salonlarına taşıma
ihtiyacını duyuyorsunuz?
Yargıtay
Başkanlığı ve üyeliği,sizlere yeteri kadar şerefli gelmiyor
mu,sizleri şerefli kılmıyor mu,bu şerefe nail olmak için saraya
yaranmanız,yakınlık duymanız,saraya şirin gözükmeniz, biat
etmeniz,sarayın iltifatlarına mazhar olmanız,sarayın lüks ve
şatafatlı salonlarında tören yapmanız mı gerekiyor?
Öyle
düşünüyorsanız,bu şerefli görevi hak edenlere bırakmak üzere
istifa ediniz ve arzuladığınız ve layık olduğunuz size yakışan
şerefi;Yargıtay'ın ve Türk yargısının
saygınlığına,tarafsızlığına ve bağımsızlığına daha
fazla zarar vermeden, başka kapılarda arayınız lütfen.
Şimdi,bazı
insanlar bana, ne var bunda,Yargıtay'ın, sarayın salonlarında
tören yapmasıyla, yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı
yok mu olacak? diye sorabilirler.
Evet,
bu bir şekil gibi gözükmekteyse de, yargının kendi salonlarını
bırakarak, yürütme organının başı olan Cumhurbaşkanın
sarayında,onun himayelerinde adli yıl açılış töreni
yapmaları,görüntü olarak, işin esası olan yargının
bağımsızlığını ve tarafsızlığını en azından şüpheye
düşürür.Bu konuda, seksen milyon yurttaştan ufak bir azınlığın
dahi şüpheye düşmeleri,yargıya olan güveni yok eder.
Törene,yargıya,Yargıtay
Başkanı ve üyelerine değer ve anlam katacak olan şey;törenin,
saray da yapılmasından ziyade, burada söylenecek olanların,
içerikleri ve bu içeriklerin,ülke gerçekleriyle ve ülkemizdeki
yargı uygulamalarıyla bire bir örtüşmüş olmalarıdır.
Yasama
organının; örneğin 1.Ekim.2019 günü yapılacak olan açılış
töreninin,Türkiye Büyük Millet Meclisinin genel kurul salonu
yerine,Sarayda yapılmasının mümkün olmaması gibi; yargı
organının, 02/09/2019 tarihinde yapacağı adli yıl açılış
töreninin de, Yargıtayın kendi salonları dışında,sarayın
salonlarında yapılması, bize göre asla savunulamaz.
Yargının
üç kurucu unsurundan biri olan savunma ayağını temsil eden
avukatların üst kuruluşu olan Türkiye Barolar Birliği
Başkanının;saraydaki tek adam istedi diyerek,bu törenlerdeki
konuşma hakkının elinden alındığı bir törenin,sarayda
yapılmasından da öte,bize göre yargısal hiçbir değeri ve
anlamı asla yoktur.
Egemenlik
hakının gerçek sahibi olan Türk Milletinin bir ferdi
olarak,Yargıtay'ın adli yıl açılışı münasebetiyle yapacağı
töreni,sarayda yapacak olması nedeniyle, büyük bir üzüntü
duyduğumuzu ve bu kararı alanları kınadığımızı ve yargının
gerçek temsilcileri olamayacaklarını açıkça belirtmeyi,elli
yıllık bir hukukçu olarak, kendimize bir görev ve sorumluluk
sayıyoruz.
17.Ağustos.1999
depreminde kaybettiğimiz vatandaşlarımızı da,bu vesileyle,
rahmetle anıyoruz.17/08/2019
Güner
YİĞİTBAŞI
Hukukçu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder