ATATÜRK'E
SAYGI GÖSTERMEK BİR GÖREV VE MECBURİYETTİR
Gazi
Mustafa Kemal ATATÜRK, ülkemizi düşman işgalinden
kurtararak, Türkiye Cumhuriyeti Devletini kuran tarihi bir
şahsiyet olarak, ülkemizin, tartışmasız, tek ve ebedi
lideridir
Atatürk'ü
sevmeyen, kendini bilmez, bazı bedhahlar ve nankörler olabilir,
onlara, ATATÜRK'ü zorla sevdiremeyiz, herkes, Atatürk'ü
sevmek mecburiyetinde de değildir, ancak, ATATÜRK'e saygı
göstermek, kişiliği,sıfatı, makamı ve seçimlerde
aldığı oy oranı ne olursa olsun, herkes için tartışmasız
bir görev ve mecburiyettir. Bunu herkes böyle bilmelidir.
Türk
vatandaşı olarak, hepimiz, sevsek de sevmesek de, bu ülkenin
seçilmiş Başbakan'ına ve Cumhurbaşkanı'na nasıl saygı
göstermek mecburiyetindeysek, Türk vatandaşı olan herkes
de, öncelikle Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu, kurtarıcımız
Mustafa Kemal ATATÜRK'e, onu sevmeseler de, saygı göstermek
mecburiyetindedirler.
Bugün,
10.Kasım.2012 Sevgili Ata'mızın aramızdan ayrılışının 74.
yıl dönümü, milletçe onu minnet ve şükran
duyguları içinde rahmetle anıyoruz.
Anıtkabirdeki
mezarı başında, Devletimizin protokolünde yer alan kişiler
de Atamızın huzuruna gelerek saygı duruşunda bulundular ve
Atamızı andılar.
Gönül
isterdi ki, Atatürk'ün kurmuş bulunduğu Türkiye
Cumhuriyetinin Başbakanı olan zat da, bu anma gününde,
hazır bulunup, kendisini sevmese de, ATATÜRK'e borçlu
olduğu saygısını gösterebilseydi.
Ama,
olmadı.
Asında,
olmaması için hiçbir haklı neden de yoktu.
Zira,
Sevgili Ata'mızın öldüğü ve mezarı başında
yapılacak olan anma töreninin tarih ve saat, önceden
belliydi. Yıllardan beri, aynı yerde, aynı tarih ve saatte bu anma
töreni yapılmaktaydı.
Sayın
Başbakan, günlerce önce, çalışma ve gezi
programlarını pekala buna göre ayarlayıp planlayabilir ve
10.Kasım.2012 günü saat 09.05 de ATATÜRK'ün
manevi huzuruna çıkarak saygı duruşunda bulunur ve ona
göstermek mecburiyetinde olduğu saygısını sunarak, Türkiye
Cumhuriyeti Vatandaşlık, insanlık ve işgal ettiği makamın
gereği olan görevlerini yerine getirebilirdi.
Zenginliğinden
başka hiçbir vasfı bulunmayan, ülkemiz için
hiçbir önem arz etmeyen Brunei Sultanının daveti, çok
mu önemliydi?
Yoksa,
bu davet, kendisini sevmese de, bir Cumhuriyet çocuğu,
Türkiye Cumhuriyetinin bir vatandaşı ve Başbakan'ı olarak,
Atatürk'e göstermek mecburiyetinde olduğu saygıdan
kaçışın bir bahanesi miydi?
Lideri
bulunduğu AKP'nin, laiklik karşıtı eylem ve faaliyetlerin odağı
haline geldiği Anayasa Mahkemesinin kararıyla tescilli bulunan,
27.Nisan.2007 tarihinde, Genelkurmayın İnternet Sitesinden, laiklik
karşıtı faaliyetleri nedeniyle muhtıra vererek kendisini uyaran
eski Genelkurmay Başkanı hakkında, bu muhtıra eyleminden dolayı,
bugüne kadar, yasal gereğini yapamayan ve muhtırayı sineye
çekmek zorunda kalan Sayın ERDOĞAN'ın, bu kriterlere göre,
Brunei Sultanı'nın davetini bahane ederek, Atatürk'e saygısını
sunma görevinden kaçıp kaçmadığının
taktirini, milletimiz çok iyi yapacak durumdadır.
10.Kasım.2012
Güner
YİĞİTBAŞI
İzmir
Barosu Üyesi Avukat
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder