10 Kasım 2012 Cumartesi

ATATÜRK'E SAYGI GÖSTERMEK BİR GÖREV VE MECBURİYETTİR

ATATÜRK'E SAYGI GÖSTERMEK BİR GÖREV VE MECBURİYETTİR


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK, ülkemizi düşman işgalinden kurtararak, Türkiye Cumhuriyeti Devletini kuran tarihi bir şahsiyet olarak, ülkemizin, tartışmasız, tek ve ebedi lideridir

Atatürk'ü sevmeyen, kendini bilmez, bazı bedhahlar ve nankörler olabilir, onlara, ATATÜRK'ü zorla sevdiremeyiz, herkes, Atatürk'ü sevmek mecburiyetinde de değildir, ancak, ATATÜRK'e saygı göstermek, kişiliği,sıfatı, makamı ve seçimlerde aldığı oy oranı ne olursa olsun, herkes için tartışmasız bir görev ve mecburiyettir. Bunu herkes böyle bilmelidir.

Türk vatandaşı olarak, hepimiz, sevsek de sevmesek de, bu ülkenin seçilmiş Başbakan'ına ve Cumhurbaşkanı'na nasıl saygı göstermek mecburiyetindeysek, Türk vatandaşı olan herkes de, öncelikle Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu, kurtarıcımız Mustafa Kemal ATATÜRK'e, onu sevmeseler de, saygı göstermek mecburiyetindedirler.

Bugün, 10.Kasım.2012 Sevgili Ata'mızın aramızdan ayrılışının 74. yıl dönümü, milletçe onu minnet ve şükran duyguları içinde rahmetle anıyoruz.

Anıtkabirdeki mezarı başında, Devletimizin protokolünde yer alan kişiler de Atamızın huzuruna gelerek saygı duruşunda bulundular ve Atamızı andılar.

Gönül isterdi ki, Atatürk'ün kurmuş bulunduğu Türkiye Cumhuriyetinin Başbakanı olan zat da, bu anma gününde, hazır bulunup, kendisini sevmese de, ATATÜRK'e borçlu olduğu saygısını gösterebilseydi.

Ama, olmadı.

Asında, olmaması için hiçbir haklı neden de yoktu.

Zira, Sevgili Ata'mızın öldüğü ve mezarı başında yapılacak olan anma töreninin tarih ve saat, önceden belliydi. Yıllardan beri, aynı yerde, aynı tarih ve saatte bu anma töreni yapılmaktaydı.

Sayın Başbakan, günlerce önce, çalışma ve gezi programlarını pekala buna göre ayarlayıp planlayabilir ve 10.Kasım.2012 günü saat 09.05 de ATATÜRK'ün manevi huzuruna çıkarak saygı duruşunda bulunur ve ona göstermek mecburiyetinde olduğu saygısını sunarak, Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşlık, insanlık ve işgal ettiği makamın gereği olan görevlerini yerine getirebilirdi.

Zenginliğinden başka hiçbir vasfı bulunmayan, ülkemiz için hiçbir önem arz etmeyen Brunei Sultanının daveti, çok mu önemliydi?

Yoksa, bu davet, kendisini sevmese de, bir Cumhuriyet çocuğu, Türkiye Cumhuriyetinin bir vatandaşı ve Başbakan'ı olarak, Atatürk'e göstermek mecburiyetinde olduğu saygıdan kaçışın bir bahanesi miydi?

Lideri bulunduğu AKP'nin, laiklik karşıtı eylem ve faaliyetlerin odağı haline geldiği Anayasa Mahkemesinin kararıyla tescilli bulunan, 27.Nisan.2007 tarihinde, Genelkurmayın İnternet Sitesinden, laiklik karşıtı faaliyetleri nedeniyle muhtıra vererek kendisini uyaran eski Genelkurmay Başkanı hakkında, bu muhtıra eyleminden dolayı, bugüne kadar, yasal gereğini yapamayan ve muhtırayı sineye çekmek zorunda kalan Sayın ERDOĞAN'ın, bu kriterlere göre, Brunei Sultanı'nın davetini bahane ederek, Atatürk'e saygısını sunma görevinden kaçıp kaçmadığının taktirini, milletimiz çok iyi yapacak durumdadır. 10.Kasım.2012


Güner YİĞİTBAŞI
İzmir Barosu Üyesi Avukat

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder