Ne garip değil
mi?
Suriye;
Birleşmiş Milletler üyesi,kendi kaderini kendisinin çizme hakkı
olan bağımsız bir devlet,seçilmiş meşru bir yönetimi var,bu
nedenle biz dahil herkes;sözde, Suriye'nin toprak bütünlüğüne
saygılıyız diyor ama,Suriye'nin toprak bütünlüğü ile
geleceğine önemli etkileri olacak görüşmelerin ve yapılan
antlaşmaların tarafları arasında, Suriye'nin temsilcisi, meşru
yönetimi yok.
Görüşmenin
bir tarafında,perde arkasından da olsa, terör örgütü PYD ve ABD
var,ama Suriye yok.
Herkes,bu
ateşkes antlaşmasının taraflarından birinin ABD ve diğerinin
ise, Türkiye olduğunu sanıyor ve öyle takdim ediliyor.Bir düşünün
ve kendi kendinize bir sorun bakalım,Fırat'ın doğusunda
başlattığımız askeri harekatı, biz kime karşı yapıyoruz,
kiminle karşılıklı ateşleşiyoruz,bizim sınır boyundaki
şehirlerimizi kim bombalıyor ve sivil vatandaşlarımızı şehit
edip yaralıyor,harekatımızın muhatabı, ülkemizin güneyinde,
Suriyenin kuzeyinde yapılanan YPG silahlı Kürt terör örgütü
değil mi?
Bu fiili gerçek
karşısında; ister kabul edin, ister etmeyin,ABD ile varıldığı
söylenen ateşkes antlaşmasının en önemli taraflarından
biri,kimse kusura bakmasın ama,ateşi kesecek ve geri çekilecek
olan YPG silahlı terör örgütü değil midir?
Öncelikle
sormak gerekmiyor mu;Suriye'nin tapulu arazisinde, ABD'nin ne işi
var?
Suriye ile bir
santim ortak toprak sınırı olmayan emperyalist ABD ile Suriye'nin
tapulu arazisinin kullanımıyla ilgili, ateşkes ve 30 kilometre
derinliğinde bir geri çekilme anlaşması yapılması,YPG ve PYD
adına,onun hamiliğini yapan ve onu silahlandıran ABD'nin muhatap
kabul edilmesi,işgalci ABD'ye,onun uydusu PYD/YPG silahlı terör
örgütüne ve ABD'nin bölgede gerçekleştirmek istediği nihai
gizli ajandasına meşruiyet kazandırmıyor mu sizce?
Nedir o “ABD'yi
dize getirdik,hem sahada, hem de masada kazandık” naraları?
Ülkemizin
sınır güvenliği için,meşru müdafaa amacıyla,Suriye
bataklığına ve topraklarına girmek zorunda kaldık,onlarca asker
ve sivil şehit ve yaralı verdik,ABD'ye inanarak,ABD'nin; herkesin
çok iyi bildiği,bölgedeki nihai amaçlarına göz yumarak,Suriye
üzerinde yasal ve meşru hiçbir hakkı ve yetkisi olmayan ABD ile
yapılan geçici ateşkes antlaşmasının;ABD'nin, bize sus payı
olarak sunduğu bir ödül olduğunu fark edemeyerek,bu antlaşmayı,
masada kazanma ve ABD'ye diz çöktürme olarak değerlendirerek iç
politikaya alet etmek,bu antlaşmayla,aslında ABD'ye ve YPG'ye
bölgede meşruiyet kazandırdığımızın farkında ve bilincinde
olamamak ne hazin.
Suriye'nin
meşru ESAD yönetimiyle doğrudan ilişki ve işbirliği
yapmadan;Suriye'nin toprak bütünlüğünü sağlayarak garantiye
almanın,bunun sonucunda da,ülkemizin sınır güvenliğini kalıcı
olarak sağlamanın,asla mümkün olmadığını görüp kabul
ederek, bu yolda gerekli olan adımları atmadan,ABD ile yapılan
antlaşma uyarınca,PYD militan ve güçleri,sınırımızın otuz
değil,elli kilometre aşağısına çekilse ne olacak ki;böylece
YPG/PYD ve Kürt oluşumu tehdidi, nihai olarak sonlanacak mı
sanıyorsunuz?
YPG
unsurlarının boşalttığı otuz kilometrelik güvenli bölge ve
koridorda, ülke olarak ne kadar süreyle kalacağız ve bu bölgenin
bekçiliğini yapmaya devam edeceğiz,ne kadar süreyle,terör
korkuları içinde yaşayacağız,bölgeye paralar akıtmaya devam
edeceğiz,geçici olduğunu söylediğimiz Suriye topraklarındaki
silahlı varlığımızın uzaması halinde,oradaki varlık
sebebimizin, zaman içinde sorgulanmaya başlanacağını,işgalcilikle
suçlanabileceğimizi hiç düşündünüz mü?
Bu gerçekleri
göz ardı ederek,ABD'ye diz çöktürdük hem sahada ve hem de
masada kazandık naraları atmak,ne kadar inandırıcı ve gerçekçi
olabilir ki? 21/10/2019
Güner
YİĞİTBAŞI
Hukukçu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder