AKP Genel
Başkanı;halkımıza, beş adet maskeyi dahi dağıtamamanın,her
geçen gün arkasındaki halk desteğinin eridiğinin,yapılacak olan
ilk demokratik seçimlerde iktidarı kaybedeceğinin,iktidar olarak
halka verebileceği hiçbir projesinin kalmadığının,yeni
politikalar üretemez ve ülkeyi yönetemez hale gelmenin,uğradığı
güç kaybının endişe ve korkusuna kapılarak, kendisine yönelik
hiçbir eleştiriye tahammül edemez hale gelmiştir.
İstiyor
ki;ağzından çıkan her söz,yaptığı her icraat; doğru da olsa,
yanlışta olsa, 83 milyon insan bu sözleri doğru ve ülke yararına
kabul etsin ve en ufak bir muhalif söz söyleyen olmasın,83 milyon
insan bir teba gibi kendisine biat ederek kendisini
onaylasın,eleştirmesin ve ayakta alkışlasın.
Fiilen
kırıntısı dahi kalmamakla birlikte,anayasasına göre hala
demokratik bir ülke sayılan ülkemizde;AKP Genel
Başkanının,halkımızın tamamının kendisine biat etmesini
istemeye hakkı ve yetkisi asla yoktur.Yok öyle bir şey.
AKP Genel
Başkanı;ne yazık ki, bu gerçeği kabul edememekte,demokratik
olması gereken ülkemizi tek başına, kendi mutlak otoritesiyle ve
doğrularıyla yönetmeye soyunmuş bulunmaktadır.
Bu
nedenle,kendisine karşı muhalefet eden herkesi ve ana muhalefet
partisi CHP'yi ve onun yöneticilerini;darbecilikle, darbe
çığırtkanlığı yapmakla suçlamaktadır.
AKP Genel
Başkanı;çok az sayıda kalan görsel ve yazılı basını ve
bunların yazarlarını,yargı ve RTÜK sopası ile cezalandırarak,
ana muhalefet partisini de darbe imacılığı ve çığırtkanlığı
yapmakla suçlayarak, sindirmeye çalışmaktadır.
Son olarak
da;demokrasilerin nefes borusu,baskı grupları olan, başta barolar
olmak üzere, meslek odaları ve diğer sivil toplum kuruluşlarının
başkan ve yöneticilerinin seçim usullerini değiştirerek,kendisine
muhalefet eden sivil toplum kuruluşlarının da muhalif seslerini
kısmanın yasal planlarını hazırlamaktadır.
Peki,darbe
nedir?
Bir ülkede
baskı
kurarak, zor kullanarak veya anti demokratik
yollardan yararlanarak
hükûmeti istifa
ettirme
veya rejimi değiştirecek biçimde yönetimi devirmektir.
Söleyiniz
Allahınız aşkına,darbenin bu tanımına göre,iş başındaki AKP
iktidarını zor kullanarak istifa ettirmeye veya devirmeye, en başka
CHP olmak üzere kimlerin gücü yetebilir,bu mümkün müdür?
Ülkemizde, tüm
darbeleri ve darbe girişimlerini,Türk Silahlı Kuvvetleri
gerçekleştirmiştir.Bugün,TSK tamamen siyasal iktidarın sıkı ve
mutlak kontrolündedir,yapısı değiştirilmiş ve tamamen siyasi
iktidara bağlanmış,başına da genelkurmay başkanı yetkileriyle
donatılmış,adeta sivil genelkurmay başkanı gibi orduyu tek
başına yöneten,eski genelkurmay başkanı olan zat, Milli Savunma
Bakanı olarak getirilmiştir.TSK,15.Temmuz darbe girişiminde buluna
Fetö artıklarından da önemli derecede temizlenmiştir.Bu
nedenle,CHP'nin darbe çağrısı yapacağı darbeci bir Türk
Silahlı Kuvvetleri mevcut değildir.
Siyasal iktidar
Emniyet Teşkilatını,ikinci bir silahlı güç olarak ağır
silahlarla donatmış ve bu teşkilatın bağlı olduğu İçişleri
Bakanlığına da en güvenilir siyasetçisini getirmiş ve
geçtiğimiz günlerdeki istifasını dahi kabul etmeyerek İçişleri
Bakanlığının başında tutmuştur.
Darbe
hazırlıklarının yapıldığını öğrenerek siyasal iktidara
zamanında duyurmakla görevli olan Milli İstihbarat Teşkilatının
başında da,yıllarca çok güvendikleri için görev başında
tuttukları bir kişi vardır.
Bu koşullarda,
CHP hangi silahlı güce darbe imasında ve çağrısında
bulunabilecektir anlamış değiliz.
AKP Genel
Başkanı; ağzı sütten yandığı için, acaba yoğurdu üfleyerek
mi yemek istemektedir?
Öyle ya,şu
anda,Türk Silahlı Kuvvetlerinin başındaki Milli Savunma Bakanı
olan zat, eski genelkurmay başkanı olan kişidir.AKP Genel
Başkanı;acaba,Fetöcü subayların, yaver olarak burnunun dibine
kadar geldiğini fark edemeyerek,15 Temmuz darbe girişiminde Fetöcü
hainlere esir düşmüş,15.Temmuz hain darbe girişimini öğrenerek
gerekli önlemlerin alınmasını sağlayamamış olan Milli
İstihbarat Teşkilatı Başkanına güvenmemekte midir?
Güvenmiyorsa,bu
kişileri hala niçin o makamların başında tutmaktadır.?
Anlaşılıyor
ki;AKP Genel Başkanı'nın,CHP'ye yönelik darbe iması ve
çığırtkanlığı yapıyor suçlaması,gerçek dışı ve tamamen
siyasi bir taktiktir.
İtibarı
yükselen CHP'yi,darbecilikle suçlayarak itibarsızlaştırma,
sindirme ve muhalefet yapmasını engelleme girişimidir.
Ana muhalefet
partileri,demokratik seçimlerle iş başına gelmeye namzet, iktidar
alternatifidirler.Bu nedenle,tüm muhalefet partilerinin ana
amaçları,iktidarı demokratik seçimler yoluyla iş başından
uzaklaştırarak iktidara gelmek ve bunun için de, iktidarın
yanlışlarını eleştirerek,ellerinden gelen tüm yasal olanakları
kullanmak, en doğal demokratik hakları ve varlık sebepleridir.
Herbiri seçmen
olan halkımızın muhalif kesimleri de,demokratik seçimler
sonucunda iş başındaki iktiadarı iktidardan uzaklaştıracağız
deme hakkına sahiptirler.
Bir ülkede
darbe; ya silahlı kuvvetler eliyle yapılır veya demokratik
seçimlerle iş başına geldikten sonra,iktidar gücünü
kullanarak,muhalefeti korkutup sindirmek ve anayasayı rafa
kaldırmak, insan hak ve özgürlüklerini,basın özgürlüğünü,yargı
bağımsızlığını,meclisin işlevini fiilen yok ederek,demokratik
rejimi değiştirmek suretiyle,bizzat iş başındaki siyasal
iktidarlar tarafından gerçekleştirilebilir.
Umarız seçmen
halkımız,yapılacak olan ilk demokratik seçimler öncesinde,AKP'ye
oy atmayanlar darbecidir suçlamasıyla karşılaşmazlar. 07/05/2020
Güner
YİĞİTBAŞI
Hukukçu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder