Siyasal
iktidar,koronavirüs salgını nedeniyle bilim kurulu oluşturdu ve
iyi bir iş yaptı ama,bu yeterli değil tabi.
Bilim kurulu
göstermelik kurulmaz,onun görüş ve kararları tavsiye
niteliğindedir ama,siyasal iktidar uzmanlık gerektiren bu kararlara
harfiyen uymak ve uygulamak zorundadır.
Bilim kurulunun
aldığı tavsiye niteliğindeki kararların;kamuoyu,yani halkımızla
paylaşılması,halkımızın bilim kurulu tarafından alınan
tavsiye niteliğindeki kararları öğrenmesi ve bilmesi zorunludur.
Milli Güvenlik
Kurulu da toplanıp kararlar almakta ve alınan ve yürütmeye
tavsiye edilen bu kararlar, açıkça halkımızla paylaşılmaktadır.
Milli Güvenlik
Kurulunun hükümete tavsiye ettiği kararların,halkımızla
paylaşılmasına rağmen,Bilim Kurulunun aldığı tavsiye
niteliğindeki kararların halkımızla paylaşılmaması,bazı
şüpheleri ve dedikodu bilgileri beraberinde getirmektedir.
Halkımız,Bilim
Kurulu tarafından alınan ve hükümete tavsiye edilen kararların
ne olduğunu bilmelidir ki;bu kararlardan hangilerinin uygulamaya
konulduğunu hangilerinin uygulamaya konulmadığını görmeli ve
salgınla mücadelede hükümetin yaptığı ve yapacağı olası
doğruları ve yanlışları, sandıkta değerlendirebilmelidir.
Salgınla
mücadelede hükümetin aldığı kararların,seçilecek bir hükümet
sözcüsü veya Sağlık Bakanı tarafından açıklanmayarak,doğrudan
Cumhurbaşkanı tarafından açıklanması da bize göre garip
olup,bu uygulamanın,aynı zamanda AKP Genel Başkanı olan
ERDOĞAN'ın,bu salgınla mücadelede siyasi bir rant elde etme
düşüncesinde olduğu şüphesini uyandırmaktadır.
Dikkat
ederseniz,Sağlık Bakanı da;yaptığı her açıklamasında sayın
cumurbaşkanımız demeden,onu adını anmadan, açıklamasına nokta
koyamamaktadır.
Hükümet;plansız
ve programsız,öncelik sırasına bakmadan yaptığı üretime
yönelik olmayan verimsiz yatırımlar ve lüks harcamaları
nedeniyle, hazinenin içini boşalttığı için,salgın hastalık
nedeniyle iş yerlerini kapatmak zorunda oldukları için geçimlerini
sağlayamayan her iş kolundaki esnafa ve emeğiyle gün kazanıp
yiyen gündelikçilere gerekli maddi desteği sağlayamadığı,özellikle
CHP'li Büyükşehir Belediyelerinin yoksul ve işsiz kalan halka
yaptığı mali desteği,hatta bedava dağıttıkları ekmeği,siyasi
rant uğruna yasakladığı için, halkımızın sıkı bir şekilde
evde kalmalarını ve izole olmalarını sağlayamamış,sadece yirmi
yaş altı ve altmış beş yaş üstü ölçüsünü koyarak, bu
insanların tümüne uzun süreli sokağa çıkma yasağı
getirmiş,bu yaş grubu içinde kalmalarına rağmen çalışanları
da,evde oturmaya mahkum etmiştir.
Ne kadar saçma
bir karar,yirmi yaş üstü ve altmış beş yaş altı tüm
insanlar,çalışıp çalışmadıkları ayrımı yapılmadan sokağa
salınmış,herke yaş kriterine göre aynı çuvalın içine
atılmıştır.
Bu uygulama,
salgınla mücadelede etkin olmadığı gibi, eşitlik kuralına da
aykırıdır.Yaşın yirmi'nin üzerinde, altmış beşin
altındaysa,bir yerde çalışmıyorsan dahi,sokağa çıkarak aylak
aylak dolaşabilir ve virüs yayabilirsin denilmiştir.
Şimdi
de,dereyi görmeden paça sıvanmaya başlanmış,ölümler ve yeni
vakalar sonlanmadığı halde,virüs salgınının kontrol altına
alındığı gerekçesiyle, bayram sonrası dahi beklenilmeden
tedbirler gevşetilmeye başlanmıştır.AVM'lerin açılması çok
mu gereklidir?
Uzun süreden
bu yana evde hapis kalan altmış beş yaş üstü insanlara tanınan
dört saatlik gezme ve hava alma izni yerindedir.
Ancak, sıkı
tedbirlerin, bayramı da içine alacak olan genel bir sokağa çıkma
yasağı uygulanarak, sonrasında yeni bir durum değerlendirmesi
yapıldıktan sonra gevşetilmesinin düşünülmesi gerekirdi.
Bu yapılmadan,
tedbirlerin gevşetilmesi,bugüne kadar yaptığımız
fedakarlıkları, büyük bir kitlenen iki aya yakın süredir
özgürlüklerinden mahrum kalarak evde kapanmalarını,ekonomik
kayıpları boşa çıkaracak,silbaştan sıkı tedbirlerin
alınmasına ve daha büyük maddi hasar ve insan kaybına neden
olacaktır.
Bir yirmi gün
daha sabredemediniz.Bu sabırsızlığınız,umarız tüm emekleri ve
fedakarlıkları boşa çıkarmaz. 05/05/2020
Güner
YİĞİTBAŞI
Hukukçu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder