Haksız ve
hukuksuz olarak tutuklu bulunan gazeteci iki Barış'ın
iddianameleri yazılmış.
İddianameyi
görmüş değiliz.Görmeye de hiç meraklı değiliz,savcılık da
yapmış olan elli yıllık bir hukukçu olarak, görüp de
tansiyonumuzu yükseltmeye hiç niyetimiz yok.
O zaman
diyeceksiniz ki;peki, bu iddianameyi dile getiren makaleyi niçin
yazıyorsunuz öyleyse?
Cevaplayalım.
Dünkü
(12/05/2020) Sözcü Gazetesindeki köşesinde Soner YALÇIN; bu
iddianameyi ele alarak, iddianamede başsavcı,başsavcı vekili ve
soruşturmayı yürüten savcı olmak üzere, üç savcının
imzalarının bulunduğunu ve bu uygulamanın bugüne kadar rastlanan
olağan bir uygulama olmadığını,böylesinin hiç görülmediğini
belirterek,bunun muhtemel nedenlerini dile getiren bir yazı yazmış.
Evet,basit ve
iki sanıklı bir iddianamenin üç savcı tarafından imzalanması,
gerçekten pek rastlanmayan olağan dışı bir uygulamadır.
Aslında,savcılık
makamı bir bütün olup,bir iddianamenin hukuki geçerlilik
kazanabilmesi için,özellikle soruşturmayı yürüten ve
iddianameyi kaleme alan savcı tarafından imzalanması yeterlidir.
Bir
iddianamenin üç savcı tarafından imzalanması, olağan dışı
olsa da,hukuken bir mahzuru yoktur.Ancak, böyle bir
uygulama,kamuoyunda haklı olarak buna niçin gerek görüldü
sorusunu akla getirir tabiatıyla.
Soruşturmaları,birden
ziyade savcı tarafından yürütülen,çok sanıklı,bir çok
eylemin bir arada olduğu yasa dışı örgütlerle ilgili çok
kapsamlı büyük soruşturmalar sonunda müştereken düzenlenen
kapsamlı ve karmaşık iddianamelerin,o soruşturmayı yürüten ve
iddianameyi müştereken yazan savcılar tarafından birlikte
imzalanmaları doğaldır.
Gazeteci
Barış'ların soruşturmaları;kapsamlı, birçok olay ve eylemin ve
sanığın yer aldığı karmaşık ve örgütlü bir suça ilişkin
değildir.Bu nedenle, iddianamenin; soruşturmayı yürüten ve
iddianameyi kaleme alan savcı tarafından imzalanması yeterli
görülmeliydi.
Peki, niçin
başsavcı ve soruşturmayı yürüten savcıdan sorumlu başsavcı
vekili tarafından da imzalanmıştır?
Bunun çeşitli
sebepleri olabilir.
Bildiğimiz
kadarıyla ortada,tutuklanmayı ve suçlanmayı,hakkında iddianame
düzenlenmeyi gerektiren bir suç olmadığı için,iddianameye güç
kazandırmak,inandırıcı olmak ve kamuoyu nezdinde sanıkların
gerçekten suçlu olduklarına dair bir algı yaratmak için üç
savcı tarafından imzalanmış olabilir.
İkinci
olasılık,Saraydan böyle bir talimat gelmiş olmasıdır.
Üçüncü
olasılık,bu soruşturmaya çok önem veren Saray'a yaranma arzusu
olabilir.
Dördüncü
olasılık,soruşturmayı yürüten savcı,soruşturma sonunda ortada
kamu davası açılmasını haklı kılacak yeterli kanıt olmadığı
için, iddianame düzenleyerek dava açmak istememiş,kovuşturmaya
yer olmadığına dair karar vermek istemiş olabilir.Soruşturma
savcısının,iddianame düzenleyecek başka bir savcı ile
değiştirilmesi de dikkat çekeceği ve eleştirileceği için,
soruşturma savcısına,sen istemeyerek de olsa, iddianameyi yaz,
bizler de imzalayacağız seni yalnız bırakmayacağız denmiş ve
iddianameye bu nedenle üç imza konulmuş olabilir.
Beşinci
olasılık da;soruşturma, MİT Yasasının 27/3 maddesini ihlalden
açılmasına ve tutuklama kararının bu nedenle verilmesine
rağmen,davanın Ağır Ceza Mahkemesinin görevine girecek şekilde
suçun ağırlaştırılmak ve MİT Yasasına muhalefet suçuna bir
de TCK 329/1 maddesine muhalefet suçunun eklenmek istenmesi ve buna
soruşturma savcısının itiraz etmesinden kaynaklı bir görüş
ayrılığının çıkmış ve bu görüş ayrılığının üç imza
ile giderilmek istenmiş olmasıdır.
Savcılığın;üç
imzalı bir iddianame sunarak,yargılamayı yapacak mahkemeyi manevi
baskı altına almak istemiş olacaklarını düşünmek dahi
istemiyoruz.13/05/2020
Güner
YİĞİTBAŞI
Hukukçu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder