Cemaat yanlısı
olduğunu gizlemeyen AKP Milletvekili Hakan ŞÜKÜR'ün, bir gün
önce AKP' den istifa etmesiyle işareti verilen, sızan bilgilere
göre, AKP'li üç bakanın da oğulları vasıtasıyla isimlerinin
karıştığı ve bu üç bakan hakkında savcılar tarafından
doğrudan fezleke düzenlenerek,dokunulmazlıklarının kaldırılması
istemiyle Meclise gönderileceği, İstanbul C.Başsavcılığınca
başlatılan, bir belediye başkanı ve bazı tanınmış iş
adamlarının da isimlerinin karıştığı ve gözaltına
alındınlıkları son yılların en büyük rüşvet ve yolsuzluk
soruşturması ile Gülen Cemaatı ve AKP arasında kurulmuş bulunan
ve devlet organlarının ve bürokrasisinin aralarında pay edildiği
büyük koalisyon, tamamen çökmüş ve çöken enkaz altında kalan
leşten yayılan pis kokular, toplumu sarmıştır.
Ülkemizde,
ileride iktidara gelecek olanlara büyük bir ders ve ibret vesikası
olacak olan başlatılan bu soruşturmanın yankıları sürmekte ve
bütün kamuoyu bu soruşturmaya kilitlenmiş bulunmaktadır.
Halkımız, bu
soruşturmanın konusunu teşkil eden yolsuzluk ve rüşvet
iddialarının, bazı gizli eller tarafından örtbas edileceğinden,
soruşturmayı yürütmekte olan savcıların ve onların emrinde
adli kolluk gücü olarak görev yapmakta olan İstanbul Emniyet
Müdürlüğüne bağlı bazı polis şeflerinin görevlerine son
verileceğinden endişe duymaktadır.
Tam bu
satırları yazarken, açık bulunan televizyonumuzdan şimdi
aldığımız bilgiye göre, İstanbul Emniyet Müdürlüğünün
soruşturmayı yürütmekte olan ilgili beş şube müdürünün
görevlerinden alınarak, yerlerine yeni atamaların yapıldığını
öğrenmiş bulunuyoruz.
Emniyetteki bu
görevden almalar da gösteriyor ki, başlatılan bu rüşvet ve
yolsuzluk soruşturması, AKP iktidarını korkutmuştur. Ancak,
korkunun ecele bir faydası bulunmamaktadır.
Ülkemizde,
Anayasamıza göre, güçler ayrılığı ilkesi geçerli olup,
yargı, sözde de olsa bağımsızdır.Savcılarımız, kendilerine
ulaşan ihbar, iddia ve dellillere göre, soruşturmalarını
tamamlayıp bir sonuca varacaklardır.
Savcıların
emrinde, onlar adına adli kolluk olarak çalışan emniyet
mensupları, gerçekte, yürütmenin kadro ve kuruluşunda ve emrinde
olup, maalesef, ülkemizde doğrudan savcılarımızın kadro ve
kuruluşlarında yer alan ve her şeyleriyle savcılarımızın
emrinde olan adli kolluk teşkilatı bulunmadığı için, siyasal
iktidarlara dokunan bu tür soruşturmaların, emniyet teşkilatında
sıkıntılar yarattığını, biraz önce haberlerden geçen
görevden almalar, açık bir şekilde göstermiştir.
Umarız, bu
görevden almalar, HSYK devreye sokularak, soruşturmayı başlatan
ve sürdürmekte olan savcılarımıza yansıtılmaz.
Emniyet şube
müdürlerinin, aradan yirmi dört saat dahi geçmeden, görevlerinden
alınmaları da, ülkemizdeki demokrasinin üçüncü sınıf bir
demokrasi olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Bu aşamada, henüz
kesinleşmiş bir mahkumiyet kararı bulunmasa da, birinci sınıf
demokrasilerde, derhal bakanlık görevlerinden istifa etmesi
gerekenler, emirleri altında bulundukları savcıların
talimatlarıyla görevlerini yapan polis şeflerini, tüm kamuoyunun
gözleri önünde, görevlerinden alabilmektedirler.
Tayyip Bey;
soruşturmanın ilk şokunu atlattıktan sonra, Konyada yaptığı
konuşmasında; boyutları ne kadar büyük olursa olsun, aslında
olağan bir rüşvet ve yolsuzluk soruşturması olan ve üç bakan
ile bir belediye başkanı ve bazı iş adamlarının da isimlerinin
karıştığı bu soruşturmayı, devletimize, kendi iktidarına ve
Hükumete yönelik çirkin bir tertip ve darbe olduğu anlamına
gelecek şekilde, çok ağır ve sert sözlerle eleştirme
talihsizliğini göstermiş ve bu soruşturmayı sulandırmak için
elinden gelecek olan herşeyi yapabileceği algısını uyandırmış
ve halkımızın miğdesini bulandırmıştır.
Aynı
metotlarla yapılan soruşturmalarla, haksız bir şekilde Türk
Ordusunun ve Donanmasının gücünün zayıflatılmasına, ses
çıkarmayan ve hatta açıkça destek veren, savcılığa soyunan
Tayyip Bey; başlatılan bu son soruşturma nedeniyle; “yargı
bağımsızdır, bu soruşturma süreci, ucu nereye varırsa varsın
devam etmelidir, adları bu soruşturmaya karışan bakanlarımın da
istifa etmelerini buradan istiyorum” diyememiş ve aksine,
görevlerini yapan, beş emniyet şube müdürünü görevden
aldırmıştır.
Tayyip Bey;
devlet yönetiminde Anayasada ve yasalarda yer almayan bir şekilde
illegal bir düzen oluşturarak Gülen Cemaatıyla fiili bir
koalisyon kurmakla büyük bir hata işlemiş ve aysberg gibi derin
sularda gelişi güzel dolaşmakta olan Gülen Cemaatinin, suyun
altında kalan gizli gücünü yanlış değerlendirerek, sandığa
yansıyacak olan sayısal gücünü az bulduğu Gülen Cemaati ile
mücadeleye girip koalisyonu bozunca, nitelikli gücü fazla olan
cemaat tarafından, kirli çamaşırlar ortaya çıkarılmış ve
çöken koalisyonun enkazı altında kalan leşten, pis kokular
etrafa yayılmaya başlamıştır.
Gülen
Cemaatının yaptığı, etik olmasa da, gecikmiş bir pişmanlığın
ifadesi olarak kabul edilmeli ve her şerden bir hayırlı sonuç
çıkar düşüncesiyle, millet olarak bu soruşturmanın sonucunu
beklemeliyiz.18/12/2013
Güner
YİĞİTBAŞI
İzmir
Barosu Üyesi Avukat
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder