Tayyip Bey; son
kozlarını oynuyor ve son çırpınışlarını yapıyor.
Can havliyle
kendisini meydanlara atmış ve yalan yanlış konuşuyor ve
konuştukça iyice dibe battığının farkında değil.
Kendisine %50
oranında oy vererek destek çıkan, gerçeklere
gözlerini tıkamış olan seçmenden, hala medet umup,
onları yardımına ve iktidarının bulaştığı yolsuzluk ve
rüşvet iddialarını sandıkta aklamaları için yardıma
çağırıyor.
En iyi
savunmanın, taarruz olduğunu düşünerek, %50' yi yanında
tutabilmek ve kendisini mağdur gösterebilmek için, sanki
kendisinin bilgisi ve onayı dışında oluşmuş gibi lanse ederek,
devleti saran ve işgal eden çetelerin var olduğunu, bu
yolsuzluk ve rüşvet iddia ve soruşturmalarının o çetelerin
işi olup, o çetelerin maksatlarının, kendisine oy ve
destek veren %50'yi yok sayarak, başında bulunduğu AKP iktidarını
devirmek olduğunu, ifade etmeye çalışıyor.
Kolay değil,
Allah, kimsenin başına, hatta düşmanımın başına vermesin!
Kendini en
güçlü hissettiğin, Cumhurbaşkanlığını garanti
ve çantada keklik gördüğün, daha Cumhurbaşkanı
seçilmeden, Cumhurbaşkanı seçildiğinde, Atatürk'e
inat, Atatürk'ün hatıralarının bulunduğu Çankaya
Köşküne çıkmayarak, Atatürk Orman Çiftliğini
tarumar ederek ve halktan gizleyerek inşaatına başlattığın,
bugünlerde bitme aşamasına gelen, halktan tecrit edilmiş,
Amerikadaki Beyaz Saray örneği ve hatta Beyaz Saray'ı fersah
fersah geride bırakacak özellikte ve güzellikte, en modern
elektronik haberleşme ve dinleme cihazları ve elektronik
korumalarla donatılmış, devlet içinde devlet konumundaki
özel malikaneden, Türkiye Cumhuriyetini kendi bildik
usullerinle yönetme hazırlığı içindeyken, iktidarını
ve gücünü yok edecek olan, kendine destek çıkan
%50' nin desteğini kaybetme riski ile karşı karşıya kalmak,
insanın, doğru düşünme ve gerçekleri görme
melekelerinde bir tahribata yol açabilir. Bu nedenle, Tayyip
Bey'e karşı bir empati yapıyor ve onu anlamaya çalışıyoruz!
Ancak, Tayyip
Bey; devlete sızan ve saran çetelerden dem vururken, hırsızın
hiç mi suçu yok diyerek, somut delillerle ve ele geçen
çok yüklü rüşvet paralarıyla açığa
çıkmış bulunan, kendisinin dört bakanının da
adlarının karıştığı yolsuzluk ve rüşvet iddialarını,
az da olsa, ciddiye alarak, adları suça bulaşmış olan
bakanlarını derhal istifa ettirseydi, seçmenlerine karşı
daha bir samimi ve inandırıcı konumda olmaz mıydı?
Yukarıda
belirttiğimiz gibi, Tayyip Bey; çok yüksek beklentiler
ve umutlar içindeyken, habersiz ve çok sürpriz bir
şekilde, hiç ummadığı bir anda, kendi bakanlarının
adlarının da karıştığı yolsuzluk ve rüşvet iddia ve
soruşturması karısında sarsılmış, yapması gereken doğru
hamleleri yapabilme yeteneğini kaybederek, çareyi karşı
taarruzda arayarak, hayatının en büyük hatasını yapmış
bulunmaktadır.
Teşbihte
hata olmaz. Yaşadığımız şu son bir haftalık süreyi, yoğun
bakımda baygın olarak geçirdikten sonra, biraz iyileşip
kendisine gelen ve bugün servisteki yatağına alınan bir hasta
vatandaşımız; sadece, tek yanlı ve iktidarın güdümünde
yayın yapan yandaş medya' nın gazete havadislerini okuyup, yandaş
televizyon kanallarını izleyerek, Tayyip Bey'in, gerçekleri
görmezlikten gelen meydan konuşmalarını dinlese;
Tüm devlet
kadrolarının ve kurumlarının, sanki Tayyip Bey'in bilgisi
dışında, suç örgütü ve çeteleriyle
işgal edilmiş ve devletimizin sağlıklı çalışamaz hale
getirildiğini,
En başta
İstanbul emniyeti olmak üzere, ülkenin tüm emniyet
birimlerinin, illegal çeteler tarafından işgal edildiğini,
yargının tamamen çürüdüğünü ve
çöktüğünü, devletimizi gizlice işgal
eden çeteye mensup savcılarımızın ve mahkemelerimizin,
savcılarımız adına ve onların emir ve talimatlarıyla adli
kolluk görevlerini yapan polis ve polis müdürlerimizin;
Anayasaya, Ceza ve Ceza Muhakemesi Yasalarımıza aykırı olarak,
başına buyruk ve keyfi işler yaptıklarını, mevcut olan çok
sağlam delillere rağmen, bakanlık koltuğuna kadar gelen
kişilerin dahi adlarının karıştığı illegal suç örgütü
ve çetelerinin, yolsuzluk ve rüşvet suç
dosyalarını, delillerini de yok ederek, hiçbir işlem
yapmadan kapattıklarını, suç işleyen çete
mensuplarının, ellerini kollarını sallayarak, serbestçe
dolaşmalarını sağladıklarını, tüyü bitmemiş
yetimlerin haklarının çiğnenmesine neden olduklarını,
İçlerinde
bakanların da bulunduğu iddia edilen bu yolsuzluk ve rüşvet
suçlusu çete mensuplarının, devleti işgal eden çete
mensubu savcılarımız ve emniyet müdürlerimiz tarafından
kayrılarak, suçlarının takipsiz bırakılmasına çok
kızan ve içerleyen Başbakanımız Tayyip Bey'in çileden
çıkarak, tüm emniyet birimlerimizi, ülke çapında,
tüm kötülüklerden arındırmak için hallaç
pamuğu gibi dağıtmak zorunda kaldığını, hatta tüm bu
kötülüklerin merkezi olan İstanbul Emniyet
Müdürlüğüne, tarafsızlığından, adalet
duygusundan hiç şüphe etmediği, yolsuzluk ve rüşvet
gibi çirkinliklerden son derece tiksindiğinden ve içlerinde
bakanlar da olsa, en ufak bir yolsuzluk ve rüşvet iddiası
karşısında, ucu Tayyip Bey'e dahi dayansa, gözünü
kırpmadan derhal gereğini yapacağından adı gibi emin olduğu ve
kendisine çok güvendiği bir ilimizin valisini, hem de
tenzili rütbe ederek, İstanbul ilimize emniyet müdürü
olarak atanmaya razı ederek, bu yeni emniyet müdürünü,
bir an önce yolsuzluk ve rüşvet çeteleriyle
uğraşmaya başlaması için, kendi özel uçağı
ile derhal İstanbul'a getirme fedakarlığında bulunduğunu,
Tayyip
Bey'in; kendi bazı bakanlarının da adlarının karıştığı bu
yolsuzluk ve rüşvet iddialarının delillerini yok ederek
kapatmaya çalışan ve devleti işgal eden çeteler
adına faaliyet gösteren savcılarımızı da, Anayasamızın
güçler ayrılığı ilkesini dahi gözü
görmeyerek, meydanlardan çok ağır şekilde eleştirip
uyarmak zorunda kaldığını, savcılarımızın, kendisi tarafından
çok iyi bilinen bazı kirli işlerini açıklama tehdidi
ile yasalardan uzaklaşan ve yolsuzlukları kapatan savcılarımızı
yola getirme çabası içine girdiğini,
Zannedecek.
Oysa ki,
hastamız gerçeklerin hiç de öyle olmadığını,
tamamen tersi olduğunu bir öğrense ve bilse, belki de, tekrar
yoğun bakımlık olacak ve derhal yoğun bakıma alınacak.
Tanrım, bu
yazıyı zor bitirdik, yazarken içimiz sıkıldı, bu olup
bitenler karşısında, AKP iktidarının sergilediği akıl almaz,
hukuk dışı, olumsuz tavır ve uygulamalarına hiç de layık
olmayan ülkemizi ve milletimizi sen koru, aklımıza mukayyet
ol, seçmenlerimizin gözlerini açarak, özellikle,
AKP iktidarının; her olumsuz icraatını meşrulaştırmak için,
sadece sandığa indirgediği demokrasi adına ve milli irade
safsatasıyla kendilerine sığındığı % 50'ye , doğruları ve
gerçekleri görmelerini ihsan eyle. 22/12/2013
Güner
YİĞİTBAŞI
İzmir Barosu
Üyesi Avukat
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder