Mersinde
ömrünün baharında hunharca öldürülen üniversite öğrencisi
genç ve talihsiz kızımız ÖZGECAN, ulus olarak hepimizi büyük
bir yasa boğdu.Buradan kendisine Allah'tan rahmet, anne ve babasına
ve diğer aile yakınlarına başsağlığı diliyoruz.
Bu acının
etkisiyle, idam cezası geri gelsin diyenler oldu ve her zaman olduğu
gibi, yine kolaycılığa kaçtık ve millet olarak, insanlığımızı
sorgulayıp, kendimizle yüzleşme olgunluğunu gösteremedik.
Şunu herkes
iyi bilsin ki, bugün içinde bulunduğumuz koşullarda, idam gibi
çok ağır cezalar geri de gelse, bu tür namusa ve cana yönelik
suçları önlememiz asla mümkün olamayacaktır.
İnsanları
eğitemezseniz, iş ve güçsahibi yapamazsanız, en az üç çocuk
sahibi olmayı marifer sayar ve bunu devlet politikası haline
getirmeye çalışırsanız, insanlarımızı sürekli belden aşağıya
çalışmaya teşvik ederseniz, insana yatırım yapmazsanız, insan
sevgisini aşılayamazsanız, kadına bakış açınızı
değiştiremezseniz, kadını, erkekten ayırırsanız, kadın ile
erkeğin, madalyonun iki yüzü gibi eşit iki kişi gibi
göremezseniz, erkeği kadından üstün tutar ve kadınları,
erkeğin karşısında edilgen konuma sokarsanız, kadını sadece
bir seks objesi olarak değerlendirirseniz, erkekler tahrik olmasın
gerekçesiyle kadınların başlarına türban geçirirseniz,
kadınlarımızın mini etek giymelerini, ırz ve namuslarına
saldırılmalarının ve hatta öldürülmelerinin bahanesi yapar ve
erkekleri zeytinyağı gibi suyun üzerine çıkarmaya çalışırsanız,
kadını toplumdan ve çalışma hayatından soyutlamaya devam
ederseniz,kadını çocuk doğuran, evinde oturarak çocuğuna bakan,
erkeğine yemek yaparak onu akşam kapıda karşılayan ve erkeğinin
canı istediğinde onu yatakta da memnun eden, ama kendisi bir türlü
memnun ve mutlu olamayan, dünyaya çile ve erkek kahrı çekmek için
gelen eksik bir kişilik olarak görmeye devam ederseniz, daha çok
ÖZGECANLAR'ın acısını yaşamaya devam ederiz.
İnsanları
germemeleri, onların ümitsizliğe kapaılmalarına yol açmamaları,
rakiplerini ve tüm insanları sevmeleri ve insanlara değer
vermeleri, topluma iyi örnek olmaları için, politikacılarımıza
ve özellikle de iktidara büyük sorumluluklar düşmektedir.
Kadınlarımızın
ırz, namus ve canlarına yönelik erkek saldırılarına son vermek
için, en büyük görev ve sorumluluğun yine kadınlarımıza
düştüğünü belirtmek istiyoruz.
Kadınlarımız;
okumalı, kendilerini yetiştirmeli, en az erkekler kadar eşit ve
onlarla aynı hak ve özgürlüklere sahip birey olduklarına
inanmalı ve kendilerine güvenmeli, erkeklerden önce, kendilerine
kendileri değer vermeli, erkekler istiyor, onlar tahrik olmasınlar
düşüncesiyle kendilerinin özgürlüklerinden asla fedakarlık
yapmamalı,erkeklerin ehlileşmelerine katkı yapmaya
çalışmalıdırlar.
ÖZGECAN;
bugüne kadar öldürülen binlerce hemcinsi gibi, ömrünün
baharında hunhar bir saldırı sonucunda öldürülmüştür. Hiç
değilse, bu ölümden bir ders çıkarmasını bilmeliyiz.
Bizlere, o
derslerden birisini ÖZGECAN'ın babası vermiş ve iktidarın
gösteremediği olgunluğu göstererek, insanların suçlu
doğmadıklarını, koşulların insanları suça sürüklediğini,
kızının katillerine zulüm yapılmadan, adalet önünde yasalara
göre hesap sorulmasını, kızını öldürenin de bir anne ve
babasının olduğunu, Allahın onlara kolaylık vermesini
dileyebilmiştir. İşte insanlık, insan sevgisi,nefse hakimiyet ve
olgunluk bu olsa gerek, ÖZGECAN'ın babasının bu olgunluğunu,
politikacılarımıza ithaf ediyoruz.
Son sözümüz
de talihsiz ve cesur kızımız ÖZGECAN'a.
ÖZGECAN; ebedi
istirahatgahında rahat uyu, seni çok seviyoruz, iki günden bu yana
ulus olarak senin için ağlıyoruz, eninde sonunda hepimizin
gideceği yer orası ama, sen çok erken ve zamansız gittin,
giderken de hepimize çok iyi bir ders verdin. O gözü dönen
caninin, senin namusuna yönelen saldırısına göz yummadın ve
canının pahasına da olsa, tek başına ve cesurca karşı koyup
direndin, dişe diş mücadele ederek, saldırganın kötü
emellerine ulaşmasına engel olmak için direnme hakkını
kullandın, saldırganın asıl hedefi olan namusunu, direnerek
korumasını bildin, bu uğurda ölmeyi göze alabildin, o alçak da
emeline kavuşamamanın çılgınlığı içinde seni acımasızca
öldürdü.Hayatını verdin ama, kutsal direnme hakkını kullanarak
namusunu teslim etmedin, bize göre mücadeleyi sen kazandın,
haksızlık karşısında direnmenin ve direnme hakkının, yaşamdan
da önemli ve kutsal olduğunu, toplum olarak hepimize gösterdin. Bu
toplum ve ailen, seninle ne kadar övünse azdır.
Cesur kız
ÖZGECAN; sana ve senden önce, erkek demeye asla dilimizin varmadığı
o mahluklar tarafından öldürülen tüm talihsiz kadınlarımıza
selam, kendi siyasi emel ve çıkarları için kadınlarımızı
kullananlara,onaları erkeklerin uydusu kılanlara da lanet
olsun.17/02/2015
Güner YİĞİTBAŞI
İzmir Barosu Üyesi
Avukat
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder