Oldu,
olacak derken,tartışmalı bir referandumu daha geride bıraktık.
Biz,
her seçimden sonra, seçimin bir yorumunu yapan makale kaleme alır
ve seçim sonçlarını değerlendiririz.
Ancak,
16.Nisan.2017 günü yapılan referandum öncesinde, eşit koşular
içinde geçmeyen referandum propaganda çalışmalarına bakarak,
sandıktan evet de çıksa, hayır de çıksa, bu referandumun meşru
bir referandum olmayacağını dile getirmiştik.
Gerçekten,
tüm devlet imkanları, hayırcıların da vergileriyle oluşan
devletin örtülü ve örtüsüz tüm ödenek ve
paraları,araçları,devletin valileri, kaymakamları,din
adamları,camileri,okulları kullanılarak, evet lehine tek yanlı
olarak yapılan propagandalara ve hayır oyu kullanacak olanları
terörist ilan ederek, eşit ve adil olmayan koşullar altında
yapılan bir referandumdan çıkan sonucun neyini yorumlayacaksınız?
Üstüne
üstlük, isminde yüksek nitelemesi bulunan tek yargı kuruluşu
haline gelen Yüksek Seçim Kurulu'nun; 298 sayılı kanunun, hiçbir
yoruma açık olmayan açık hükümlerine aykırı olarak aldığı,
sandık kurulunun mührünü ihtiva etmeyen oy pusulalarını ve
zarflarını geçerli kabul eden kararıyla iyice meşruiyetini
kaybeden referandumun, neyini yorumlayıp değerlendireceksiniz?
Yüksek
Seçim Kurulu aldığı bu kararla referanduma gölge düşürmüş ve
kendisini de tartışılır hale getirmiştir.
Mühürsüz
zarf ve oy pusulalarının geçersiz olduğu, parlamentonun çıkardığı
ve herkesi bağlayan bir yasa maddesiyle ilke ve kural haline
getirilmiştir.Bu seçim kuralı ile bugün yapılan ve ileride de
yapılacak olan seçimlerde,başkan ve üyeleri zaman içinde
değişecek olan Yüksek Seçim Kurulları arasında bir uygulama
birliğini ve seçim istikrarını sağlamak, seçimlere şu veya bu
şekilde hile karıştırmanın önüne geçilmek amaçlanmıştır.
Bugün
görev başında olan Yüksek Seçim Kurulu, yasanın açık hükmünü
yok sayarak,yasanın açık hükmüne aykırı bir şekilde aldığı
bir kararla mühürsüz oy pusulalarını ve zarflarını geçerli
kılarken, ileride yapılacak olan bir seçimde görev başında
olacak olan üyeleri değişmiş olan başka bir Yüksek Seçim
Kurulunun ise, aynı konuda aksine bir karar vermesi halinde, seçim
kurallarının istikrarından ve seçim disiplininden nasıl
bahsedebileceğiz?
Yüksek
Seçim Kurulunun: yasanın açık hükmüne aykırı olarak verdiği
kararında yer verdiği, “ seçmene
yüklenebilecek bir kusur olmamasına rağmen, sandık kurullarının
hatasından kaynaklanan bu durumda, Anayasal hakkını kendisinden
beklenen yükümlülüklere uygun olarak kullanan seçmenin oyunun
geçerli sayılmamasının, yönetime katılma ve seçme hakkının
özünü ortadan kaldıracak bir sonuç yaratacağı açıktır”
şeklindeki gerekçesine katılmak,asla mümkün değildir.Bu gerekçe
haklı bir gerekçe olamaz.
Zira,seçmenler
tarafından kanunları bilmemenin mazeret sayılmayacağı gibi,
zarf ve oy pusulalarının mühürlü olması gerektiği, referandum
öncesinde seçmenlere açıklanmış ve mühürsüz zarf ve oy
pusulası kullanılarak yapılacak olan oy verme işleminin geçersiz
sayılacağı konusunda, seçmen açıkça uyarılmıştır.
Bu
itibarla,Yüksek Seçim Kurulunun;bazı seçmenler tarafından
kullanılan oy pusulası ve zarflarının mühürsüz
olmalarının,sandık kurullarının hatasından kaynaklandığı, bu
konuda seçmene yüklenebilecek bir kusurun bulunmadığına ilişkin
kabul ve değerlendirmesine katılmak asla mümkün değildir.
Burada
asıl hata ve kusur seçmene aittir, seçmen, daha önce yapılan
uyarılara uyarak, kendisine verilen zarf ve oy pusulasının mühürlü
olup olmadığına bakmak ve sandık kurulunu uyarmak zorundadır,
seçmen de bu durumdan sandık kurulu görevlileri kadar, birinci
derecede sorumludur, bu sorumluluğunu yerine getirmeyen ve bu
nedenle oyu geçersiz sayılan seçmenin,yönetime katılma ve seçme
hakkının ihlalinden asla bahsedilemez.Seçmen, bu hatasının ve
dikkatsizliğinin cezasını çekmelidir.
Tüm
uyarılara rağmen, üzerine düşen kontrol görevini yerine
getirme, gerekli dikkat,özen ve duyarlılığı gösterebilme
kabiliyetinden yoksun olan ve bu nedenle mühürsüz zarf ve oy
pusulasıyla seçime katılan seçmenlerin, referanduma şaibe katan
mühürsüz oylarının, yasaya aykırı olarak geçerli sayılması,
demokrasimize ve ülkemize hiçbir yarar sağlamayacaktır.18/04/2017
Güner
YİĞİTBAŞI
Hukukçu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder