Aslında,ülkemizde eseri
kalmayan,tamamen çökmüş ve dibe vurmuş olan yargıda, AKP
iktidarının yapacağı reformu bugüne kadar çok tartıştık.Bu
nedenle,artık bu konuda yazmamaya karar vermemize rağmen,bugün
ofisime gelir gelmez,Türkiye Barolar Birliği tarafından kargo ile
gönderilen bir zarfla karşılaşıp, zarfı açınca da,içinden
çıkan Türkiye Barolar Birliği tarafından büyük paralar sarf
edilerek bastırılan YARGI REFORMU STRATEJİ BELGESİ NELER
GETİRİYOR başlıklı 11 sayfalık broşür kitapçığı görüp
içindekilere şöyle bir göz gezdirince,bu konuda son kez yazmaya
karar verdim.
Reform denince,kelime anlamı
olarak akla ne gelir?
Mevcut olan bir
şeyi,Anayasayı,yasaları,yargıyı,siyaseti,siyasi partileri,seçim
sistemini,sivil toplum kuruluşlarını,örnekleri
uzatabiliriz,iyileştirmek,ıslah etmek,geliştirmek,yenileştirmek,
düzeltmek, yeniden düzenlemek, reform olarak tanımlanabilir.
Demek ki;bir konuda ve
özellikle de yargıda bir reform yapılabilmesi için;önce,
üzerinde reform yapılarak daha da geliştirilebilecek ve
iyileştirilebilecek normal işleyen bir yargı mevcut olmalıdır.
Bugün ülkemizde;maalesef,
üzerinde reform yapılarak daha da iyileştirilebilecek normal
işleyen bir yargı yoktur.Yargı, yürütmenin vesayetini de aşan,
doğrudan yürütmenin emrinde olup,yargı mensuplarının ilk
mesleğe kabullerinden başlayarak,sonraki atanmalarında,yer
değiştirmelerinde, terfilerinde,soruşturulmalarında,meslekten
uzaklaştırılmalarında ve aklınıza gelebilecek tüm özlük
haklarında, yürütme söz hakkına sahiptir.Hakimler ve Savcılar
Kurulunun üyeleri arasında yürütmeden gelen Adalet Bakanı ve
müsteşarı yer almakta ve meslekten gelen üyelerin seçiminde de
yürütme söz sahibidir.
Bu itibarla,bu koşullarda
çalışan bir yargıç'ın,mesleki teminatı ve mesleki geleceğine
yönelik hiçbir güvencesi yoktur.Bu aynı zamanda yargı
bağımsızlığının da olmadığı anlamına gelir,yargıç
teminatı ile yargının bağımsızlığı, bir paranın iki yüzü,
yazı ve turası gibidir.Birisi olmazsa öbürü de olamaz.
Bir Yargıç;özlük hakları
üzerinde söz sahibi olan yürütmenin,beğenmediği bir kararı
verdiğinde, kolaylıkla, şucu, bucu olmakla suçlanarak,bir günde
paketlenip meslekten uzaklaştırılarak hapishaneye
atılabilmektedir.
İşte, bu mevcut yargı
düzeninde;köklü ve temelden yeni bir yapılandırmaya
gidilmeden,bu çürük ve temelden yoksun çökmüş,yargıçları
teminatsız ve bağımlı,enkaz haline gelmiş bir yargıda, reform
yapamazsınız.Bunun adına reform denilemez,yaparsanız da, kağıt
üzerinde kalır, uygulamaya sokamazsınız.Korkunun ecele faydası
yoktur dense de,korku duyan bir yargıç, mevcut hizmetlerini ve
geleceğini tehlikeye atarak,ecele teslim olmak istemez ve emri
altındaki yürütmenin tüm emirlerini yerine getirir ve yürütmenin
isteklerini,yasaların üzerinde tutarak, hukuka aykırı kararlara
imza atar.
Reform paketinde,
tutuklamayı zorlaştıracak hükümler varmış,geçiniz beyler bu
safsatayı,mevcut yasa hükümlerine göre de tutuklama kararı
vermek, oldukça zor koşullara bağlıdır ama,siz uygulamaya
bakınız,bolca ve kolaylıkla tutuklama kararları versinler diye,
özel olarak ihdas edilen ve yürütmenin,kendisine biat eden
güvendiği yargıçları atadığı Sulh Ceza Hakimleri, önlerine
gelenleri kolayca tutuklamaktadırlar,suçun niteliği,katalog
suçlardan olması,cezasının üstsınırı ve saire hukuk dışı
gerekçelerle, insanlar kolayca tutuklanmakta,tutuksuz yargılanmanın
asıl ve tutuklamanın;ancak yasada öngörülen koşulların varlığı
halinde, istisna'en başvurulması gereken bir tedbir olduğu,ileride
verilmesi muhtemel bir cezanın peşinen infazı ve bu muhtemel
cezanın güvence altına alınması olmadığı evrensel
kuralı,açıkça çiğnenmektedir.
Bir kural vardır,en kötü
bir yasa,iyi uygulayıcılar tarafından çok iyi sonuçlar
doğurur,en iyi bir yasa ise,kötü uygulayıcıların elinde çok
kötü hukuki sonuçlar doğurur.
Bu kuraldan çıkan sonuç
şudur;yasaların iyi, ya da kötü olması önemli
değildir.Kararlarıyla, yasaları uygulayarak hayata
geçiren,yasaları somutlaştıran savcı ve hakimlerimiz ne kadar
teminatlı ve özgürdürler? önemli olan budur.Yapılması
planlanan yargı reformunda; işte, savcı ve hakimlerimizi
teminatlı,bağımsız ve özgür kılan köklü çözümler yoktur.
Getirilmek istenen ve reform
paketinde yer verildiği için büyük bir iftiharla reform olarak
sunulan bir düzenlemeye göre;paket yasalaştığında,artık haber
sınırlarını aşmayan bir haber ve düşünce açıklaması, suç
olmaktan çıkarılacakmış.
Güler misiniz,ağlar
mısınız?
Anayasasında,basın
hürdür,düşünce ve düşünceyi açıklama özgürlüğü vardır
yazan demokratik bir ülkede;zaten, insanların haber alma
özgürlüklerinin gereği olarak, bir basın mensubunun ya da
herhangi bir düşün insanının; haber sınırlarını
aşmayan,haber odaklı,insanların haber alma özgürlüklerini
kullanmalarını sağlayan,kimsenin şeref ve haysiyetine,kişisel
haklarına ilişmeyen,şiddeti çağrıştırmayan, barışçıl her
düşünce,düşünceyi herhangi bir yolla açıklamanın bir suç
olmadığını,bu paketi hazırlayanlar bilmiyorlar mı?
Biliyorlar ama,malesef bizim
ülkemizde,şiddeti çağrıştırmayan,hiçbir kişinin şerefine ve
özel hayatına ilişmeyen,barışçıl,düşünce ve düşünceyi
açıklama özgürlükleri kapsamındaki,haber sınırlarını
aşmayan masum beyan ve yazıların dahi,şayet siyasal iktidarı
eleştiriyorsa,siyasi iktidarı memnun etmiyorsa,bağımlı yargı
tarafından,iktidarın baskısıyla suç sayıldığının
farkındalar.
Haber sınırlarını
aşmayan,şiddet içermeyen,barışçıl haberlerin suç olmaktan
çıkarılacağına ilişkin,getirilmek istenen bu hükümle;aslında,
bugün de suç olmayan,suç olmaması gereken düşünce
açıklamalarının,yazı,haber ve her türlü beyanların,ülkemizde
suç sayıldığı, AKP iktidarı tarafından itiraf edilmektedir.Bu
düzenlemenin yasalaşması halinde dahi,mevcut siyasal iktidar;bugün
olduğu gibi,bundan sonra da,teminatsız ve bağımlı yargıçlar
eliyle,hoşuna gitmeyen, kendilerini ağır eleştiren basın ve
düşünce insanlarına,emirleri altındaki savcı ve yargıçlar
marifetiyle,yargı sopasını kolaylıkla kullanabileceklerdir.
“Haber sınırlarını
aşmayan” kavramı ne demektir,ne zaman haber sınırları aşılmış
olacaktır?bu sınırları belli olmayan kaypak ifadeler,kötü ve
emir altındaki savcı ve yargıçlar tarafından kolaylıkla kötüye
kullanılmaya açık ve müsaittir.
Kimse kimseyi
kandırmasın,bize göre,yargı paketinin içeriğinden ziyade,bu
paketi getiren ve yasalaştığında uygulatacak olan siyasl
iktidarın, özgürlüklere ve demokrasiye bakışı ve bu konudaki
karne notları önemli olacaktır.Ne yazıkk ki;bu karne de, hiç iç
açıcı değil,kırıklarla doludur.30/09/2019
Güner YİĞİTBAŞI
Hukukçu