Yargıtay
16.Ceza Dairesi,Cumhuriyet Gazetesi çalışanları hakkında
İstanbul 27.Ağır Ceza Mahkemesi tarafından FETÖ'ye yardım
suçundan verilen mahkumiyet kararını bozdu ve sanıklar hakkında
beraat kararı verilmesi gerektiğine hükmetti.
Yargıtay'ın
bozma kararının gerekçesi yayınlandı,Sözcü Gazetesinin sür
manşetinde “YARGITAY'DAN DERS GİBİ KARAR”başlığı altında
verilen bu haber, yargı adına içler acısı,bir hukukçu olarak
utanmamak ve üzülmemek mümkün değil.
Kararı,Yargıtay
tarafından bozulan ve yayınlanan gerekçesi bugünkü Sözcü
Gazetesinde satır başları halinde paragraf paragraf verilen
İstanbu 27.Ağır Ceza Mahkemesi Hakimlerine ve aynı kafadaki tüm
hakimlere ders niteliğinde olduğu belirtilen bozma gerekçelerine
bakıyoruz,hukuk tahsili yapan vasat her hukukçunun bilmesi gereken
gerekçeler,hukuk fakültesinde okuyup daha dün mezun olan genç bir
hukukçunun bile bilmesi gereken gerçekler,
Yargıtay
16.Ceza Dairesi; aslında yeni bir şey söylemiyor,Amerikayı
yeniden keşfetmiyor,milli ve evrensel,yazılı olan veya olmayan
hukuk kurallarını ve yasa maddelerini hatırlatıyor ve yükses
sesle tekrarlıyor.
Cumhuriyet
çalışanları hakkında mahkumiyet kararı veren ve bu kararı
bozulan İstanbul 27.Ağır Ceza Mahkemesi hakimleri de, pek ala bu
bozma kararının gerekçelerinde açıklanan hukuki görüşleri ve
kuralları biliyorlar,onlar da İstanbul gibi bir büyük şehirin
ağır ceza mahkemesine başkan ve üye olarak atandıklarına
göre,yargıtay üyeliğine seçilecek yetenekte ve tecrübede
hakimler olmalılar,yargıtay üyeliği sınırlı olduğu için
orada görev yapmaya ehil hakimlerimizin bir kısmı yerel
mahkemelerde yargı görevlerini yapsalar da,yargıtay üyeleriyle
aralarındaki fark,sınırlı kadro nedeniyle, eşitler arasında
yargıtaya seçilememiş olmalarıdır,onların yerel mahkeme
hakimleri olarak bilemedikleri, Yargıtay üyesi hakimlerden eksik
yanları ne olabilir?
Bize göre
kararı bozulan yerel mahkeme hakimlerinin eksik yanları; hakimlik
mesleğinin kutsallığını, hakimliğin cesaret ve dürüstlük
istediğini,güçlü birilerinin istediği kararın değil,yasaların
emrettiği kararın verilmesi gerektiğini,kimsenin emir kulu
olunmayacağını,Saray'ın değil Türk Milleti adına karar
verilmesi gerektiğini, vereceği kararın kişilerin özgürlükleri
üzerindeki olumsuz etkilerini,yargının her koşula rağmen
bağımsız ve tarafsız olması gerektiğini,hakimliğin dürüst ve
cesur insanların yapacağı kutsal bir meslek olduğunu, şu veya bu
nedenle,göz ardı etmeleridir.
Bize göre en
başta hakimler olmak üzere,her meslek erbabı; işini,bedeli ne
olursa olsun, korkmadan,namuslu ve cesur bir şekilde yasalara ve
hukuka uygun yapmalıdırlar.
Bugün
ülkemizde ve Dünyada,çeşitli nedenlerle genelevlerde çalışmak
zorunda kalan(kadınlara olan saygımdan kadın demiyorum) insanlar
var,ben bir insan ve hukukçu olarak onları hakir
görmüyorum,eleştirmiyorum,empati yapıyorum,mecbur kalmadığı
sürece kim ister genelevde çalışarak onun bunun ağız kokusunu
çekerek ekmek parası kazanmayı,bana göre,genelevde dahi, belki
çelişki gibi gelecek ama,namusuyla,dürüst olarak ve işinin
hakkını vererek çalışan insanlar dahi kutsal ve makbulümdür.
Biz diyoruz
ki;Yargıtay'ın,yerel mahkemenin hukuk dışı kararını bozarak,
afedersiniz pardon demesi asla yeterli değildir.
Bu kadar fahiş
hukuki hatalar sonucu verdikleri kararları Yargıtay tarafından
birçok gerekçelerle bozulan hakimler; bu meslekte en üst düzey
ağır ceza mahkemelerinde görev yapamamalıdırlar.O
hakimler,onurlu iseler,adlarına yargı yetkisini kullandıkları
Türk Milletinden ve göz göre göre haksız mahkum ettikleri ve
özgürlüklerinden yoksun kıldıkları Cumhuriyet çalışanlarından
özür dileyerek,işgal ettilleri kürsüden aşağıya
inmelidirler.19/09/2019
Güner
YİĞİTBAŞI
Hukukçu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder