AKP iktidarına
sesleniyoruz.
Sizin balans
ayarınız bozulmuş.Ayar tutmuyor artık.
Gerçekten
halkımızı şaşırtıp,yanıltıp duruyorsunuz,siz nesiniz
Allahınız aşkına?
Bazen,
söylediklerinizin tamamen 180 derece tersini yapıyorsunuz.
Teoriniz ile
pratiğiniz arasında bir uyum sağlayamıyorsunuz,söyledikleriniz
ile yaptıklarınız arasında, aşılması imkansız uçurumlar
yaratıyorsunuz.
Sık
sık,”ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz” sözünü aklımıza
getiriyorunuz.
Bazen, teorik
olarak söyledikleriniz çok doğru, altına imza atacak hale
getiriyorsunuz bizleri.
Hah şimdi oldu,çok doğruları söylüyorlar diyerek,yeni uygulamalarınızı bekliyoruz.Birden,aynı ve benzer konulara ilişkin eski uygulamalarınızı hatırlayınca, söyledikleriniz doğrularda asla samimi olmadığınız sonucuna varıyoruz ve bizi samimi olmadığınız konusunda sürekli haklı çıkarıyorsunuz.
Hah şimdi oldu,çok doğruları söylüyorlar diyerek,yeni uygulamalarınızı bekliyoruz.Birden,aynı ve benzer konulara ilişkin eski uygulamalarınızı hatırlayınca, söyledikleriniz doğrularda asla samimi olmadığınız sonucuna varıyoruz ve bizi samimi olmadığınız konusunda sürekli haklı çıkarıyorsunuz.
Bazen,asla
yapamayacağınız çok büyük doğruları dile
getiriyorsunuz,kulaklarımıza inanamıyoruz,bizleri
umutlandırıyorsunuz.
Evet sadece
umutlandırıyorsunuz.
Örnek mi
istiyorsunuz?
Alın sizlere
işte çok çarpıcı bir örnek.
AKP Genel
Başkanı; Cumhurbaşkanı şapkasıyla, 23.dönem hakim ve savcı
kur'a töreninde yaptığı konuşmada, yeni atanan genç hakim ve
savcılarımıza seslenerek;” Mahkeme salonları ve adliye
binalarında yazan ‘Adalet mülkün temelidir’ sözü daima
sizlerin rehberi olmalı. Vasat bir kanunla bir hakim ve savcılar
adaleti temsil edebilir ama vicdanı olmayan hakim ve savcılar
elinde en mükemmel kanunlar bile bir zulüm aracına dönüşebilir.
İnsanların adalete güvenmediği toplumda ne huzur korunabilir ne
de devlet düzeni sağlanabilir.Kimi zaman darbe, kimi zaman FETÖ
gibi örgütlerin etkisi altına giren adalet sistemimiz epeyce
örselenmiştir. FETÖ’nün kumpasları da acı izler bırakmıştır.
Bu yüzden sizden vicdanınızı ve imzanızı hiçbir kimsenin,
hiçbir gücün emrine vermemenizi istiyorum.”
demiştir.Kulaklarımıza inanamadığımız güzellikte,anayasanın
yargı ve hakim bağımsızlığı ve tarafsızlığı ilkesine,hukuk
devleti ve hukukun üstünlüğü ilkelerine uygun çok güzel bir
konuşma.Yeni atanan hakim ve savcılara, bir Cumhurbaşkanın
yapabileceği en güzel ve yerinde tavsiyeler.
AKP Genel
Başkanı ERDOĞAN,bir anlık Cumhurbaşkanlığı şapkasıyla
söylediği bu güzel ve doğru,anayasal sözleri ve
tavsiyeleri,konuşma yaptığı salonu terkeder terketmez mutlaka
unutacak ve başka bir törene kadar hiç aklına dahi
getirmeyecektir.
Bizim korkumuz
şu;mesleğe yeni atanan genç,hukuka saygılı ama tecrübesiz
hakimler ve savcılar;mazallah, gittikleri ilçelerde,sizin sözüm
ona hukuktan,hak ve adaletten yana tavır alarak,samimi olmayan
yanıltıcı tavsiyelerinizi gerçek zannederek, size güvenip,”sizden
vicdanınızı ve imzanızı hiçbir kimsenin, hiçbir gücün emrine
vermemenizi istiyorum”tavsiyenize uygun davranıp,sizin ve AKP İlçe
Başkanlarının hukuk dışı talimatlarınıza aykırı olarak
hukuktan yana kararlar verseler,daha mesleklerine ısınmadan
mesleklerinden atılırlar ve belki de FETÖCÜ yaftamasıyla
tutuklanırlar.
Gelelim bugüne.
AKP iktidarı
ve başı, yalpalamaya devam ediyor,bozulan balanslarında en ufak
bir düzelme yok.
Ayasofya'nın;hiç
gündemden düşmeyen, cami olarak yeniden ibadete açılması
konusu,siyasi çıkar için yeniden ısıtılmaya başladı.
AKP ve
yandaşları, Ayasofya konusunda da,asla samimi ve inandırıcı
değildir.
Bir
bakıyorsunuz ibadete açılmasından yana,bir bakıyorsunuz çekimser
duruyor.
AKP Genel
Başkanı ERDOĞAN'ın samimi kanaati;Ayasofya'nın ibadete açılması
yönünde değil,bu konuda eski konuşmaları var. Ayasofya
açılırsa, hemen yanındaki Sultan Ahmet Camisini nasıl
dolduracaksınız diye soruyor ve Dünya kültür mirası olan
Ayasofya'nın cami olarak ibadete açılmasının Dünya kamuoyunda
göreceği ülkemiz aleyhindeki olumsuz tepkilerden çekiniyor,bizim
de Dünyanın çeşitli ülkelerinde var olan kültür mirası
camilerimize yönelik olumsuz tepkilerden çekiniyor hakı olarak.
AKP Genel
Başkanı ERDOĞAN; siyasi rant uğruna bu konuda kesin tavrını
ortaya koyarak,Ayasofya'nın ibadete açılmaması yönünde açık
ve net bir irade ortaya koyamıyor.
ERDOĞAN;ülkemiz
hukuk devletidir,konu Danıştaydadır,Danıştay'ın kararına göre
karar vereceğiz,Temmuz ayında verilmesi olası Danıştay kararını
bekleyeceğiz demekle yetinerek, topu taca atıyor.
Nitekim,AKP'nin;
Ayasofya konusunda samimi olup olmadığını test etmek amacıyla,
İYİ Parti'nin; Ayasofya'nın ibadete açılmasını isteyen
önergesine, AKP ret oyu vermiş ve Milliyetçi Hareket Partisi de
olumlu oy vermeyerek çekimser kalmış ve önerge kabul
edilmemiştir.
İYİ Parti'nin
önergesine çekimser kalan ve reddini sağlayan MHP'nin genel
başkanı BAHÇELİ;utanmadan ve sıkılmadan,yüzü kızrmadan,büyük
bir pişkinlikle halkımızı enayi yerine koyarak; saygısızca,
Ayasofyadaki çan seslerini yok edeceğiz ve ezan sesini getireceğiz
diyerek açıkça yalan söylüyor,sözü başka,özü ve eylemi
başka yalpalayan, balansı bozuk sözde politikacı örneği
veriyor.
Kimse,hiçbir
politikacı,hak ettiği eleştirilerden şikayetçi olmasın,politika
yapacaklarsa, dürüst ve inandırıcı,istikrarlı bir politik duruş
sergilesinler.Politika yapmak o kadar ucuz ve sorumsuz olmamalıdır.
Herkes;kim
olursa olsun, haddini bilmek ve egemenliğin kayıtsız ve şartsız
tek sahibi olan Türk Milletine saygılı olmak,milletle alay etmemek
ve yalpalamamak zorundadırlar.
Yeter
artık!09/06/2020
Güner
YİĞİTBAŞI
Hukukçu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder