İşlerine
geldi mi özgürlük derler bunlar.
Çifte
standartçıdır bunlar.
Nalıncı
keseri gibi hep kendilerine yontarlar.
Modern Türk
toplumunu, kendi yobaz ve sözde İslami anlayışlarına göre
şekillendirmek ve amaçladıkları din temeline dayalı
siyasal düzeni kurmak, tek amaçlarıdır.
Bunun için,
demokrasiyi ve özgürlükleri, amaçladıkları
istasyona vardıklarında terk etmek koşuluyla, araç olarak
kullanmaya bayılırlar.
Hiç
inanmadıkları ve sevmedikleri halde, sürekli, özgürlüklerden
ve özgür Anayasa yapacaklarından bahsederler.
Özgürlük,
sadece kendilerine gereklidir, muhalifler, özgürlükten
nasiplerini almasalar da olur.
Cumhuriyetin
temel niteliklerinden biri olan laiklik ve laik eğitimden dem
vurduğunuzda, hemen özgürlükleri öne sürerler,
laikliğin yeniden tarif edilmesi gerektiğini savunurlar.
Bunlara göre,
Cumhuriyetin ve demokrasinin temel ilkeleri hiç önemli
değildir. Anayasaya göre hukukun üstünlüğüne
dayalı demokratik ve laik bir hukuk devleti olduğumuz halde, dini
eğitim, türban söz konusu olduğunda akan sular durur.
Anayasa, Öğrenim Birliği yasası, laik eğitim göz ardı
edilir. Bunlardan bahsettiğinizde, hep bir ağızdan, din ve inanç
özgürlüğü naraları atarlar.
Onlara göre,
demokratik protesto hakkının kullanıldığı barışçıl
Gezi Parkı eylemleri, darbe teşebbüsüdür, düşünce
ve düşüncenin açıklanması, toplantı ve gösteri
yürüyüşü özgürlükleri, onlar için
özgürlük değildir.
Okullarımızın,
Anayasamıza göre bir devrim yasası olan ve hükümlerinin
Anayasaya aykırılığının iddia edilemeyeceği Örenim
Birliği Yasasına aykırı olarak, imam hatip okulları haline
getirilmesi ve eğitimin İslamlaştırılması, daha on yaşında
olan orta öğrenimdeki kız öğrencilerin dahi başlarına
türban geçirmeleri, onlara göre inanç
özgürlüğünün bir gereğidir.
AKP iktidarı,
yavaş yavaş yürürlüğe koyduğu yol haritasında
bulunan önemli bir dönemeci daha geçmiş ve yaptığı
bir yönetmelik değişikliği ile daha düne kadar yüksek
öğrenimdeki kızlarımız için dahi tartışılan
türbanı, 10 yaşındaki beşinci sınıfta okuyan kız
çocuklarının kullanımına açmıştır.
Bazı
yasalarımıza göre, 10 yaşındaki bir kız çocuğunun
önemli kararlardaki iradesi geçersizdir. 10 yaşındaki
bir çocuğun, türban takıp takmama konusunda, kendi hür
iradesiyle doğru ve yerinde bir karar alabilme yeteneği mevcut
değildir. Bu nedenle, 10 yaşındaki bir kız çocuğunun
türban takma kararı, ailesinin baskısına ve alacağı karara
dayalı olmaya mahkumdur.
Bu itibarla,
ana ve babasını veya diğer aile yakınlarının karar ve
yönlendirmeleriyle türban takmak zorunda kalan 10
yaşındaki bir kız çocuğunun, başını örtme
özgürlüğünün varlığından bahsedilemez.
Bilakis, 10 yaşında aile baskısıyla türban takan bir kız
öğrencinin özgürlüğünün çiğnendiğini
söyleyebiliriz.
Evet, 10-15
yaşındaki ve hatta reşit olmayan 18 yaş altı kız çocuklarının
kendi hür iradeleriyle başlarını örtme ve başlarına
türban takma özgürlükleri olamaz, tıpkı
rızaları ile de olsa bir erkekle cinsel ilişkiye girme ve cinsel
haz alma özgürlüklerinin olmaması, bu konudaki rızaya
dayalı iradelerinin geçersiz olması gibi.
Evet, Türk
Ceza Kanununa bakıyoruz, 103. maddesine göre, kendi rızasına
dayalı olsa dahi, 15 yaşını tamamlamamış olan bir küçüğe
yönelik her türlü cinsel davranış, cinsel istismar
suçunu oluşturmakta ve 15 yaşını tamamlamamış bir küçük
çocuğa cinsel tacizde bulunan kişilere, en ağır hapis
cezaları verilerek, onların bu konudaki rıza ve iradeleri geçersiz
sayılmaktadır.
TCK. nun 104.
maddesinde ise; 18 yaş altı, 15 yaşını tamamlamış çocukla,
kendi rızasına dayalı olsa dahi cinsel ilişkiye giren kişiye,
şikayet üzerine, iki yıla kadar hapis cezası öngörülmüştür.
Görüldüğü
gibi, Ceza Kanununa göre, çocuk sayılan ve cinsel
dürtülerinin tatminine yönelik kendilerinin hür
iradelerine geçerlilik tanınmayan 18 yaş altı ve özellikle
de orta öğrenim çağındaki 15 yaş altı kız
çocuklarının, aile baskısıyla başlarına takılan
türbanlar da, bir özgürlüğün kullanılması
olmayıp, tıpkı cinsel istismar gibi, onlara yapılan türban
istismarından öteye bir değer ifade etmemektedir.
Ülkemizin
yüz karası, çocuk yaştaki kızlarımızın, ailelerinin
baskısıyla iradeleri hiçe sayılarak evlendirildikleri küçük
gelinler rezaleti unutulmamalıdır. Küçük gelinler
ile 10 yaşında başına türban takan kız çocukları
arasında hiçbir fark göremiyoruz.
AKP
iktidarının; 2023 hedefinin ip uçlarını veren yeni türban
kararı, laik eğitim ve laik demokrasimizin geleceği adına, çok
tehlikeli ve yüz karası bir uygulamadır. 24/Eylül/2014
Güner
YİĞİTBAŞI
İzmir Barosu
Üyesi Avukat
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder