Eski para
birimiyle yaklaşık iki katrilyon liraya mal olan yeni
Cumhurbaşkanlığı sarayı ile uçan saray olarak nitelendirilen
yeni Cumhurbaşkanlığı uçağı nedeniyle kamuoyunda başlatılan
tartışmalar, tüm hızıyla devam ediyor.
En başta,
konuya ilişkin kendi fikrimizi açıklamak gerekirse; bu yeni lüks
ve kaçak saray yapımı ve yeni uçak alımı için bütçeden
harcanan yaklaşık iki katrilyon lira, ödemeler dengesi sürekli
açık veren, delik deşik olan bütçesi sürekli açıklarla
kapanan ülkemiz için büyük bir israf olup, bu harcamalara yol
açan Tayyip Bey de, bu tutumuyla, ülkemize acımasızca en büyük
kötülüğü yapan kişi olarak siyasi tarihimize geçmiş
bulunmaktadır.
Ayranı yok
içmeye, tahtaravan ile gider sı...ya lafı da, sanki bunun için
söylenmiş olan bir lafmış gibi, olayımıza cuk oturmaktadır.
Tayyip
Bey;gereksiz olan bu harcamalara yapılan eleştiriler karşısında,
yüzü kızarıp susacağına büyük bir pişkinlikle, kamuoyunda
yapılan eleştirilere cevap vererek; Özal uçak aldığında onu da
eleştirdiler demiş, biz Tayyip Bey'e Başbakanın ve
Cumhurbaşkanının özel bir uçağı olmasın demiyoruz ki, yeteri
kadar uçağınız var, banyolu, yatak odalı, çalışma salonlu bu
sonuncu lüks ve pahalı uçağa ne gerek vardı diyoruz. Tayyip Bey
konuyu saptırıyor ve hiç benzerlik taşımayan Özal'ın aldığı
uçaktan örnek vererek kendisini savunmaya çalışıyor.
Tayyip Bey
savunmaya devam ediyor ve şimdiki Başbakanlık binasının önü
caddeydi, tören yapılırken trafiğe kapatıyorduk.Koskoca Türkiye
Cumhuriyetine caddeyi trafiğe kapatıp tören yapmak yakışır mı?
Diye soruyor.
Tayyip Bey, bu
kaç-ak ve bin odalı lüks sarayı, kendisi Başbakan iken,
Başbakanlık binası olarak yaptırmaya başlamış ve ancak
Cumhurbaşkanı seçilince Başbakan'a
yar etmeyerek Cumhurbaşkanlığına tahsis ettirmiştir. Bu
itibarla, Tayyip Bey'in, şu anda bu saray sanki Başbakanlık
binasıymış gibi ve Başbakan ağzıyla, Başbakanlık
önünde tören yaparken trafiğe engel olmamak için bu sarayı
yaptırdığı savunması içine girmesi, anlamsız ve inandırıcılığı
olmayan boş laflardır.
Tayyip
Bey'imizin, trafiği kapatarak trafiğin akışına engel olmaktan
kaçınma gibi bir anlayışa ve duyarlılığa sahip olduğunu da
zannetmiyoruz. Zira, Tayyip Bey'in keyfi için trafik akışının
engellendiğine bu millet sıkça tanık olmuştur.
Tayyip Bey'in,
bu kaç-ak saray'ın ülkenin itibar makamı olduğuna ve uçak
konusunda da Türkiye'ye yakışanın yapıldığına yönelik beyan
ve savunmaları da; bugün, ülkemizin itibarını ve saygınlığını
yok eden, içinde bulunduğumuz olumsuz koşullara bakıldığında,
çok komik ve yersiz beyanlardır.
Buradan Tayyip
Bey'e cevap vermek istiyoruz.Büyük bir yanılgı içindesiniz.
Ülkemizin ve
devletimizin itibarı ve saygınlığı; ülkemizin sürekli açık
veren ve delik deşik olan bütçesini umursamadan, yoksul halkımızın
ödediği vergilerle elde edilen, bu bütçenin açığını daha da
büyütecek miktarlardaki israf derecesine varan büyük paralar
harcanarak gereksiz ve kaçak olarak yaptırılan saraylar ve satın
alınan gereksiz ve lüks uçaklarla ölçülemez.
Ülkemizin
itibarı ve saygınlığı; kaçak ve lüks saray ve uçaklarla
değil, açık vermeyen denk bütçelerle, yabancılardan gelen günü
birlik sıcak paralarla, ülkenin para getiren kaynaklarını ve
tesislerini satarak elde edilen mirasyedi paralarla döndürülmek
zorunda kalınmayan güçlü ekonomilerle, işsiz sayısının
azlığıyla, ülke insanının sahip olduğu üst düzey refah
seviyesiyle, ülke insanının sahip olduğu sınırsız hak ve
özgürlüklerle, ülke insanının kültür seviyesiyle, ülkenin
sahip olduğu uluslar arası üne sahip sanatçıları ve
yazarlarıyla, yetişmiş insan sayısıyla, ülke olarak uluslararası
arenada sözünün geçerliliğiyle, iş kazalarının azlığıyla,
maden ocaklarında aynı anda üç yüz işçinin topluca ölümüne
neden olmayacak düzeyde işçilerinin iş ve can güvenliklerine
sahip olunmakla kazanılabilir. Bu saydığımız konularda yetersiz
olan ve geri kalan ülkemizin ve devletimizin, geri kalmışlığın
simgesi olan lüks ve kaçak saraylarla ve lüks uçaklarla saygınlık
ve itibar kazanacağını düşünmek ve açıklamak büyük bir
yanılgı ve abesle iştigaldir.
Sizin
söyledikleriniz doğruysa; halkları yoksulluk içinde kıvranırken,
halkları özgürlüklerinden yoksun ve yoksul bir şekilde
yaşarlarken, yöneticileri bolluk ve lüks saraylar içinde yaşayan
sayılarını saymakla bitiremeyeceğimiz geri kalmış ve dikta ile
yönetilen ülkeleri ve onların yöneticilerini, itibarlı ve saygın
ülkeler ve kişiler olarak mı kabul edeceğiz, Sayın Tayyip Bey?
07/Kasım/2014
Güner YİĞİTBAŞI
İzmir Barosu
Üyesi Avukat
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder