Vergi mükellefi
olan insanlarımızı,vergilerini kaçırmadan zamanında ödemeye
teşvik etmek ve onları vergi ödemeye motive etmek amacıyla,
İzmir deki bir vergi dairesi binasının duvarında kocaman harflerle
yazılmış bir cümle vardır, burada denmektedir ki; “Vergi
Kalkınmanın Temelidir”,
teorik olarak düşündüğümüzde, gerçekten çok güzel ve
yerinde bir söz.
Gerçekten,
vatandaşlardan alınan vergiler, devletin elde ettiği kamu
gelirleridir. Devletin, vergilerden elde ettiği kamu geliri olacak
ki, devlet de vatandaşlarına götüreceği her türlü hizmeti
yapabilsin.
Buradan da
anlaşılmaktadır ki, vatandaştan vergi adı altında alınan
paralarla, yine vatandaşlara kamu hizmeti sunulmakta ve vatandaştan
alınan paralar, sağlık, eğitim, kültür, savunma, yol, su,
elektrik, haberleşme,sosyal yardım gibi, ülkenin kalkınması ve
kamu hizmeti olarak yine vatandaşa dönmektedir.
Bu nedenle,
vergi dairelerine ait binaların duvarlarında yer alan, “Vergi
Kalkınmanın Temelidir” sözleri,
olması gereken önemli bir gerçeği ifade etmektedir.
Acaba, AKP'nin
iktidarda olduğu günümüzde, halkımızdan toplanabilen
vergilerden oluşan kamu gelirleri, gerçekten, ülkemizin
kalkınmasının temelini oluşturan ve ihtiyaç sıralamasında
öncelik arz eden, üretime ve kalkınmaya yönelik hizmetlerin
yapımında adil ve ölçülü bir şekilde kullanılmakta mıdır?
Maalesef bu
soruya olumlu cevap vermemiz mümkün değildir.
Vergiler, aynı
zamanda bir ülkenin gelir dağılımındaki adaletsizliği de
giderme vasıtasıdır.
Bu şu
demektir; bir ülkede vergiler, gerçekten adil bir şekilde,
zenginden daha çok fakirden daha az, gelirleri oranında
alınabiliyorsa, zenginden vergi olarak daha çok alınan
paralar,devlet tarafından, kamu hizmeti ve sosyal yardım olarak
fakir kesimlere transfer edileceğinden, bu yolla, gelir
dağılımındaki adaletsizlikler bir nebze de olsa
giderilebilecektir.
Ülkemizde şu
anda işlemekte olan vergi düzenine baktığımızda; yoksul ve dar
gelirli kesimleri temsil eden memur ve asgari ücretle çalışanlar
dahil işçilerimizin maaş ve ücretlerinden kaynağında peşin
olarak kesilen vergilerin fazlalığına karşılık, magazin
sayfalarının baş konukları olan zengin kesimlerin gerçek
kazançlarından alınabilen vergilerin azlığı ve KDV (Katma Değer
Vergisi), ÖTV (Özel tüketim vergisi) ve benzeri, zengin ve yoksul
ayrımı yapılmaksızın, herkesten eşit olarak alınan vasıtalı
vergilerin, toplanan tüm vergi tutarındaki oranının yüksekliği
dikkate alındığında, ülkemizde, toplanan vergiler yoluyla gelir
dağılımındaki adaletsizliğin giderilemediği, yalın ve acı bir
gerçek olarak karşımıza çıkmaktadır.
İşte,
devletimizin, kamu harcamalarında kullanmak için vatandaşından
topladığı vergide adaleti sağlayamadığı, vergi yükünü,
zenginden daha çok, fakirin sırtına yüklediği bugünkü düzende,
ülkemizi yöneten ve halkın vergilerinden oluşan kamu gelirlerini,
başka bir anlatımla devlet hazinesini kendilerine emanet ettiğimiz
iş başındaki siyasal iktidarlara, bu paraları adil olarak ve
israf etmeden gerektiği yerlerde kullanma konusunda düşen görev
ve sorumluluk, daha da önem kazanmaktadır.
Hal böyle
iken, 12 yıldır iktidarda bulunan ve devletimizi yöneten AKP
iktidarının; bakanlık, genel müdürlük ve benzeri birçok lüks
kamu binası için ödemekte olduğu büyük meblağlardaki yıllık
kira ücretleri, partili yandaşlara iş yaratmak için devlet
kadrolarına yapılan bol maaşlı ve lüzumsuz personel atamaları,
lüzumundan fazla lüks, son model ve marka makam ve hizmet otomobili
saltanatı, Cumhurbaşkanı Tayip Bey'in lüks ve şatafat merakını
gidermek için; mevcutlara ilaveten, uçan saray olarak
adlandırabileceğimiz, üzerinde özel ilavelerin yaptırıldığı
lüks ve yeni uçak alımı, yine Cumhurbaşkanı Tayyip Bey için;
Atatürk Orman Çiftliğinde binlerce ağacın kesimiyle, eski
paramızla yaklaşık 1.5 katrilyon liraya çıkan kaçak saray
yapımı ve bizim daha bilemediğimiz, ülkemize ve ülkemiz insanına
hiçbir ekonomik katkısı olmayan nice lüks harcamalar, bu fakir
insanımıza reva mıdır?
Tüm bu
gerçeklere rağmen, Tayyip Bey'in; çoğu kendisinin lüks merakı
için yapılan bu gereksiz devlet harcamalarını ve israfını
görmezlikten gelerek, vatandaşın kullanmakta olduğu bir cep
telefonu varken, KDV ve ÖTV gibi vergilerini devlete ödeyerek kendi
parasıyla satın aldığı ikinci, üçüncü akıllı cep
telefonlarına gözünü dikip bunu israf olarak eleştirmeye
kalkışması, temelde haklı olan bir eleştiri olmasına rağmen,
Tayip Beyin ağzına yakışmamaktadır.
Kendisine dahi
ait olmayan, görevi gereği kendisine emanet edilen kamunun malı
devlet hazinesini, kendi lüksü için gözünü kırpmadan harcayan
Tayyip Bey; cep telefonu satın alan vatandaşı israfa yol açmakla
eleştirme hak ve yetkisini, hangi yüzle ve nereden alıyor? Lüks
merakı ve israf konusunda, kendisinin vatandaşlara kötü bir örnek
olduğunun farkına ne zaman varıp susacak, merak ediyoruz.
14/Kasım/2014
Güner
YİĞİTBAŞI
İzmir
Barosu Üyesi Avukat
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder