İktidarıyla
muhalefetiyle, tüm partilerimiz, 7 Hazairan seçimlerinde partileri
adına yarışarak milletvekili seçilecek adaylarını ismen
belirlediler ve Yüksek Seçim Kuruluna sundular.
Adayları
belirlerken, adaylarının büyük bir bölümünü partili üyelerin
katılımlarıyla, hakim denetiminde yapılan ön seçimle belirleyen
CHP, bu davranışıyla, partili seçmenin iradesine değer veren,
sözde değil özde demokrat bir parti olduğunu açıkça ortaya
koydu ve örgütüne güvenerek uyguladığı bu aday belirleme
yöntemi sayesinde, kontenjan ile aday belirlemenin olası
haksızlıklarını ve bunun sonucunda oluşacak olan parti içi
tartışma ve küskünlükleri asgari düzeye indirerek, Sayın
KILIÇDAROĞLU'nu da büyük bir sıkıntıdan kurtardı ve seçim
öncesinde parti içindeki bütünlük ve dayanışmanın yok
olmasının önüne geçilmiş oldu.
MHP, HDP ve
iktidar partisi AKP. eskiden olduğu gibi, adaylarının
belirlenmesini, merkez yoklaması yoluyla, liderlerin seçimlerine
bıraktılar.
Aday listesi en
çok merak edilen ve açıklandıktan sonra da üzerinde en çok
tartışılan liste, iktidar partisi AKP'nin listesi olmuştur.
AKP listesi iki
yönden tarışılmaktadır.
Aday listesinde
yer alan isimlerin, kimin damgasını taşıdığı, aday listelerini
Tayyip Bey'in mi, yoksa Ahmet Bey'in mi hazırladığı, listedeki
isimlerin, kimin tercihlerini içermekte olduğu sorusuna cevap
arayan yorumlar, liste üzerindeki tartışmaların odağını
oluşturmuştur.
Tartışmanın
gölgede kalan ikinci odağını ise, aday listesinin; AKP'nin,
ülkenin hangi meselelerine ağırlık vermek istediği sorusuna
cevap arayan yorumlar oluşturmaktadır.
Tayyip Bey'in,
Anayasayı ayaklar altına alarak, tarafsızlık yeminini çiğneyen
ve Anayasanın anladığı anlamda gerçek bir Cumhurbaşkanı
olamayan, hala, AKP Genel Başkanı gibi AKP'nin propagandasını
yapan, hergün toplumun her kesimine laf yetiştirerek onları
eleştiren, muhalefet partilerini karşısına alarak, onları yerden
yere vurarak eleştiren, hala kendisini başbakan olarak gören,
söylem ve davranışlarına baktığımızda, AKP aday listesinin
Tayyip Bey tarafından oluşturulduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.
AKP aday
listesine bakıyoruz, listede yer alan bazı isimler, gelmekte olan
bir çöküşün, sanki çıkan bir yangından mal kaçıran kişinin,
can havliyle ve son bir gayretle, en değer verdiği birkaç parça
eşyasını kurtarma çabasını ve ruh halini göstermektedir.
Listeye
bakıyoruz, Tayyip Bey'in; kara kutusunu,şoförünü,yaptığı
konuşmalarının metin
yazarını,danışmanlarını,hayranlarını,danışmanların
akrabalarını,avukatını ve damadını milletvekili seçilmeleri
için aday olarak koyduğunu görüyoruz.
AKPnin
başındakiler; partinin lider ve elit kadrosunun üçüncü dereceye
kadar yakın akrabalarının milletvekili adayı olaral listeye
konulmadığını övünerek beyan ediyorlar ya, bu beyana itibar
eden Sözcü Gazetesinin yazarlarından Sayın Rahmi TURAN da,
gazetesinin dünkü (09/04/2015) köşesinde yazdığı yazısında,
Tayyip Bey'in damadının listede aday olarak yer almış olmasını
dile getirerek, damat bey, Tayyip Bey'in akrabası değil mi? Diye
sorarak, bu çelişkiye dikkat çekiyor.
Biz diyoruz ki,
ilahi Rahmi TURAN bey, çok safsınız, bunda anlamayacak ne var?
Onlara göre,
damat bey'in aday listesinde yer alması çok doğal, evet damat bey
Tayyip Beyİn en yakın sıhri akrabası, bir nevi evladı ise de;
aday belirlemede AKP'nin uyguladığı akraba yasağı delinmiş
falan değil, Ortada bu akraba yasağı ile çelişen bir durum da
yok.
Okurlar şimdi
bana haklı olarak soracaklar, sen ne diyorsun Güner Bey? Rahmi
TURAN Bey çok haklı, akraba yasağı varsa, ortada bal gibi bir
çelişki var.
Değerli
okurlar, AKP'liler haklılar, onlara göre, ortada akraba yasağını
delen bir çelişki yok, AKP'liler demek istiyorlar ki; evet, damat
Berat ALBAYRAK, Tayyip Bey'in evladı ve çok yakın akrabası, ama,
Anayasamıza göre; Tayyip Bey Cumhurbaşkanı seçildi, partisi AKP
ile ilişiğini kesti, Cumhurbaşkanı sıfatıyla, tüm
partilerimizi ve 77 milyon vatandaşımızı kucaklayan ve temsil
eden tarafsız ve partisiz bir konuma geldi, dolayısıyla damat
Berat ALBAYRAK'ın AKP listelerinde milletvekili adayı olarak yer
alması, akraba yasağını delen bir çelişki olarak yorumlanamaz.
AKP'lilerin ve
Tayyip Bey'in, damat Bey'in adaylığına yönelik eleştirilere
verecekleri bu muhtemel cevap ve savunmaya ne diyeceksiniz? Rahmi
TURAN Bey, bunu düşünememiş olmalı.
Bunlar
böyledir, işlerine geldimi, anayasa, babayasa,demokrasi, hak ve
özgürlükler, işlerine gelmedi mi, anayasayı korkusuzca ihlal
edip ayaklar altında çiğnemek, anayasayı askıya ve bekleme
odasına almak,tam bir keyfilik ve sorumsuzluk örneği göstermekte
pek mahirdirler. Bu konuda kimse ellerine su dökemez.
Şimdi herkes
haklı olarak şunu düşünüyor olmalı, evet, Tayyip Bey anayasa
ve rejim ile kedinin fareyle oynadığı gibi oynayıp halkımızla
alay ediyor ama, anayasamıza göre, seçimden başka onu düşürecek
ve hesap soracak bir yol da mevcut değil.
Evet, vatana
ihanet ile suçlanarak hesap sorulabilir ve Cumhurbaşkanlığından
düşürülebilir ama, onun için gerekli çoğunluk mevcut değil,
başka da anayasal bir yol yok. Zaten, anayasa da başka bir yol da
olamazdı. Zira, Anayasalar yapılırken, demokratik bir hukuk
devletinde, anayasaya göre seçilen ve görev ve yetkileri anayasada
açık bir şekilde gösterilen Cuymhurbaşkanlarının, Tayyip Bey
gibi bir kişi cumhurbaşkanı seçilene kadar,Tayyip Bey'in yaptığı
gibi, korkusuzca, milletin gözünün içine bakarak, açıkça ve
alenen anayasayı ihlal edip, anayasayı rafa kaldırıp bekleme
odasına alacakları ve milletin de bunu sineye çekerek sessiz
kalacakları asla düşünülemez, hayal dahi edilemezdi, Türk
milleti, kendi hatalı tercihleri yüzünden, Tayyip Bey sayesinde
hak ettiği böyle kötü ve çirkef antidemokratik bir uygulamayı,
ilk ve son kez tatmış oldu.
Dileriz,
önümüzdeki çok hayati olan 7 Haziran seçimleri, Tayyip Bey'i
anayasa hizasına çekmeye ve ona gerekli olan anayasa dersini ve
saygısını vermeye vesile olur ve AKP iktidarının antidemokratik
zihniyetinden temizlenerek iş başına gelecek olan yeni Meclis
çoğunluğunun yapacağı yeni anayasada, ileride iş başına
gelecek olan Tayyip Bey gibi, anayasa tanımayan,açıkça
tarafsızlığını ihlal eden, parti lideri gibi eylem ve
söylemlerde bulunan cumhurbaşkanlarını, işgal ettikleri
Cumhurbaşkanlığı koltuğundan kolayca alaşağı etmek için,
gerekli olan anayasal emniyet tedbirlerine yer verilir. 10/04/2015
Güner YİĞİTBAŞI
İzmir Barosu Üyesi Avukat
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder