1.Kasım
seçimleri yapıldı ve resmi olmayan sonuçlarına göre, yüzde
elliye yakın oy alan AKP,yeniden tek başına iktdar oldu.
Bu
sonuç,AKP'nin 7.Haziran seçimlerine göre artırdığı oy oranı
itibariyle, gerçekten sürpriz olmuş ve AKP yetkililerini dahi
şaşırtmıştır.
Dünkü
yazımızda belirttiğimiz gibi, bu seçimin tek kazananı, tek
adamlığını ve ilan ettiği fiili başkanlık sistemini tamamen
pekiştiren ve meşrulaştıran ve dört yıl için rahat bir nefes
alan Tayyip Bey olmuş,seçimin kaybedeni ise,hiçbir şeyin
değişmeyeceği, hatta herşeyin daha da kötüye gideceği,
özgürlüklerin iyice kısılacağı ülkemiz ve ülkemizin 78
milyon vatandaşı olmuştur.
Bu sonucun
ortaya çıkmasında,AKP'nin tek başına iktidardan düşmesinin
sarhoşluğu içinde, 7.Haziran seçimlerindeki kazanımlarını
yeterli görmeyerek, kendilerini bulunmaz Hint kumaşı zanneden ve
kendilerine sunulan her alternatife hayır diyerek, olası bir erken
seçimde, AKP'yi daha da zayıflatarak güçleneceklerini uman MHP
lideri ve yakın çevresinin tekerrür eden yanılgıları etkin rol
oynamıştır.
Hatırlayınız,
7.Haziran seçimlerinin sonunda AKP tek başına iktidardan
düştüğünde, Tayyip Bey üzüntüsünden sessizliğe
gömülmüş,günlerce sesi çıkmamış olup, ancak MHP lideri
BAHÇELİ'nin, seçim gecesinden itibaren sergilemeye başladığı,
koalisyon içinde yer almayacaklarına ve altı milyon oy alan HDP'yi
yok saydıklarına ilişkin beyanları ve asıl kırılma noktası
olan Meclis Başkanlığını AKP adayına hediye ederek, raflarında
yolsuzluk ve rüşvet dosyaları beklemekte olan Meclisi fiilen
çalışamaz hale getirmesi üzerine, Tayyip Bey sessizliğini bozmuş
ve kafasındaki, ülkeyi 1.Kasım seçimlerine ve AKP'yi yeniden tek
başına iktidara taşıma planını uygulamaya koyma imkanına
kavuşmuştur.
Devlet
imkanlarını, örtülü ödenekleri, Sarayda muhtar ağırlamalarını,
devlet ve bazı özel televizyon ve basın organlarının tek yanlı
haber ve propagandalarını arkasına alarak, halkı can ve mal
güvenlikleri üzerinden korkutarak eşit ve adil olmayan koşullarda
yapılan 1.Kasım seçimlerinde,aldığı oy oranı dışında,
AKP'nin tek başına iktidar olmasına pek de şaşırmamak gerekir.
Bugün
gazetelere, medyaya ve sosyal medyaya bakıyor ve her kafadan bir ses
çıkmakta olduğunu görüyoruz.Bir kısım insanımız,özellikle
ana muhalefet partisi CHP'yi ve liderini suçlu ilan etmekte,
KILIÇDAROĞLU'nu istifaya davet etmekte ve onun yerine bit
pazarından eski liderlere çağrı yapılmakta, bir kısım
insanımız ise, Barolar Birliği Başkanının CHP'nin başına
getirilmesi çağrısı yapmakta, faturayı sadece KILIÇDAROĞLU'na
çıkarma ucuzculuğuna ve yanlışına düşmektedirler.
Bize göre, son
iki seçimde KILIÇDAROĞLU elinden geleni yapmıştır.Değiştirilmesi
gereken CHP lideri değildir. Zira, CHP'nin başına lider olarak kim
getirilirse getirilsin, değişen hiçbir şey olmayacaktır. Ülkemiz
seçmeninin çoğunluğu, sağ ve muhafazakar tabandan gelmekte olup,
sol'un tabanının potansiyeli çok sınırlı olup, iktidar olmaya
yeterli değildir.
Bu nedenle,
sol'un, oylarını bölmeyen aklı başındaki seçmen tabanının
genişletmesi zorunlu olup, bunu sağlayabilmek için de, liderden
önce değiştirilmesi ve yapılması gerekenler;
İnsanlarımızdır,
insanlarımızın eğitim seviyeleridir, refah düzeyleridir, eğitim
ve refah düzeylerinin yükseltilmesidir, siyasilerin kendi siyasi
menfaatleri için istismar ettikleri yozlaştırılmış İslam
yerine, gerçek İslamın halkımıza öğretilmesidir.
İnsanlarımızın
özgürlük anlayışlarının değiştirilmesi, insanlarımızın
özgürlüklerle tanıştırılarak, özgürlüklerden zevk alır
hale getirilmeleridir.
İşsizlerin ve
açların, karınlarını kendi alın terleriyle kazandıkları helal
paralarla doyurmaları için, iş sahibi yapılmaları ve bunun
zevkini tatmaları sağlanmalıdır.
İnsanlarımızın,
kadınlarımıza yönelik ilkel ve çağ dışı barbar
anlayışlarının değiştirilmesidir.
Dine yönelik
anlayış ve zihniyetin laik hale getirilmesidir.
İnsanlarımızın;
kendilerine yönelik, bir dilim ekmek mi, yoksa özgürlük mü
istersin sorusuna verecekleri cevabın, bir dilim ekmek yerine, bir
tutam özgürlük olmasını sağlayabilmektir.
Yönetimde
şeffaflığın sağlanmasıdır, yolsuzluk ve rüşvetin
önlenmesidir.
Kuvvetler
ayrılığı ilkesinin uygulanır hale getirilmesidir.
Hukukun
üstünlüğünün sağlanması ve hukukun üstünlüğüne saygılı
toplum yaratılmasıdır.
Devletin
temelini oluşturan Adaletin tarafsız ve bağımsızlığının
sağlanmasıdır.
Saydığımız
ve çoğu fiilen ülkemizde var olmayan bu değişimleri
sağlayamadan, CHP'nin şu anda %25-30 ile sınırlı olan oy
tabanını, lider değişikliğine de gidilse, asla artıramazsınız
ve iktidar yüzü göremezsiniz.
Bu değişimleri
sağlamak için de, ana muhalefet partisi olmak yeterli olmayıp, en
az iki dönem tek başına iktidar olup, devletin dümenine geçmek
zorunludur.
Onun içindir
ki; Sayın KILIÇDAROĞLU, seçim meydanlarında konuşurken, bizi
hiç değilse bir defalığına dört yıl için iktidar yapın ve
deneyin diyerek, halkımıza adeta yalvarmaktadır.
CHP'nin iktidar
olması, yumurta mı tavuktan çıkar, yoksa tavuk mu yumurtadan
çıkar sorusuna verilecek olan cevabın çıkmaz sokağı içinde
yok olup gitmektedir. 02/11/2015
Güner
YİĞİTBAŞI
İzmir
Barosu Üyesi Avukat
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder