30 Kasım 2015 Pazartesi

BİRAZ OLSUN UTANDINIZ MI?



Hain ve karanlık bir saldırı ile hayatını yitiren Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir ELÇİ, dün yapılan görkemli bir törenle ebedi istirahatgahına tevdi edildi.

Cenaze töreninde, merhum Tahir ELÇİ'nin ardından yapılan konuşmalarda çok anlamlı sözler söylendi.

Eşi Türkan hanım tarafından dile getirilen; acı,duygu ve anlam yüklü; “bugün yurtdışı yasağın kalktı,kuşlar gibi özgürsün” sözleri, anlayana çok şey ifade ediyordu.

Bu sözler, Sevgili Tahir ELÇİ'nin şahsında, ülkemizin içinde bulunduğu acınası koşulları, yargının siyasallaşarak bağımsızlığının yok olduğunu, insanların; konuşulanları, savunulan değerleri ve fikirleri anlayamamakta zorlanacak derecede önyargılı hale getirildiklerini ve şartlandırıldıklarını, rahmetli Tahir ELÇİ'nin;sırf Kürt kökenli olduğu ve Diyarbakırda yaşadığı için, bugüne kadar yaptığı, terörü, silahı, savaşı, çatışmaları eleştiren sayısız konuşmaları, ileri sürdüğü fikirleri ve insan hakları ve insanlık adına yaptığı olumlu çalışmaları görmezlikten gelinip bir kenara konularak, sadece çıktığı son televizyon programında sarf ettiği bir sözün, onun bugüne kadar ortaya koyduğu terörü eleştiren ve dışlayan duruşunun ve gerçek kimliğinin imbiğinden geçirilmeden cımbızlanarak, mercek altında büyütüldükten sonra, PKK terör örgütünün destekçisi ve propagandisti ilan edilip, vakit geçirilmeksizin hakkında soruşturma açılarak, Diyarbakır Baro Başkanı kimliği, toplum içindeki saygınlığı gözetilmeden, sanki kaçacakmış gibi, davetiye ile çağrılmadan, gözaltına aldırılarak, apar topar mevcutlu olarak Diyarbakır'dan İstanbul'a getirtilerek sorgulanması, tutuklama istemiyle hakim önüne sevk edilmesi ve adli kontrol tedbiri ve yurtdışına çıkış yasağı ile serbest bırakılarak itibarsızlaştırılması, zaten tehdit aldığı bilinen Tahir ELÇİ'nin hedef tahtası haline getirilmesi...kimse alınmasın ve darılmasın ama, malesef işte gelinen sonuç bu.

Tahir ELÇİ'nin eşi; eşinin ölümünden duyduğu büyük acı içinde, “Bugün yurtdışı yasağın kalktı, kuşlar gibi özgürsün” diyerek ölen eşine müjde verirken, bizim koskocaman paragrafa sığdırmakta zorlandığımız, onlarca cümle içinde ancak ifade edbildiğimiz acı gerçekleri, tek cümlede ifade etmiştir.

Cenazede bir konuşma yapan HDP Eş Başkanı DEMİRTAŞ da; “insanların nasıl öldükleri değil, nasıl yaşadıkları önemlidir.” diyerek, günün en anlamlı sözlerinden birisini yapmıştır.

Rahmetli Tahir ELÇİ; hakkında soruşturma açılmasına, gözaltına alınmasına,tutuklanmaktan kıl payı kurtulmasına ve hakkında yurt dışı yasağı uygulanmasına neden olan, hiç hak etmediği suçlamaya karşı, hain saldırı sonucu öldürülmeden birkaç dakika önce, Diyarbakır'ın simgelerinden Dört Ayaklı Minare önünde, propagandasını yapmakla suçlandığı terörün kendisine de yönelen baskısı altında ve korumalar eşliğinde, en anlamlı savunmasını yapmış ve bırakınız insanlarımızın, cansız dört ayaklı minarenin dahi uğradığı terör saldırısını kınamak amacıyla dile getirdiği; “Birçok medeniyete beşiklik, ev sahipliği yapmış bu kadim bölgede insanlığın bu ortak mekanında silah, çatışma, operasyon istemiyoruz. Savaşlar çatışmalar opersayonlar bu alandan uzak olsun diyoruz “ sözleriyle, tüm halkımızın vicdanında aklanarak son nefesini vermiştir.

Bundan daha güzel, anlamlı, samimi, kalbi ve gerçekçi savunma olabilir mi?

Bu savunma, önyargıları kırmak ve yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı adına, Hukuk Fakültelerinde ders olarak okutulmalı ve iş başındaki her daldan hukuk adamlarımız, iş başı yapmadan önce her sabah, Tahir ELÇİ'ye son bir ay içinde yaşatılan bu eğitici dramın ses ve görüntü kayıtlarını gözlerinin önünden geçirmelidirler.

Son söz, Sevgili Tahir ELÇİ; birilerini utandırman, kendini savunabilmen, gerçek ve samimi düşüncelerini anlatabilmen için, mutlaka ölmen mi lazımdı? 30/11/2015


Güner YİĞİTBAŞI
İzmir Barosu Üyesi Avukat

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder