Hain ve
karanlık bir saldırı ile hayatını yitiren Diyarbakır Barosu
Başkanı Tahir ELÇİ, dün yapılan görkemli bir törenle ebedi
istirahatgahına tevdi edildi.
Cenaze
töreninde, merhum Tahir ELÇİ'nin ardından yapılan konuşmalarda
çok anlamlı sözler söylendi.
Eşi Türkan
hanım tarafından dile getirilen; acı,duygu ve anlam yüklü;
“bugün yurtdışı yasağın kalktı,kuşlar gibi özgürsün”
sözleri, anlayana çok şey ifade ediyordu.
Bu sözler,
Sevgili Tahir ELÇİ'nin şahsında, ülkemizin içinde bulunduğu
acınası koşulları, yargının siyasallaşarak bağımsızlığının
yok olduğunu, insanların; konuşulanları, savunulan değerleri ve
fikirleri anlayamamakta zorlanacak derecede önyargılı hale
getirildiklerini ve şartlandırıldıklarını, rahmetli Tahir
ELÇİ'nin;sırf Kürt kökenli olduğu ve Diyarbakırda yaşadığı
için, bugüne kadar yaptığı, terörü, silahı, savaşı,
çatışmaları eleştiren sayısız konuşmaları, ileri sürdüğü
fikirleri ve insan hakları ve insanlık adına yaptığı olumlu
çalışmaları görmezlikten gelinip bir kenara konularak, sadece
çıktığı son televizyon programında sarf ettiği bir sözün,
onun bugüne kadar ortaya koyduğu terörü eleştiren ve dışlayan
duruşunun ve gerçek kimliğinin imbiğinden geçirilmeden
cımbızlanarak, mercek altında büyütüldükten sonra, PKK terör
örgütünün destekçisi ve propagandisti ilan edilip, vakit
geçirilmeksizin hakkında soruşturma açılarak, Diyarbakır Baro
Başkanı kimliği, toplum içindeki saygınlığı gözetilmeden,
sanki kaçacakmış gibi, davetiye ile çağrılmadan, gözaltına
aldırılarak, apar topar mevcutlu olarak Diyarbakır'dan İstanbul'a
getirtilerek sorgulanması, tutuklama istemiyle hakim önüne sevk
edilmesi ve adli kontrol tedbiri ve yurtdışına çıkış yasağı
ile serbest bırakılarak itibarsızlaştırılması, zaten tehdit
aldığı bilinen Tahir ELÇİ'nin hedef tahtası haline
getirilmesi...kimse alınmasın ve darılmasın ama, malesef işte
gelinen sonuç bu.
Tahir ELÇİ'nin
eşi; eşinin ölümünden duyduğu büyük acı içinde, “Bugün
yurtdışı yasağın kalktı, kuşlar gibi özgürsün” diyerek
ölen eşine müjde verirken, bizim koskocaman paragrafa sığdırmakta
zorlandığımız, onlarca cümle içinde ancak ifade edbildiğimiz
acı gerçekleri, tek cümlede ifade etmiştir.
Cenazede bir
konuşma yapan HDP Eş Başkanı DEMİRTAŞ da; “insanların nasıl
öldükleri değil, nasıl yaşadıkları önemlidir.” diyerek,
günün en anlamlı sözlerinden birisini yapmıştır.
Rahmetli Tahir
ELÇİ; hakkında soruşturma açılmasına, gözaltına
alınmasına,tutuklanmaktan kıl payı kurtulmasına ve hakkında
yurt dışı yasağı uygulanmasına neden olan, hiç hak etmediği
suçlamaya karşı, hain saldırı sonucu öldürülmeden birkaç
dakika önce, Diyarbakır'ın simgelerinden Dört Ayaklı Minare
önünde, propagandasını yapmakla suçlandığı terörün
kendisine de yönelen baskısı altında ve korumalar eşliğinde, en
anlamlı savunmasını yapmış ve bırakınız insanlarımızın,
cansız dört ayaklı minarenin dahi uğradığı terör saldırısını
kınamak amacıyla dile getirdiği; “Birçok
medeniyete beşiklik, ev sahipliği yapmış bu kadim bölgede
insanlığın bu ortak mekanında silah, çatışma, operasyon
istemiyoruz. Savaşlar çatışmalar opersayonlar bu alandan uzak
olsun diyoruz “ sözleriyle, tüm
halkımızın vicdanında aklanarak son nefesini vermiştir.
Bundan daha
güzel, anlamlı, samimi, kalbi ve gerçekçi savunma olabilir mi?
Bu savunma,
önyargıları kırmak ve yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı
adına, Hukuk Fakültelerinde ders olarak okutulmalı ve iş
başındaki her daldan hukuk adamlarımız, iş başı yapmadan önce
her sabah, Tahir ELÇİ'ye son bir ay içinde yaşatılan bu eğitici
dramın ses ve görüntü kayıtlarını gözlerinin önünden
geçirmelidirler.
Son söz,
Sevgili Tahir ELÇİ; birilerini utandırman, kendini savunabilmen,
gerçek ve samimi düşüncelerini anlatabilmen için, mutlaka ölmen
mi lazımdı? 30/11/2015
Güner YİĞİTBAŞI
İzmir Barosu Üyesi Avukat
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder