Atalarımız; boşuna, “Söz
Gümüşse Sükut Altındır”, “Keskin Sirke Küpüne
Zararlıdır”,”Öfkeyle Kalkan Zararla Oturur” dememişler.
Bu ata sözlerinden en fazla
yararlanması ve kendilerine pay çıkarmaları gerekenler, devlet
adamlarıdır.
Devlet adamları;özellikle,
temsil ettikleri devleti bağlayacak olan bölgesel ve Uluslar arası
sorunlarla ilgili konularda, ülkesini bağlayıcı bir söylemde
bulunmadan ve herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce,
meseleyi akıl süzgecinden geçirmeli,bir satranç ustası gibi
birkaç hamle sonrasını düşünüp muhakeme
etmeli,hislerine,duygularına,öfkesine,inançlarına,siyasi beklenti
ve ihtiraslarına esir olmadan,uluslararası münasebetlerde, asla
kalıcı dostlukların olamayacağını,ülkelerin karşılıklı
menfaatlerinin önde geldiğini,devletler arasındaki dostlukların
da, bu karşılıklı menfaatler ile sınırlı olduğunu
düşünmek,konuyla ilgili olarak emrindeki deneyimli diplomatların
değerlendirmelerini almak zorundadırlar.
Bu aşamaya gelinmesinde, iş
başındaki iktidarın da kusurlu dış politikalarının etkin rol
oynadığı Suriye sorunu iyice tırmanmış, Rusya ve müttefikleri
Suriye,İran ile ABD ve müttefikleri İngiltere,Fransa,İsrail ve
Suudi Arabistan arasında bir sıcak çatışma ihtimali
doğmuş,tarafların savaş gemileri Akdenize açılmıştır.
ABD'nin ortadoğuya yönelik
amaçları herkesin malumudur,aynı şekilde Rusya'nın da,Suriye ve
Ortadoğuda üsler edinerek bölgede söz sahibi olup sıcak
denizlere açılmak,Suriye'nin hamisi olarak Suriye krizinden azami
derecede yararlanmak arzu ve isteği bilinen bir gerçektir.
Krize neden olan,Suriyede
kimyasal silah kullanıldığı iddiası,bir bahanedir.Bu nedenle bu
silahı kimin kullandığının hiç önemi yoktur.Amerika ve Rusya
bunu vesile yaparak, karşılıklı güç gösterisi yapmaya,Suriye
ve Ortadoğudan en büyük payı alma yarışına girmişlerdir.
Bölgede çıkması muhtemel
sıcak bir çatışmadan,Suriye'ye askeri bir müdahalede
bulunulmasından, Suriye kadar ülkemizin de zarar göreceği
muhakkaktır.Bu nedenle, Atatürk'ün;“Yurtta Sulh Cihanda Sulh”
sözünün,daha da değerlilik kazandığı sıcak günler
yaşamaktayız.
Türkiye bu koşullarda ne
yapmalıdır?
Bize göre, iş başındaki
iktidar çok zor durumdadır.Yukarı tükürse bıyık,aşağı
tükürse sakal pozisyonundadır.
Esat benim
düşmanımdır,onunla el sıkışmam mümkün değildir,Esat mutlaka
gitmelidir,ben Suriyede aldığım toprakları asla Esat'a geri
vermem,buraları ÖSO'ya vereceğim görüşünde
ısrarlıysanız,ABD'nin yanında,Esat'ın şimdilik hamisi olan
Rusya'nın karşısında yer almak zorundasınız.
Yok eğer,ben Esat ile
barışacağım onunla işbirliği yapacağım,onun iktidarını
tanıyacağım.Çünkü, Rusya ile o kadar içli dışlı oldum
ki,enerji yönünden Rusya'ya kendimi teslim ettim,Rusya'nın enerji
bağımlısıyım,Rusya'ya hava savunma füzeleri siparişi
verdim,Rusya ile nükleer enerji santralı yapımı için anlaşmalar
yaptım,Putin benim dostum diyorsanız,Nato ittifakında yan yana
olduğunuz ABD'nin karşısında ve Rusyanın yanında yer
alacaksınız.
Tam da iki ucu boklu değnek
bir durum,söylemesi kolay ama,bize göre her iki ihtimal de asla
mümkün değildir.Sarkaç gibi,bir Rusya'nın,bir de Amerikanın
yanına gidip geleceksiniz.
Ayıklayabilirseniz
ayıklayın bakalım pirincin taşını,dış politika ancak bu kadar
kötü yönetilebilir ve kilitlenir.
Allah Türk Halkının
yardımcısı olsun.
Umarız,aklıselim galip
gelir. 11/04/2018
Güner YİĞİTBAŞI
Hukukçu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder