Devletin
itibarından asla tasarruf olmaz.Aksi halde, güçlü devlet olunmaz.
Allah,
insanları;doğar doğmaz gördüklerinden,büyürken,okurken,evlenirken
ve evlendikten çoluk çocuğa karıştıktan sonra sürekli olarak
içinde bulunup yaşadıkları tüm zenginlik ve
imkanlarından,alışkanlıklarından,görgülerinden asla yoksun
bırakmasın.
Alışmış,
kudurmuştan beterdir derler,bu nedenle Allah kimseyi,
alışkanlıklarından mahrum bırakmasın.
Biz diyoruz
ki;bu itibar, atalarımızdan bize miras,Osmanlı atalarımız,
dedelerimiz,at sırtında Dünya'yı fethetmişler,elde ettikleri
ganimetlerle,lüks ve ihtişam içinde saraylarda,haremlerde
Dünya'nın dört bir yanından gelen cariyelerle muhteşem bir hayat
sürmüşler,tüm Dünya'yı dize getirmişler,itibarlı bir
imparatorluk kurmuşlar,itibarlarından hiç ödün vermedikleri için
de,itibarlı bir şekilde itibarsızlaşarak çöküp gitmişlerdir.
Ama
olsun,itibarlarından asla taviz vermemişler ya.
Bu
nedenle,Osmanlının küllerinden yeniden kurulan günümüz Türkiye
Cumhuriyeti Devletinde de,bizi yönetenler,Osmanlı mirası bu
itibarı, taviz vermeden devam ettirerek,özlemle ve hayranlıkla
andıkları Osmanlının yeniden diriltilmesi için çaba sarf
etmektedirler.
Bugün de,
Osmanlının küllerinden yeniden doğan ve kurulan Türkiye
Cumhuriyeti Devletinin itibarından asla tasarruf
edilmemekte,devletimizin itibarı için anayasa dahi değiştirilerek,
Osmanlı gibi,tek adam tarafından yönetilmektdir.
Devletin
itibarı için,öncelikle parlamenter demokrasiden, insan hak ve
özgürlüklerinden vaz geçilmiştir.
Uçan
saraylar,itibarlı Osmanlının yadigarı İstanbuldaki onca saray
itibarımıza yeterli gelmemiş,bu devletin kurucusu itibardan
yoksun(!) ATATÜRK'ün gecekondu(!) Çankaya Köşkü terk edilerek,
Ankara Beştepede devasa 1150 odalı saray yaptırılarak,bizi tek
başına yöneten zamanımız padişahı devlet reisimiz, bu sarayda
ikamet ve mesai yapmaya başlamıştır.
Bu da
yetmemiş,Marmariste bir yazlık saray ve Van Gölü kenarında bir
kaçak saray inşaatı devam etmektedir.
Devletimizin
itibarı söz konusu olduğunda akan sular durmuş ve yine
devletimizin itibarını korumak ve daha da göklere
çıkarmak,Karadenizin sularını Marmara'ya akıtmak ve çok küçük
kalan İstanbul'a(!) yeni bir İstanbul ilave etmek ve içinde
bulunduğumuz bilgisayar ve uzay çağına son verip, yeni bir çağ
açmak amacıyla(!) Kanal İstanbul yapmak üzere,yeni modern çağa
uygun maskeler ve eldivenler takılarak atılan imzalarla,dün
itibariyle ilk adım atılmıştır.
En başta Çin
olmak üzere,devletimizin itibarını ve ihtişamını kıskanan dış
güçler,Korona virüsü denilen bir virüsü ortalığa salmışlar
ve maalesef aldığımız eksiksiz tüm tedbirlere(!) rağmen,bu
virüsü ülkemize de bulaştırmak da başarılı olmuşlardır.
Ancak,ülkemizin
ve devletimizin itibarına,bu Korona virüs salgını yoluyla dahi,
asla mani olamayacaklardır.Önemli olan, ülkemizdeki;halkımızın
sağlığı,iş sahibi olup
olmadıkları,işsizlik,yokluk,pahalılık,üretim açığı,cari
açık,ödemeler dengesi,cahillik,hazinenin iflası,lüks ve şatafata
harcanan israflar değil, önemli olan devletimizin olmazsa olmazı,
itibarıdır.Ülkemizdeki tüm olumsuzluklara rağmen,tek yapacağımız
iş,devletimizin itibarını korumak ve itibarından tasarruf
etmeye,ödün vermeye kalkışmamaktır.
Devletimiz;uçan
ve uçmayan sarayları,vip yatları ve uçakları,lüks
harcamaları,gelir garantili
köprüleri,havaalanları,otobanları,tünelleri ile itibarlı
kılındığı sürece korkmayınız.
Korona virüsü
dahi, devletimizin itibarı ve ihtişamına yenilecek ve en kısa
sürede ülkemizin sınırlarını terk etmek zorunda kalacaktır.
Biz, boşuna
mı; Devletin itibarından asla tasarruf edilmez diye dil
döküyoruz,işte bunun için sevgili vatandaşlarım!28/03/2020
Güner
YİĞİTBAŞI
Hukukçu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder