Zaman zaman
yaşadığımız bazı olaylar sebebiyle insanlığımızdan
utandığımız anlar oluyordu, ama son aylarda yaşadığımız ve
yaşamaya da devam edeceğimiz insan aklıyla ve düşüncesiyle alay
eden, karşıdaki bir insan değil de hayvan olsa dahi kabul
edilmesi imkansız, akıl almaz olayları, söylemleri, insan
davranışlarını ve sorumsuzluklarını görüp yaşadıkça, emin
olun ki, insanlığımızdan utanmaya başladık, insanların; bu
kadar robotlaştırılabileceklerini, akıl ve düşüncelerini
kullanmaktan aciz kılınabileceklerini, gözlerinin kör
edilebileceğini, utanma duygusundan yoksun hale gelebileceklerini
düşündükçe, insanlığımızdan utanıyor ve Dünyaya insan
olarak gözümüzü açtığımıza sevinemiyoruz.
Aslında, o
kadar karamsarız ki; kendi kendimize, aptal Güner, niçin yazıp
duruyor ve boşuna çaba sarfediyorsun, doğruları yazıp da eline
ne geçecek, doğrulardan anlayan var mı, seni okuyanlar, zaten
senin düşüncende olan aklını kullanabilen insanlar, senin
düşüncende olmayan, doğruları göremeyen, aklını kullanamayan
gözleri kör olan kitle, seni okusa dahi ne değiçek? Otur
oturduğun yerde, senin tuzun nasıl olsa kuru, bak keyfine, bir daha
yazı falan yazma diyoruz.
Ama
yapamıyoruz, aslında, bir daha yazmamayı da düşünmedik değil.Bu
yazımızın başlığı, az daha, “Bundan sonra yazmıyorum”
olacak ve yazı yazmamaya karar verecektik, ama yapamadık,
yazmayacağız deriz, birkaç gün sonra yazmak zorunda kalırsak,
okurlara karşı yalancı duruma düşmekten korktuk doğrusu.Biz
işte böyleyiz, okurlarımızdan ve herkesten önce de, Allahtan
korkarız.Yalanın, ahlaken ve dinen ayıp ve büyük bir günah
olduğuna inanırız.
Düşünebiliyor
musunuz?
Bu ülkede can
güvenliği, kamu düzeni kalmamış, seçim güvenliği hiç yok,
hergün birkaç güvenlik görevlisi şehit ediliyor, buna rağmen,
kaçak saray sakininin zorlamasıyla, ülkemiz 1 Kasımda erken
seçime gidiyor.
7 Haziran
seçimlerinde tek başına iktidardan düşen AKP, yine de en fazla
oyu alması nedeniyle, koalisyon kurmakla görevlendiriliyor, ancak,
kaçak saray sakininin zorlaması sonunda, ne CHP, ne de MHP ile
anlaşıp bir koalisyon kurulamıyor.
AKP'den
istenenler; yolsuzluk ve rüşvet iddialarına ilişkin dosyaları
açalım, kaçak saray sakinini, Anayasal yetki sınırları içine
çekelim, AKP cevap veriyor, hayır bu koşulları kabul edemeyiz,
koşulsuz gelirseniz anlaşabiliriz.Aslında muhalefetin istediği bu
koşullar, demokrasinin,Anayasanın ve yasaların şart koştuğu
olmazsa olmaz koşullar olup, yolsuzluk ve rüşvet iddialarının
üzerine giderek faillerinden hesap sorulması, dindar geçinen
AKP'lilerin de inandığını düşündüğümüz İslam dininin
emrettiği ahlak ve din kurallarıdır.
AKP'nin
koalisyon kurmakla yetkilendirilen lideri Ahmet Bey, bu gerçekleri
ters yüz ediyor ve koalisyonun kurulamamasının sorumluluğunu, CHP
ve AKP'ye yükleme arsızlığı içinde, elimden geleni yaptım ama,
CHP ve MHP yanaşmadılar, bir koalisyon hükümeti kuramadım
diyebiliyor.Bunun la da yetinmiyor, kaçak saray sakininin aldığı
seçimlerin yenilenmesi kararının zorunlu gereği olarak kurulan
geçici seçim hükümetine de girmediler diyerek, MHP ve CHP
yönetimini suçlama haksızlığında ve insafsızlığında
bulunuyor.
Ahmet Bey;
geçici seçim hükümetinin, Anayasanın 114.madesi gereğince
kurulan ve ana işlevi, ülkeyi seçime götürmek olan bir
formalite hükümeti olduğu gerçeğini çarpıtıyor ve muhalefet
partilerini, ülke yönetiminden kaçmakla suçluyor. Aslında,
ülkenin uzun nefesli dört yıl devam edecek bir koalisyon hükümeti
ile yönetilmesini ve ülkeye hizmet edilmesini önleyen, Tayyip
Bey'in güdümündeki Ahmet Bey'in ta kendisidir. Bir benzetme
yapacak olursak;MHP ve CHP, Ahmet Bey'e, gel apartman yapalım uzun
süre kullanalım diyor, Ahmet Bey ise, hayır,önümüzdeki kışı
geçirmek için geçici olarak bir çadır kuralım, gerisini sonra
düşünürüz diyor.Benim halkımın büyük bir ekseriyeti de,
aklını ve fikrini kullanarak bu gerçekleri göremiyor veya görmek
istemiyor..
MHP lideri
BAHÇELİ'nin yaptıklarına gelince; BAHÇELİ, ne istediğini
bilmiyor.Amacı, iktidar olmak olan bir siyasal partinin mi, yoksa,
başkalarına yardım götüren Kızılay Derneğinin mi Başkanıdır,
farkında değil. Kendi partisi kadar 80 milletvekili çıkaran
HDP'yi yok sayıyor ve HDP saplantısı yüzünden, muhalefetin
çoğunlukta olmasına rağmen, Meclis Başkanlığını, toplamda
muhalefete göre azınlıkta olan AKP'ye hediye ediyor, BAHÇELİ'nin
bu hediyesi, kırılma noktası oluyor ve Ahmet Bey ile onu perde
arkasından idare eden Tayyip Bey, bu sayede rahat bir nefes alarak,
seçimlerin yenilenmesinin ve meclisin işlevsiz bırakılmasının
yolu açılıyor. Benim saf halkım, Allahın ihsan ettiği
akıllarını kullanarak, BAHÇELİ'nin AKP'ye yaptığı bu kıyağı
ve bu kıyaktan istifade ederek ülkeyi erken seçime mecbur kılan
Ahmet ve Tayyip Beyler'in bu ihanetlerini göremiyor.
Sözüm ona, 30
Ağustos Zafer Bayramını kutluyoruz, Zafer Bayramı nedeniyle,
kaçak saray sakini kaçak sarayda bir resepsiyon düzenliyor, bu
resepsiyonun baş konukları olmaları gereken, zaferin mimarları,
kurtuluş savaşının komutanları ATATÜRK ve İsmet İNÖNÜ başta
olmak üzere, zaferin diğer komutanlarının isim ve esameleri
okunmuyor, kurulacak dev ekranlarda kurtuluş savaşının
görüntüleri eşliğinde bu savaşın ve zaferin sahiplerinin
görüntülerine yer verilmiyor, bunun yerine, kaçak sarayda
Selçukludan Osmanlıya ismiyle hazırlanan görüntülere yer
veriliyor, kutlanan; yıkılan Osmanlının yerine, onun küllerinden
yeniden kurulan Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşunun temelini
oluşturan kurtuluş savaşının destanı ve bu destanı yazanların
zaferi olmasına rağmen, yıkılan Osmanlının reklamı yapılıyor
ve Osmanlı hayranlığı körükleniyor.Kaçak saray sakini, alışık
olduğumuz konuşmalarından birisini daha yaparak, AKP'nin, kaçak
sarayının ve kendisinin reklamını yapıyor.30 Ağustos Zafer
Bayramı nedeniyle verilen resepsiyonda; Zafer Bayramı fon olarak
kullanılarak, Osmanlı, AKP, kaçak saray ve muktedirin şahsı,öne
çıkarılıyor. Resepsiyona katılanlar da, bu rezalete figüran
oluyorlar.
Zafer Bayramı
fon yapılarak, kaçak sarayda verilen bu resepsiyonun bir konuğu
var ki, evlere ve partilere şenlik. Eski bir din adamı,hem de amir
kadrosundan, emekli bir müftü.Adı, İhsan ÖZKES, eski CHP
Milletvekili.Yaklaşık beş ay kadar önce Meclis kürsüsünden
yaptığı ateşli bir konuşma ile kaçak saraya ve sakinine veriyor
veriştiriyor, kudurmuş gibi bağırarak eleştiriyor.Kaçak sarayı
israf sarayı olarak nitelendiriyor, Peygamberimiz sağ olsa kaçak
saraya gitmezdi diyor, terbiye yoksunu aynı İhsan ÖZKES,
insanlığını unutarak, Zafer Bayramı nedeniyle kaçak sarayda
verilen resepsiyona katılıyor ve bu kez, kaçak sarayı ve sakini
Tayyip Bey'i övüyor, kaçak sarayı savunuyor, peygamberimiz ve
Atatürk sağ olsaydı kaçak saraya gelirdi diyebiliyor.Ölmüş
Peygamberimize ve ATATÜRK'ümüze iftira atıp, onlara hakaret
ediyor.Bu terbiyesiz, dört beş ay araylı yaptığı birbirine
taban tabana zıt bu konuşmalarıyla, aklımızla alay ediyor,
dinimize ve halkımıza da, adeta hakaret ediyor.
Akıl,fikir ve
izan sahibi, ahlaki değerlere sahip, gerçek iman sahibi bir kişi
olarak etrafımızda ceryan eden bütün bu olup bitenler karşısında,
gel de insanlığından utanma ve karamsar olma. 31/08/2015
Güner YİĞİTBAŞI
İzmir Barosu Üyesi Avukat
.